Futbolcu, mücahit, tanıyanların “çocukla çocuk, büyükle büyük, melek gibi bir insan” diye nitelendirdiği örnek bir öğretmendi Hüseyin Ruso. Gencecik bir yaşta, yeni bitirdiği, yaşamaya, aile kurmaya, içinde çocuklarını yetiştirmeye fırsat bulamadığı evinin önünde, Küçükkaymaklı’yı Rumlara karşı savunurken şehit düştü...

Ruso’nun naaşı şehit düşmesinin ardından Türkler tarafından vurulduğu yerden alınamadı. Ailesinin teşebbüsü Rum saldırısı nedeniyle engellendi. Ruso, Lefkoşa’nın Rum kesimine götürüldü ve ardından  Ayvasıl’daki toplu mezara gömüldü.

Toplu mezar açıldıktan sonra bazı diğer şehitlerle birlikte Tekke Bahçesi’nde üzerinde başka bir isim yazılı mezara gömülen Hüseyin Ruso’nun kalıntıları, kayıpları bulma çalışmaları sırasında burada tespit edildi. Hüseyin Ruso, ölümünden 55 yıl sonra yarın ebedi istirahatgahına defnediliyor.

Ruso yıllar boyunca Kıbrıs Türkü’nün varoluş simgelerinden biri oldu, ismi okula ve stadyuma verildi. Genç nesiller onun ismini ve sporculuğunu, örnek kişiliğini dinleyerek büyüdü.

Kayıp Şahıslar Komitesi’nin kayıpları arama çalışmaları çerçevesinde bulunan Ruso’nun kalıntılarının; vurulduğu, her yıl önünde tören düzenlenen anıtının da bulunduğu yere gömülmesi için ailesi, Küçükkaymaklılılar, ve kendisini seven halkı bir yıldır kampanya yürütüyordu. Anıtın bulunduğu bölge güvenlik güçlerinin uygun bulması ve Bakanlar Kurulu’nun da karar almasıyla askeri bölge olmaktan çıkarılarak şehitlik statüsüne getirildi. Böylece Ruso’nun, vurulduğu ve her yıl anıldığı evinin önüne gömülmesine imkan sağlandı.

TÖRENLE DEFNEDİLECEK

Küçükkaymaklı’da 28 yaşında şehit edilen ve kalıntılarına 54 yıl sonra ulaşılan kayıp şehit Hüseyin Ruso yarın askeri törenle defnedilecek.

Ruso, yarın Küçükkaymaklı Camii’nde saat 10.00’da kılınacak cenaze namazının ardından vurulduğu ve anıtının da olduğu yerde toprağa verilecek. Küçükkaymaklı şehitleri de yarın törenle anılacak.

Türk Ajansı Kıbrıs’a (T.A.K) konuşan Hüseyin Ruso’nun 86 yaşındaki ablası Meryem Ruso Paralik, “Allah bana bu uzun ömrü kardeşimin toprağını göreyim diye verdi” dedi.

Şehidin yeğenleri Levent Ruso, Göksen İnce ve Fatma Paralik de birkaç cümleyle Hüseyin Ruso’nun bu kadar yakınlarında bulunmasının verdiği şaşkınlığı ifade etti.

Levent Ruso, “Çocukken, Tekke Bahçesi’nde oynardık. Amcamın burada olduğunu bilmeden…” dedi.

Meryem Ruso Paralik’in kızları Göksen İnce ve Fatma Paralik de, “Tekke bahçesi sürekli gidilen, ziyaret edilen bir yerdi… Denizkitap evinin tam karşında dayım Mustafa Ruso’nun dükkanı vardı. Yakınında. Dayımın yanı başımızda olduğundan haberimiz yoktu” dedi.

Meryem Ruso Paralik, Hüseyin Ruso gibi kardeşi Mustafa Ruso’nun ve damadı İbrahim Latif’in de şehit düştüğünü söyleyerek, “54 senedir kardeşim gelecek diye bekledim. Toprağı nerdedir bilmeyince, görmeyince ‘gelecek’ dersin. Bir tek Hüseyinimin mezarı yoktu. Devlet sağolsun. Artık onun da mezarı olacak. Herkese teşekkür ederim” dedi.

