Meclis’te ilk güncel konuşmayı Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Milletvekili Hüseyin Angolemli “hellimin tescili” başlığıyla yaptı.

Önceleri İngiltere’ye tarım ürünleri satılabiliyorken açılan davalar ve ABAD’a avukat gönderilmemesi sonucu bu yolun kapatıldığını kaydeden Angolemli, dönemin yönetimini eleştirdi.

Bugün hellimin tescili konusunda aynı hataya düşülmemesini isteyen Angolemli, küçükbaş hayvancılık ve hellim üretimi konusunda denetime ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

10 bin ton arpanın bazı kesimlere peşkeş çekildiği iddialarına değinen Angolemli, bu konunun açığa çıkarılmasını istedi.

Tarım sektörüne gerekli önemin verilmesini isteyen Angolemli, tarım yapan memurlar ve iş insanlarıyla sadece tarımla uğraşanların ayrılmasını da talep etti.

ÇAVUŞOĞLU: “HELLİM KONUSUNA HAKİMİM”

Cevap vermek üzere kürsüye çıkan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu bu görevi birçok kez yürütmüş biri olarak hellim konusuna hakim olduğunu anlattı.

Hayvancılık sektörünün hastalıklardan arındırılması konusundaki çalışmalara da işaret eden Çavuşoğlu, tüm bu çalışmaların yanında Cumhurbaşkanlığı düzeyinde hellim tescili çalışmalarının sürdüğünü belirtti.

Tescil konusunda şu an büyük bir ekibin ilgilendiğini kaydeden ve ilgili paydaşların da sürece dahil edildiğini anlatan Çavuşoğlu tescil sürecinin Güney Kıbrıs’ın denetimiyle yürütülmesini kabul edemeyeceklerini söyledi.

“OCAK’TA ADIM ATILACAK”

Çavuşoğlu, Ocak ayında bu konuda birçok adım atılacağını ifade ederek, hem bakanlığın hem de odalar başta olmak üzere paydaşların üzerine düşeni yaptığını dile getirdi.

“TÜM KESİMLER SATIŞTA SORUN YAŞIYOR”

Tarım üretiminin devamı konusunda ülkede sıkıntılar olduğunu ifade eden Bakan Çavuşoğlu, enginar üreticilerinin enginarlarını satamamaktan şikâyetçi olduğunu, seracıların da sorunlarını ifade ettiğini kaydederek, tüm kesimlerin satış konusunda sorun yaşadığında devlete sığındığını dile getirdi.

“TÜRKİYE’YE ENGİNAR SATIŞI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ”

Örneğin enginarın Türkiye’ye satılması için ellerinden geleni yapacaklarını ancak yeşil sebze için bunun çok mümkün olmadığını söyleyen Çavuşoğlu, sıkıntının büyük olduğunu, TÜK’ün öneminin farkında olsalar da siyasi akılla yönetilen bu kurumun aylık faizlerin yükü altında ezildiğini belirtti.

TÜK’ü kendi çarklarını döndürebilen bir yapıya kavuşturmak için çalıştıklarını anlatan Çavuşoğlu, arpa fiyatları konusunda gerekli açıklamayı yaptığını, satış fiyatının 2 TL’den başka bir fiyat olamayacağını kaydetti.

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu, TÜK’ün tedarikçilik görevini yürüttüğünü, 2 TL’ye satılan bir arpanın hayvancıya sütçüye ve hayat pahalılığına maliyetinin ciddi oranda olduğunu belirterek devletin ya hammaddeye sübvanse vereceğini ya da sübvanseye ayrılacak kaynağı hayat pahalılığına yönlendirebileceğini anlattı.

“TÜK’ÜN BUNDAN SONRA FAİZ YÜKÜNE GİRMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”

Hükümetin üretici dostu bir anlayışta olduğunu belirten Çavuşoğlu, TÜK’ün bundan sonra ekstra faiz yüküne girmesine izin vermeyeceğini, bunu gerektirecek ödemelere izin vermeyeceğini kaydetti.

Yurt dışından gelen alternatif mamullerle rekabet edebilmek için iç piyasada üretilen ürünlerin ona göre fiyatlanması gerektiğini anlatan Çavuşoğlu, hayat pahalılığının kaynaklandığı yeri kurutmak için hammadde konusunda gereğinin yapılmasını doğru bulduğunu ve bu yönde sübvanse politikasıyla bir vizyon ortaya koyacağını dile getirdi.

