İtalya ve Rum Dışişleri Bakanlarının Roma’daki görüşmelerinin ardından yaptıkları açıklamanın ardından Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın, Kıbrıs sorununun çözümüne kadar, tüm deniz aşırı enerji faaliyetlerine ortaklaşa son verilmesi konusundaki önerisini yeniden gündeme getirmesine, Rum Yönetimi’nden ret yanıtı gecikmedi.

Alithia gazetesi “Çözüme Kadar Enerji Konularında Moratoryum- Türkiye Dışişleri Bakanlığı Eski Önerisini Yeniden Gündeme Getiriyor” başlıklı haberinde, Rum Yönetimi’nin dün akşam yazılı bir açıklama yaparak Türkiye’nin önerisini reddettiğini ve “Münhasır Ekonomik Bölgenin” belirlenmesi için Türkiye’yi diyaloğa çağırdığını yazdı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığının, bu şekilde, Kıbrıslı Türklerin haklarının da güvenceye alınmasının mümkün hale geldiğini düşündüğünü ileten gazete, Türkiye’nin bu önerisinin yeniden gündeme getirilmesinin, muhtemelen BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, Doğu Akdeniz bölgesindeki gerilimi artıran tüm tek taraflı faaliyetlere son verilmesi gerektiği konusunda raporlarında yer alan ve tekrarlanan önerileriyle ilgili olabileceğine işaret etti.

Rum hükümetinin ise gecikmeden Türkiye’nin önerisini reddettiğini yazan gazete, Rum Hükümeti Sözcüsü Kiriakos Kusios’un, dün akşam yaptığı açıklamada, Türkiye’nin “güya Kıbrıslı Türklerin haklarının korunmasına ilişkin atıfta bulunduğu gerekçelerin dayanaksız olduğu” iddiasında bulunduğunu iletti.

Gazete iç sayfadan geniş verdiği haberinde ise, Rum hükümeti sözcüsü Kiriakos Kusios’un yazılı açıklamasına yer verdi.

Kusios açıklamasında, ortaya konulan gerekçelerin “1. Uluslararası hukuk ve BM’nin Deniz Hukuku Sözleşmesi(UNCLOS 1982);

2. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğal zenginliklerinin değerlendirilmesinden ortaya çıkacak olan olası gelirlerin mülkiyeti, idaresi ve paylaşımı konusunda, Hristofyas ile Talat arasında Kıbrıs sorununun çözümü amacıyla gerçekleştirilen müzakereler esnasında varılan ve Anastasiadis ile Akıncı arasında gerçekleştirilen müzakereler esnasında teyit edilen görüş birlikleri;

3. Aynı zamanda, doğal zenginliklerin işletilmesinden ortaya çıkacak gelirlerin yatırılacağı Ulusal Yatırım Fonunun kurulmasına ilişkin mevzuatın Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından kabul edilmesiyle tam anlamıyla tezat olduğunu” iddia etti.

Gazeteye göre Kusios açıklamasında ayrıca, bunların ötesinde “Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 9 Ağustos 2019 tarihinde Kıbrıs Türk lideri Mustafa Akıncı’ya yönelik yazılı önerisiyle, Kıbrıslı Türklerin daha fazla güvenceye alınmasına (korunması) yönelik olarak, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca, Kıbrıs Cumhuriyeti MEB’inin Türkiye tarafından kabul edilmesi koşuluyla, yatırımların (mevduatların) Kıbrıslı Türkler tarafından da kullanılması imkanıyla, Kıbrıs Türk toplumu yararına olacak şekilde ayrı bir hesap meydana getirilmesini önerdiğini” de anımsattı.

Kusios açıklamasında ayrıca “Kıbrıs (Rum) hükümetinin, Türkiye’nin Kıbrıslı Rumlar, aynı zamanda Kıbrıslı Türkler aleyhinde yaptıklarının aksine, hiçbir zamanKıbrıslı Türklerin haklarını gasp etmediği, buna teşebbüs etmediği veya böyle bir niyete sahip olmadığı” iddiasında da bulundu.

Kusios “Kıbrıs (Rum) hükümetinin bir kez daha Türkiye’yi, 25 Kasım 2019 tarihinde Berlin’de gerçekleştirilen üçlü görüşmenin ardından, BM Genel Sekreterinin yaptığı açıklama temelinde, yaratıcı bir diyaloğa katılmaya ve müzakerelerin yeniden başlamasına müsaade etmeye çağırdığını” da belirtti

Kusios, Rum hükümetinin yeniden Türkiye’yi “Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki Münhasır Ekonomik Bölgenin belirlenmesi için, diyaloğa girmeye çağırdığını” da ekledi.

AKEL’İN AÇIKLAMASI

Politis ve diğer gazetelere göre, AKEL partisi ise açıklamasında “Türkiye Dışişleri Bakanlığının açıklamasını ve Kıbrıslı Türklerin haklarının Ankara tarafından güya korunmasına ilişkin ifadeleri kışkırtıcı olarak” nitelendirdi.

Açıklamasında “Kıbrıslı Türklerin haklarının güvenceye alınmasının, müzakerelerde varılan görüş birlikleriyle garantiye alındığını” savunan AKEL, Türkiye’yi bu görüş birliklerine saygı duymaya çağırarak, bu gerekliliğin BM Genel Sekreterinin raporlarında da kayda geçirildiğini, öte yandan Kıbrıs sorununun çözümüyle birlikte iki toplum arasındaki bu meselenin çözüme kavuşacağını savundu.

AKEL, MEB sınırlarının belirlenmesi konusunda ise, Kıbrıs sorununun çözümünün ardından, Deniz Hukuku temelinde müzakerelerin başlayabileceğini ekledi.

Haber Politis’te“MEB’de Moratoryum’a İlişkin Ret Yanıtı- Lefkoşa Ankara’yı Görüş Birliklerinin Kabul Edilmesiyle Birlikte Çözüm İçin Diyaloğa Çağırıyor- Moratoryumu Reddediyor- Türkiye’yi Kıbrıs Sorunuyla İlgili Diyaloğa ve MEB Belirlenmesine Davet Ediyor- AKEL’den Yanıt: Kışkırtıcı Açıklama”, Fileleftheros’ta ise “Sondaj Ambargosu Şantajı- Türkiye Çözüme Kadar Enerji Programını Buzdolabına Koymak İstiyor- Türkiye Sondaj Ambargosu İstiyor- Türkiye Kıbrıs Cumhuriyetine Şantaj Yapıyor ve Enerji Konularının Çözüme Kadar Buzdolabına Konmasını İstiyor- Lefkoşa’dan Yanıt”, Haravgi’de ise “AKEL: Kıbrıslı Türklerin Hakları Görüş Birliklerinde Kayıtlı” başlıklarıyla yer buldu.

Editör: TE Bilisim