ATAOĞLU

Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Fikri Ataoğlu “Kadın bir kültürde ne kadar kıymetli ise o toplum o kadar medenidir. Kadın güçlüyse aile ve toplumun da güçlüdür” dedi.

Ataoğlu, ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ nedeniyle mesaj yayımladı. Ülkenin gelişmesinde ve çağdaşlaşmasında büyük emekleri bulunan kadınların, toplumsal ve ekonomik yaşamdaki gelişmelerin en temel öğesi olduğunu kaydeden Ataoğlu, “Kadın, toplumumuzun yapısını güçlendirip, şekillendirerek, aile birliğinin en önemli unsuru olarak daima özverinin, fedakârlığın ve sevginin kaynağı olmuştur. Kadın ailenin, toplumun yapı taşı olduğu kadar aydınlanmanın ve gelişmenin de öncüsüdür” dedi.

Hayatın her alanında sınırsız sevgisi, hoşgörüsü, fedakârlığı, üretkenliği ve yetiştirdiği evlatlarıyla geleceği şekillendiren kadınlar için “ne kadar değer versek azdır” ifadelerini kullanan Ataoğlu, hayatın her alanında kadınların gücüne, vicdanına ve aklına ihtiyaç olduğunu vurguladı..

Ataoğlu’nun mesajı şöyle:

“Bu düşüncelerle kadınlarımızın sosyal hayatın içinde daha aktif olarak yer almasını sağlayacak projelerin hayata geçmesi için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Dünden bugüne toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer alan, her şartta fedakarlıklarını esirgemeyen kadınlarımızın hayatın her alanında daha etkin olmaları, kadın ve şiddetin aynı cümle içerisinde geçmediği, her zaman baş tacı oldukları bir dünya dileğiyle, bizleri dünyaya getiren, eğiten, yetiştiren, hayatımızın en değerli varlığı olan tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Siz değerli kadınlarımız, bilgi ve cesaretinizle daha sağlam adımlarla, daha güçlü yarınlar inşa edeceğiz.”

ARIKLI

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, KKTC’nin kadın hakları konusunda birçok ülkeye kıyasla daha iyi bir noktada olduğunu, kadına karşı şiddetin engellenmesi, kadının siyasette ve yönetimde temsiliyetinin artırılmasıyla ilgili adımların bir an önce atılması gerektiğini belirtti.

Arıklı, Dünya Kadınlar Günü’nün kadın hakları ile birlikte toplumsal cinsiyet eşitliği, üreme hakkı ve kadına karşı şiddet veya taciz gibi konulara dikkat çekmek amacıyla, her yıl 8 Mart’ta küresel olarak kutlandığını anımsattı.

Ülkede de siyasi görüşü fark etmeksizin tüm kesimler tarafından kutlanılan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kadının toplum içerisindeki statüsünün, henüz olması gereken yerde olmadığını hatırlattığını belirten Arıklı, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Kalkınmanın en önemli unsurlarından biri, halkın bir bütün olarak ekonomik faaliyetlere katılması, kadınların, ülkenin yönetiminde ve geleceğini şekillendirecek karar alma mekanizmalarında eşit bir şekilde yer almasıdır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kadın hakları konusunda birçok ülkeye kıyasla daha iyi bir noktada olmasına rağmen; kadına karşı şiddet ve tacizin engellenmesi, kadının siyasette ve ülke yönetiminde temsiliyetinin artırılması konularında gerekli adımları bir an önce atmamız gerekmektedir.

Koalisyon ortağı, parti başkanı ve bakan olarak bu konuda üzerime düşen görevi yerine getireceğimi belirtir, tüm kadınların Dünya Kadınlar Gününü kutlarım.”

ÖZTÜRKLER

İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mesajında, çağdaş toplumların gelişmişlik düzeylerinin, o toplumun kadınlarının karar alma süreçlerindeki güçleriyle ölçüldüğünü belirtti.

Öztürkler, “Kamusal ve sosyal yaşamı paylaştığımız kadınların, karşılaştıkları zorluklara dikkat çekmek için Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün geçmişi ve kadınların haklı mücadeleleri çok eskilere dayanmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Öztürkler şöyle devam etti:

“Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olma yolunda verdiği mücadelenin başlangıcı olarak kabul edilen 8 Mart 1857 yılından bugüne, küresel çapta sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine imkân sağlamak yönünde alınan kararlarla bir yol alınmıştır. Çağdaş toplumların gelişmişlik düzeyleri, o toplumun kadınlarının karar alma süreçlerindeki güçleriyle ölçülür. Yaşamın her alanında omuz omuza mücadele ettiğimiz kadınlarımızın, gerek kamusal alanda gerekse de sosyal yaşamda üstlendikleri görev ve sorumluluklarda ne kadar başarılı olduklarını çok iyi biliyorum. Kadınların bu haklı mücadelesinde yanlarında olmak çağdaş ve laik halkların önceliği olmalıdır. Maalesef son yıllarda dünyada artan çatışma ve savaşlarda en fazla etkilenenler kadınlar olmaktadır. Evrensel bir sorun olan kadına yönelik şiddetin her türlüsünü kınarken, siyasal, ekonomik ve sosyal yaşamda insanlığın karşılaştığı sorunların çözümü için birlikte mücadele verdiğimiz kadınlarımızın yanında olmaya, birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Kıbrıs Türk kadını, çağdaş duruşu, mücadeleci ruhu ile bugünlere gelmemizde çok önemli bir role sahiptir. Bugün, kadınlarımız çok daha donanımlı, çok daha eğitimli ve her alanda yetişmiş insanlarımız olarak başarıdan başarıya koşmaktadırlar.

