CTP Dış İlişkiler Sekreteri ve milletvekili Armağan Candan, Ankara’da Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından düzenlenen ‘Doğu Akdeniz'deki Jeopolitik Gelişmeler ve Kıbrıs' konulu toplantıda AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu ile birlikte konuşma gerçekleştirdi. Toplantıya Ankara'daki diplomatik çevreler, akademisyenler, gazeteciler ve Kıbrıslı Türk öğrenciler yoğun katılım gösterdi. Candan konuşmasında Guterres Çerçevesi ve halihazırda varılmış olan yakınlaşmaların siyasi stratejik bir anlaşmaya varılması için gerekli zemini sağladığını söyleyerek, CTP’nin AKEL başta olmak üzere, Kıbrıs'ta karşılıklı kabul edilebilecek ve mümkün olan bir çözüm için çalışan bütün çevrelerle sadece Kıbrıs'ta değil yurtdışında da ortaya çok boyutlu bir çaba koyduğunu vurguladı.   

ŞİMDİ GEREKLİ OLAN SİYASİ İRADE VE CESARET

Kıbrıs Sorunu’nun belli bir olgunluğa ulaşmış olduğunu, BM Genel Sekreteri'nin yayınlamış son Kıbrıs raporunda sonu gelmeyen müzakerelerin artık geride kaldığını ve çözüm anlaşmasının asli unsurlarının belirlenmiş olduğunu belirten Candan, şimdi gerekli olanın siyasi irade ve cesaret olduğunu vurguladı. Candan, bütün kesimlerin kazançlı çıkacağı, en gerçekçi çözüm şeklinin iki kesimli, iki toplumu, siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm olduğunu ifade etti. Guterres Çerçevesi ve halihazırda varılmış olan yakınlaşmaların siyasi stratejik bir anlaşmaya varılması için gerekli zemini sağladığını söyleyen Candan, desentralizasyon ve benzeri tartışmalarının çözümün aciliyetini gündemden düşürmemesi gerektiğini, BM geçici özel danışmanı Lute'un görev tanımını ve sonuç odaklı yeni yol haritasını ortaya koyma çabasının bütün taraflarca desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.

ÇÖZÜM HERKESİN ÇIKARINA OLACAK

Crans Montana'da geçtiğimiz yıl uluslararası Kıbrıs Konferansı’nın toplanmış olmasının tarihi bir gelişme olduğunu belirten Candan, orada BMGS Guterres'in paket anlayışı ile bir çerçeve hazırladığını, ne var ki uluslararası toplumun da şahitlik ettiği üzere Rum lider Anastasiadis'in gerekli kararlılığı gösterememesiyle başarısızlık yaşandığını vurguladı. Candan konuşmasında, BM Genel Sekreteri'nin olası yeni bir süreci başlatmak için taraflarda niyet ve siyasi irade görmeyi beklediğini, bu çerçevede Lute'un Ankara ve Atina dahil çeşitli temaslarda bulunacağını, bütün tarafların üstüne görev düştüğünü, çözümün sadece Kıbrıslıların değil Yunanistan, Türkiye ve Doğu Akdeniz bölgesinin çıkarına olacağını ifade etti.

AMAÇ ‘İKİ EVET’ OLMALI

BM'nin de sadece dinleyen pozisyonda kalmaması, çeşitli fikirlerle sürecin ileriye taşınmasına yardımcı olması gerektiğini belirten Candan, Kıbrıslı Türklerin belirsizlikten usandığını, uluslararası camianın bir parçası olmayı hakettiğini, yeni bir referanduma gidilebilmesinin çok önemli olduğunu, bunun olması halinde Kıbrıslı Rumların ya federal çözüm ya da kalıcı bölünmeyi tercih edeceğini belirtti. Candan, amacın bu sefer iki evet çıkması olduğunu, federasyona ulaşmanın diğer her türlü çözüme ulaşmaktan daha kolay olduğunu vurguladı.

ARTIK KARAR ZAMANI GELDİ

Kıbrıs'ta artık karar zamanının geldiğini, mevcut statükonun sürdürülebilir olmadığını, Türkiye’ye hasım bazı ülkelerin Kıbrıs Sorunu’nun çözümünü istemeyebileceğini, çünkü Kıbrıs Sorunu’nun çözülmesinin gerek doğal gaz konusu gerekse AB üyelik sürecinde Türkiye'ye avantaj sağlayacağını, doğalgazın dünya piyasalarına aktarılmasının en ekonomik yolunun Türkiye'den geçtiğini birçok Kıbrıslı Rum siyasinin de ifade ettiğini belirten Candan, 2004'te AB’nin çözüm için katalizör olduğunu ne var ki o fırsatın değerlendirilemediğini, şimdi ise katalizör olarak doğal gaz konusunun gündeme geldiğini, bu sefer bu fırsatın da kaçırılmasına izin verilmemesi gerektiğini ifade etti.

KIBRISLI TÜRKLER İÇİN AB GÜVENLİK DUYGUSU YARATMIYOR

Ankara TEPAV'daki toplantının soru cevap bölümünde ise Armağan Candan, yakın zaman önce iki geçiş kapısının açıldığını, bu iyi gelişmeyi cep telefonları konusunun takip etmesi için CTP olarak çaba harcamaya devam edeceklerini belirtti. Avrupa Birliği'nin Kıbrıslı Türkler için bir güvenlik duygusu yaratmadığını, çünkü toplum olarak son 14 yılda Kıbrıslı Rumlar AB şemsiyesini hissederken Kıbrıslı Türklerin AB ile doğrudan ticaret yapmasına dahi izin verilmediğini vurgulayan Candan, Avrupa Parlamentosu'nda temsiliyet elde edilemediğini, o yüzden güvenlik konusundan bahsedilirken AB'nin şu anda Kıbrıslı Türkler için yeterli bir güvence olarak algılanmadığının anlaşılması gerektiği üzerinde durdu.

ARTAN TEMASLAR ÖNEMLİ

Sorular üzerine 2004'ten bugüne özellikle geçişlerin başlamasıyla birlikte iki toplumun birbirini daha iyi tanımaya başladığını, yeterli olmasa da iş ilişkilerinin kurulduğunu, yüzlerce iki toplumlu projenin hayata geçtiğini, karşılıklı bağımlılıkların artmakta olduğunu, her halükarda bütün bu temasların daha sağlıklı bir ilişki biçimi oluşmasına yardımcı olduğunu vurguladı. AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu ile Ankara’da böylesi bir toplantıda bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Candan benzer çalışmaları Atina'da da sürdürmek istediklerini vurguladı.