Eski Rum Dışişleri bakanlarından Yoannis Kasulidis ve Erato Kozaku Markulli ile Kıbrıs sorunu, Kapalı Maraş, Çoklu Konferans ve Lavrov’un Güney Kıbrıs ziyaretiyle ilgili görüşme gerçekleştiren Haravgi gazetesi, her iki eski bakanın da özellikle çoklu konferansa “kuşku ve çekince”yle yaklaştığına dikkat çekti.

Kasulidis, “Müzakere masasına Crans Montana’da kaldığımız yerden dönmeyi başarmak için ne yapmalıyız?” sorusunu yanıtında, Türkiye-Yunanistan diyaloğu için mevcut krizin düşürülmesi ve Kıbrıs’ta KKTC Cumhurbaşkanı seçiminden sonra müzakerelerinin Crans Montana’da kalınan noktadan yeniden başlamasını talep etmeleri gerektiğini söyledi. Kasulidis, Anastasiadis’in buna hazır olduğunu sıklıkla kamuoyu önünde dile getirmesi gerektiğini belirtti.

Markulli ise Crans Montana sonrasında Rum tarafının da hatalar yaptığını belirterek şöyle devam etti:

“Kıbrıslı Türklere ve uluslararası topluma yanılış veya müphem mesajlar verdik. Başkan, Kıbrıslı Rumları federal çözüm ve faydaları hakkında bilgilendirmek için hiçbir şey yapmadı, bu vizyon hakkında sıcak da konuşmuyor. Eylem ve söylemleri çabamız üzerinde gölgeler bırakıyor. Diyalog masasına Crans Montana’da kaldığımız yerden dönebilmemiz için liderimizin Kıbrıslı Rumları gerçekçi tek çözümün iki bölgeli iki toplumlu federasyon olduğuna, iki devlet veya federasyon çözümünün felaket olduğuna ikna etmesi gerekir”

KAPALI MARAŞ’IN YERLEŞİME AÇILMASI

Maraş’ın yerleşime açılmasının nasıl engellenebileceği sorusuna Kasulidis, diplomatik kampanyaya devam edilmesi gerektiğini söyledi. Müteveffa Aleksis Galanos’un yaptığı gibi sözde “Maraş Belediyesi” ve diğer örgütlerin Avrupa Parlamentosu ve diğer yerel mercilere “meşru sakinlerinin geri dönmek” isteğini iletmesi gerektiğini söyleyen Kasulidis “Bu Galanos döneminde yapıldı. Şimdi de yapılması gerekiyor. Engellemenin en etkin aracı çözüm müzakerelerinin yeniden başlamasıdır. O zaman Trük tarafının emrivaki yapması çok zor olur” dedi.

Markulli, BM Güvenlik Konseyi’ne başvurulması gerektiğine işaret ederek, özetle şunları söyledi:

 “Maraş bölgesi Türk hükümetinin sorumluluğundaki bölgedir ve Kıbrıs Türk idaresi altında açılması yönündeki herhangi bir hareket BM’nin değişmez tezlerinin ihlali olur. (Güvenlik Konseyi’ne) başvurmamız caydırıcı olacaktır”

ÇOKLU KONFERANS

Kasulidis, Avrupa Konseyi Başkanı’nın Doğu Akdeniz için genişletilmiş gündem ile çoklu konferans toplanması fikri hatırlatılarak Kıbrıs sorununun bu konferansta paketleştirilmesi durumunda ne olacağı sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bu fikrin Ege ve Kıbrıs sorunu gibi komplike sorunların veya Libya memorandumu ve Doğu Akdeniz’deki sorunların çözümünü hedefleyeceğinden kuşkuluyum. Böyle bir konferansta uluslararası hukuka ve tahkim mahkemelerine bağlılık, anlaşmazlıkların barışçıl çözümü, güç veya güç kullanma tehdidinden veya savaş söylemlerinden kaçınma gibi ilkelerle dair ortak beyan için yapılır dolayısıyla bir paketleştirme endişem yok”

Markulli, böyle bir konferans toplanmasının tansiyonun düşmesine olumlu etki edeceğini belirterek şunları ekledi:

“Türkiye’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığı nedeniyle katılır mı, kuşkum var ancak gerçekleşirse, Akdeniz ülkeleri arasında deniz bölgelerini sınırlandırma anlaşması hedefi taşıyan böyle bir konferansın gündemine Kıbrıs sorunu da ‘paket’ şeklinde girmemeli ancak Türkiye de dahil, katılımcılar arasında müzakerelerin derhal ilerlemesi ve Kıbrıs sorununun çözülmesinin Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki sorunların çözümüne katkı sağlayacağı anlayışı ortaya çıkarsa, bu olumlu gelişme olur.”

LAVROV’UN ZİYARETİ

Kasulidis, Lavrov’un ziyaretinin ABD’nin talepleri nedeniyle “seyrelmekte” olan Rum-Rus ilişkileri açısından değerlendirmeleri istendiğinde ise Rusya ile ilişkilerin sürdürülmesi aynı zamanda ABD ile ilişkilerin ise kapitalize edilmesi gerektiğini söyledi. Kasulidis, “AB’ye üye olduğumuz andan beridir Batı’ya aitiz ama bu  Rusya gibi Doğu ile düşman olmamız gerektiği anlamına gelmez” dedi.

Markulli ise, Rum-Rus ilişkileri üzerindeki gölgelerin kalıcılaşmaması için Lavrov ziyaretinin gerekli olduğunu söyledi. Rusya’nın Yunanistan’dan sonra en büyük destekçileri olduğuna işaret ederek “ortamı ve açıklamalarının özü öncekilerden farklı olsa bile, özellikle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’i içerisindeki egemenlik haklarına destek belirtmekten kaçınmasına ve Türkiye’nin faaliyetlerini eleştirmemesine –burada kaybımız var- rağmen ziyaretinin sonucunu olumlu buluyorum” dedi.

Editör: TE Bilisim