Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile ortak görüşme randevusunun kesinleştiği, görüşmenin 28 veya 29 Eylül’de New York’ta gerçekleşeceği haber verildi.

Eylül ayı başında Ada’ya geleceği kesinleşen Genel Sekreter’in Kıbrıs geçici Özel Danışmanı Jane Holl Lute’un, referans şartlarında bir anlaşma ile Ada’dan ayrılmak hedefinde olduğu ve varılacak anlaşmayı Genel Sekreter Guterres’in, iki liderin huzurunda açıklamak istediği kaydedildi.

Alihtia haberi manşetten “Ortak Görüşme 28-29 Eylül’de… Genel Sekreter’in İki Liderle New York Randevusu Kesinleşti… Referans Şartlarında Anlaşmayı Kesin Addeden Antonio Guterres (Anlaşmayı) İki Liderin de Huzurunda Kendisi Açıklamak İstiyor… Ankara ve Tatar-Özersay’ın Ortamı Yakıcılaştırmaya Çalışmasına Rağmen Başkan Anastasiadis ve Mustafa Akıncı İlerlemekte Kararlı” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Gazete, Akıncı ve Anastasiadis’in, ilk aşamada Genel Sekreter ile bir ortak görüşme, daha sonra da Crans Montana’daki oluşum ile gayrı resmî konferans toplanabilmesi için BM ile de uyum içerisinde, 9 Ağustos’taki görüşmelerinde uzlaşılan yol haritası çerçevesinde ilerlemeye kararlı göründüğüne işaret etti.

Edindiği bilgilere dayanarak liderlerin, son telefon görüşmelerinde Lute’a referans şartlarında anlaşmaya varılmasının artık mümkün olduğu teyidinde bulunmalarının ardından Guterres’in, BM Genel Kurul çalışmalarının hemen ardından liderlerle ortak görüşmenin ayarlanmasına yeşil ışık yaktığını yazdı.

Haberde Guterres’in çalışma arkadaşlarının halen, ortak görüşme konusunda iki liderle temas halinde olduğu, randevunun 28 ve 29 Eylül olarak belirlendiği ve geriye, görüşmenin bu iki günden hangisinde gerçekleşeceğinin netleşmesinin kaldığı belirtildi.

Jane Holl Lute’un Ada’ya geliş tarihinin de kesinleştiğini, varış tarihi kesinleşmemekle birlikte 2-6 Eylül’de Ada’ya geleceğini belirten gazete, Rum hükümet kaynaklarının, Lute’un 7-8 Eylül’e kadar gelmiş, temaslarını tamamlamış ve sonucu Genel Sekreter’e bildirmek üzere New York’a hareket etmiş olacağı kanaatinde olduklarını belirtti.

Gazete edindiği bilgilere dayanarak Lute’un Ada’dan, referans şartlarında bir anlaşma ile ayrılmak hedefinde olduğunu ancak anlaşma ilanını kendinin değil, New York’taki ortak görüşmelerinin ardından, Guterres tarafından iki liderin huzurunda yapılacağını yazdı.

REFERANS ŞARTLARINA GUTERRES’İN MÜHRÜYLE BAĞLAYICILIK

Bu formülün seçilmesinin iki sebebi olduğunu belirten gazeteye göre sebeplerden biri, Lute’un Ada’daki temaslarından sonra garantör güçlerle ilgili konularda havada kalan bazı konular olursa bunların, Guterres’in, BM Genel Kurulu çalışmaları için New York’ta olacak üst düzey Türk yetkililer (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan veya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu) ile görüşmeleri çerçevesinde kapatılması ve ikincisi de referans şartlarıyla ilgili anlaşmanın BM Genel Sekreteri’nin de mührünü taşıması. Bu, anlaşmayı daha resmi ve bağlayıcı hale getirecek bir şeydir.

BM Genel Kurulu çalışmaları için Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in de New York’ta olacağına işaret eden gazete, Lute’un Ada’daki temasları sırasında bazı konuların açık kalması halinde bunların, Rum ve Yunan taraflarının “rızası olmadan kapanmayacağını” belirtti.

Haberde referans şartları anlaşmasının Guterres tarafından ilan edilmesi planı son anda bozulmazsa, Genel Sekreter’in iki liderle görüşmesinin hemen ardından hem referans şartları anlaşmasını hem de hemen sonrasındaki dönemde gayrı resmî konferansı ilan etmesinin kuvvetle muhtemel olduğuna işaret edildi.

RUM TARAFI GUTERRES ÇERÇEVESİ’NİN DAHA “BASİTLEŞTİRİLMİŞ” ŞEKİLDE ORTAYA KONULMASINI İSTİYOR

Haftalık Kathimerini referans şartlarının; “iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümünü öngören ve başka devletle birleşmeyi, ayrılmayı ve taksimi dışlayan 2014 Eroğlu-Anastasiadis ortak açıklaması, Crans Montana’ya kadarki yakınlaşmalar ve Guterres Çerçevesi” diye sıraladığı üç eksene dayandığını yazdı. Gazete, diplomatik kaynakları işaret ederek, Rum tarafının Guterres Çerçevesi’nin daha ‘basitleştirilmiş’ şekilde ortaya konulmasını istediğini belirterek özetle şunları ekledi:

“Bu hareketin, iki lider arasında şiddetli çatışma konusu olan olumlu oy meselesini bir yerde gölgeleyeceği söyleniyor. Hükümet kaynaklarının söylediğine göre iki taraf Guterres Çerçevesi’ni farklı okuyor, buna da Lute’un cevap vermesi gerekecek. Hükümet, Mustafa Akıncı’nın müzakere masasına koyduğu haritanın da (Guterres Çerçevesi’ne) dahil olacağına kesin gözüyle bakıyor. Kıbrıs Türk tarafı, güvenceye almak için ‘olumlu oy’un çerçeveye dahil olmasını istiyor, Kıbrıslı Türk lider çözüm için somut bir tarih konulmasını da istiyor.”

