Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis “şu anda gerekli olan, özlü müzakerelerin en kısa sürede, Crans Montana’da kaldığı yerden başlamasını başarmamızdır. Bunun için uluslararası unsurun: BM Güvenlik Konseyi’nin, AB’nin Türkiye istikametinde koordineli  müdahalesi gerekir” dedi.
Alithia’nın “Müzakereler Hemen Şimdi Başlamalı” başlığıyla aktardığı söyleşide Hristodulidis, Türkiye’nin Doğu Akdeniz bölgesindeki faaliyetlerinin, Kıbrıs sorununun mümkün olan en kısa sürede çözülmesi gerektiğinin göstergesi olduğunu söyledi, şunları ekledi:
“Biliyorsunuz, Kıbrıs sorununun çözümündeki ana  hedeflerimizden birisi de Türkiye’nin Kıbrıs’tan gitmesidir. Çözüm olmadan ve fiili durum ile daha da kötü olacak, temelde istediğimizin tam aksi bir sonuca sürükleneceğiz. Yani, Kıbrıs sorunu çözülmeden öncelikle Kıbrıs’ta, revizyonist ve öngörülemez bir  Türkiye’nin daimi varlığı olacaktır.” 
Liderlerin KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar olan süreyi Kıbrıs sorunu açısından değerlendirmeden mi bırakacağı sorusuna karşılık “böyle bir şey elbette olumlu gelişme olmaz” diyen Hristodulidis “zamanın, olumlu gelişme olmadan geçmesi, Kıbrıs sorununun iki bölgeli iki toplumlu federasyon zemininde çözülmesi hedefini zorlaştırır” ifadesini kullandı.
Hristodulidis Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Berlin’de gerçekleşen görüşmesinden,  Türkiye’nin görüşme öncesinde BM’ye “İngiltere’deki seçimler ve Brexit çalışmaları ile KKTC’deki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bu tür gayrı resmî görüşmelere rıza gösteremeyeceğini” iletmesi nedeniyle, “daha olumlu gelişme çıkamadığını” söyledi.
“9 AĞUSTOS’TA AÇILAN VE BERLİN’DE GÜÇLENEN FIRSAT PENCERESİ DEĞERLENDİRİLMELİDİR”
Nikos Hristodulidis şunları ekledi: 
“Liderlerin  9 Ağustos tarihli görüşmesinden çıkanların açtığı ve Genel Sekreter ile Berlin’deki görüşmenin güçlendirdiği fırsat penceresi değerlendirilmelidir. Derhal bir sonraki adıma; Crans Montana tipi  bir gayrı resmî konferansa geçmeliyiz. Şu anda gerekli olan, aslında Ağustos’ta başlayan prosedürün  derhal devam etmesi ve müzakerelerin en kısa sürede Crans Montana’da kaldığı yerden yeniden başlamasını başarmamız için Uluslararası toplumun, BM Güvenlik Konseyi’nin, Genel Sekreter’in, AB’nin Türkiye yönünde koordineli müdahale etmesidir. Türkiye’nin, bu aşamada prosedürün devam etmemesi konusunda öne sürdüklerini haklı buluyorum. Neden Akıncı’ya ve İngiltere hükümetine sorulmuyor?”
Nisan’daki cumhurbaşkanlığı seçiminden çıkacak kişinin daha sonra Kıbrıs sorununda cereyan edecek gelişmeler açısından ne kadar önemli olduğu sorusuna karşılık Hristodulidis “kuşkusuz ki Kıbrıslı Türklerin liderliğinde kimin olacağı, özellikle bu aşamada, önemlidir” dedi. 
“TEKNİK KOMİTELER VE İKİ TOPLUM ARASINDA KÖPRÜ KURACAK İNİSİYATİFLERDEN ÖNCE ÇÖZÜLMESİ GEREKEN ÇOK DAHA BÜYÜK VE CİDDİ SORUNLAR VAR”
Hristodulidis Rum Dışişleri Bakanlığı’nın gerek bürokrasi gerekse çeşitli bahanelerle  iki toplumlu teknik komitelere de, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında köprü kuracak inisiyatiflere de gereğince destek vermediği bilgilerinin sorulmasına karşılık “her şeyden önce çözülmesi gereken büyük ve ciddi sorunlardır” dedi, şunları ekledi:
“Yani Kıbrıs sorununun mümkün olan en kısa sürede çözülmesidir ve bunun üzerinde, ülkemizi yeniden birleştirmeye odaklanmamız gerekir. Yan yana ilişkiler üzerine odaklanılması, bizim için yegâne hedef olan iki bölgeli iki toplumlu federasyon temelinde yeniden birleşmeyi değil başka tipte çözümleri hedefleyenlere yardımcı olur.”
“ABD BİZE ARTIK TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ VE/VEYA KIBRIS SORUNUNDAKİ GELİŞMELER ARACILIĞIYLA YAKLAŞMIYOR”
ABD ile ilişkilerinin 2013’ten beri güçlenmekte olduğuna işaret eden Hristodulidis “ilişkilerimizin güçlenmesindeki önemli boyutlardan biri de ABD’nin artık ikili ilişkilerimize Türkiye’yle ilişkileri ve/veya Kıbrıs sorunundaki gelişmeler aracılığıyla yaklaşmıyor olmasıdır. Elbette bu iki konu görüşmelerimizin gündeminde yer alıyor ve belirleyici öneme sahiptirler ancak artık etkileyen diğer birçok unsur eklendi. ABD’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yaklaşımını olumlu buluyorum” dedi.
Hristodulidis, ABD tarafından benimsenen (EastMed Act) yasanın ABD’nin gerek Doğu Akdeniz’e yaklaşımı gerek Güney Kıbrıs-Yunanistan-İsrail üçlü işbirliğine ve her birinin kendi aralarındaki ikili ilişkilerine yaklaşımı açısından önemli mesajlar verdiğine inanç belirtti.
“İSRAİL’DEN TÜRKİYE’YE DOĞAL GAZ BORU HATTI KURULMASI İÇİN KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN DE AKTIF KATILIMI GEREKİR”
Gazetenin “İsrail’den Türkiye’ye boru hattı kurulması konusu yeniden gündeme geldi, somut bir şey var mı, bizim tarafın pozisyonu nedir?” sorusuna karşılık, “konu bir sosyal medya hesabından yapılan bir paylaşımla yeniden gündeme geldi, bugünkü gerçek durumu yansıtmıyor” diyen Hristodulidis, şunları da söyledi:
“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’inden geçecek böyle bir hat kurulması için  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de aktif katılımı gerekir.  Bu konunun yeniden aleni diyaloğa açılma zamanı da, Türkiye’nin, Libya ile mutabakatına dayanarak, EastMed boru hattının  güya Türkiye’nin de katılımını gerektirdiğini iddia etmesi ve İsrail’den Türkiye’ye boru hattı döşenmesinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hiçbir söz hakkı olmadığını iddia edenler olması haklı olarak birçok soru işareti yaratıyor. Her halükarda şu andaki mevcut durumda böyle bir tercih mevcut değildir.”