Çavuşoğlu, arpa stokunun eritilmesi konusunda o günkü şartlara bakmak gerektiğini, örneğin zaman zaman maaş ödemek için acil ödemeleri karşılamak için bazı fedakarlıklar yapıldığını söyleyerek, bu tip uygulamaların her zaman yapıldığını anlattı.

Görev zararının Maliye’nin karşılayacağı şekilde bir adım atılabileceğini ifade eden Nazım Çavuşoğlu, bu konuyu başka yerlere çekmenin kısır tartışmaları devam ettirmek anlamına geleceğini, kendisinin üretimin devamlılığına açısından bakarak adım attığını belirtti.

Çavuşoğlu en büyük gailelerinin hammaddeyi en ucuz şekilde ama TÜK zarar etmeden sağlamak olduğunu vurguladı.

TDP Milletvekili Zeki Çeler’in Türkiye’de, tescile rağmen, “ızgarella” gibi isimlerle yapılan hellim üretimleri konusunda ne yapılacağını sorması üzerine Çavuşoğlu, Türkiye’de “maskaralık isimlerle” bu hellim üretimlerini yapanların ve yapılmasına vesile olanların Kıbrıslı Türkler olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu benzeri durumların Avrupa’nın değişik yerlerinde de yaşandığını, Kıbrıslı Rumların da buradan açılan yolu kendi çıkarlarına kullandığını anlattı.

Çavuşoğlu CTP milletvekili Özdil Nami’nin sorusu üzerine Hal Yasası’yla ilgili çalışmaların gündemde olduğunu kaydetti.

Yerinden söz alan HP Milletvekili Kudret Özersay, küçükbaş hayvancılık konusunda atılması gereken adımlara işaret ederek, Bakan Çavuşoğlu’na yüzdelik anlamında ihtiyaç olan orana ne kadar zamanda erişilebileceğini düşündüğünü sordu.

Çavuşoğlu ise hellimin tescilinden sonra üretim yapacak işletme ve süt miktarının şu an mevcut olduğunu, tescil yapılır yapılmaz tüm hellim üretiminin tescilde belirtilen oranda yapılacağı gibi bir hedef olmadığını, geçiş süresince hedefin ihraç edilecek hellimde bu oranlara uyulması olduğunu ve bunun de için yeterli altyapı bulunduğunu anlattı.

CTP Milletvekili Fikri Toros’un yerinden söz alarak tescil başvurusu yapılacaksa başvurudaki standartlara uyulması gerektiğini söylemesi üzerine Çavuşoğlu bahsettiğinin geçiş süreciyle ilgili olduğunu tekrarladı. Çavuşoğlu, Kıbrıs Türk imalatçılarının hiçbir zaman hellim tescili sürecinin dışında tutulmadığını ifade etti.

ANGOLEMLİ: “MART SONUNA DEK ARPA 1,48’DEN SATILMALI”

Yeniden söz alan TDP milletvekili Hüseyin Angolemli, Bakan Çavuşoğlu’nun sözlerinden anlaşılanın TÜK’ün özerk bir yapıya kavuşturulması gerektiği olduğunu belirtti.

Konu olan 10 bin ton arpayı kimin satın aldığını soran Angolemli, eğer bu satış yapılmasa üreticinin Nisan sonuna kadar arpayı 1,48 TL’den alabilecekken, bu satış yüzünden üreticinin 2 TL’den arpa almak durumunda kaldığını anlattı.

Angolemli bu nedenle üreticiye Mart sonuna kadar arpanın 1,48 TL’den verilmesi gerektiğini söyledi.

Bunun üzerine yerinden söz alan Bakan Çavuşoğlu, mısır fiyatlarının çok yükseldiği ve arpa fiyatlarında o dönem düzenleme yapılmadığı için arpa oranının düzenlendiğini kaydetti.

ŞAHALİ: “BU AZINLIK HÜKÜMETİ KKTC’Yİ YÖNETME GÖREVİNİ ANKARA’YA HAVALE VE DELEGE ETMİŞ DURUMDADIR”

Daha sonra CTP Milletvekili Erkut Şahali, “Yeni hükümetin sorun çözme kabiliyeti” başlıklı konuşma yaptı.

