Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, “Resmî muhatabım saydığım Kıbrıslı Türk lideri görmezden gelmemekle birlikte Türk hükümetinden herhangi bir yetkiliyle diyaloğu asla ihtimal dışı bırakmam” dedi. Anastasiadis, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun sıfır garanti sıfır asker rüyasından uyanması gerektiği mesajının kendisini değil, başkalarını uyandırması gerektiğini savundu.
Türk yetkililerle görüşmesinin, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın görmezden gelinmesi demek olmadığını, Akıncı ile de Kıbrıs sorununun iç yönlerini görüşmeye hazır olduğunu söyleyen Anastasiadis, “Sonuç alabilmemiz için BM Genel Sekreteri’nin referans şartları içerisinde olmamız gerekir” ifadesini kullandı.
Fileleftheros, Trodos’taki başkanlık sarayında Anastaiadis’le yaptığı özel röportajı manşetten “BM Referansları İçerisinde Diyalog” başlığıyla … Başkan Fileleftheros’a: Mevlüt Çavuşoğlu’nun Mesajlarının Uyandırması Gerekenler Başkaları” başlık ve spotlarıyla manşete çekti, “Türkiye İle Diyaloğu Neden Reddedeyim?” başlığıyla da iç sayfasında detaylandırdı.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Kıbrıslı Türklere azınlık muamelesi yaptığı eleştirisi hatırlatılan Anastasiadis, çözümün işleyebilir ve sürdürülebilir olmasını istediğini, yetkilerin merkezî hükümetten oluşturucu devletlere aktarılmasıyla da Kıbrıslı Türklerin olumlu oy haklarının kullanılacağı durumları, Kıbrıs Türk toplumunu olumsuz etkileyebilecek konulara indirmek istediklerini anlattı.
Anastasiadis şöyle devam etti: “Sayın Akıncı’nın söyledikleri doğru değil. Kesin olan, siyasi eşitliğin tanınmış olmasıdır. Özde, bir toplumun kararlarını öteki topluma dayatmasıdır. Olumlu oy, özde, Kıbrıs Türk toplumunun –daha doğrusu-Türkiye’nin kabul etmediği kararların alınmasına bir engel olarak işleyecek. Sayın Akıncı’yı dünyada, BM üyesi bütün devletler arasında, merkezi hükümetin –federal sistemleri kast ediyorum- karar almasında öteki devletin olumlu oyunu gerektirdiği tek bir örnek göstermesini isterim.”

ÇAVUŞOĞLU’NUN MESAJI...

TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun kendisini, sıfır garanti sıfır asker rüyasından uyanmaya çağırdığı hatırlatılarak, “uyanacak mısınız?” diye sorulduğunda ise Anastasiadis, “Uyanmaya çağırdığı ben değilim, Kıbrıs Rum toplumunun tamamıdır” dedi, özetle şöyle devam etti:

“Bu çağrının, Türkiye’nin iyi niyetli olduğuna, güya Crans - Montana’da, Crans - Montana öncesinde bile söylediklerini terk etmeye hazır olduğuna inananlara olduğu kanaatindeyim. Sayın Çavuşoğlu, 6 Temmuz’dan birkaç gün önce Crans - Montana’da iken aynı ifadeyi kullandı. Dolayısıyla, bana sorumluluk yükleyenler, Sayın Çavuşoğlu Türkiye’nin Dış Politika sözcüsü olarak ne diyor, büyük konu güvenlik, garantiler, müdahale hakkı ve Türk askerinin mevcudiyetini nasıl ortaya koyuyor işitseler iyi olur. Sol’un hiçbir yerde ve kimse tarafından teyit edilmeyen bir hikâyeyi benimsemiş olması beni samimiyetle üzüyor.”
Anastasiadis; “Çıkmazın kalkması reçetesi var mı?” sorusuna, “Elbette var. Yazılı olarak kapsamlı stratejik bir güvenlik planı sundum” dedi. Kıbrıslı Türklerin güvenliği için uluslararası polis gücü önerdiğini hatırlatan Anastasiadis, önerisinin; iki toplum arasında muhtemel çatışmaların devletçiklerin güvenlik güçleri tarafından kontrol altına alınamaması durumunda iç güvenliği bu gücün sağlamasını öngördüğünü hatırlattı. 
