20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle açıklama yapan 16 örgüt, hak ihlallerine karşı, evlerinden kaçmak zorunda olanlar dahil, herkesin insan haklarının korunmasından taraf iradesini dillendirdi.

Mülteci Hakları Derneği’nde, saat 10.00’da bir araya gelen örgüt temsilcileri, Dünya Mülteciler Günü nedeniyle yarın Lefkeliler Hanı’nda saat 18.30’da  “birlikte daha güzel” temasıyla etkinlik düzenlenecek. Etkinlikte, farklı coğrafyalardan yemekler, müzikler, sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına dair bilgi stantları yer alacak.

Ortak açıklamayı Mülteci Hakları Derneği Koordinatörü Fezile Osum okudu.

Ortak açıklamada, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nün, ülkelerinde hayatları ve özgürlükleri tehlikede olan, savaş ve zulümden kaçmak zorunda kalan ve bu zorunlu yolculukları süresince ve sonunda yolları başka coğrafyalarla, halklarla kesişen mültecileri anlamak, hikayelerini, geride bıraktıkları ve yolda karşılaştıklarını duymak, tanıklık etmek, dirençleri ve cesaretlerini onurlandırmak ve mültecilerle dayanışmayı yükseltmek amacını güttüğü vurgulandı.

“MÜLTECİLERİN HAKLARI SİSTEMATİK OLARAK İHLAL EDİLİYOR”

Kıbrıs’ın kuzeyinde mülteci haklarına dair yerel yasal düzenlemeler ve politikalardaki eksikliklerin, zorla yerinden edilenlerin ada yarısına gelmesi veya yollarının buradan geçmesinin önüne geçmediği belirtilen açıklamada, “Mülteci çocuk, yetişkin, kadın ve erkeklerin hakları sistematik olarak bizim dediğimiz topraklarda, bizim dediğimiz yasalar ve yöneticiler tarafından ihlal ediliyor” denildi.

Açıklamada, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü vesilesiyle, sürgünsüz ve savaşsız bir dünyaya özlem duyan örgütler ve kurumlar olarak, mültecilerin haklarının ihlal edilmesine son vermek amacıyla, yetkililere, asgari düzenlemeleri yapmaları için çağrıda bulunuldu.

TALEP EDİLEN DÜZENLEMELER

Örgütlerin yetkililerden talep ettikleri asgari düzenlemeler şöyle:

“1. Muhaceret kurallarına uygun olmayan şekillerde adamıza giriş yapmak zorunda kalan sığınmacıların, salt bu temelde tutuklanması, cezai yargılamaya tabii tutulması ve hapsedilmesi uygulamaları acilen durdurulmalıdır. Savaştan ve zulümden kaçmak dışında başka hiçbir seçenekleri olmayan insanların yasa dışı giriş veya bulunuşları sebebiyle cezalandırılmaları ne vicdanlara, ne de uluslararası hukuka sığmaktadır.

2. Adamızda uluslararası korumaya erişmeye veya aile üyeleriyle birleşmeye çalışan sığınmacı ve mülteciler, deniz ve hava limanlarında, insanlık dışı koşullarda, uzun süreler boyunca alıkonmamalıdırlar. Sığınmacı ve mülteciler buralardan geri çevrilmemeli, hayatları ve özgürlüklerinin tehlikede olduğu topraklara da geri gönderilmemelidirler. Yasal ve güvenli seyahat yolları mültecilerin kullanımına açık olması halinde, güvenli bölgelere ulaşmak için insan kaçakçıları ve tacirlerine başvurmak zorunda kalmayacaklar ve hayatlarını riske etmek zorunda kalmayacaklardır.

3. Kıbrıs’ın kuzeyinde ikamet eden mültecilerin muhaceret statüleri güvence altına alınmalıdır. Birçoğu, mültecilere ilişkin spesifik bir statü olmadığı için çalışma izni ile ikamet etmektedir. Bu da mültecilerin ihtiyaç duyduğu korumayı sağlamamaktadır. Çalışma izinlerinin iptali onlar için savaşa ve zulme dönme riski taşıdığından, her türlü haksız çalışma koşuluna boyun eğmek zorunda kalmaktadırlar. Bu bağlamda, mültecilerin ikamet ettikleri statü ve içerdiği hakların ele alınması zaruridir.

4. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı tüm göçmenleri etkileyen bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle de mülteciler, siyasi ve kamusal alana gitgide hakim olan toksik ve göçmen karşıtı söylemden etkilenmektedir. Bu ayrımcı söylem ‘kendi gelenek ve kültürlerinin diğer grupların gelenek ve kültürleri karşısında daha değerli olduğuna dair’ ve ‘birbirinden farklı olan grupların barış ve uyum içerisinde bir arada yaşamalarının mümkün olmadığına olan’ algılarda temellenmektedir. Birçok durumda mülteciler kaçak, suçlu, suç işleme potansiyeli olan, ülkeye maddi yük ve sıkıntı veren, ülke güvenliği için tehlike teşkil eden insanlar olarak lanse edilmektedirler. Birçok başka durumda da sadece şefkat ve dayanışmamızı değil aynı zamanda da kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için desteğimizi hak eden, belirli ihtiyaçları bulunan insanlar yerine, acınması gereken zavallı, güçsüz ve fakir insanlar olarak resmedilmektedirler. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı tolere edilmemelidir. Tüm basmakalıp yargılar ve önyargılarımızı, bilinçlenerek, mültecilerin bireysel hikayelerini dinleyerek ve onları tanıyarak aşmalıyız.”

Ortak açıklamaya imza koyan örgütler ise şunlar:

“Avrupa Akdeniz Sanat Derneği (EMAA), Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ), Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN), Evrensel Hasta Hakları Derneği, Kadın Eğitimi Kolektifi (KEK), Kıbrıs Türk Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kuir Kıbrıs Derneği, Mağusa Gençlik Merkezi Derneği, Mesarya Kadınları İnisiyatifi, Mülteci Hakları Derneği VOIS (Uluslararası Öğrencilerin Sesleri) Kıbrıs, SOS Çocukköyü Derneği, Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği (AHDR).”

Editör: TE Bilisim