BM’nin, gayrı resmî bir 5’li konferansta katılımcılar tarafından gündeme getirilmesi halinde Kıbrıs sorununda bütün alternatif senaryoları görüşmeye hazır göründüğü bildirildi.
Fileleftheros “BM’nin ‘Yeni Fikirlerle’ Flörtü… Uluslararası Örgüt Gayrı Resmi Beşlide Alternatifleri Görüşmeye Hazır… İki Devlette İngiltere’nin Rolü, AB’nin Hayırı” başlığıyla manşete çektiği haberinde, “BM’nin iki taraftan biri başka meseleler, çözüm şekliyle ilgili başka fikirler gündeme getirirse, BM bunları görüşmemezlik edemez” dediğine dikkat çekti.
Haberde, böyle bir ‘esnek’ yaklaşımın, İngilizlerin Kıbrıs Yüksek Komiseri Stephen Lillie aracılığıyla alenen ifade ettikleriyle uyumlu olduğuna işaret edildi. Lillie’nin son açıklamasında farklı yaklaşımlar olduğuna göre alternatif çözüm şekillerinin görüşülebileceğini yinelediği hatırlatılan haberde,  “İngilizlerin yaklaşımının iki devlet ve gevşek-desantralize federasyon arasında hareket ettiği ortadadır” ifadesine yer verildi. 
Haberde, orta yolun ne olduğu sorusuna ise şu cevap verildi:
“Konfederasyona daha yakın olacak gevşek, desantralize federasyon. Lord Hannay dönemi itibarıyla bir İngiliz icadı olan yapıcı belirsizlik teorisiyle Kıbrıslı Rumlar  (gevşek) federasyon, Türkler konfederasyon modeli olduğunu savunacak. Esasında konfederasyon olacak.”
AB’nin ise Kıbrıs’ta iki devleti kabul etmediğini açıkça ortaya koyduğunu belirten gazete “Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in, AB’nin bu görüşünü telefon görüşmeleri sırasında Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a da açıkça ilettiğini” yazdı.
Haberini iç sayfasında detaylandırırken BM’nin, alternatif senaryoları görüşmeye hazır tavrının soru işaretleri yarattığını ve pratikte niyetini de ortaya çıkaracağını yazan gazete şöyle devam etti:
“Genel Sekreter’in görev/yetkisi belirlenmiştir ve iki devleti seçenek olarak içermiyor. Görev/yetki değişikliği olması için Genel Sekreter’in Güvenlik Konseyi’ne başvurması gerek. Yabancı diplomatik kaynaklar BM çevrelerinin, geçmişte Kıbrıs Rum tarafının da başka fikirlerin de görüşülebileceğini dile getirdiğini savunduklarını vurguluyor.”  
Gazete, İngilizlerin iki devlet ve Başkan Anastasiadis’in öne çıkardığı gevşek-desantralize federasyon arasında bir ara süreç bulunabileceği yaklaşımında olduklarını ve İngiliz icadı olan “yapıcı belirsizliğin” Genel Sekreter’in geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute’un, Genel Sekreter’in gayrı resmî beşli konferansı toplamasına yeşil ışık yakma görevini kolaylaştıracağı görüşünde olduklarını yazdı.
Haberde, Cumhurbaşkanı Tatar ile Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in 3 Kasım’daki görüşmesinin ardından BM tarafından yapılan açıklamada Genel Sekreter’in görev/yetkilerine, Guterres Çerçevesi’ne veya BM kararlarına atıf yapılmamasının da tesadüf görülmemesi gerektiğine dikkat çekildi.
HRİSTODULİDİS KKTC’Yİ TANIYABİLECEK ÜLKELERLE TEMASA GEÇTİ
Haberin “Tanınma Konusunda Yeni Cephe Açtı… Dışişleri Bakanı’nın Çeşitli Ülkelere Müdahalesi” başlıklı bölümünde, Rum yönetiminin, Türkiye’nin KKTC’yi siyasi düzeyde yükseltme hareketlerinden kaygı duyduğunu kaydeden gazete, Rum Dışişleri Bakanlığı’nın Azerbaycan ve Libya gibi KKTC’yi tanıyabilecek ülkeler ile temasa geçtiğini bildirdi.