Önerisine göre toplumlar arası çatışma durumunda federal polisin başa çıkamaması halinde uluslararası polis gücünün devreye gireceğini, bütün bunlar düzenin sağlanmasına yetmezse Başkan veya Başkan Yardımcısı’nın takviye istemek üzere Güvenlik Konseyi’ne başvurabileceğini ancak Kıbrıs Türk tarafının bunu reddettiğini belirten Anastasiadis, şunları söyledi:
“Çünkü ancak Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere güvenlik sağlayabileceğini düşünüyorlar. Bunun, bugün devleti AB temsil ederek üye ülke sıfatıyla bütün yükümlülüklerine saygı duyduğunu gösteren Kıbrıs Rum toplumuna hakaret olduğunu düşünüyorum. Geçmişin hataları bizi de akıllandırdı, öteki tarafı da akıllandırdığını umarım ki bizi 1974’teki kabul edilemez sonuçlara sürükleyen eylemleri tekrar etmeyelim.”
“NATO ÇAVUŞOĞLU-KOCİAS GÖRÜŞMESİNDE ORTAYA ÇIKTI, TÜRKİYE’NİN ÖNERİSİ DEĞİL”
Anastasiadis’e çokça eleştiri aldığı NATO garantisi konusu hatırlatıldı ve Türkiye’nin bunu kabul etme olasılığı soruldu. Öncelikle referans şartlarının belirlenmesi, ardından çözüm bulunması gerektiğini hatırlatan Anastasiadis şöyle devam etti:
“Çözüm bulursak garanti ve hayata geçirme ve garantilerin yerine geçecek yöntem vardır. Bu Güvenlik Konseyi’dir ve Avrupa Birliği’dir. Bir söyleşide bana ‘yani NATO’yu hariç mi tutuyorsunuz?’ sorusu yöneltildi ‘hiçbir şeyi hariç tutmuyorum’ cevabını verdim. NATO Çavuşoğlu-Kocias arasındaki garantilerin kaldırılmasına dair görüşmede ortaya çıktı. Türkiye’nin önerisi değildi.” 
Çavuşoğlu ile bir görüşme yaptığı hatırlatılarak, Türkiye’den yetkililerle doğrudan temaslarının devamının gelip gelmeyeceği sorulduğunda ise Anastasiadis; “Resmî muhatabım saydığım Kıbrıslı Türk lideri görmezden gelmemekle birlikte Türk hükümetinden herhangi bir yetkiliyle diyaloğu asla ihtimal dışı bırakmam. Keza Kıbrıs sorununun istila ve işgal sorunu olduğunu, istila ve işgal edenin Kıbrıslı Türkler değil Türkiye olduğunu birçok kez söyledik. Dolayısıyla, neden reddedeyim?” dedi.
Nikos Anastasiadis; müzakerelerin, iki bölgeli iki toplumlu federasyon dışında ilerleme ihtimali sorulduğunda ise; şu anda dikkatlerinin, Jane Holl Lute’un referans şartlarının belirlenmesi üzerinde olduğunu söyledi, hedeflerinin ise; BM kararlarına, Rum Ulusal Konseyi’nin oybirliği ile aldığı kararlara dayalı iki bölgeli iki toplumlu federal ama işleyebilir, sürdürülebilir, özellikle devletin bağımsızlığını ve egemenliğini güvenceye alacak bir çözüm olduğunu anlattı.