Şahali konuşmasına, sordukları sorulara yanıt alamadıklarını söyleyerek başladı. Kendi bakanlık döneminde arpa fiyatında yaptıkları artışa tepki verildiğini, bugün yapılan zamma muhalefette olmalarına rağmen olumsuz yorum yapmadıklarını dile getirdi.

“Biz yönetirken söylediklerimizi muhalefetteyken de söylemeye devam ederiz” diyen Şahali, süreci izleyeceklerini belirtti.

“Ankara’ya yapılan dünkü ziyaret Ağustos ayında başlayan sürecin devamıydı” diye konuşan Şahali, bu ziyaret sırasında alınan kararlara işaret etti.

2005 yılından beri TC’nin KKTC’deki maaşların ödenmesine doğrudan etki edecek bir kaynak aktarımı yapmadığını söyleyen Şahali, dünkü kararın bu anlamda bir ilk olduğunu belirtti.

“Bu azınlık hükümeti KKTC’yi yönetme görevini Ankara’ya havale ve delege etmiş durumdadır” diyen Şahali, “Dün olanlardan anladığımız KKTC hükümeti KKTC devletine hükmetmekten vazgeçmiştir” şeklinde konuştu.

Özgürgün’ün istifasıyla ilgili Meclis oylamasına işaret eden Şahali, bir an önce seçime gidilerek iradenin yeniden tecelli edeceği koşulların sağlanması gerektiğini söyledi.

Türkiye ile imzalanan protokollerde kararların ortak olduğunu ancak öncelik sırasının KKTC halkının ihtiyaçlarına göre belirlenmesi gerektiğini belirten Şahali, tüm vekilleri ettikleri yemine uymaya çağırdı.

OĞUZ: “MAAŞLARLA İLGİLİ DESTEK TALEBİNİ BİZ YAPTIK”

Bunun üzerine söz alan Maliye Bakanı Dursun Oğuz, yeminine sonuna kadar sadık olduğunu söyledi, “Keşke herkes KKTC’ye sahip çıkma noktasında o yemine sadık kalsa” dedi.

Maaşlarla ilgili destek alınması konusunda, Türkiye’ye bu talebi kendilerinin yaptığını kaydetti, pandemi nedeniyle sadece KKTC değil dünyadaki krize işaret etti.

Pandemi nedeniyle yapılan ödemelere ve sektörlerin yaşadığı krize değinen Oğuz “Bütçede yaşanan farkı nasıl kapatacaktık?” diye sordu.

Şahali’nin yerinden söz alarak “13. maaşlar hakkında sorun olmadığı konusunda Eylül ayında sizin kabinenizde bulunan bir bakan sorun açıklama yapmıştı. Ne oldu da bu sorun oluştu?” demesi üzerine Oğuz, süreç içerisinde devletin ihtiyaç ve masraflarının arttığını kaydetti.

Covid 19 salgınının ne kadar süreceğinin hâlâ belirsiz olduğunu, desteklerin devam etmesi gerektiğini dile getiren Oğuz, bununla ilgili çalışma yaptıklarını dile getirdi. ,

“TAHRİBAT KESTİRİLEMİYOR… İHTİYAÇ OLURSA YENİDEN TC’YE BAŞVURULABİLİR”

Maliye Bakanı Dursun Oğuz, öğrencilerin gelmesiyle ilgili çalışmaların da sürdüğünü anlattı ve Covidin verdiği tahribatın hala kestirilemediğini, ihtiyaç olması halinde yeniden Türkiye Cumhuriyeti’ne başvurulabileceğini kaydetti.

Oğuz, Türkiye ile ekonomik iş birliğini oraya bağlanmış gibi algılamanın doğru bir yaklaşım olmadığını söyledi.

“13. MAAŞ LÜTUF DEĞİL… REKLAM OLARAK KULLANMAK DOĞRU DEĞİL”

“13. maaşı ödemek bir lütuf değil, bunu reklam olarak kullanmak da doğru değil” diyen Oğuz, 2021’de yeniden protokol imzalanacağını anlattı.

“800 MİLYON TL’NİN NERELERE HARCANACAĞI BU AGECE AÇIKLANACAK”

Oğuz, Şahali’nin (Türkiye’nin vereceği) 800 milyon TL’nin nerelere harcanacağı konusunda sorusu üzerine, bu gece bununla ilgili açıklama yapılacağını söyledi.

