Rum yönetiminin dikkatini, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün görev süresiyle ilgili raporuna ve raporun sunulmasının ardından Güvenlik Konseyi’nde yapılacak görüşmeye odakladığı haber verildi.

Haftalık Kathimerini’nin “MEB’deki Gerilim BM Barış Gücü’ne de Dokunuyor” başlıklı haberine göre Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis, BM Daimi Temsilciliği’ne atanmasına olanak tanıyan yasa Rum Meclisi’nden henüz geçmemişken, BM’deki Rum Daimi Temsilciliği’ni takviye etmek üzere Cuma günü New York’a ulaştı. Mavroyannis, yarından itibaren Genel Sekreterlik yetkilileri ve Güvenlik Konseyi üyeleriyle temaslara başlayacak.

ABD’nin, “şu anda hiç kimse Barış Gücü konusunda dramatik hareket istemiyor” teyidine rağmen Barış Gücü’nün Ada’da kalmasını Kıbrıs sorununun çözüm müzakerelerindeki ilerlemeye, toprağa ilişkin ortamın iyileşmesine ve Güven Yaratıcı Önlemlere (GYÖ) bağlıyor olması Rum yönetimini kaygılandırıyor.

Haberde GYÖ’ler bağlamında, önceki raporda yer verilen iki geçiş noktasının açılmış olmasına cep telefonlarının ve elektrik şebekelerinin birlikte çalışabilirliğine rağmen Denya’da yaşanan gerilim ve Doğu Akdeniz’deki şiddetli zıtlaşma nedeniyle ortamın kötüleşmiş olabileceğine dikkat çekildi.

Jane Holl Lute’un çabalarının donduğu, iki liderin görüşmelerinin durduğu, Türkiye ve Yunanistan’ın seçimlere odaklandığı kaydedilen haberde, BM Barış Gücü Raporu’nun Güvenlik Konseyi’ne sunulacağı 10 Temmuz’a kadar Lute’un Ada’ya keşif ziyareti yapması için zaman olacağının hayal edilemeyeceği vurgulandı.

Gazete bütün bu olgular ortadayken, Mavroyannis’in New York’a gitme amacının Genel Sekreterlik’te Rum tarafının duruma dair görüşlerini izah etmek ve rapora, Barış Gücü konusunda baskıya neden olabilecek değerlendirmelerin girmesini caydırmak olduğuna işaret etti.

Güney’de, Genel Sekreter’in konuda deneyimli ve Barış Gücü’nün olası çekilmesinin tehlikelerini bilen birisi olarak “zorluklardan” kaçınacağı ancak kendisinin de Kıbrıs müzakere prosedürü Temmuz 2017’den beridir donduğu ve zor durumda bulunduğu, uygun mesajlar vermesi ve Kıbrıs sorununda bir sonraki–artık gelecek Eylül- harekete hazırlanması gerektiği değerlendiriliyor. Genel Sekreter’in raporunda Doğu Akdeniz’deki gerilimi izah için kullanacağı söylemin de merakla beklenmesi gerektiğine işaret ediliyor.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri devam ettiğinden Kıbrıs sorununda müzakerelerin yeniden başlaması ihtimali bulunmadığını yazan gazete, “MEB’de cereyan edenlerden ve AB ile ABD’nin açıklamalarından sonra BM Genel Sekreteri’nin, raporuna, enerji konularında iki toplum arasında diyaloğa ilişkin bazı imalarda bulunması bile zor olabilir” ifadesine yer verdi.

Gazete devamla Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın Türkiye’nin Meis yakınlarında sondaja kalkışmasını beklemediği açıklamasını sorduğu bir deniz hukuku uzmanının yorumunu da şöyle aktardı:

“Bilindiği gibi Yunanistan hem MEB ilan etmedi hem kıta sahanlığını 6 deniz milinde sınırlandırdı. Türkiye’nin, Yunan MEB’i içerisinde (MEB ilan edilseydi) bulunacak bir bölgede araştırma yapmaya kalkışması Atina’yı derhal BM’ye koordinatlar sunmaya ve MEB ilan etmeye iter. Böyle bir şey, şimdilik gri bölgeler yaratmakla yetinen Ankara’nın işine gelmez.”