Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, üçlü işbirlikleri konusunda sekreterlik kurulmasının, Rum kesimi açısından, bölge işbirliklerinin bugüne kadar olan pratiği ve mantığını farklılaştırma hedefine sahip olan, uzun vadeli bir planlamanın henüz ilk adımını teşkil ettiğini söyledi.

Hristodulidis, Fileleftheros gazetesinde yer alan demecinde, hedeflenen şeyin bölgesel bir güvenlik ve işbirliği örgütü kurulması olduğunu belirtti.

Hristodulidis, hedefin bir başka deyişle, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’nun geniş bölgesinin, AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) olarak bilinen, Avrupa’nınkine denk bir kuruluş edinmesi olduğunu izah etti.

Rum Dışişleri Bakanlığı’nın hedeflerine göre, bu çabanın adım-adım ilerlediğini kaydeden gazete, sekreterlik kurulmasının, temellerin atılması ve Güney Kıbrıs’la işbirliği yapan ülkelerin kendi aralarında daha da yakınlaşması için ilk adımı teşkil ettiğini ifade etti.

Uzun vadede bölgesel üçlü oluşumların gelişmesini istediklerini kaydeden Rum bakan, hedefin güvenlik ve işbirliği örgütü kurulması olduğunu ve Güney Kıbrıs’ın ise bu çabanın merkezini teşkil etmesini istediklerini söyledi.

Hristodulidis’in gazeteye demecinde Amerika Birleşik Devletleri’yle işbirliği konusu üzerinde de durduğu ve ABD’yle imzalanan Niyet Beyanı’nın değerini düşürmeye çalışanlara yanıt verdiği de ifade edildi.

ABD’nin Güney Kıbrıs karşısındaki tutum ve tavrındaki değişikliğe işaret eden Hristodulidis, bu değişikliğin göstergesinin, Güney Kıbrıs’a yönelik silah satışı ambargosunun kaldırılmasına ilişkin tartışma olduğunu belirtti.

Bölgesel işbirliklerine Rum dışişleri bakanlığında realizmle yaklaşıldığını ifade eden Hristodulidis, bu yüzden olguların değişmesi olasılığı ve örneğin İsrail ile Türkiye gibi, bölgedeki bugünkü rakiplerin yeniden arayı bulması olasılığını gündem dışında tutmadıklarını belirtti.

Türkiye konusunda ise “Ankara’nın, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün Türk çıkarları ve isteklerinin ileriye götürülmesinde olumsuz etkiye sahip olduğunu anlaması gerektiği” iddiasında bulunan Hristodulidis, iç cepheye de seslenerek, dış politikanın hedefinin “Türkiye’nin dize getirilmesi” şeklinde olmadığını ifade etti. Hristodulidis “bu tarz yaklaşımların diplomasinin eylem alanıyla ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklandığını” sözlerine ekledi.