Kapalı bölge Maraş’ta yapılan çalışmalar “Türk tarafının, Kıbrıs sorunundaki uzayan çıkmazdan faydalanmayı sürdürdüğü” iddialarıyla verildi.

Fileleftheros gazetesi “Maraş Paralel Netice” başlıklı haberinde, Maraş’taki çalışmaların günler öncesinden başladığını ancak KKTC makamlarının konuyu bu hafta ve tesadüfen de Başbakan Ersan Saner’in hükümetin istifasını açıkladığı gün duyurmayı tercih ettiğini öne sürdü. Gazete, konunun şu anda ortaya konmasının belirli bir hedefi olduğuna dair tahminlerin güçlendiğini ileri sürdü.

KKTC’nin bahse konu eylemlerinin, Rum hükümeti açısından,  Kıbrıs sorunundaki gelişmelerle alakasız olmadığını yazan gazete, Türk tarafının Kıbrıs sorunundaki boşluktan faydalanmaya çalıştığını ve bu boşluğun BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs sorununda özel temsilci atama konusundaki “zayıflığıyla” büyüyor gibi göründüğünü iddia etti.

Gazeteye göre, gerek Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, gerek Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in yurt dışından yetkililerle gerçekleştirdikleri görüşmelerde “BM Genel Sekreterinin özel temsilci atama konusundaki zayıflığını gören Türk tarafının, kapalı bölge Maraş’ta yeni oldubittiler meydana getirme konusunda hareket ettiğini” iddia ediyor.

HRİSTODULİDİS

Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in açıklamalarına yer veren gazete, gerek kendisinin, gerek  Anastasiadis’in, konu hakkında hem Avrupa, hem de uluslararası düzeyde bilgilendirmede bulunmaya başladığını ifade eden Hristodulidis, BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin de konu hakkında bilgilendirildiğini söyledi.

Konunun, BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı tarafından kısa süre önce yayımlanan açıklamayla da çelişen bir faaliyetten ibaret olduğunu öne süren Hristodulidis, önümüzdeki Pazartesi günü Lüksemburg’da gerçekleştirilecek AB Dışişleri Bakanları Konseyi’ndeki tartışmalarda da konunun ele alınacağını söyledi.

“Türkiye’nin gerek kapalı bölge Maraş, gerek Kıbrıs Cumhuriyeti’nin münhasır ekonomik bölgesi içerisinde bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti denizlerindeki faaliyetlerinin, Kıbrıs sorununun başka bir çözüm şeklini ileriye götürmeyi hedeflediği” iddiasında bulunan Hristodulidis, “Bunu ne kendilerinin, ne de uluslararası toplumun kabul edip, tartışacağını” dile getirdi.

BM Genel Sekreterinin liderlerle görüşmesinin ardından bir atama olmasının beklendiğini ve bunun Türk tarafının tutumu yüzünden mümkün olmadığını ileri süren Rum bakan, her şeye rağmen, bu konudaki çabanın sona ermediğini savundu.

Müzakerelerin yeniden başlaması gidişatına yönelik olarak bazı BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin harekete geçtiklerini ifade eden Hristodulidis, “Gerçek bir irade olması durumunda, işgal bölgelerinde dün yaşanan gelişmelerin, müzakerelerin yeniden başlaması perspektifini hiçbir şekilde etkilemediğini” savundu.

Hristodulidis “Gerekli olan şeyin, müzakerelerin üzerinde hem fikir olunan çerçevede yeniden başlamasına ilişkin siyasi irade olduğunu” sözlerine ekledi.

İSMAİL ARTER

Gazeteye göre, Mağusa Belediye Başkanı İsmail Arter ise Kıbrıs Haber Ajansı’na (KİPE) yaptığı açıklamada, çalışmaların koordinasyonunu içişleri bakanlığının sağladığını, belediyenin ise temizlik ve altyapılarla ilgili çalışmaları yaptığını söyledi.

Bu geçiş noktasını daha önceden açmak istediklerini ancak bunun geçtiğimiz gün gerçekleştiğini dile getiren Arter, bu bölgenin bir şekilde canlanmasının, başka bölgeler için de bir başlangıç olacağını sözlerine ekledi.

PARTİLERİN TEPKİSİ

Rum siyasi partilerin Maraş ile ilgili son gelişmeler konusunda açıklamalarda bulunduklarını yazan gazete, DİSİ Başkanı Averof Neofitu’nun “AB ile BM Güvenlik Konseyi’ne yapılan itirazlar ve Rum Yönetimi Başkanının ikili temaslardan başka siyasi araçları olmadığını vurgulayarak, Türk uzlaşmazlığının geriletilmesi ve kabul edilemez Türk tezlerinin masayı terk etmesi için yol bulunana kadar, bu çabayı sürdüreceklerini” iddia ettiğini yazdı.

AKEL ise şu iddialarda bulundu: “İşgal gücü ve Kıbrıs Türk liderliği kapalı bölge Maraş’ın yerleşime açılması için çalışmalarını sürdürüyor. Erdoğan-Tatar ikilisi uluslararası hukuku ve BM Güvenlik Konseyi kararlarını hor görmeyi sürdürüyor. Maraşlıların yaralarına tuz basıyorlar. Kıbrıslı Türklerin çağrılarına da kulak asmıyorlar.”

