AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Politis gazetesine verdiği mülakatta, Kıbrıs sorununa ilişkin görüşlerini dile getirdi. 
Politis gazetesi, Kiprianu ile gerçekleştirilen mülakatı “Türkiye’yi ve Kıbrıslı Türkleri Teskin Etmeliyiz-AKEL’in Vatansever Tezlerinin Yalnızlığı Bizi Endişelendirmiyor” başlığı altında verdi.
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, 9 Ağustos’ta gerçekleştirilecek liderler görüşmesine  ilişkin beklentilerinin bir soru üzerine, bir hareketliliğin yaşandığını ancak bunun gelişmelerin olacağı anlamına gelmediğini söyledi. 
Gelişmelerin yaşanıp yaşanmayacağının, liderlerin, görüşmeyi nasıl ele alacağına bağlı olduğunu söyleyen Kiprianu, liderlerin, zamanın ne kadar kritik olduğu, sürecin yeniden başlaması için bir zemine ulaşma konusundaki siyasi irade bilinciyle görüşmeye gitmesi durumunda o zaman olumlu gelişmelere sahip olunabileceğini aksi takdirde durumun olumsuz olacağını belirtti. 
Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye karşı aldığı tedbirlerin sonuç getirip getirmeyeceği şeklindeki soru üzerine Kiprianu, ilk faaliyetlerinin Türkiye’ye karşı yaptırım uygulanması olup olmadığı konusunda endişelerini ilk baştan itibaren dile getirdiklerini anımsattı.
Kiprianu, bunun öncesinde başka faaliyetlerin olması gerektiğini, Türk tarafının “uzlaşmaz tutumunda” ısrar etmesi durumunda, o zaman yaptırımlara gidilmesi gerektiğini ifade etti. 
İlk faaliyetlerinin ise, Kıbrıs Türk tarafının bazı haklı veya haklı olmayan endişelerini gidermek adına yapılması gerektiğini ifade eden Kiprianu, Kıbrıs Türk tarafının “haklı” endişelerinin, öneride bulunacakları  belirli girişimlerle giderilebileceğini, “haksız” olanlar için ise, kabul edilemez olduklarını söylemek için sunacakları argümanlarla giderebileceklerini savundu.
Ne tür endişelerin giderilebileceği şeklindeki soruya karşılık ise Kiprianu, Türkiye’nin, doğal zenginliklerin değerlendirilmesi için Doğu Akdeniz’de  geniş bir işbirliğinin yapılması için çaba sarf edildiğini ayrıca bazılarının da Türkiye’yi dışarda bırakma amacına sahip olduğunu tespit ettiğini, buna bağlı olarak bu görüşmelerin bir parçası olmak ifade etti. 
Kiprianu, Türkiye’nin taraf olup olamayacağına karşılık ise, taleplerinden bağımsız olarak taraf olabileceğini, taraf olmasının onu memnun edeceğini düşündüğünü belirtti. 
Kiprianu sözlerinin devamında Türkiye’nin bunun ötesinde bazı şeyleri yönlendirmek, önemli rol  isteyeceğini savunarak kendilerinin ise bundan faydalanarak “Kıbrıs sorununu çözmek için bize yardım edersen  o zaman biz de tüm bunları görüşmeye başlamaya hazır olacağı” demeleri gerektiğini kaydetti.
Bir başka soru üzerine Kiprianu, Türkiye’nin bazı düşünceleri empoze etmeye çalıştığını bu nedenden dolayı da gerek Maraş, gerekse Rum “MEB’”i içerisinde soruna neden olduğunu ileri sürerek, Türk tarafınca da  yapılması gereken hamlelerle müzakerelerin başlamasını sağlamaları durumunda ise tüm bu faaliyetlerin sonlandırılması için ilk adımı atmış olacaklarını belirtti. 
Kiprianu, Guterres çerçevesindeki 6 noktasında anlaşmaya varılması durumunda ise o zaman tüm tehlikelerin bir köşeye çekileceğini söyledi. 
Kıbrıs Türk tarafının, 9 Ağustos’taki görüşmede doğal gaz konusunu gündeme getirip getirmeyeceği ve bu konunun, müzakerelerin yeniden başlaması sürecini engellemek için yeterli olup olmayacağı şeklindeki bir soruya karşılık ise Kiprianu, Kıbrıs Türk tarafının bu konuda ne kadar ısrarlı olup olmayacağını ve kendilerinin (Rum tarafının) buna yönelik tepkisinin ne olacağının görülmesi gerektiğini belirtti. 
Kiprianu bir başka soru üzerine, Kıbrıs Rum tarafı olarak (doğal gaz) bu konuda çok somut bir öneride bulunduklarını, doğal gazın, Kıbrıs sorununun çözümü için bir teşvik olduğunu düşündüklerini ifade etti. 
Bu konudaki görüşlerinin net olduğunu ifade eden Kiprianu, Türk tarafına “Talat-Hristofyas görüş birliklerinin yeniden teyit etmeleri gerektiğini ve hidrokarbon fonunun kurulması ve Kıbrıs sorununun çözümüne kadar meblağların alınmasının yasaklanmasını vurgulamaları  gerektiğini söyledi.
Kiprianu doğal gaz konularının, Guterres çerçevesinin 6 noktası üzerinde anlaşmaya varılması durumunda görüşülebileceğini ifade etti. 
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis tarafından, geçmişte dile getirdiği görüşlerine ilişkin olarak bir kaymanın söz konusu olduğunu düşünüp, düşünmediği şeklindeki soru üzerine Kiprianu, Rum liderin, geçmişte dile getirdiği ve savunduğu görüşleri dile getirmediğini, görüşlerinin bazı noktalarında, Nikolas Papadopulos’un sözde “yeni stratejisinin” argümanlarının türetildiğini, geçtiğimiz hafta düzenledikleri basın toplantısında, Crans Montana’dan bu yana son iki yılda neler yapıldığı konusunda eleştirilerde bulunduklarını da anımsattı.
Kiprianu bu eleştirileri, Anastasiadis’i ortada bırakmak için değil, tercih ettiği sürecin ne kadar çözümsüz olduğunu anlamasına yardım etmek amacıyla yönelttiklerini belirtti. 
Maraş ile ilgili sorular üzerine Kiprianu, Maraş ile ilgili açıklananların ileriye götürülüp götürülmeyeceğine, bu girişime nelerin eşlik edeceğine bakılması gerektiğini ifade ederken, bu konudaki önerinin ne olacağına bağlı olarak kendi yaklaşımları ve reaksiyonlarının da şekilleneceğini söyledi.
Maraş konusunun 9 Ağustos’ta gündeme gelip gelmeyeceği sorusu üzerine Kiprianu, anladığı kadarıyla, Rum tarafının bunu ele almak için ortaya koyacağını ancak Türk tarafının bunu görüşüp görüşmeyeceğinden emin olmadığını ifade etti. 
Kiprianu bir başka soru üzerine, “ABD’nin olur görüşü olmadan Kıbrıs sorunun çözümünün olamayacağını” belirtirken, ABD-Türkiye ilişkisini belirleyici olarak nitelendirdi. 
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in ziyaretini de değerlendiren Kiprinau, bunun Yunanistan’ın, Güney Kıbrıs’ın yanında olduğu mesajını gönderen bir ziyaret olarak nitelendirdi.