“ÖZERSAY’IN SÖYLEMİ KIBRIS SORUNUNUN DIŞ YÖNLERİ ÜZERİNE ODAKLI, ÇÖZÜLMEMİŞ İÇ YÖNLER DE VAR”
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın, Türkiye’deki yerel seçimler, AP seçimleri, Brexit ile ilgili olguları değerlendirdikten sonra bu aşamada herhangi bir gelişme veya referans şartlarında anlaşma olmayacağı kanaatini dile getirdiği hatırlatılarak, buna katılıp katılmadığı sorulan Anastasiadis, “Diyaloğun başlayabileceğini düşünüyorum” dedi, özetle şöyle devam etti:
“İç yönlerle ilgili birçok çözümsüz mesele var. Sayın Özersay’ın söylemi dış yönler üzerine odaklı. Ancak çözümsüz kalan ciddi iç meseleler var. Mesela Türk bankalarının ekonomik sürdürülebilirliği, mülkiyete dair konular. Bunlar, IMF ve Dünya Bankası yetkililerinin, çözümün ilk günü itibarıyla ortak para birimi olarak Euro’ya geçilip geçilemeyeceğini saptamak üzere Ada’ya geleceği konulardır. Bunun olması için Kıbrıs Türk bankalarının dayanıklılık testinden geçmesi şarttır, Türk tarafınca kabul edilmedi. Öte yandan Dünya Bankası yetkilileri mülkiyet verileriyle v.b. ilgili bilgi istiyor, Türk tarafı vermeyi reddetti. Yalnız Sayın Eide, çözümün ilk gününden önce şart olan ve merkezî devletin ve devletlerin anayasaları gibi, bir gecede hazırlanamayacak 103 eylem kaydetti. Devletin yapısına ve işleyişine, anlaşmazlıkların çözüm mekanizmasına ilişkin anlaşmazlıklar halen vardır. 4 özgürlüğün uygulanması gibi, Türk tarafının caydığı yakınlaşmalar var. Örneğin mülk edinme hakkı. Cenevre’de bu hakka yıla göre tavan sınırı getirilmesini istediler. Şu ana kadar öteki tarafa sorumluluk yüklemekten kaçındım çünkü Sayın Akıncı ve çalışma arkadaşlarının aksine, uzlaşıya olanak tanıyacak ılımlı bir ortam istiyorum.”
Anastasiadis’e Lute’un temas ve eylemlerinden ve garantörlerin prosedüre katılmaya ne zaman hazır olacaklarından bağımsız olarak müzakere masasına dönmeye hazır olup olmadığı da soruldu. Anastasiadis, “Genel Sekreter, sonuç getirmesi için yapısal bir diyalog istediği için Sayın Lute’u görevlendirdiğine göre BM Genel Sekreteri’ne, Güvenlik Konseyi üyelerine, AB liderlerine birçok kez sözlü ve yazılı ilettiğim üzere, her an müzakerelere dönmeye hazırım. Ancak mesele, sonuç alabilmemiz için BM Genel Sekreteri’nin referans şartlarının içerisinde olmamızdır” ifadelerine yer verdi.
Güney Kıbrıs toprağını her türlü insani ve barış operasyonu için ister AB olsun, ister ABD, ister Rusya, ayrım yapmadan kullandırttıklarına, bu yolla da bölgedeki istikrar ve güvenlik unsuru haline geldiklerine dikkat çeken Anastasiadis, “Çoğu kolaylık Rus tarafına, ancak Almanya, Fransa ve ABD tarafına da sağlanıyor. Kimseyi dışlamıyoruz” ifadesini kullandı.
Nikos Anastasiadis, Son dönemde Rusya’nın tepki gösterdiği hatırlatılarak sebebi sorulduğunda ise, “Rusya ile aramızdaki mükemmel ilişkileri bozabilecek talihsiz bir açıklamayı yorumlamak istemiyorum” cevabını verdi.
İsrail’de seçimlere doğru gidildiği, bu ülke ile işbirliğinin devam edip etmeyeceği sorulduğunda, hangi hükümet gelirse gelsin İsrail’in çıkarlarını ön planda tutacağına inandığını, bu nedenle herhangi bir politika değişikliği öngörmediğini anlatan Anastasiadis, ABD ile ilişkilerinin Rusya’nın aleyhine olmadığını sözlerine ekledi.

Editör: TE Bilisim