“KÖK KAYMAKLIYIZ. BUDAK DEĞİL, KÖK”

Meryem Ruso Paralik,  ailesinden şu sözlerle bahsetti:

“Annem Zehra, babam Ahmet Ruso’ydu. En büyük ve tek kız evlat benim. Kardeşlerim Mustafa Ruso (şehit), Hüseyin Ruso (şehit), Salih Ruso ve Hasan Ruso’ydu. Tek benim hayatta. Babam kasaptı. Alçı fabrikası vardı. Fabrika kendinin sayılırdı ama hepsi gitti… Annem ev hanımıydı… Mutlu bir çocukluk geçirdik. Nasıl deyim, en güzelinden… Kardeşlerimin hepsi yüksek okul okudu. Mustafa dışındakilerin hepsi yüksek okula gitti. Ben ilkokulu bitirdim. Okutmadılar beni. Eskiden ‘kızlar’ okumazdı derlerdi ama ilkokulu seve seve bitirdim …”

“ANNEYE BABAYA MEKTUPLAR… NE MEKTUPLAR AMA…”

Paralik, kardeşi Hüseyin Ruso’dan da şu sözlerle bahsetti:

“Hüseyin 1935’te Küçükkaymaklı’da doğdu. İlkokulu Küçükkaymaklı’da okudu. Sonra İzmir’e gitti. Burada ortaokulu ve liseyi bitirdi. Ankara Gazi Eğitim’de spor okudu. Türkiye’den mektuplar gönderdi bize. Anneye babaya mektuplar… Ne mektuplar ama… Kaymaklı’dan kaçarken bir toplu iğne almadık… Mektuplarımız da her şeyimiz gibi yandı.”

“AİLESİNİ, VATANINI, KULÜBÜNÜ SEVEN BİR İNSANDI…”

Hüseyin Ruso’nun ilk görev yeri Limasol’dan sonra; Lefke’de, Girne Anafartalar Lisesi’nde ve Haydarpaşa Ticaret Lisesi’nde görev yaptığını söyleyen Paralik, “Hüseyin üç okulu birden idare ederdi. Lefke’yi, Anafartalar’ı, Haydarpaşa’yı. Son Haydarpaşa’nın yurt müdürüydü. Hüseyin ailesini, vatanını, kulübünü seven bir insandı. Küçükle küçük, büyükle büyük olurdu. Babam da, o da Küçükkaymaklı Spor Kulübü’nün kurucularındandı” dedi.

“HÜSEYİN NERDE?”

Kaymaklı halkının 25 Aralık 1963’te Hamitköy’e göçmen gittiğini söyleyen Paralik, “Ailemizi hep burada bulduk. Hüseyin yok. Hüseyin nerde?’… ‘Hüseyin Çetinkaya’da, Hüseyin Dr. Küçük’te’… İlk zamanlar şehit olduğunu söylemediler bize” dedi.

“ÜZERİNDE DERİ KAHVERENGİ CEKETİ VARMIŞ…”

Paralik, şunları ekledi:

“Göçmenler kahveye toplandıydı. Babam ve kardeşim Mustafa, kahvedeki fısıltıdan Hüseyin’in vurulduğunu anlamışlar. Karar aldılar, gece Hüseyin’in vurulduğu yere, Kaymaklı’ya gidecekler. Gittiler… Hüseyin’i buldular da. Vurulmuş... Üzerinde deri kahverengi ceketi varmış. Vurulalı belki de üç dört gün olmuştu. Gelen geçti, gelen geçti… Herkes nerden bilsin. Çingeneler varmış orda. Mustafa onlara ‘mezarlık yakın, tabutu alıp gelin’ demiş. Tabuta alıp gelmişler, Hüseyin’i içine koydular. Rumlar baskın yaptı. Babam da Çingeneler de kaçtı. Mustafa esir düştü. 1 hafta esir kaldı. Cenaze tabutta kaldı, orada... Cenazenin ne olduğunu hiç bilemedik. Annem de babam da evlat acısından erkenden öldü. Annem ömür bıraktığında 53 yaşındaydı. Babam da hemen arkasına öldü…Bazen Mustafa’yla Hüseyin’i rüyamda görürüm. Çocukluklarını… Kavga ederlerdi hani…”

 “11 SENE NE YAŞADIK? NE YEDİK, NE İÇTİK….?”

Küçükkaymaklı halkının yaşadığı sıkıntıları anlatan, ailesiyle buraya göçmen olduğunda 5 de çocuğu olduğunu söyleyen Paralik, “Göçmenliği biz çektik. Kaymaklı halkı. 11 sene ne yaşadık? Ne yedik, ne içtik?” ifadelerine yer verdi.

