Rum gazeteleri Türkiye ile Yunanistan arasında Almanya’nın arabuluculuğunda (Berlin görüşmesinde) şahsına münhasır bir moratoryumla, Doğu Akdeniz’de bir sıcak temas ihtimalinin uzaklaştığından söz ederek Türk-Yunan ilişkileri ve Kıbrıs sorununun bilinmeyen sulara girdiğini yazdı. 
Politis, “Kıbrıs Sorunu-Türk/Yunan İlişkileri İçin Bilinmeyen Sular” başlıklı manşet haberinde Yunanistan’ın tansiyonu düşürme hareketlerinde bulunduğunu, Rum Yönetimi’nin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin yarattığı çıkmazda kaldığını, yok gibi görünen Rum dış politikasının 1980’li yıllardaki gibi; silah alımına giderek Türkiye’ye yaptırım yapılmasını talep etme uygulamalarına başvurduğuna dikkat çekti. 
Haberde Türkiye-Yunanistan diyaloğu perspektifi varken Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisinin Doğu Akdeniz’e inmesiyle ilgili görüşü sorulan Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in milli güvenlik danışmanı Diakopulos’un, “(Oruç Reis’in Meis’te, Barbaros Hayreddin Paşa’nın Kıbrıs açıklarında olmasını kast ederek) Bunlar iki farklı konu. Kıbrıs bağımsız egemen bir devlet” sözünün sansasyon yarattığına işaret edildi. 
Diakopulos’un aslında Türk-Yunan ilişkileri ile Kıbrıs sorununun –Türkiye’nin istediği gibi- paketleştirilmesini bozmak istediği belirtilen haberde “Türk-Yunan ilişkilerinde ve Kıbrıs sorununda diyalog önümüzdeki günlerde bilinmeyen sulara giriyor görünüyor” ifadesini kullandı.
“İyi bilgili kaynaklara dayanarak”, Türk-Yunan moratoryumunun Almanya’nın dönem başkanlığı süresince Doğu Akdeniz’de bir sıcak temas ihtimalini uzaklaştırdığını belirten gazeteye göre bu “diyalog için diyalog” çabasının Miçotakis hükümetine, Türkiye ile uzlaşma olabilecek meselelere yoğunlaşma fırsatı verdiği kaydedildi. Gazeteye göre, Yunanistan, Türkiye-Libya memorandumu ve Libya’daki açık uçlu gelişmeler sonucunda Girit’in güneyinde bir Türk meydan okuması olmayacağını güvence altına aldı. 
YUNANİSTAN İLE GÜNEY KIBRIS ORTAK STRATEJİ BELİRLEMEDEN…
Habere göre Yunanistan için Türk –Yunan ilişkileri Kıbrıs sorunu ve ilgili gelişmelerden ayrı bir başlık. Yunanistan, Rum ve Yunan hükümetleri arasında Türk-Yunan ve Kıbrıs meselelerine dair kapsamlı bir strateji belirlenmeden Türkiye’nin Kıbrıs müzakere gündeminde hissedilir bir değişiklik yapması (Maraş’ın yerleşime açılması, vb) halinde daha çok sürtüşme çıkabileceği görüşünde.
Eylül ayında AB’nin, Türkiye’ye karşı yaptırımlar konusunu ele alacağı, bu nedenle Rum ve Yunan hükümetlerinin, Eylül’ün zor bir ay olacağını değerlendirmesi gerektiğine dikkat çeken gazete Ağustos’un Meis ve Girit çevresi açısından “ölü” ancak Barbaros’un sözde “Kıbrıs MEB’indeki” faaliyetlerini sürdüreceği bir ay olacağına işaret etti. Eylül sonuna da Yavuz sondaj gemisinin gelişi KKTC’deki cumhurbaşkanı seçimi sonuna kadar 3’üncü parsel civarında faaliyette bulunmasının damga vurabileceğini yazdı.