ATİNA BİR GAYRI RESMÎ KONFERANSA KATILMAK İSTEMİYOR

Gazete, referans şartlarında anlaşmaya varılması halinde müdahiller arasında gayrı resmî Kıbrıs konferansı çağrılacağını hatırlatarak “Ancak gayrı resmî bir konferans, Ankara’nın güttüğü tavır da ortadayken, Atina’yı endişelendiriyor görünüyor” ifadesini kullandı, özetle şunları yazdı:

“Atina’dan diplomatik kaynaklar Kiriakos Miçotakis’in, görüşmeleri sırasında Başkan Anastasiadis’e Kıbrıs sorununda gerçekte ne istediğini sormuş, şartların beşli konferans için olgunlaşmış olmayabileceği kaygısını da dile getirmişti. ‘Uzak senaryo’ nitelemesi yapılarak bir beşli konferansa dair beklentiler düşürülmeye çalışılmıştı. Atina’dan siyasi çevreler Yunan hükümetinin, yeni hükümetin iktidara gelmesinin hemen ardından bir beşli konferansa katılmaya çok endişeli bakıyor. Kıbrıs sorununda ise Atina, Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun B planı ve farklı çözüm çerçevesiyle ilgili son söylemleri de ortadayken, farklı çözüm çerçevesi ve iki devlet görüşmesi ile karşılaşmaktan kaçmak istiyor.”

“HER ŞEY MASADA REÇETESİ”

Fileleftheros ise “‘ Her Şey Masada’ Reçetesi… Ankara Kıbrıs Sorununun Bütün Çözüm Şekillerinin ve Enerji Konularının Görüşülmesini İstiyor” başlıklı manşet haberinde Türkiye’nin, konfederasyon hedefiyle bütün çözüm şekillerini içerecek bir gündem oluşturulmasını istediğini öne sürdü.

Edindiği “güvenilir” bilgilere dayanarak “Ankara’nın Akıncı’ya, 9 Ağustos’taki gayrı resmî görüşmede her şey masada konusunu gündeme getirmesi “talimatı verdiğini” iddia eden gazete, o görüşmede nabzı tutulan Anastasiadis’in bunu kesin bir dille reddettiğini, keza görüşme sonrasında yaptığı açıklamada da “uzlaşılmış çözüm vardır” ifadesini kullandığını yazdı.

Gazete enerji konusunun ise meselenin şimdiden netleştirilmesi hedefiyle gündeme eklenmek istendiğini ancak Ankara’nın birinci önceliğinin müzakerelerin yeniden başlaması olmadığını, dikkatinin, denizde ve karada emrivakiler dayatmak taktiğinde olduğunu öne sürdü.

RUM TARFI “UZLAŞI VE ESNEKLİK SINIRINA ULAŞTI”

Haftalık Simerini ise Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Lute’un ziyareti arifesinde, müzakere stratejisini belirlemek üzere hararetle çalıştığını, son günlerde yakın çalışma arkadaşlarıyla ve Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’le olguların gözden geçirildiği ve müzakere stratejisinin ana eksenlerinin ele alındığı görüşmeler yaptığını yazdı.

Edindiği bilgilere dayanarak Rum yönetiminin bu diplomatik hazırlığından; Rum tarafının “uzlaşılarının sınırına ulaştığı ve öncelikli olarak doğal gaz konusu da dahil olmak üzere kırmızı çizgilerden gerilemesinin düşünülemeyeceği sonucu çıktığını belirten gazete, özetle şunları aktardı:

“Lefkoşa’nın değişmez tezi, izlenmekte olan ‘yol haritası’ndan yeni ve özlü müzakerelerin başlayabileceğini ortaya çıkaracak gayrı resmî bir Crans Montana algılanıyorsa Türkiye’nin Kıbrıs MEB’indeki bütün yasadışı faaliyetlerine son vermesi ve Ankara’nın müzakere masasına ‘iyi niyet ruhuyla’ gelmesi gerektiği şeklindedir.

İyi bilgili kaynaklar, Lefkoşa’nın kırmızı çizgilerinin halen çizilmiş olduğunu ve müzakere esnekliğini dışlamaksızın, hiçbir konuda taviz vermesinin söz konusu olmadığını söylediler. Kıbrıs Rum tarafının hedefi, müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmesidir, dolayısıyla Kıbrıs sorununun çözülmesinden sonra doğal gaz konusunun görüşülmesi söz konusu değildir.

Lefkoşa, Kıbrıslı Türklerin de katılımıyla, Kıbrıs sorunu çözülene kadar karar alımlarına katılmadan, enerji konularındaki bütün gelişmeler hakkında bilgi alabilecekleri ortak bir enerji forumu kurulması karşı önerisinde bulunarak Kıbrıs sorununun hidrokarbonlarla bağlantılı kılınmasını reddetmeye devam ediyor.”