DİKO ise açıklamasında “Türkiye ve işgal rejimi, istifini bozmadan ülkemizde yeni ve kabul edilemez oldubittiler empoze etmeye devam ederken, Kıbrıs Cumhuriyetini ve milli çıkarlarını korumayı başarmanın Rum hükümetinin görevi olduğunu” savundu.

EDEK “Maraş’taki kabul edilemez faaliyetlerin önlenmesi için, işgal rejimi aleyhinde siyasi ve ekonomik önlemler alınmasını” isterken, ELAM “çok geç olmadan Türk dostu olan iki kesimli iki kesimli federasyondan vazgeçilmesi” talebinde bulundu.

“MARAŞ’IN CESEDİ ÜZERİNDE KAVGALAR”

Politis gazetesi ise haberi “Biz Uzun Vadede, Onlar ise Maraş’ta- Çözüm Sürecinin Tamamen Kopması Koşullarında Maraş da Kaybediliyor- Maraş’ın Cesedi Üzerinde Kavgalar” başlıklarıyla manşet ve iç sayfadan verdi. Haberde “Türkiye’nin, Ersin Tatar’ın iki devletli çözümü ve egemen eşitliğe dair tezini güçlendirerek, kapalı bölge Maraş’ın aşamalı olarak açılması aracılığıyla, Kıbrıs sorununun parçalara bölünüp yönetilmesi konusunda hareket ettiği” iddia edildi.

Maraş’taki gelişmelerin iç cephede AKEL ile hükümetin birbirlerine eleştiriler yönelttiği asabiyete neden olduğunu yazan gazete, AKEL’in Rum hükümetini Maraş’la ilgili yanlış değerlendirmeleri konusunda suçladığını kaydetti. Rum Hükümet Sözcüsü Marios Pelekanos’un ise yaptığı açıklamada “sol partinin, ortaya koyduğu tezlerde ısrarcı olmasının, esasında Türkiye’nin yasadışı faaliyetlerini haklı çıkardığını ne zaman anlayacağını sorduğunu” iletti.

AKEL Basın Sözcüsü Yorgos Kukumas, müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden başlaması çabasına odaklanılması gerektiğinde ısrar ederken, Maraş’ı sadece Kıbrıs sorununun çözümünün kurtaracağını iddia etti.

Rum Hükümeti Sözcüsü Pelekanos ise, AKEL’in Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in neyi kabul etmesini istediği sorusunu sordu. Pelekanos, “Türkiye’nin istediği şeyi başarması için, yeni tur müzakerelerde Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin yasadışı oluşuma yasal devletle eşit statü tanınmasına dair isteğini mi kabul edelim?” ifadelerini kullandı.

SÖZDE “MARAŞ BELEDİYE BAŞKANI”

Sözde “Maraş Belediye Başkanı” Simos Yoannu ise gazeteye açıklamasında “ne yazık ki kapalı kentin yüzde 3,5’inin açılmasına ilişkin açıklamanın hayata geçirileceği anı beklediklerini” dile getirdi. Belediyenin bu gelişmeyi durduracak başka araçları olmadığını kaydeden Yoannu, bunun Rum hükümetinin sorumluluğu olduğunu söyledi.

Yoannu “Türkiye’nin böl yönet senaryosunu uyguladığını ve uluslararası toplumdan gelecek büyük tepkiye yol açmamak için, yavaş ve istikrarlı bir şekilde hareket ettiğini” iddia etti.

Türkiye’ye baskı yapılması ve müzakerelerin yeniden başlaması yollarının bulunması gerektiğini savunan Yoannu, zamanın aleyhlerine işlediğine dikkat çekti.

Türkiye’nin kapalı kentte yaptıklarına devam etmesi halinde, artık tartışacakları toprak konusu olmayacağını kaydeden Yoannu, Maraş kökenli Rumların, açılan yüzde 3,5’lik kısımla ilgili mülk iadesi için Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuruda bulunup bulunmadıkları sorusuna ise “yaklaşık 40 durumla ilgili bilgileri olduğunu” öne sürdü.

Yoannu, sözde “Maraş Belediyesi”nden bir heyetin, 22-25 Kasım tarihlerinde, İngiliz parlamentosu ve İngiltere Dışişleri Bakanlığından yetkililerle görüşmek için Londra’ya gideceğini de sözlerine ekledi.

Konuyla ilgili haberler, Alithia gazetesinde “Maraş’ın Dubai’ye Dönüştürülmesini Hayal Ediyorlar- Türkiye ve İşgal Rejimi AB’ye Şikâyet Ediliyor”, Haravgi’de ise “Müzakerelerin Başlaması İçin Siyasi İrade Varsa, Çalışmalar Etkilemez- Maraş Konusu Pazartesi Günü AB Dış İlişkiler Konseyinin Gündeminde- Tepkilere Rağmen Maraş’taki Çalışmalar Devam Etti” başlıklarıyla yer buldu.

Editör: TE Bilisim