Sağlık Bakanı Filiz Besim, “Sağlık alanında gerek sektörel, gerek kurumlar arası, gerekse de ülkeler arası işbirliği bizler için çok önemli ve değerlidir” dedi.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Besim, Marmara Group - 22. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin ikinci gününde “Küreselleşmenin Yeni Boyutları, Popülizm, Sağlıkta İş Birliği” başlıklı oturumunda “Koruyucu Sağlık ve Sağlık’ta İşbirliği” konulu bir konuşma yaptı.

Besim, sözlerine, “Marmara Vakfı gibi gerek bölgesel gerekse uluslararası düzeyde barış, insan hakları, daha iyi bir ekonomi ve sürdürülebilir kalkınma için çalışan bir kuruluşun davetlisi olarak burada yer almaktan duyduğum mutluluğu sizlerle paylaşmak istiyorum” diyerek başladı.

“DAHA ÇOK DİYALOG…”

Marmara Vakfı’nın “daha çok diyalog” bakış açısının kendi dünya görüşü ile eşleşen bir tutum olduğunu vurgulayan Besim, “Özellikle sağlık gibi en temel insan haklarından biri olan bir konu siyasi popülizme alet edilmeyecek kadar değerli ve gerek siyasetler gerekse de ülkeler üstü bir konu olması hasebi ile iş birliğine en çok ihtiyaç duyulan alanlardan biridir. Bu anlamda sağlık alanında gerek sektörel gerek kurumlar arası gerekse de ülkeler arası (hem bölgesel hem de küresel düzeyde) iş birliği bizler için çok önemli ve değerlidir. Ülke olarak içerisinde bulunduğumuz siyasi konjonktürden dolayı bu iş birliği uluslararası anlamda daha kısıtlı bir düzeyde kalmasına rağmen sağlığın sınır tanımayan boyutu bizlere çoğu zaman farklı iş birliği alanları yaratmıştır” ifadelerini kullandı. 

“ÖNEMLİ OLAN; KORUYABİLMEK…”

Filiz Besim, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin özellikle son 10 yılda sağlık alanında yapmış olduğu reformlar, sağlıkta kalitenin artırılması ve standartlaşma, insan odaklı bir sağlık sistemi oluşturulma hedefi, genel sigorta sistemiyle halkın sağlık hizmetlerinden daha eşit koşullarda yararlanabilmesinin önünün açılması ve gelişen, ilerleyen sağlık teknolojisi ülke olarak da bizlerin de takdirini kazanan düzeydedir.


Ayrıca iki ülke arasında gerek iki bakanlık düzeyinde, gerekse de sağlık kuruluşları ve üniversitelerle yapılan protokoller, ortak çalışmalar, hasta sevkleri, doktorların ve sağlık çalışanlarının eğitimleri anlamında gerçekleşen iş birlikleri bizler için çok önemlidir” 

Besim, bir yıldır görevde olan bir hükümetin Sağlık Bakanı olarak sağlıkta öncelikli politikalarından birinin koruyucu sağlık hizmetlerini güçlendirerek halkı hasta olmadan önce koruyabilmek olduğunu kaydetti.

Filiz Besim, şöyle devam etti:

“Gerek bulaşıcı hastalıklar gerekse de kanser, diyabet, kalp rahatsızlıkları gibi kronik hastalıkla mücadele halkımız için önce bu hastalıklardan korunma yöntemlerinin öğrenilmesi, gerekli tetkiklerin zamanında yapılması, bu hastalıklarda erken tanının önemini vurgulayarak bu alanda bir bilinç oluşturmanın yanı sıra özellikle sağlık merkezleri gibi bölgesel düzeyde halkın kolay ulaşabileceği yerlerde bu hizmetin kaliteli ve herkesin rahat ulaşabileceği şekilde geliştirmek için çalışmaktayız.”

“EŞ ZAMANLI BİRLİKTE ÇALIŞILMASI TOPLUM SAĞLIĞINI DAHA İYİYE TAŞIR”

Filiz Besim, bugün KKTC’de kanser vakalarının giderek arttığına dikkat çekerek, 2018 Mayıs yılında tamamlanan çalışma sonucuna göre “meme kanseri” toplam kanser vakalarının yüzde 21.3’ünü oluşturduğunu ve ülkede en çok görüler kanser türleri arasında olduğunu söyledi. 

