Rum Dışişleri Bakanı Nikos Christodoulides, Lefkoşa’nın, Türkiye’nin bölgedeki enerji gelişmelerine katılmasını istediğini ancak bu ülkenin önce Kıbrıs sorununu çözmesi gerektiğini, bu konuda Lefkoşa için başka seçenek olmadığını belirtti.
 
Ekonomist’in Lefkoşa’da düzenlediği ‘Enerji güvenliği ve bölgesel anlaşmazlıklar; İstikrar Arayışında Doğu Akdeniz’ konulu 14’üncü Kıbrıs Konferansı’nda konuşan Christodoulides, ABD’nin Jeolojik Araştırma
Değerlendirmelerine göre, Levantin Havzası’ndaki ve Doğu Akdeniz’deki Nile Konisindeki doğal gazın toplam miktarının 9350 milyar küp metre olarak tahmin edildiğini bildirdi.
 
Son yıllarda Kıbrıs, Mısır ve İsrail’in Münhasır Ekonomik Bölgelerinde (MEB) yapılan keşifler, yaklaşık 2500 milyar küp metreyi buluyor.

Avrupa Birliği’nin (AB) yıllık doğal gaz ihtiyacının şu an yaklaşık 540 milyar küp metre olduğunu belirten Christodoulides, AB’nin Kıbrıs’ın çalışmalarını desteklediğini; hem MEB’deki egemenlik haklarını kullanmasına hem de Avrupa Komisyonu’nun belirlediği bir Ortak Çıkarlar Projesi olan EasMed boruhattı projesine katılmasına destek verdiğini bildirdiğini söyledi.
 
Kıbrıs’ın Yunanistan ve komşu ülkelerle birlikte kurduğu üçlü işbirliği ortaklığına da değinen Dışişleri Bakanı, bunun herhangi bir ülkeye yönelik olmadığını kaydetti.
 
Nikos Christodoulides, “Aksine, bölgede ve bölgenin ötesinde işbirliğini artırmak için bunlar bir araçtır ve bu vizyonu paylaşan ve daha da önemlisi, uluslararası hukuka saygı gösteren herkese açıktır. Bu değişim işbirliğinde henüz yer almayan diğer komşu ülkelere vizyonumuzu paylaşmaları ve bize katılmaları çağrısı yapıyoruz” diyen Christodoulides, bu işbirliğinin katma değerinin diğer ülkelerin dikkatini çektiğini, bu yöndeki beyanlarını kısa sürede yapılmalarının beklendiğini belirtti.
 
Nikos Christodoulides konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
“Bölgemizde geliştirdiğimiz işbirliği, Kıbrıs’ın bölgede istikrarlı, güvenilir, dürüst bir unsur olmasını korumasını sağlayacak uygulanabilir bir çözümle ülkemizin yeniden birleşmesi çabalarımızı kolaylaştırabilir.”
 
“Bunun için öncelikle gerekli olan, Ankara’yı bölgesel işbirliği ağımıza katılmayı engelleyen şimdiki statükoda, Türkiye’nin kayıplarının kazanımlarından daha çok olduğunu anlamasıdır.”
 
“Türkiye son altı aydan bu yana hemen hemen her gün Kıbrıs’ı ve Kıbrıs’ın MEB’ne katılan şirketleri tehdit eden açıklamalar yapmaktadır.”
 
“Lefkoşa bu Türk yaklaşımının peşinden gitmeyecektir. Ne yaptığımızdan çok eminiz ve bu uluslararası hukuk esasındadır.”
 
“Lefkoşa Türkiye’nin bölgedeki enerji gelişmesine dahil olmasını istemektedir. Ancak bu olasılığı değerlendirme durumunda olabilmek için Türkiye’nin Kıbrıs sorununu çözmesi gerekmektedir. Lefkoşa için orada bir seçenek yoktur. Bu Türkiye’ye bağlıdır. Ankara Kıbrıs sorununu çözmek için çalışmalıdır.”
 
