Rum başkan adaylarından ve Eski Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis “emniyet supaplarının etkisizleşmekte” olduğuna dikkat çekerek “caydırıcılık kabiliyetlerini güçlendirmeleri ve Kıbrıs sorununun süratle çözümünü teşvik etmeleri gerektiğini” söyledi.

Yıllarca, bulunduğu hassas konumlar gereği takip edildiği ve dinlendiği intibaına sahip olduğunu ancak bunu yapanın, (Rum İstihbarat Teşkilatı’nı (KYP) kast ederek) tek bir kurum olmadığını söyledi.

Crans Montana konferansının başlamasından iki gün, konferansın çöküşünden iki hafta sonra ve Şubat 2018’de olmak üzere, ikisi sözlü biri yazılı istifa sunduğunu hatırlatan Mavroyannis bunları Anastasiadis’le aynı fikirde olmadıkları veya önerdiği yol izlenmediği için değil, “müzakereci koltuğuna yapıştı kaldı” eleştirilerine cevap vermek için yaptığını açıkladı.

Mavroyannis Alihtia’nın “Mont Peleran’da Başkan ile Aynı Fikirde Olmadığım İçin İstifa Etmedim” başlığıyla manşete çektiği söyleşisinde “emniyet supapları etkisizleşiyor, uluslararası oluşumların, büyük devletlerin ve uluslararası örgütlerin, ailemiz Avrupa Birliği’nin bile caydırıcılık gücü gün geçtikçe daha da azalıyor görünüyor. Yapmamız gereken caydırıcılık kabiliyetimizi güçlendirmek ve Kıbrıs sorununun süratle çözümünü teşvik etmektir” ifadelerini kullandı.

Mavroyannis, Crans Montana’da zirveye ulaşılan çabanın devam ettirilmemesi konusunda, adaylığını destekleyen AKEL ile aralarında tek bir nüans farkı bulunduğunu belirterek “AKEL Türkiye’nin garantilerin tasfiyesini kabul ettiği ve buna rağmen bizim tarafın bundan faydalanmadığı kanaatinde. Bu, yaşadığım deneyimle uyuşmuyor çünkü Türkiye ne sözlü ne de yazılı, hiçbir şekilde böyle bir şeyi kabul etmedi. Keşke doğru olsaydı da bir fırsatı kaçırmasaydık” dedi.

Gazetenin “Crans Montana’da kaldığımız yere nasıl döneriz, Guterres çerçevesini nasıl yeniden canlandırabiliriz, Kıbrıs sorununda öneriniz nedir?” sorusu üzerine müzakerelere tam da kaldığı yerden yeniden başlamanın kesin çıkmazdan kaçmanın tek yolu olduğu görüşünü belirten Mavroyannis, özetle şunları ekledi:

“iki bölgeli iki toplumlu, BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarında tarif edildiği şekliyle siyasi eşitliği olan federasyon ve prosedürün kazanımlarının korunması Kıbrıs sorununu adil ve sürdürülebilir çözüme götürecek hayat öpücüğüdür. Bu elbette sihirle olmayacak. İtibarımızı restore etmeli, Kıbrıs Türk toplumunun çoğunluğunu yeniden kazanmalı, doğal gazdan AB üyesi ülke olma sıfatımıza, AB’nin Türkiye ile ilişkilerine, coğrafik olgulara ve Doğu Akdeniz bölgesindeki önemli ülkelerle ilişkilerimize kadar elimizdeki bütün enstrümanlarımızı kullanarak organik barış şartları yaratmalıyız.”

Mavroyannis’e Yunanistan’daki dinleme skandalı, Güney Kıbrıs ile bağlantıları ile ilgili bilgiler hatırlatıldı ve yıllarca müzakerecilik yapmış birisi olarak Rum İstihbarat Teşkilatı (KYP) tarafından dinlenme ve/veya takip edilme emaresi veya kuşkusu yaşayıp yaşamadığı soruldu. “Uzun yıllardır, bulunduğum hassas mevkiler nedeniyle sıklıkla izlendiğim izlenimim oldu, tek bir kurum tarafından da değil… Hiçbir şeyi ne ispat edebilirim ne de yadsıyabilirim” cevabını verdi.

Editör: TE Bilisim