Rum Dışişleri Bakanlığı’nın müdahale ettiği ülkelerin, “bu yönde hareket etmeyecekleri” cevabını vermiş göründüklerini yazan gazete, “konunun ciddi olduğu ve yakından takip edilmesi gerektiği” vurgusu yaptı. 
Türkiye’nin yeni oldubittiler yaratması ve BM ile AB’nin Kıbrıs sorununda gayrı resmî 5’li konferans için inisiyatif almaları düzeyinde süratli gelişmeler beklendiğini yazan gazete, bu iki düzeyin paralel hareket edebileceğine işaret etti. Haber, şöyle devam etti:
 “Durumun sakinleşmesi için müdahalede bulunan çeşitli unsurlar, her şart ve halde Lefkoşa’nın,  şu veya bu şekilde kendini bir prosedürün içerisinde bulacağını biliyor. Mesele, bir beşli konferans çağrılır ve başarısız olursa ne olacağı. Özellikle de Türkiye ve sonraki adımlar konusunda.”
Haftalık Kathimerini gazetesi ise, BM Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute’un önümüzdeki 15 gün içerisinde Ada’ya geleceğini hatırlattı. Gazete, Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’in halen Güney Kıbrıs’ta olduğu ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de bu hafta, Rum tarafının stratejisini belirlemek üzere yakın mesai arkadaşlarıyla görüşmesinin beklendiği bilgisini verdi. 
LUTE, RUM TARAFINA EŞİT EGEMENLİĞE İTİRAZ ETME SEBEBİNİ SORDU
Gazete, Lute’un Türk ve Rum taraflarının isteklerine dair nabız yokladığını belirterek “Kıbrıs Rum tarafına, diğer şeyler yanında, eşit egemenliğe ne sebeple itiraz ettiği ve başka konuları görüşmek isteyip istemediği soruldu” ifadesine yer verdi.
Gevşek federasyona sıcak bakıldığını, perde gerisinde gevşek federasyondan konfederasyona kadar müzakere masasına girdiğini yazan gazete, “Bu öneriye, iki taraf arasında uzlaşı çözümü bulunması çabasında Birleşik Krallık da sıcak bakıyor görünüyor.  Birleşik Krallığın, Güvenlik Konseyi’nin ‘pen holder’i olduğu gerçeği de unutulmamalıdır” ifadesini kullandı. 
GEVŞEK FEDERASYON ÖNERİSİNİ PERDE GERİSİNDE RUM TARAFI DA GÖRÜŞÜYOR
Gazete, özetle şunları ekledi: 
“Gevşek federasyon önerisini perde gerisinde bizim taraf da görüşüyor görünüyor. Geçen hafta Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis bunu alenen söyledi. Diplomatik kaynaklara göre Başkan Nikos Anastasiadis, Ersin Tatar ile gevşek federasyonu görüştü. Soru, Kıbrıs Rum tarafının, daha müzakere masasına bile oturmadan, bazılarının intihar olarak nitelediği gevşek federasyonu hangi sebeple görüşmeye başladığıdır. 
Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu çıkmazı artık hükümet de anladı. Erdoğan’ın Maraş’a girmesinin acizlikle karşılanması da tesadüf değil. Hükümet, bu meydan okumalar çerçevesinde ve ilhak ile tanınma arasında, gevşek federasyonu uzlaşı çözümü görüyor”
“FİİLİ DURUMUN UZAMASI İLE AİHM’İN ADALETİ DEĞİŞTİRMESİ HUKUKEN MÜMKÜN”
Politis, Ada’daki fiili durumun uzaması ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bile adaleti değiştirmesinin hukuken mümkün olduğunu yazdı. Gazete, AİHM’in, Taşınmaz Mal Komisyonu’nu iç yargı imkânı olarak tanımasını gündeme getiren Dimopulos kararını hatırlattı. 