“TOPRAĞI NERDEDİR BİLMEYİNCE, GÖRMEYİNCE ‘GELECEK’ DERSİN…”

Hüseyin Ruso’nun kalıntılarına ulaşıldığını çocuklarından öğrendiğini kaydeden Paralik, “54 senedir kardeşim gelecek diye bekledim. Toprağı nerdedir bilmeyince, görmeyince ‘gelecek’ dersin. Bir tek Hüseyinimin mezarı yoktu. Devlet sağolsun. Artık onun da mezarı olacak. Herkese teşekkür ederim” dedi.

“İNSAN ACIDAN ÖLMEZ. ACIYI ÇEKER YAŞAMAYA DEVAM EDER…BEN 11 ACI ÇEKERİM…”

Paralik şunları da söyledi:

“İki çocuğumu, eşimi, ikisi şehit dört kardeşimi, iki damadımı, annemi babamı… Hepsini kaybettik. 11 acı çekerim. Ben çok acılı bir insanım ama insan acıdan ölmez, acıyı çeker yaşamaya devam eder. Allah verdiği ömrü geri almaz. Ben onun için bu kadar uzun yaşadım. Allah bana bu ömrü verdi ki kardeşimin toprağını göreyim diye verdi…”

SPOR MERAKI BABADAN…

“Hüseyin Ruso’nun spor merakı nereden gelirdi?” sorusu üzerine Paralik, “Babamdan… Babamın koşulardan 6 madalyası vardı. Birinci gelirdi. Hüseyin de her sporu yapardı. Futbol maçı olduğunda Baf’a kadar gider izlerdik onu. Taksim Sahası’ndaki maçlara da giderdik. Bir maça annem de geldi bizimle. Sahada kardeşim Salih’e vurdular. Annem çarşafıyla o sahanın içine nasıl koştu unutmam. Annem çarşafını hiç çıkarmadı” dedi.

“KAYMAKLI SPORCULARINA ÜNİFORMALARINI BEN DİKTİM”

Küçükkaymaklı’nın takımının 1963’te şampiyon olan futbol takımında üç kardeş top koşturduğunu söyleyen Paralik, “Hüseyin, Hasan ve Salih…Hüseyin takımın da kaptanıydı. Kaymaklı sporcularına üniformalarını da ben diktim. Dikiş elimden gelirdi” şeklinde konuştu.

Hüseyin Ruso’yu, en son kardeşi Hasan Ruso’nun oğlu Levent Ruso’nun birinci yaş doğum günü öncesinde gördüğünü söyleyen Paralik şunları anlattı:

“Evi şehit düştüğü yerin karşısındaydı. Evli değildi. Evlendi ama anlaşmadı, ayrıldı. Gençti. Gönlünde biri olmasın olur mu? Olmaz. Yeni bittiydi evi. Kardeşim Hasan’ın evi ile yan yanaydı evleri. Onlar yerleşmişti. Hüseyin daha yerleşmedi. Şömine yaptırdıydı. ‘Abla bana şöminemi siler misin?’ dedi. ‘Çocuklar hazırlandı, Levent’in doğum gününe gideceğiz, yarın silerim’ dedim. Ben öyle söyleyince ‘benim ne olacağım belli değil’ dedi. Nedir söylediğin dedim...Kendi temizledi şöminesini. Kendi elciğiyle.”

HÜSEYİN RUSO’DAN SON SÖZLER…

Meryem Ruso Paralik, Hüseyin Ruso’dan duyduğu son sözleri de şöyle paylaştı:

“Kapıldım gidiyorum. Bahtımın rüzgarına. ‘Ey ufuklar’ diyorum. Yolculuk var yarına. Yol görünmüşken yar tutmuyor elden. Misafir bugün ben.  Gurbet akşamlarına…Bana bunu söyledi ve gitti. Şarkı mı şiir mi bilmem. Gitmeden bunu söyledi benim evde…”

Röportajın sonunda tüm acılara rağmen hayatın devam ettiğini yineledi Meryem Ruso Paralik. Sağlığının iyi olduğunu söyledi ve ekledi: “Çok şükür. Kendi ihtiyaçlarını görürüm.”

86 YAŞ... SABAH KAHVESİ İÇME VE ÖĞLE YEMEĞİ PİŞİRME RUTİNİ

86 yaşındaki Meryem Ruso Paralik, her sabah komşularıyla kahve içtiğini, her öğlen de çocukları ve torunları için yemek pişirdiğini, örgü örmeye de devam ettiğini ekledi

Editör: TE Bilisim