Bu yazının temel amacı, bir insan için ödülden öte, biricik, çok narin, gerçek huzurun temel kaynağı ve hayatın en büyük gizemli mucizesi olan gerçek ve derin aşka ve böylesi bir aşkın temel ilkelerine dikkat çekmektir.

Bildiğimiz en eski aşkı betimleyen ve ilk aşk şiiri olarak da kabul edilen şiir 4000 yıl kadar önce Sümerliler tarafından Nippur şehrinde yazılmıştır. En temel evrensel insani olgu olan aşk ve sevgi, günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Bugün çeşitli bilimsel çalışmalarda, aşık olmanın beyinde başlayan ve oksitosin, dopamin ve adrenalin gibi hormonların salgılanmasını da içine alan biyokimyasal bir işleme sebep olduğu kanıtlanmıştır. Bu hormonlar aynı zamanda doğum, emzirme ve orgazm sırasında da salgılanan hormonlardır. Söz konusu hormonlar, kardiyovasküler sağlığın, özellikle kan damarlarının korunmasında etkilidirler.

Aşkın yüce gücünden bahsetmek önemlidir, ancak bu yüce gücü gönlümüzün derinliklerinde yaşamak ve yaşatmaktır asıl bambaşka ve önemli olan. Allan Percy’nin (2018) “Her Güne Bir Shakespeare” başlıklı yapıtında bildirdiği gibi; İlk aşkla henüz karşılaşmamış olmak, bu yüce ödülden ve hayatın büyük gizemli mucizesinden vazgeçmek anlamına gelmez.

Uzmanlar, gerçek ve sonuna kadar yaşanan aşk için uygun tohumun seçildikten sonra çok büyük bir sabırla onu beslemek, yaşatarak geliştirmek, onu her türlü kötü şartlardan korumak gerektiğini bildirmektedir. Bu durum,  aşk ve sevginin egonun üstünde olmasını ve bireyi çevreleyen insan halkalarının ilk halkasına aşkını koymayı gerektirir. Aşkının peşinde ol(a)mayan ya da aşkı hazmedemeyenlerin ortak özellikleri egolarının aşk ve sevgilerinin üstünde olması, temel evrensel insani değerlerle ilgili sıkıntılarının bulunması, merkezinde kendileri olan insan halkalarının malesef en sonuna aşkını koymalarıdır. İlk halkada genellikle anne veya baba ya da her ikisi, ikinci halkada, kardeş(ler) ve kan bağı akrabalar ve sonra aşkı... Son derece biricik ve çok narin, huzurun temel kaynağı olan güven temellli Aşk’ın bu iklim şartlarında doğup büyümesi ve gelişmesi olanaklı değildir.

En uygun temellere sahip aşkın sürmesi ve uzun süreli dengede kalabilmesi için zorunlu üç temel faktör ise; (1) Samimiyet; (2) Tutku; (3) Özveri, fedakarlık ve teslimiyettir (Percy, 2018). Böylesi bir aşk içindeyken de insan olarak hatalar yapabiliriz. Hataları telafi edebilmek için gerekli olanlar ise; aşkımıza iyi ve güzel niyetlerimiz, aşkımıza empatik olmak, her ne olursa olsun iletişimi kesmemek, küsmemek, affetmek, susmamak ve her şeyi paylaşarak her şeyi daha iyi, daha güzel ve daha doğru yapabilmektir.

Ölümden daha ciddi bir şeyin olmadığı dünyada, son derece biricik ve çok narin, huzurunun ve mutluluğunun önemli bir kaynağı ve hayatın en büyük gizemli mucizesi olan Aşk’ının yanında, egosu yerine öz benliğiyle samimiyeti, tutkusu ve özveri, fedakarlık ve teslimiyetiyle var olabilenlere ne mutlu... Onlar hayatın gerçek sırlarına erişme yolundadır ya da erişebilenlerdir.

Percy, Allan. (2018). Her Güne Bir Shakespeare. çev. Nazan Tekcan. İstanbul; Pena Yayınları.