Fiili durumun uzamasının adaleti mülklerin sahibi yerine kullanıcısı lehine değiştirip değiştiremeyeceğinin sorulduğu hukukçuların, olumlu cevap verdikleri ve başka tehlikelere de dikkat çektikleri belirtildi. Gazeteye göre, Uluslararası hukuk profesörü Kostas Paraskevas’ın “mesele çok kritik” diyerek AİHM’in, geçen zamanı, mülkiyet hakkını ve Rum göçmenlerin ellerindeki tapuları olumsuz etkilediği görüşünde olduğunu söyledi. Parakevas, AİHM’in Dimopulos kararında, bütün malların kullanıcıları veya hamilleri olabileceğini dikkate almadan bütün Rum göçmenlere verilmesine hükmedemeyeceğini söylediğini kaydetti.
“Kıbrıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Aristotelis Konstantinidis ise fiili durumun uzamasının KKTC’nin devletler tarafından tanınması “tehlikesini” yaratacağına dikkat çekti. Şu anda KKTC’nin Türkiye’ye dost birkaç ülke tarafından tanınmasının imkansız olmasa da zor olduğunu söyleyen Konstantinidis, AB ve uluslararası toplum tarafından göğüslenebilecek ciddi hukuki ve siyasi etkilerin tartılması gerektiğini kaydetti. Konstantinidiz, bu devletlerin tartıya, Türkiye’den çıkarları ile küçük devletlerden çıkarlarını koyacaklarını, zamanla uluslararası tepkinin zayıflayacağını, dünyada bunun net örnekleri bulunduğunu anlattı.
 “15-20 BİN KIBRISLI TÜRK KIBRIS CUMHURİYETİ’NE TAŞINIRSA DÜNYAYA NE DİYECEĞİZ?” 
Aynı gazete KKTC’nin önümüzdeki aylarda veya yıllarda bazı devletler (Azerbaycan, Türkmenistan,  Somali, vb) tarafından tanınması senaryosunun göz ardı edilmemesi gereken bir senaryo olduğunu kaydederek özetle şunları aktardı:
“Kıbrıs Rum siyasi elitinin bundan sonrasına hazır olmadığı aşikardır. Tanınmayla veya ilhakla coğrafik alanın dünyada 5-6 ülke tarafından tanınması veya daha kötüsü vatanımızın Yeşil Hat’tın kuzeyindeki yarısının fiili olarak bir çeşit Türkiye’nin bir ili olması ve bu gerçekte yaşamak istemeyen 15-20 bin Kıbrıslı Türkün de jure Kıbrıs Cumhuriyeti’ne taşınmış olması senaryosuna hazırlıklı mıyız? Yeni, benzeri görülmemiş bir çerçevede taksimi 1.5 tipi çözüm mantığına oturtacağız. O zaman dünyaya ne diyeceğiz? Kıbrıslı Türk vatandaşlar uluslararasında tanınmış Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı değil mi diyeceğiz? Kamuya atanma veya Meclise seçilme hakları yok mu diyeceğiz?  Örneğin 5 Rum holigan ortak bir toplantıda 30 Kıbrıslı Türke saldırır ve 3’ünü öldürürse  Kıbrıs Cumhuriyeti bunu nasıl yönetecek?”
Öte yandan Haravgi’ye göre, AKEL’in “Lefkoşa-Girne Kaza Sekreteri Hristos Hristofidis, Kıbrıs sorununda bir dizi olumsuz gelişmeyle karşı karşıya bulunulduğunu belirterek “olumsuz oldubittileri engellemek” için Rum yönetiminin daha çok inisiyatif alması ve uluslararası seferberlik başlatması gerektiği görüşünü ortaya koydu. 
Hristofidis “alınacak inisiyatifler, vatanımızı kurtaracak ve yeniden birleştirecek kapsamlı bir çözüm için doğru zeminde bir diyaloğun yeniden başlamasını hedeflemeli. Halkımızın kurtuluş yolu budur” dedi.
Gazete, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın geçen hafta kapalı Maraş’ta “gerçek mermiler” ile atış yaptığını yazdı. Rum tarafında TMK’ya başvurulması ve başvurulmaması yönünde birçok telkine maruz kalan Maraş kökenli Rumların ne yapmaları gerektiğini şaşırdığını kaydetti. Gazete bunlar olurken Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in gelişmelerin dışında olduğu vurgulayarak, “geçen haftaki gibi gelişmeler tekrarlanmamalıdır” vurgusunu yaptı. 

Editör: TE Bilisim