Evrensel Hasta Hakları Derneği, devletin halkın sağlık hakkını koruyamadığı, var olan sorunların daha da derinleştiğini, sağlık derneklerinin taleplerinin ise karşılık bulmadığı ileri sürdü.
                                                                       
Dernek’ten 26 Ekim Dünya Hasta Hakları Günü vesilesiyle yazılı açıklama yapıldı ve sorunlar dile getirildi. 

Açıklamada, devletin halkın sağlık hakkını koruyamadığı ve var olan sorunların daha da derinleşerek can yakmaya devam ettiği, buna ilişkili sorunları kamuoyunda dile getiren ve devletten çözüm talep eden  sağlık derneklerinin sesinin ise karşılık bulmadığı iddia edildi.
İLAÇ VE TIBBİ MALZEMEYE ERİŞİMDE ZORLUK 

Kronik hastalığı bulunanlar, yaşlılar, engelli bireyler, nadir hastalıktan muzdarip olanlar ve akut hastalığı olanların kaliteli ve çağdaş sağlık hizmeti alamadığı belirtilen açıklamada, pandeminin sağlıkta yarattığı krizin var olan sorunların daha da derinleşmesine, kronik hastalar ve engelli bireylerin yaşanan yetersizliklerin birinci elden mağduru olduğu ifade edildi.

“AŞI SÜRECİ İYİ YÖNETİLMEDİ”

Açıklamada, iki covid aşısı olanların nüfusa oranının yüzde 67 olması ve dünyada aşıya erişememiş onca devlet varken aşıların iade edilmiş olmasının da aşı sürecinin iyi yönetilemediğinin kanıtı olduğu ileri sürüldü.

Sağlık Bakanlığı’nın covid dışı hastaları ve engelli bireyleri kaynak olmadığı gerekçesiyle Maliye Bakanlığı’na yönlendirdiği iddia edilen açıklamada, kamu kaynaklarının iyi yönetilmediğini,
aşıya, ilaca ve tıbbi malzemeye erişim konusunda devlet eliyle ayrımcılık yapıldığı, Sağlık Bakanlığının sorunlara çare üretme becerisini gösteremediği iddia edildi.

YASA TASARISI 19 YILDIR ASKIDA!

Pandeminin başladığı tarihten itibaren hasta haklarının birçoğunun “sistematik olarak ihlal edildiği, hasta hakları ile ilgili yasal düzenlemenin yasallaşması için 19 yılda pek çok kez Cumhuriyet Meclisine gönderildiği savunulan açıklamada, “Pandemi süresince ‘Koruyucu önlemlerin alınması hakkı’,  ‘tedaviye erişim hakkı’, ‘bilgi edinme hakkı’  ve ‘mahremiyet hakkı’, ‘güvenlik hakkı’, ‘bilgi edinme hakkı’ en çok ihlal edilen hasta hakkı olmuştur” denildi.

Hasta hakları ile ilgili yasal düzenlemenin işaret ettiği birçok konunun idari sorumluluk ve yükümlülükler olduğu ifade edilen açıklamada, “Bu nedenle hasta hakları için özel bir yasanın olması sağlık sisteminde yapılacak herhangi bir düzenlemenin hak temelli yapılabilmesi için bir kılavuz oluşturması açısından da elzemdir” dedi. 

CEZAEVİNDEKİ SORUNLAR

Toplu yaşam alanlarında sağlık hakkını korumada devletin sorumluluğunu yerine getirmediği savunulan açıklamada, mevcut kapasitesinin çok üzerinde mahkum bulunduran Merkezi Cezaevinde ortaya çıkan bulaş, hem mahkumların hem de çalışanların sağlık hakkını tehdit ettiği, yeni inşa edilen cezaevinin inşasının tamamlanmış olmasına rağmen, Cezaevi Teşkilat Yasasının tadili ile ilgili düzenlemenin Meclis Genel Kurulundan geçmemiş olmasından dolayı  taşınma işleminin önünde engel oluşturduğu, Şartlı Tahliye Yasası uygulamalarının da Cezaevinde sağlık hakkının korunması için sürdürülebilir bir adım olmadığı ifade edildi.

HUZUREVİNDEKİ SORUNLAR

Özel sektörün işlettiği yaşlı bakım evleri ile ilgili yasa bulunmadığını, yıl içerisinde açılan ve hiç denetlenmeyen bir yaşlı bakım evinde bazı yaşlıların kaybedildiği ifade edilen açıklamada, “Bu alanda ihtiyaç duyulan yasal altyapı ve denetimlerin hayati önemde ivedilik arz ettiğine dikkat çekmek isteriz” dedi.

Devlet bünyesindeki Barış ve Ruh Sinir Hastanesinin de yasal ve idari altyapısında ihtiyaç duyulan yeniliklerin yapılmadığı iddia edilen açıklamada, tedavi olmak maksadıyla hastaneye yatan mülteci bir kadın hastanın intihar ederek yaşamını yitirmesinin “talihsizlik” olmadığı iddia edildi. “Yasası ve organizasyonu İngiliz döneminden kalan bu gözden çıkarılmış hastaneye gün gelir hepimizin ihtiyacı olabilir. Bu olay bir kez daha kaliteli kamu sağlık hizmetlerine yatırım yapılmasına acilen ihtiyaç duyduğumuzu ortaya koymaktadır” denildi.