Halkın Partisi (HP) Girne Milletvekili Erek Çağatay, Rum tarafının Kıbrıs sorununu çözme niyeti yoksa bir 50 yıl daha kaybedilmemesi ve yeni modeller arayışı içinde olunması gerektiğini söyledi.

Çağatay, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın New York’taki temaslarını değerlendirdi. 

Kıbrıs Türkünün sesini duyurmanın çok önemli olduğunu söyleyen Çağatay, “Çok önemli ikili görüşmeler yapılmaktadır. İslam İşbirliği Teşkilatı’nda, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nda gözlemci üye olduğumuz için zemin buluyoruz, sesimizi duyuruyoruz. Dışişleri Bakanımız orada konuşmalar yapmıştır, yapacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve diğer partilerin üzerinde durduğu ortak nokta, Kıbrıs Türk halkının yönetim ve zenginliği paylaşması gerektiğidir. Eğer bir federasyon olsaydı, bunları paylaşmamız lâzımdı. Ancak biz inanıyoruz ki; eğer ufukta Rum tarafının öyle bir niyeti yoksa, bir 50 yıl daha kaybetmemeliyiz. Farklı modellerin arayışı içinde olmalıyız.” ifadesini kullandı.

“GÖRÜŞMELER, BİR TARAF FEDERASYONU BENİMSEMEDİĞİ İÇİN ÇÖKTÜ”

Bir federasyon çatısında birleşmek için 40 yıldan fazladır görüşmelerin devam ettiğine işaret eden Çağatay, Crans-Montana’ya kadar çeşitli denemeler de konuşulduğunu söyledi. 

Annan Planı döneminde eş zamanlı referandumlar yapıldığını; Kıbrıs Türk tarafı evet derken Rum tarafının ezici çoğunlukla hayır dediğini de hatırlatan Erek Çağatay, şöyle devam etti:

“Bu bize gösteriyor ki; Rum yönetimi, halkını da aynı şekilde yönlendirerek bir federasyona, yani yönetimi ve zenginliği paylaşmaya yakın değildir. Tam tersini beklemek gerekirdi. Rum yönetimi görüşmeler devam ederken halkını da bu noktada hazırlamalı ve barışa yaklaştırmalıydı. Çözümü bulmak için çaba sarf etmeliydi, halkını o yönde bilgilendirmeliydi. Ama Rum yönetimi aksine masada görüşür gibi yaptı… Diğer taraftan da Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanındığı için egemenliğini tüm Adaya yaymaya çalıştı. Bizi izolasyon altında yaşamaya mahkûm etti. Biz ne zaman uluslararası camiada sesimizi duyurmaya çalışsak, ne zaman bu insanlık ayıbını anlatsak, ambargo altında yaşadığımızı söylesek; karşı atağa kalkmış, bu izolasyonun devamı için organize olmuştur. Bu yapılan insanlıkla bağdaşmaz… 

Amaç, sonuç odaklı görüşmeler olmalıydı. Crans-Montana’da 5’li geçen konferansta da gördük. O konferansta sonuca çok yaklaşılabilirdi. Bu defa çözüyoruz diye düşündük ama 5’li konferansın olması bir şeyi değiştirmedi. Çünkü Rum tarafı zihniyetini değiştirmedi. Görüşmelerin çökme sebebi, federasyonu benimsememiş bir taraf olmasıydı.” 

“İŞ BİRLİKLERİ ARTIRILMALI, HALKLAR YAKINLAŞTIRILMALIDIR”

Çağatay, diplomasinin kullanılması gerektiğini kaydederek, “Tek çare federasyon olmamalı, farklı modelleri de konuşmamız gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.

HP olarak iş birliklerini çoğaltmak gerektiğini savunduklarını belirten Çağatay, “İş birlikleri yavaş yavaş artmaya da başladı. Suçlu iadeleri ve telefonla ilgili iş birlikleri söz konusudur. Kültürel Miras Komitesi, Kayıp Şahıslar Komitesi çok iyi çalışmaktadır. Günlük hayatı görüşmek, iş birliklerini artırmak ve iki halkı yakınlaştırmak için 7 teknik komite vardır. Bu komitelerin çalışmaları ve görüşmeler nasıl artırılır ve daha fazla elle tutulur iş birlikleri elde edilir bunları düşünmemiz lâzım.” dedi.

Çağatay, “Birbirimizi tanıyacağız, statüsünü yükselteceğiz” kaygısı olmasına gerek bulunmadığını, BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu son raporda da bu iş birliklerine değindiğini hatırlattı ve “Bu kaygıları bir kenara bırakarak, pozisyonlara halel gelmeksizin devam edilmesi ve artırılması gerektiğini söylemiştir. Bizim de üzerinde durduğumuz budur.” ifadelerini kullandı.