Rum Yüksek Mahkemesi eski yargıçlarından Yorgos Arestis, Maraş kökenli Rumların, Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) başvuru yapması seçeneğiyle hemfikir olmadığını dile getirdi.
Alithia gazetesinde yer alan habere göre, “Alpha’ya” yaptığı açıklamada, başka hukukçuların Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuru yapılmasına dair görüşlerini yorumlaması istenen Arestis, bununla hem fikir olmadığını ifade ederek “böyle bir şeyin bir kimsenin mülkünü kaybetmesinin reçetesi olduğu” iddiasında bulundu.
Arestis sözlerinin devamında “Buna kesinlikle katılmıyorum. Bu mülkün kaybedilmesi için bir reçetedir. Türkiye mülkleri geri vermek isteseydi, bizi Dimopulos içtihatı ve AİHM’nin diğer içtihatları temelinde istediğini yapabilecek olan komisyonun kucağına göndermesi gerekmezdi” iddiasında da bulundu.
Arestis, “Kuzey’in sözde yasalarında, sahte devletin egemenliğine, mülkiyetine mümkün olduğunca fazla Kıbrıs Rum malının geçmesi hedefinin kayıtlı olduğu” iddiasında da bulundu.
Kapalı bölge Maraş’ın bir kısmının askersizleştirilmesiyle, Türkiye’nin artık mülkiyet meselelerini, tam olarak KKTC’nin geri kalanında yaptığıyla aynı şekilde ele alabileceğini öne süren Arestis, hedeflenen şeyin Maraş’ın “parça parça halledilmesi, uluslararası toplumun tepkisinin ölçülmesi ve Kıbrıslı Rumların dayanıklılığının test edilmesi olduğunu” ileri sürdü.
Arestis iddialarını şöyle sürdürdü;
“Türkiye’nin bu bölgeyi sahte devlete devretmesi aslında tesadüf değildir. Bir taraftan aslında bunu yapan kendisi değil de sahte devlettir diyerek suçlarından beraat etmeye çalışıyor, çünkü Maraş askeri bölge olarak addediliyor ve BM kararları Türkiye’ye hitap ederek, Türkiye’yi Maraş’ı BM’ye iade etmeye çağırıyor. Şimdi ise Maraş sahte devlete aittir diyor. Bu kısmın askerden arındırılmasının ardından komitenin yetkileri de daha fazladır. Askeri bölgeyken bunu yapamazdı çünkü karşısında AİHM’yi bulacaktı.”
Olası toplu başvuruların BM Güvenlik Konseyi’nin 550 sayılı kararını yok edeceğini de öne süren Arestis, Maraş kökenli Rumların Kıbrıs Türk idaresi altında dönmeyi kabul etmesi durumunda ise, o zaman yabancıların ve uluslararası faktörün kendilerine artık herhangi bir hedef kalmadığını söyleyeceklerini ileri sürdü.
Başka hukukçularla birlikte 2017 yılında ortaklaşa yaptıkları öneriyi de anımsatan Arestis, önerinin “Maraş’ın BM’nin 550 sayılı kararı uyarınca iade edilmesi, iki tarafın şirketleri tarafından yeniden inşa edilmesi karşılığında yasal sakinlerin geri dönmesi ve Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin iki toplumlu bir üniversiteye dönüştürülmesi” şeklinde olduğunu öne sürdü.
Bunun KKTC’nin tanınması tehlikesine sahip olmayan bir öneri olduğunu ancak çekmecelerde kaldığını ifade eden Arestis, bu öneriyi yalnızca Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in olumlu karşıladığını sözlerine ekledi.