Kıbrıs’a yönelik Türk tehditlerinin, Lefkoşa bu ülkelerle anlaşmalar yaptığı için aynı zamanda İsrail, Mısır ve Lübnan’a yönelik tehditler olduğunu, EastMed boru hattına yatırım yapan Avrupa Birliği’nin kendisine karşı da bir tehdit olduğunu kaydeden Christodoulides, şöyle devam etti:
 
“Bölgemizde sorun Türkiye’dir ve sorun, Ankara’nın bölgenin refahına zarar vermesine izin verip vermeyeceğimizdir. Biz Türkiye’nin bölgedeki işbirliğinin bir parçası olmasını istiyoruz.”

Dinleyicilerden gelen bölgedeki ülkelerin Türkiye’yi neden kaynakların araştırılmasına katılmaya davet etmediği sorusunu yanıtlayan Dışişleri Bakanı, “Ankara Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımıyor. Dolayısıyla bu ortak girişimlerimize nasıl dahil olabilirler? Tabii Türkiye’ye çağrı yapabiliriz, ben Türkiye’ye Kıbrıs Cumhuriyeti’yle münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesi için görüşmeye başlama çağrısı yapıyorum. Umarım olumlu bir tepki alırız” dedi.

Dinleyicilerin bir başka sorusunu yanıtlayan Christodoulides, ‘Kaynakların eşit olarak toplumlar arasında paylaşılacağı tam olarak ne demektir?’ sorusuna yanıtında da şunu söyledi:
 
“Bizim hidrokarbonların karı üzerine konuşabilmemiz için daha en azından 5-6 yıl vardır. Eşitlik hiçbir şekilde 50-50 demek değildir. Bu noktaya açıklık getirmek isterim.”

Türkiye’nin Kıbrıs’ın MEB içerisindeki davranışlarının açıkça Kıbrıslı Türklerin değil Ankara’nın haklarının korunmasını amaçladığını ifade eden Nikos Christodulides, Kıbrıs-Rusya ilişkileriyle ilgili soruya da, Kıbrıs’ın aktif bir AB üyesi olduğu, AB dış politikasının oluşumu ve uygulanmasında önemli bir rol oynamakta olduğu yanıtını verdi; Rusya’yla zor ve sıkıntılı ilişkiler olduğunu ancak Rusya’ya görüşmelerin devam etmesinin önemli olduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakanı Brexit konusunda da, Kıbrıs için Kıbrıs’ın Egemen İngiliz Üslerinde yaşayan ve çalışan tüm Kıbrıslıların haklarını korumanın ve müktesebatın tam olarak uygulanmasının önemli olduğunu söyledi; “Bir anlaşmaya çok yakınız. Bir uzlaşmamız vardır ancak her şey üzerinde anlaşmadan hiçbir şey üzerinde anlaşma olmaz” şeklinde konuştu.
 
Konferansta konuşan ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi Kathleen Doherty de, Yunanistan’ı Akdeniz ve Batı Balkanlarda bir istikrar unsuru, ABD’nin stratejik bir ortağı olarak gördüklerini, Türkiye’yle de amaçlı bir şekilde ilişkilerini istikrarlı tutmak ve bu ülkeyi yeniden Batı yolunda tutmak için çalıştıklarını bildirdi.
 
Uzun vadede Türkiye’nin İran’la denk olacağını belirten Büyükelçi Doherty, İsrail’le ilgili olarak da bu ülkenin, bugün tehlikeli bir şekilde bölgesel tehditlerın kızıştığı bir yerde ABD’nin değerli ve liyakatli bir müttefiki olduğunu anlattı.
  
