Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu’na (YÖDAK), 2021’de 117 program için öğretime başlama başvurusu yapıldı.

117 başvurudan 69 program kabul edildi, 37’si kriterleri sağlamadığından reddedildi, 6 başvuru eksikliklerinden dolayı ve 5 başvuru dosyası da eksiklerinin tamamlanması nedeniyle beklemeye alındı.

Ayrıca 17 program tıpta uzmanlık alanı olduğundan Sağlık Bakanlığı’nın başkanlığında yapılacak komisyon toplantısından sonra değerlendirmeye alınacak.

Konuyla ilgili Kıbrıs Gazetesi’ne konuşan YÖDAK Başkan Vekili Mehmet Hasgüler, kurumun çalışmaları ve 2013 yılından bugüne, 9 üniversitenin yani Yakın Doğu Üniversitesi, Girne Üniversitesi, Girne Amerikan Üniversitesi, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi, Uluslararası Final Üniversitesi, Ada Kent Üniversitesi, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Lefke Avrupa Üniversitesi ve Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nin program başvuruları hakkında bilgi verdi.

Hasgüler bu doğrultuda, 2013’de 92 başvuru yapılıp, tümünün kabul edildiğini, 2014’de 138 başvuru yapılıp, tümünün kabul edildiğini, 2015 yılında 93 başvuru yapılıp, tümünün kabul edildiğini, 2016’da 106 başvuru yapılıp, tümünün kabul edildiğini, 2017’de 128 başvuru yapılıp,125’inin kabul edildiğini, 2018’de 220 başvuru yapılıp, 177’sinin kabul edildiğini, 2019’da 122 başvuru yapılıp, 88’inin kabul edildiğini 2020’de 105 başvuru yapılıp, 73’ünün kabul edildiğini söyledi.

“Şeffaf ve objektif olarak değerlendirdik”

Hasgüler, Ocak-Mart döneminde üniversitelerin öğretime başlama program başvurularının yüzde 98 oranında YÖK’e başvurudan çok önce incelenip, tamamlandığını söyledi ve şu şekilde konuştu

: “Bu YÖDAK açısından önemli bir başarı… Kriterler objektif olarak yani dosyaların içindeki akademisyen ile laboratuvar sayısı, fiziki ortam ile fiziki şartlar göz önünde bulundurularak ve aynı zamanda çizelgelere işlenerek yapıldı. Dolayısı ile herkeste şeffaflıktan dolayı ret aldığı zaman sıkıntı yaşamadı. Buna rağmen ret aldığı zaman reddini düzeltmek için de uğraşanlara da şeffaf bir biçimde şartları sağladıkları takdirde kolaylıklar gösterildi. Buna rağmen 2021 yılında 69 programa kabul 37programa ret verdik. 6 program ise eksikliklerinden dolayı bekliyor ve 5 programın da eksiklikleri tamamlandı ve inceleme aşamasındadır. 17 program ise tıpta uzmanlık alanıyla ilgilidir. Konu paydaşlarla değerlendirilecek. Yani KKTC Sağlık Bakanı ya da Sağlık Bakanı Müsteşarı Başkanlığı’nda yapılacak bir komisyon toplantısından sonra konuyu uzmanları değerlendirecek. Biz de onların vereceği bilgiler doğrultusunda karar üreteceğiz. Bundan sonra da umut ediyorum bu programlarla ilgili YÖDAK bunları sistem içerisinde götürecek. Bu şeffaflık iyi yönetişim ilkeleri açısından toplumla paylaşıyoruz. Belli aralıklarla da paylaşmaya devam edeceğiz. Pandemi süreci içerisinde üniversitelerin başvuru dosyaları objektif, şeffaf ve doğru etkileşimle kaliteyi de düşünerek ciddi bir şekilde sonuçlandırıldı. Bir önceki yıl pandemi vardı ve orada da büyük bir vefakarlıklar yapıldı ve üç dört üniversite YÖK’e girdi. YÖDAK’ta iyi bir ekip ruhu var ve herkes kendi çalışmalarını biliyor ve ona göre hareket ediyor.”

