İsrail’in Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Sami Revel, Rum basınında bugün yer alan demecinde, Güney Kıbrıs’la ilişkiler yanı sıra bölgedeki Türk faaliyetleri hakkında da konuştu.

Fileleftheros gazetesi “Meydan Okumalar Gündemin En Üst Sırasında” başlıklı haberinde, Revel’in gazeteye demecinde EastMed doğal gaz boru hattı projesiyle ilgili bir soruya yanıtında, Güney Kıbrıs, İsrail ve Yunanistan liderlerinin, bu yılın başında Eastmed boru hattıyla ilgili hükümetler arası bir anlaşma imzaladıklarını ve bu projeye tam anlamıyla bağlı olduklarını söylediğini iletti.

Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in de kısa süre önce İsrail’e gerçekleştirdiği ziyaretten de görüleceği üzere, iki başbakandan da projeye tam destek olduğunu belirten Revel, bunun Güney Kıbrıs açısından da geçerli olduğunu ifade etti.

Rum hükümetinin halihazırda anlaşmayı onayladığını ve bunun yakın zamanda Meclis tarafından da onaylanacağından emin olduklarını dile getiren Revel, şu an herkes açısından benzeri görülmemiş bir durum olan, zor bir durumdan (pandemi) geçilen bir dönemde olunduğunu ve daha büyük resme bakılması gerektiğini söyledi.

Büyük resmin ise son yıllarda İsrail Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) büyük doğal miktarları keşfettikleri için çok şanslı olduklarını gösterdiğini dile getiren Revel, tek yanlı ilan edilen Rum MEB’inde de büyük miktarlarda doğal gaz bulunduğunu öne sürdü.

İki ülkenin birlikte önemli miktarlarda doğal gaza sahip olduğunu ifade eden Revel, geniş bölgeye bakıldığında ve Mısır’ınkiler de eklendiğinde, miktarların daha büyük olduğunu savundu.

Bunun gerçek bir durum olduğunu savunan Revel, bölgede pazarlar aradıklarını ve İsrail’de şimdiden elektrik üretiminin yüzde 70’inin doğal gaz kullanımından kaynaklandığına dikkati çekti.

Güney Kıbrıs’ın da bu gidişata yöneldiğini bildiklerini dile getiren Revel, Avrupa’nın da kendilerinden çok uzak olmadığının açık olduğunu belirtti.

Avrupa’nın ilk önce enerjiye, ikinci olarak da enerji güvenliğine ihtiyacı olduğunu dile getiren Revel, bunun yolunun ise bölgenin Avrupa’yla birleşmesi olduğunu ifade etti.

Bundan ötürü Doğu Akdeniz boru hattının (İsrail’den Güney Kıbrıs’a ve Yunanistan’a, oradan da Avrupa’ya) çok önemli olduğunu ifade eden Revel, bu bağlantının bölgenin gelişmesi ve Avrupa’yla iş birliğinin gelişmesi açısından önemli olduğunu savundu.

Büyük resme bakıldığında, EastMed boru hattı konusunda komşu ülkelerden tepkiler olduğunun görüldüğü ve bölge ülkelerinin bu tepkileri nasıl aşabileceğine dair bir soruya karşılık ise Revel, bu konunun İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in bu hafta yaptıkları görüşmenin gündeminin en üst sırasında olduğunu dile getirdi.

Bunun İsrail Başbakanı Netanyahu ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in yapacağı görüşmenin gündeminde de en üst sırada olacağını dile getiren Revel, bunun ele alınması gereken stratejik öneme sahip bir mesele olduğunu savundu.

Haberde, Anastasiadis’in önümüzdeki Salı günü İsrail’e gerçekleştirmesi planlanan ziyaretinin, daha sonraya ertelendiği de anımsatıldı.

İlk önce ve esas olarak kendileri için ne yaptıklarına bakmaları gerektiğini de dile getiren Revel, ülkelerinin ve bölgenin geleceği için çok önemli bir şey inşa etmekte olduklarını söyledi.

Bunun önceden var olmayan yeni bir şey olduğunu ve Doğu Akdeniz ülkeleri arasında ilk kez bir bağlantı inşa edildiğini belirten Revel, bunun barış, istikrar, güvenlik, ekonomi aynı zamanda enerji ve ekonomik projelerin gelişmesiyle ilgilenen ülkeler arasında yeni ve önemli bir bağlantı olduğunu yineledi.

Diğer taraftan, gözlerini kapatmadıklarını ve farklı düşünen başkaları olduğunu gördüklerini de ifade eden Revel “Ne yazık ki aşırılık yanlısı ülkelerin bulunduğu bir bölgede yaşıyoruz” dedi.

Revel, İran ve İran’ın bölgedeki faaliyetleri konusunda çok ciddi bir problemleri olduğunu dile getirdi.

İsrail ile Türkiye arasında, iki ülke arasındaki MEB’in belirlenmesi konusunda görüşmeler yapıldığından söz edildiğine dair bir soruya ise Revel, kısaca şu yanıtı verdi:

“Her şeyden önce bunun yalan haber olduğu bizim tarafımızca açıkça belirtilmiştir. Kıbrıs’la 2010 yılında deniz bölgeleri ve münhasır (ekonomik) bölgelerin belirlenmesine ilişkin bir anlaşma imzaladık. Bu ikili ve bölgesel projelerdeki iş birliğinin ilerlemesine ilişkin temeli de teşkil etmektedir. Defalarca kez, Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesindeki egemenlik haklarının tanındığını ifade ettik. Türkiye’nin Kıbrıs MEB’i içerisindeki faaliyetleriyle alakalı olarak Kıbrıs’la bir dayanışmamız vardır. Büyük bir endişeyle Türkiye’nin bütün bu faaliyetlerini takip ediyoruz. İsrail ve Yunanistan başbakanları görüşmelerinin ardından yaptıkları açıklamada, bu konuda oldukça nettiler. Devletlerin, münhasır ekonomik bölgeleri ve kıta sahanlıklarındaki egemenlik haklarına saygıyı vurguladılar. Aynı zamanda Doğu Akdeniz bölgesinin istikrarsızlaşmasına yol açan faaliyetlere karşı olduklarını da belirttiler.”

Gazeteye demecinde, savunma konularından da söz eden ve son yıllarda savunma alanında çok şey gerçekleştiğini söyleyebileceğini belirten Revel, iki ülkenin deniz kuvvetlerinin diğer deniz kuvvetleriyle birlikte, bölgede ortaya çıkabilecek problemlerle başa çıkılması için düzenli olarak eğitim yaptıklarını ifade etti.

Revel, güvenliklerine hizmet edecek olan yeni teknolojilerin gelişmesi için iş birliği yaptıklarını da sözlerine ekledi.

Editör: TE Bilisim