Yavuz’un bölgeye gelmesinin Kıbrıs müzakerelerinin yıl sonuna kadar yeniden başlaması perspektiflerini büyük ölçüde etkileyeceğine dikkat çekilen haberde özetle şunlar kaydedildi:
“Müzakerelerin başlaması, Türkiye’nin bölgedeki faaliyetlerini dondurması formülüne de bağlanabilir. Buradaki soru, Meis için bulunan tansiyonu düşürme formülünün muadili uygulanabilir mi? ve elbette bu, Kıbrıs Türk tarafının geçmişte sunduğu ancak kabul görmeyen hidrokarbonlarla ilgili önerisiyle bağlantılı mı? Türk Cumhurbaşkanı’nın danışmanı İbrahim Kalın’ın ısrar stratejisini de açıklıyor. Kalın, Doğu Akdeniz bölgesindeki doğal gazla ilgili değişmez Türk tezine ve Kıbrıslı Türklerin bundan dışlanması argümanına işaret ederek, Meis örneğinde de Doğu Akdeniz’de de,  doğal kaynakların müşterek kullanılmasından vurguyla söz etti. 
Her halükarda işgal bölgelerindeki seçimin sonucu, Mustafa Akıncı’nın yeniden seçilmemesi perspektifiyle, Kıbrıs sorununda yeni bir diyalog olup olmayacağı ciddiyetle değerlendirilmekte olan bir şeydir. 
İTALYA İLE YAPILAN ANLAŞMA GERÇEKÇİ UZLAŞI YOLUNU GÖSTERDİ
Türk-Yunan ilişkileri konusunda 2002-2006 dönemi taleplerini değiştirmeyebilir. Atina,  yakınlaşma bulunan (kara sularının artırılması, vb) konularda, kıta sahanlığı için de Lahey’e gidilmesi de dahil bir anlaşma elde edeceği bir diyaloğa girebilir. Keza İtalya ile kısa süre önce yapılan anlaşma, gerçekçi uzlaşı yolunu gösterdi. Öte yandan Kıbrıs sorununda karmaşık bir aşamaya giriliyor görünüyor. Toprağa dair gelişmeler (Maraş, işgal bölgelerindeki paradigma değişikliği vb) müzakere prosedürünü kesin ve değişmez şekilde Kıbrıs Rum tarafının aleyhine değiştirebilir.”
Fileleftheros,  “Çetin Şark Pazarlığı… Ankara Gazın Paylaşımı İçin TPAO’nun MEB’deki Şirketlerle Diyalog Yapmasını İstiyor” başlıklı manşet haberinde Türkiye ile Yunanistan arasında ilk diyaloğun başlaması için perde gerisinde yoğun mesai harcandığını, bu dönem AB’nin dönem başkanlığını yürütmekte olan Almanya’nın yaptığı müdahalelerin, müzakerelerin -Türkiye’nin takvim olarak ortaya koyduğu- bir ay bitmeden sonuç alınmasını hedeflediğini yazdı.
Gazete; Türkiye’nin ortaya koyduğu çeşitli senaryolarda, paket-çözüm (Türk-Yunan meseleleri ve Kıbrıs sorunu) talepleri çerçevesinde Güney Kıbrıs’ı da müdahil etmeye çalışıyor göründüğünü, bu nedenle Türkiye ile Yunanistan ve Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasında paralel diyalog önerdiğini yazdı.
“ANKARA’NIN SENARYOLARI…”
Almanya’nın müdahalesinin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri ile de ilgili olduğunu ancak bu müdahalenin boşa çıktığını belirten gazete; “yapılan bütün hareketler, Kıbrıs’ı da içine alacak bir paket-çözüme gönderme yapıyor. Ankara’nın ana hedefi Doğu Akdeniz’deki bütün taleplerini ortaya koyup bir şark pazarına girmek” ifadelerini kullandı. 
