Rum İçişleri Bakanı Nikos Nuris, Güney Kıbrıs’a giden mültecilerin yüzde 75’inin KKTC’den geçtiğini iddia etti.
Fileleftheros gazetesinin haberine göre, Nuris, Rum Meclisi’nde yaptığı konuşmada, Güney Kıbrıs’ın, mensup olduğu din veya ırk nedeniyle kovulan veya Suriye gibi savaşın hakim olduğu ülkelerden kaçan kişiler için “sistematik mülteci güzergahı” haline geldiğini söyledi.
Habere göre, Nuris, bazılarının ise daha iyi hayat koşullarına sahip olmak için Güney Kıbrıs’a gittiğini ve bunları da “ekonomik göçmen” olarak adlandırdıklarını; bu noktada da ekonomik göçmenler ile mülteci farkının doğduğunu ve hükümetin farklı politika uyguladığını kaydetti.
Haberde, Rum Hükümeti’nin bugün, siyasi sığınmacılarla ilgili yeni bir politika açıklayacağı ve bu konuyla ilgili 4 yasa tasarısının da dünkü Meclis toplantısında görüşüldüğü belirtildi.
SURİYELİ SİYASİ SIĞINMACININ IŞİD BAĞLANTISI NEDENİYLE TUTUKLULUĞU DEVAM EDİYOR
Gazete, bir diğer haberinde ise, IŞİD örgütü ile bağlantısı bulunan Suriyeli siyasi sığınmacının, mahkeme kararıyla Mennoya Tutukevi’nde kalmaya devam edeceğini yazdı.
Şahsın, Yüksek Mahkeme’den “Habeas Corpus” imtiyazının sağlanmasını talep ettiğini belirten gazete, mahkemenin bu talebi reddettiğini kaydetti.
Gazete, söz konusu şahsın 7 Mayıs 2019’da Türkiye’den KKTC’ye geldiğini, akabinde de Güney Kıbrıs’a geçtiğini iddia ederken, şahsın geçiş yaptığı gün Rum polisi tarafından tutuklandığını ve yapılan araştırmada, terör nedeniyle “stop-list”te bulunduğunun tespit edildiğini yazdı.
Şahıs aleyhinde ulusal güvenlik maksadıyla tutuklama emri çıkarıldığını belirten gazete, 10 Mayıs 2019’da şahsın uluslararası korunma talebinde bulunduğunu; 3 Temmuz 2019’da da idari mahkemeye başvurarak tutukluluğunun iptalini talep ettiğini kaydetti.
Mahkemenin her iki talebi de reddettiğini yazan gazete, söz konusu şahsın üçüncü kez, bu sefer Yüksek Mahkeme’ye başvurduğunu ve davanın görüldüğü süreçte, şahsın kardeşinden de ifade alındığını ve kardeşinin, şahsı ele verdiğini belirtti.
Suriyeli siyasi sığınmacının kardeşinin, mahkemede verdiği şahadette kardeşinin 2014’te IŞİD’e üye olduğunu ve sosyal medya hesabından da IŞİD militanlarının fotoğrafını paylaştığını söylediğini yazan gazete, Suriyeli siyasi sığınmacının ise IŞİD’e değil, “Ahrar al Sham” adlı örgüte üye olduğunu belirttiğini kaydetti.
Haberde, “Ahrar al Sham” örgütünün AB, BM ve ABD tarafından terör örgütü addedilmese de, terör örgütleriyle işbirliği yapan ve savaş suçuyla bağlantılı eylemler gerçekleştiren bir örgüt olduğu ifade edildi.
Gazete, mahkemenin, şahsın ulusal güvenlik için ciddi tehdit oluşturduğuna ve tutukevinde kalmaya devam etmesi gerektiğine hükmettiğini yazdı.