Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Ulaş Dağlı, Pandemi Hastanesi konusunda açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Dağlı yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Sağlık Bakanlığı, yeni Pandemi Hastanesi için ilk adımın atıldığını; hastanenin avan projesinin hazırlandığını ve binanın 45 günde bitirilmesinin hedeflendiğini duyurdu. KKTC Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ve basında yer alan açıklamada, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin bulunduğu arazide inşa edilmesi planlanan Pandemi Hastanesi’nin acil servis, yoğun bakım, ameliyathane, tomografi ve laboratuvar servisi ile birlikte toplam 92 oda, 182 yatak kapasitesi ile 6 bin metrekare kapalı alana sahip olmasının planlandığı kaydedildi.

Mimari bir projenin hazırlanması ciddi bir süreç gerektirmektedir; hele bu bir hastane projesi ise farklı disiplinlerin bir arada ekip çalışması gerçekleştirdiği zaman başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu anlamda hastane projesinin tasarım ve uygulamasının, doktor, mimar, iç mimar, mühendis, şehir plancısı gibi pek çok paydaş ile birlikte ele alınması zorunludur.

Açıklamada yer alan hastane projesine yönelik birçok sorunun cevabı acil olarak verilmelidir. Hastane projesi bu kadar kısa zamanda nasıl tasarlanmıştır? Projenin tasarımında kimlerden katkı alınmıştır? Bu soruların yanında en önemli soru ise; burada yapılmak istenen, yani projenin ana fikri nedir? İçinde bulunduğumuz duruma hizmet edecek ve COVİD-19’a bağlı olarak kısa zamanda çıkacak olası bir duruma yönelik bir tasarım mı; yoksa ileride yer alacak herhangi bir pandemi durumuna hazırlıklı olmak için yapılacak bir tasarım mı?

Birincisi, hastane bugün içinde bulunduğumuz duruma yönelik olarak yapılacaksa, mevcut ve boş durumdaki binaların tespitinin ve acil dönüşüm projelerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu da mimarlık mesleği ile ilişkili tüm disiplinlerin bir araya gelerek hızlı kararlar üretmesi ile gerçekleşebilecektir. Burada hızlı yeni bina yapmak ve dolayısıyla birçok insanı birlikte, korumasız projede çalıştırmak demektir. Bu da toplum sağlığını tehlikeye atmaktadır. Bu anlamda pratik ve hızlı çözümler üretilmelidir. Buna en güzel örnek Londra’da bu ay içinde hizmete konan ve tam 9 gün içinde 87 dönümlük fuar binasının dönüştürülerek NHS Nightingale Pandemi Hastanesi’ne dönüştürülmesidir. 350 tam donanımlı yatakla hizmete giren hastanenin 4,000 yatağa kadar genişleme imkanı vardır. Bunun çok daha küçük örneğinin ülkemizde yapılması çok daha hızlı ve kolay olabilir.

İkinicisinin ise uzun vadeli bir proje olacağından dolayı esnek çözümlerle üretilecek ve olası pandemi durumuna kolaylıkla adapte olacak bir tasarım olması gerekmektedir. Sağlık personelinin geçici konaklaması gibi herhangi bir pandemi durumunda ihtiyaç duyulacak mekanlara rahatlıkla dönüştürülebilecek esnek bir tasarım olması gerekmektedir. Burada kentlerle bağlantısının, iklimsel faktörlerin çözümlenmesi de sağlık mekanlarının organizasyonu kadar önemlidir. Bu anlamda hangi amaca hizmet edecekse etsin hastane tasarımı, uzmanların katkısı ile olmalıdır.

Yakın zamanda hastanede çıkan yangının nasıl olduğu konusuna biraz odaklanacak olursak; burada günübirlik ve uzmanlardan uzak kararlarla oda bölünmelerinin yapılmasının da yangına önemli bir etken olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. Bir odanın bölünmesi büyük bir yangına etken oluyorsa; bilimsellikten uzak, hedefleri net ortaya konulmadan, günübirlik kararlarla yapılacak bir hastane binası toplumsal yarardan uzak bir fonksiyona bürünebilir. Bu anlamda toplum sağlığı söz konusu ise her konuda gerektiği gibi bu konuda da bilimsel gerçeklerle hareket etmemiz gerekiyor.”