Bu hükümetin ülkeyi hükümetsiz bırakmama adına kurulduğunu dile getiren Oğuz, hükümetin sorumluluklarını yerine getireceğini kaydetti.

ŞAHALİ

Bunun üzerine yeniden söz alan CTP Milletvekili Erkut Şahali, eğer Eylül sonunda maaşların ödenmesinde sorun yoksaydı, Covid-19 pandemisinin başından beri kamu gelirlerinde çok ciddi bir daralma olmadıysa ve bu süreçte Türkiye’den malzeme ve nakit yardımı alındıysa, “maaşların ödenmesinde sorun yoktur” açıklamasının bugün de geçerli olması gerektiğini söyledi.

Karantina ve test kiti giderleri gibi giderlerin Maliye raporlarına göre 400 milyonluk bir ek külfet oluşturmadığını anlatan Şahali, “Bu noktada ya o gün de bu kaynak yoktu, seçim çalışması olarak bu açıklama yapıldı ya kaynak vardı ve hâlâ vardır ve hükümet imaj çalışması yapmaktadır, ‘Türkiye bizi çok sever. Bize gönlünü de kucağını da kasasını da açar’ demek istemektedir” şeklinde konuştu.

Yerinden söz alan Oğuz da, ilgili açıklamayı yapan Olgun Amcaoğlu’yla konuştuğunu, Amcaoğlu’nun o dönemde “13. maaşlar bir haktır” dediğini, “ödenecek sorun yoktur demediğini” kaydetti.

O dönem Amcaoğlu’nun basın danışmanın hazırlayıp sunduğu programda bu ifadelerin kullanıldığını kaydeden Şahali, konuyu araştırıp çıktığını, ortada hassas bir konu bulunduğunu, birkaç gün önce Tufan Erhürman’ın da benzeri bir sorusu üzerine de böyle bir açıklama yapılmadığını kaydetti.

Toplantıda CTP Milletvekili Asım Akansoy “demokrasi ihlalleri” başlıklı konuşma yaptı.

Akansoy, 1990 seçimlerini araştırmak için komite oluşturulduğunu ve dönemin milletvekillerinin iradesinin görülebildiğini belirterek demokrasinin her türlü düşünceyi barındırabilmesi gerektiğini kaydetti.

1990’daki Meclis komitesinin kimlerden oluştuğunu okuyan Akansoy, komitenin kurulmasına sebep olan BRT yayınları ve seçim önceden ödenen maaşlar ve afiş asma indirme, çift sandıkta oy kullanılması iddialarının yer aldığını belirtti.

Komitenin, önerileri üzerinde Meclis’te ciddi tartışmalar yaşandığına işaret eden Akansoy, o dönemin milletvekillerinin paylaştığı önerileri aktardı.

“O DÖNEMDEKİ ÖNERİLERİN CİDDİYE ALINMAMASI NEDENİYLE BUGÜN BENZER OLAYLAR TEKRARLANIYOR”

Akansoy, o önerilerin ciddiye alınmaması nedeniyle bugün benzer olayların tekrarlandığını ifade ederek, önemli olanın KKTC vatandaşlarının kendine yetecek bir sistem yaratması olduğunu kaydetti.

Bugün yaşanan olaylarla ilgili örnekler vererek bunların yeniden yaşanmaması için yapılması gerekenin kafa kafaya vererek çözüm üretmezse demokrasinin zarar göreceğini söyleyen Akansoy, sürekli aynı söylemlerin yapıldığını her dönemde eskimiş fikirlerle zaman kaybedildiğini belirtti.

Demokrasinin gelişebilmesinin farklı siyasi görüşlerin buluşarak sahip çıkmasıyla alakalı olduğunu kaydederek hükümetin seçimlerin araştırılmasıyla ilgili pazartesi vereceğini açıkladığı önergenin geçmişte yaşananlara ışık tutabilecek olmasının önemine değinen Akansoy, bu tür konuları sürekli gündemde tutacaklarını vurguladı.

Akansoy, demokraside açılan yaraları sarmak için de birlikte çalışmaya kararlı olduklarını söyledi.

ÇELER: “ÖZEL SEKTÖRÜN VE KÜÇÜK ESNAFIN YAŞADIĞINDAN KİMSENİN HABERİ YOK”

TDP Girne Milletvekili Zeki Çeler de “Ülkenin sürüklendiği kaos” hakkında konuştu.