Besim, bu çerçevede ülkede bulunan yerel düzeydeki 16 mevcut sağlık merkezinde kadın sağlığı anlamında ciddi öneme sahip olan simir tetkiklerinin düzenli olarak yapılmaya başlandığını da vurguladı ve yapılan çalışmaları anlattı.

“SAĞLIKLI OLMA HALİ SADECE TIBBİ ANLAMDA DEĞİLDİR”

Bakan Besim, sağlıklı olma halinin sadece tıbbi anlamda bir sağlık anlamına gelmediğini belirterek şunları söyledi:

“Sağlıklı olmak gerek temiz bir çevrede yaşamak, temiz hava solumak, temiz su içmek ve sağlıklı hormon, pestisit içermeyen gıdalar tüketmek demektir. Sosyal ve ekonomik belirleyicilerin sağlık üzerindeki etkisinin farkındalığı artıkça sağlıklı bir toplum için sadece sağlık sektörünün değil, diğer sektörlerinde faaliyetlerinin önemi de ön plana çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre hava kirliliği, gürültü, kimyasallar ve radyasyon çoğu kronik hastalıkları tetikleyen faktörlerdir. Benzer şekilde Avrupa Birliği sağlık araştırmaları kapsamında çevre ve sağlık arasında önemli bir link olduğunu onayladı (Horizon 2020). Çevresel faktörlerin iyileştirilmesi ve gıda güvenliği anlamında gerek sektörler arası gerekse de ülkeler arası iş birliği ciddi önem arz etmektedir. Tüm bunlara ek olarak sağlıkta yapılan harcamalar bir ülkenin ekonomisinde ciddi bir yere sahiptir. Bu nedenledir ki koruyucu sağlık ile toplumun sağlıklı olma halini sağlamak ve korumak sağlık giderlerine ciddi anlamda minimize ederek ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacak durumdadır. Bu anlamda Sağlık Bakanlığı olarak bizim görevimiz ise diğer paydaşları sağlık ve sağlığı koruma anlamında bilinçlendirme ve motive ederek bir araya getirmektir.”

“ORTAK ÜRETİMİN ÖNEMİNİ KAVRAYALIM”

Filiz Besim, günümüzde çoğu ülkenin benzer sağlık problemleri ile mücadele ettiğini ve benzer kaygılara sahip olduğunu belirterek, “Bu anlamda ülkeler arasındaki iş birliği gerek bilginin ve gelişmelerin paylaşımı gerekse de sağlığı geliştirme anlamında ortak bir çalışma yürütülmesi açısından ciddi önem arz etmektedir” dedi.

Besim konuşmasını şöyle tamamladı;
“Dünya Sağlık Örgütü ülkelerin kapasitelerini kullanmak ve gelişmeleri aktarmak açısından ortak sağlık hedeflerinin önemi vurgulamaktadır. Aynı şekilde AB üye ülkeler arasında ortak bir politika ve hedefler belirlemiştir. Bugün Dünya genelinde kanser vakaları giderek artan bir sağlık problem haline gelmiş “çağın hastalığı” konumundadır, obezite ile mücadele, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engelleme, çevre, hava, su ve toprak kirliliğini engelleme, kimyasalla mücadele, kalp rahatsızlıkları, diyabet gibi kronik hastalıklar ülkelerin genel sorunları durumundadır. Şunun önemini kavramak çok önemlidir sağlık alanında üretilen bilgi, teknoloji ve deneyimlerin paylaşılması halkın sağlığının gelişmesinde kilit öneme sahip. Bu anlamda ülkelerin bu alanda kendi tecrübe ve bilgilerini birbirleriyle paylaşması ve bu konuda işbirliği artırılması gerekmektedir. Çevre kirliliği, radyasyon kirli hava, bulaşıcı hastalıklar, kanser sınır tanıyan konular değildir. Bu sorunlar sadece sağlık sektörünü de ilgilendiren ve tek taraflı çözülebilecek konular değildir. Bu anlamda sınırları temel alan üst politikaları bir tarafa bırakarak iş birliğinin ve ortak üretmenin önemini kavramamız gerekiyor.”