Rum Yönetimi Başkanı  Nikos Anastasiades, dün Ekonomist dergisinin 16. Kıbrıs Sanal Zirvesi'nde televizyonda yaptığı konuşmada COVID-19 salgınının olumsuz etkilerinin sonuç verici bir şekilde göğüslenmesi yolunun, toplu dayanışma ve soysal adalet ve sürdürülebilir kalkınmanın korunmasından geçtiğini söyledi.
Anastasiades, Kıbrıs’ın ekonomik beklentilerine de değinerek “2020’de ekonomik faaliyetlerdeki kaçınılmaz düşüş sonrası 2021’de önemli bir kalkınma bekliyoruz, işsizlik oranının azalması ve kamu borçlarında azalma ve bütçede artı olmasını bekliyoruz” dedi.
 
“Kıbrıs’ta sloganımız; her zorluğun bir fırsat olduğudur. Bu çerçevede Hükümetin ekonomik kalkınma yönündeki geniş stratejisi, önemli ekonomik sektörlerin daha fazla kalkınması yönünde yapısal reformların uygulanmasıdır” diyen Anastasiades, Kıbrıs’la ilgili “kabul edilemez mevcut mevcut durum ya da BM parametreleri dışında her türlü fikir sürdürülebilir bir çözüm değildir. Türkiye’nin en nihayet verimli müzakereler için gözdağı verme ve tehdit değil, iyi niyetle gerekli ortamın oluşturulması gerektiğini anlamasını umuyorum”.
 
“Başlıca öncelik ve hedefimiz adamızın gerçekten yabancı bağımlılıklardan ve garantilerden ve yabancı ordulardan uzak, bağımsız ve egemen bir ada olarak yeniden birleşmesidir” dedi.
COVID-19 salgınının dünyanın tüm ülkeleri için ciddi sosyo-ekonomik etkileri olduğunu belirten Anastasiades, ikinci dalga adı altında artan vaka sayısının endişelere neden olduğunu vurguladı.
Bu gelişmenin ülkelerin zayıf düşen sağlık sistemi, ekonomiler ve en önemlisi sosyal kurumlar ve istihdam üzerinde ek baskı yaratığına dikkat çekti.
 
Anastasiades “bu tür kötü etkilerin göğüslenebilmesi ve sosyal adaletin ve sürdürülebilir kalkınmanın korunabilmesi için tek yolun yükün paylaşımında, toplu dayanışmada ve aşının adil paylaşımında olduğunu” vurguladı.
 
Bu amaçla AB ve Avrupa Sağlık Komisyonunun tüm AB nüfusunu kapsaması için aşı siparişi çabalarından söz eden Anastasiades “halklarımız üzerinde daha kötü ekonomik ve sosyal etkilerden kaçınılması için gerekli önlemlerin alınacağını umuyorum” dedi.
 
Krizin göğüslenmesi yönünde Hükümetin kararlı adımlar attığını ve vatandaşlara, çalışanlara ve işletmelere tıbbi ve ekonomik destek sunduğunu vurgulayan Anastasiades şöyle devam etti:
“Pek çok ülke gibi bizim de kamu sağlığı üzerindeki eşi görülmemiş krizi aşabilmek için sıkı, acı ama gerekli önlemleri almamız gerekiyordu. İnsan hayatını kurtarma dışında, kısıtlama önlemlerinin neden olduğu sosyal ve ekonomik karmaşayı göğüsleyebilmek için kaynak bulmamız gerektiğini biliyorduk”.
 
“Bu nedenle, 1,3 milyar avro boyutunda cömert bir vergi paketi ve nakit önlemi uygulayarak 190 binden fazla çalışana ve binlerce işletmeye destek verdik. Bunu, Kıbrıs Hükümeti geçmişte uyguladığı ekonomik yönetimle elde edilen acil durumlar için toplanan bütçe fazlalığıyla başarabildik”.  
 
Anastasiades ulusal düzeyde yapılan çabalara Avrupa düzeyinde yapılan eylemlerin de eklendiğini ve Avrupa düzenlemelerinin uygulanmasıyla ülke ekonomileri için gerekli ulusal önlemlerin hayata geçirildiğini kaydetti.
Üye devletlerde çalışanlar ve işletmelerin desteklenmesi için üzerinde anlaşmaya varılan 540 milyar avro düzeyindeki kredilerin, güvenin sağlanmasına ve vatandaşların ve ekonomilerin korunması için gerekli önlemlerin alınmasına katkıda bulunduğunu belirtti.
 
Ekonomik düzeyde yapılan çabalarla ilgili, Anastasiades, “SURE” ve “Kalkınma ve Dayanıklılık Mekanizması” gibi yeni Avrupa mekanizmalarının harekete geçirilmesinin hayati önem taşıdığını ve bunun Hükümete yaklaşık 1,5 milyar avro biriktirme fırsatı vereceğini ve bunun 500 milyon avroluk bölümünün onaylandığını açıkladı.
 
Anastasiades, “İşletmelere dost bir yatırım programıyla kamu maliyesini düzgün olarak yönetmeye devam edeceğiz, modern, bilgeliğe dayalı, uzmanlık, yüksek teknoloji ve yenilikçi bir ekonomi geliştirme yönünde, kapsamlı bir hükümet stratejisi ile yatırımları kolaylaştırmaya ve kamuda reformları ilerletmeye devam edeceğiz”.
 
“Kıbrıs’ın uluslararası ekonomik alanda rekabetçi bir ekonomiye dönemsini hayal ediyoruz. Bunu yapmak bize düşüyor ve başaracağımızdan eminim” dedi.
 
Kıbrıs’la ilgili olarak Anastasiades, gerek Kıbrıs MEB’inde sondaj çalışmaları gerekse Varoşa kapalı kentinin açılması konusunda Türkiye’nin tek taraflı eylemlerinin uluslararası hukuk ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesine ve Güvenlik Konseyi kararlarına ters düştüğünü söyledi.   

Anastasiades, “Bu eylemler ne yazık ki BM Genel Sekreterinin gayri resmi bir konferans düzenlemesi için gerekli koşulların oluşturulması yönündeki çabalarına rağmen hayata geçiriliyor” dedi ve Türkiye’nin en nihayet müzakereler için uygun ortamın oluşmasına iyi niyetle katkıda bulunması gerektiğini anlaması dileğinde bulundu.
 
Anastasiades, bölgede barış, güvenlik ve istikrar sağlanması amacıyla Kıbrıs’ın Yunanistan, Mısır, Lübnan, Ürdün, İsrail, Filistin ve Körfez ülkeleriyle bir işbirliği ağı oluşturmaya çalıştığını vurguladı.
Olumlu gelişmelere ve İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesine rağmen, Türkiye’nin Suriye, Libya, Irak, Nagorno- Karabağ, Yunanistan ve Kıbrıs’ta şiddet kullanarak gerginlikleri artırmaya devam ettiğine dikkat çekti.

Editör: TE Bilisim