“YÖDAK 2021’i Kalite, Uluslararasılaşma ve Kurumsallaşma Yılı ilan etti”

YÖDAK’ın bu yılı Kalite, Uluslararasılaşma ve Kurumsallaşma Yılı ilan ettiğini söyleyen Hasgüler şu şekilde konuştu:

“Bu konuda başlangıç olarak DAÜ Eğitim Fakültesi’ne gittik. Üniversiteler içerisinde öğretim üyelerinin, yöneticilerin katkılarını aldık. Neler yapılabildiğini konuştuk. Zengin bir yıl geçirmek istiyoruz. Çünkü üniversitelerimizin kalite ile ilgili her birinin ayrı ayrı çabası var. Bunu ortaklaştırmak gerekiyor. YÖDAK işte adından da geldiği gibi bu koordinasyon ve planlama adına çalışıyor. Bunu sağlayacağız.
Ayrıca ACE’ye üyelik aldık. Buraya gözlemci üyeliğimiz mart ayı itibari ile kabul edildi, haziranda ise bunun tam üyesi olacağız.”

“Uzak eğitim konusunu takibe aldık”

Yüksek öğretim ile ilgili uzaktan eğitim konusunu yakından takip etmeye çalıştıklarını kaydeden Hasgüler, bu konuda da epeyi denetim biriktirildiğini belirtti.

Hasgüler, “Bu denetim ve birikimleri de önümüzdeki günlerde tekrar değerlendirmeye alıp paylaşacağız. Olabildiğince daha sık ve daha açık bir şekilde basına kamuoyuna yaptıklarımızı anlatmaya çalışacağız” dedi.

“Yatay geçişlerde sıkıntılar oldu”

Mehmet Hasgüler, yatay geçişlerde sıkıntılar yaşandığını söyledi ve “YÖK yatay geçişle ilgili bir problem olduğunu tespit etti ve biz de konuyla ilgili çalışmaları başlattık. O konuda da elde ettiğimiz bulguları paylaşacağız” dedi.

“Bilimde tasarrufa gidemezsiniz”

Mehmet Hasgüler, pandemi döneminin üniversitelere olan etkisini değerlendirdiklerini söyledi ve şu şekilde konuştu:

“Pandemi döneminde insan kaynağı en fazla etkilenecek kurumlardan biri de üniversitelerdir. Çünkü üniversitede bir akademisyenin yetişmesi çok uzun zaman gerektirir, çok büyük maddi harcama gerektirir. Bir üniversitede etkinlikler, aktiviteler uzaktan olmaya başlayınca herkes insan kaynağını kısıtlamaya başladı. Bunun bence önümüzdeki dönemlerle bu konu kalite meselesi ile düşünüldüğünde bizim biraz daha fazla çalışmamız gerektiğini gösteriyor. İyi bir denge tutturmamız gerekiyor. Bilimden tasarrufa gidemezsiniz. Bizim gibi toplumlarda buna gidildiğinde hem nitel hem de nicel olarak bunun geri dönüşü çok fazla olur. Öğrenci sayısı odaklı yaklaşımlar kalite odaklı yaklaşımların önüne geçmemeli… Kalite odaklı yaklaşım öğrenciyi ülkenin içine taşımaya ciddi bir teşvik unsuru olur. Siz sadece öğrenci sayısı odaklı yaklaşırsanız o zaman kalite odağınız yerinden oynar hem de gerçek anlamda sahip olmanız gereken öğrenci sayısında da şaşırırsınız.”

“Önümüzdeki 10 yılı planlamalıyız”

Hasgüler önümüzdeki 10 yılı planlayarak hareket etmemiz gerektiğini söyledi ve şu şekilde konuştu:

“Yine kalite, kurumsallaşma ve uluslararasılaşma bağlamında yüksek öğretime çok büyük katkılar yapılabilir. Yani artık öğrenci eğitimi ile sınırlı üniversitecilikten bilim diplomasi yapan, bilim üreten, ARGE yapan, ARGE’yi teknolojiye yansıtan üniversiteciliğe geçilebilir. Örneğin iki üniversiteye devlet derki “siz benim araştırma geliştirme üniversitemsiniz ve 8 ya da 10 alanda ülkedeki tüm doktoralı öğrencileri bir ya da iki üniversite yetiştirecek”… O alanı başka üniversiteler açmaz. Devlette ona güçlü bir şekilde destek verir. Böylece o üniversiteler hem dört bir taraftan doktora yapan yeni insanların katılımına açık olur hem de kaynak israfı yapmadan çok daha enternasyonal isimlerin doktora dersleri verdiği algısı oluşur. Böyle bir algıda hem bizim genç akademisyenlerimizin motive olmalarını sağlar hem de üniversitelerimizin bilim ve akademisyen yetiştirme konusundaki grafiği yukarı çıkmaya başlar. Üniversite adası olarak anılan ülkeye bilim adası olma hüviyetini de eklemiş oluruz.”

Kıbrıs Gazetesi'nin konuya ilişkin haberi