ABD Büyükelçisi Kıbrıs konusunda da, ülkesinin Kıbrıs Cumhuriyeti’yle ortaklığını güçlendirdiğini, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’de güven ve istikrarın artmasında, uluslararası tehditlere karşı ortak çabalarda önemli bir rol oynayabileceğine inandıklarını vurguladı.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kendi doğal kaynaklarını geliştirip araştırma hakkı olduğuna ilişkin ABD görüşünü tekrarlayan
Büyükelçi Doherty, bu kaynakların bir çözüm kapsamında iki toplum arasında adil bir şekilde paylaşılacağına inandıklarını belirtti.
 
ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi şöyle devam etti:
 
“Biz askeri karşılıkların olası ticari anlaşmazlıklara uygun olmadığına da inanıyoruz. Ne keşfedilirse edilsin, bu kaynakları geliştirmek ve onları satmak yıllar alacaktır.”
 
“Dolayısıyla, herkesin mali geri dönüşü görmeden önce siyasi süreç üzerinde çalışmak için bol zaman vardır.”
 
“Kıbrıs sorununda ABD, iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon sağlayacak en iyi geleceği sunar. Ben 2030’da bölgesel ekonomik gücü olan, yeniden birleşmiş bir Kıbrıs görüyorum. Kıbrıs’ta denizcilik sektörünün sadece İlk 10’da yer aldığını değil, dünyada iki ve üç en önemli sektör olarak görüyorum. Bu olağanüstü adanın sunduklarını entekre turizm ekonomisinin kucakladığı yeniden birleşmiş bir Kıbrıs görüyorum. Bunlara ek olarak bölgede birleşmiş ve büyüyen bir mali sektör, İngilizce eğitim veren bir yüksek eğitim merkezi olan ve enerji gelişirse o da öyle, bir ada görüyorum… Ve aniden vizyon genişler. Ve sonra Kıbrıs’ı Doğu Akdeniz’de Norveç’in enerji veya Singapur’un mali hizmetler merkezi olarak hayal edebiliyorum.”
 
ABD Büyükelçisi, ülkesinin Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail, Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır üçlü işbirliğini güçlü biçimde desteklediğini, bu üçlü ilişkilerin daha da gelişmesini beklediklerini ve bunları en uygun şekilde desteklediklerini bildirdi. 
 
Konuşmasında Kıbrıs’taki ABD yatırımlarına da değinen Doherty, Amerikan şirketlerinin enerji, sigorta, bankacılık ve diğer mali hizmetler, marka kiralama, turizm ve yüksek öğretimde artarak aktif hale geldiklerini ifade etti; Amerikan şirketlerinin Kıbrıs’ta doğrudan veya dolayı yatırımlarla 5000 istihdam yarattıklarını, bu sayının artmasının beklendiğini kaydetti.
 
İsrail Başbakanlık Müsteşarı Michael Oren de konuşmasında, İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan arasındaki üçlü işbirliğinden söz etti; bunun bir istikrar ve demokrasi işbirliği olduğunu vurguladı.
 
EastMed konusunda enerjinin bölgede barışın temellerini oluşturabileceğine dikkati çeken Oren, bu müttefikliğin güçlenmesinden herkesin mutlu olamayabileceğini söyledi.
 
İsrail’in Kıbrıs’ın MEB’nde egemenlik haklarını uygulamasını desteklediğini belirten Michael Oren, İsrail’in geçmişte Türkiye’yle yakınlaşmaya çalıştığını ancak başarı sağlanamadığını anlattı.
 
“Bu talihsizliktir. Ama bu gelecekte İsrail’in bu yakınlaşmaya açık olmadığı anlamına gelmemektedir. Türkiye’yle barışçıl ilişkiler içinde olmayı bölgedeki bütün ülkeler ister” diyen Oren, Kıbrıs-İsrail-Yunanistan ilişkisinin batı güvenliği için önemli olduğunu, ülkesinin artan tehditlere karşı çıkan Kıbrıs, Yunanistan ve bölgedeki diğer ülkelerin diplomatik veya olmazsa stratejik olarak yanında olacağını bildirdi.

Editör: TE Bilisim