“Türkiye’nin bu aşamada çeşitli senaryolar üzerinde çalıştığını, bunlardan bazılarının Yunanistan’a ya doğrudan veya Almanya’ya aracılığıyla iletildiğini, Rum Yönetimi’nin de haberdar olduğunu” iddia etti, özetle şunları aktardı:
“İlk senaryo; Türkiye ile Yunanistan arasında bütün konular üzerine görüşmeler başlaması ve Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında doğal gazdan istifade gündemiyle paralel görüşmeler yapılması. 
İkinci senaryo; Almanya’nın arabuluculuğunda Dışişleri Bakanları düzeyinde dörtlü görüşmeye girişildi. Ankara işgal rejiminin sözde Dışişleri Bakanı’nı eşitlemeye çalıştı. Yani öneri, Hristodulidis, Dendias, Çavuşoğlu, Özersay görüşmesiyle ilgiliydi. Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, işgal kuvvetinin iki devlet tezine atıf yapan bu Türk maharetine işaret etmek için bu konuya alenen atıf yaptı.  Özersay’ın müdahil olmasına getirilen ‘argüman’ Akıncı’nın enerji ve ekonomi konularını görüşme yetkisi olmamasıydı.
Üçüncü senaryoda Mevlüt Çavuşoğlu muhataplarına, ‘Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında diyalog başlaması mümkün olmazsa, şirketler arasında yapılsın’ dedi. Yani bir taraftan Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından ruhsatlandırılan ve ülkenin MEB’i içerisinde faaliyet gösteren şirketler ile öteki taraftan yasadışı araştırma ve sondaj yapan TPAO arasında.  Bu yaklaşımla, işlevsiz olarak nitelediği Kıbrıs Cumhuriyeti’ni devre dışı bırakmak istiyor. 
“ENERJİ KONULARININ İKİ TOPLUMLU DÜZEYDE GÖRÜŞÜLMESİNİ AB ÇEVRELERİ DE UYGUN BULUYOR”
Edindiğimiz bilgilere göre enerji konularının iki toplumlu düzeyde görüşülmesi ihtimalini AB çevreleri de uygun buluyor. Lefkoşa, Özersay ile bir diyaloğa girmediğinden, baskıların Başkan Anastasidis ile işgal lideri Mustafa Akıncı arasındaki görüşmelerin başlamasına çevrileceği aşikardır. Aynı çevreler, karşılıklı sunulan önerilere atıf yapıyor ve bir çözüm zemini bulunabileceğini düşünüyor.”     
Gazete Rum Yönetimi’nin “Bu oyunu oynamak niyetinde görünmediğini, diyaloğun sadece doğal gazdan istifade konusuyla başlaması yönündeki baskılar artarsa sonunda Akıncı ile Anastasiadis görüşmesi önermesi ihtimalinin göz ardı edilmediğini” yazdı. 
“KIBRIS UZAKTIR…”
Haftalık Kathimerini Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in milli güvenlik danışmanı Diakopulos’un “Kıbrıs bağımsız bir devlettir” açıklamasını, albaylar cuntası dönemindeki “Kıbrıs uzaktır” sloganı ile özdeşleştirilen haberini “‘Kıbrıs Uzaktır’ Sloganı Yeniden Gündeme Geldi… Başbakanlık Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın Yunanistan’ı Kıbrıs’tan Ayırması Mega Ulusal Hata” başlığıyla aktardı.
Gazeteye göre, Oruç Reis sismik araştırma gemisi için Navtex ilan edilmesi üzerine,  Rum Yönetimi Brüksel’de Yunanistan’ın yanında durmuş olmasına rağmen, Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisi Kıbrıs açıklarına geldiğinde Diakopulos’un “Kıbrıs bağımsız bir devlettir” açıklaması yapması “mega ulusal hata” olarak nitelendirildi, Yunanistan Başbakanı’ndan bu konuda “derhal” aleni bir izahat istendi. 

Editör: TE Bilisim