Ülkede yaşanan krizin sadece kamuyu etkilediği fikrinin ülkeyi böldüğünü, hatta bu söylemlerin TC’de yapılan açıklamalara bile yansıdığını söyleyen Çeler, “Özel sektörün ve küçük esnafın yaşadığından kimsenin haberi olmadığı için konu da olmuyor” dedi.

Çeler, pandemi sürecinde yaşanan sıkıntıların tüm ülke sektörlerini etkilediğini, hal böyleyken 13. maaşın bu şekilde gündem olmasının farklı çevrelerde tepki çekmesinin normal olduğunu belirterek, sektörlerin canlanmasını sağlayacak adımlar atılmadığı sürece bu kaosun yükseleceğini söyledi.

“ÖZEL SEKTÖR VE ESNAF YİNE Mİ UNUTULDU?”

Zeki Çeler, dün itibariyle geleceği söylenen paranın, altyapıya ve yarım kalan projelerin tamamlanması için harcanacağı bilgisi aldığını belirterek, “Özel sektöre yine mi bir şey yok, esnaf yine mi unutuldu?” diye sordu.

Çeler, dünyanın farklı ülkelerinde uygulanan ekonomik tedbirlere örnekler vererek, özel sektör için yapılabileceklere ama yapılmayanlara da değindi

Hükümetin zaten bir şey yapmaya niyeti olmadığını, maaşları ödeyerek seçime gitmeyi planladığını savunan Çeler, ekonominin düzelmesi istenirse doğru adımların atılması gerektiğini ve elde olan turizm, eğitim gibi sektörleri canlandırmak için çalışma başlatılmasının zorunlu olduğunu kaydetti.

Zeki Çeler, ülkenin kendi ayakları üzerinde durabilmesinde toplumun bireylerine büyük görevler düştüğünü, ilk olarak toplumun bunu istediğini göstermesi gerektiğini belirterek, “Kimse unutmasın ki kamunun özele, özelin de kamuya ihtiyacı var” dedi.

Çeler, yabancı iş gücünün yurt dışına para aktarmasının de ülke maliyesini etkilediğini, ucuz işçilik mantığıyla ülkenin zarara uğratıldığını belirtti.

ŞAHİNER: “KOMİTELER OLUŞTURULMALI, SEÇİM YASASI BİR AN ÖNCE DEĞİŞTİRİLMELİ”

CTP Milletvekili Salahi Şahiner de “Hükümetin çözmesi gereken acil konular” hakkında konuştu.

Şahiner, pandeminin zaten var olan sorunlara tuz biber olduğunu kaydederek, sorunları çözmek için bugün beklenen istikrarlı, güçlü bir hükümet değil, azınlık hükümetiyle karşı karşıya olunduğunu söyledi.

Hükümetin atması gereken adımları sıralayarak, Meclis’te divan seçilmediği için komitelerin bile kurulmadığına işaret eden Şahiner, UBP’nin bir an önce kendi iç sorunlarını çözmesini temenni etti.

Şahiner, Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nın bir an önce ele alınması gerektiğini dile getirerek, bu yasayla ilgili yaşanan ve yaşanacak sorunlara örnek verdi. Yasada değişiklik yapılmaması halinde erken seçime gidilmesinin de ülkeyi çok zora sokacağını dile getiren Şahiner, bugün değilse bile kısa süre sonra seçim sistemini dijitalleştirmek zorunda kalınacağını savundu.

Siyasete güven duygusu zedelenen vatandaşların seçim sistemiyle ilgili de çekinceleri olduğunu belirten Şahiner, dijitalleşmenin faydalarını sıraladı.

Erken seçim tarihine yetiştirilemese bile vatandaşa deneme amaçlı seçenek sunulabileceğini söyleyen Şahiner, komitelerin bir an önce oluşturularak seçim yasasının hızlı şekilde değiştirilmesinin en elzem konular olduğunu kaydetti.

Şahiner, iletişimsizliği görülen hükümetten ne beklenebileceğini sordu.

Salahi Şahiner’in konuşmasının ardından Meclis Genel Kurulu çalışmalarını tamamladı. Genel Kurul bir sonraki toplantısını 28 Aralık Pazartesi saat 10.00’da yapacak.

Editör: TE Bilisim