Yaşamın her alanını paylaştığımız kadınlarımızın devletimizin güçlenmesinde, demokrasimizin gelişmesinde emekleri ve alın terleri vardır. Onlar, anne, eş, arkadaş ve kardeş olmalarının yanında aynı zamanda siyasal, ekonomik ve sosyal hayatta yüklendikleri sorumluluklarla gelecek nesillerin yetişmesinde en büyük gücümüzdür. Bu vesileyle, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü en içten dileklerimle kutlar, esen ve güzel yarınlar dilerim”.

SİBEL TATAR

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın eşi Sibel Tatar, “İçimizin hala acı ile burkulduğu bu günlerde tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutlarım çünkü kadın olmak demek hayatın her anında emek demektir.” ifadelerini kullandı.

Sibel Tatar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle mesaj yayınladı.

Sibel Tatar mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Hayat bizi en beklenmedik anlarda sınıyor. Burkulan yüreklerimiz, sıkışan kalplerimiz ile binlerce insanın hayatını kaybettiğine, milyonların hayatın en zor şartları ile baş başa kalabileceğine şahit oluyoruz. Biz kadınlar birer profesyonel, birer ev hanımı, birer eş olarak toplum içinde tüm gücümüzle var olmaya çalışıyoruz. Fakat bunların hepsinden öte tanrının bize bahşettiği çok özel bir şans olan annelik hasleti ile doğuyoruz. Bu zor zamanlar toplumsal dayanışmanın, birbirimizi anlamanın, empatinin önemine işaret ediyor. Biz kadınlar acıyı da coşkuyu da hesapsız yaşayan insanlarız. İçimizin hala acı ile burkulduğu bu günlerde tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutlarım, çünkü kadın olmak demek hayatın her anında emek demektir.”

ÖZÇINAR

Türk Belediyeler Birliği ve Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” dolayısıyla mesaj yayımladı.

Özçınar, mesajında, “Kadınların, aydınlık toplumların temelinin oluşması ve çağdaş nesillerin yetişmesinde çok önemli etkileri vardır” ifadesini kullandı ve şunları kaydetti:

“Bu yüzden kadınların karar alma mekanizmalarında daha fazla yer almaları, gelecekle ilgili söz sahibi olmaları çok önemlidir. Verilen eşitlik ve özgürlük mücadelesine destek olmak, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı durmak ise hepimizin görevidir. Yüreğindeki sınırsız sevgi ve sabırla hayatın her alanında mücadele eden, ürettikleri artı değerle toplumların güçlenmesine büyük katkı sağlayan kadınların, hayatın her alanında eşit muamele ve hak ettikleri değeri görmeleri temennisiyle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlarım.”

TAÇOY

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, kadınların dünya üzerindeki olumlu etkisinin bugün tartışılmaz bir gerçek olduğuna işaret ederek, bunu inkar eden toplumların gelişmişlik düzeyine bakıldığında karşılaşılan tablonun kadınların varlıklarıyla dünyaya kattıklarının en bariz göstergesi olduğunu kaydetti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan, Taçoy 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla mesaj yayımladı.

Amerika Birleşik Devletleri'nin New York eyaletinde 8 Mart 1857'de çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen işçilerin eyleminde çıkan yangında 120 kadın işçinin hayatını kaybetmesiyle başlayan hak mücadelesi ve dayanışma gününün üzerinden geçen onca yıla rağmen ilk günkü duygularla karşıladıklarını ifade eden Bakan Taçoy, “Bir yandan kadınların haklı mücadelesini selamlarken, diğer yandan o günden bu yana geçen onca yıla rağmen bugün hâlâ 8 Mart’a ihtiyaç duyulmasının burukluğunu yaşamaktayız” dedi.

8 Mart’ın kadınlar açısından bir hak arayışı günü olmaktan çıkması, tüm haksızlıkların ve eşitsizliklerin ortadan kalkmasıyla artık sıradan bir gün olmasının en büyük dilekleri olduğuna işaret eden Bakan Taçoy, ülkenin, kadın hakları konusunda dünyadaki birçok ülkeden oldukça ileri bir noktada olduğunu söyledi.

Bakan Taçoy mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Bu noktaya gelmemizde kadınlarımızın ortaya koymuş oldukları onurlu duruş ve mücadelenin payı elbette çok büyüktür. Bununla gurur duymaktayız. Ancak buna rağmen hala önemli eksikliklerimizin ve yanlışlarımızın olduğunun da bilincindeyiz.

Bu bilinçten hareketle, 8 Mart’ı sadece bir kutlama ya da sadece bir eleştiri günü olmaktan çıkartarak çıplak gerçeklerle yüzleşmeye başlangıç olarak kabul etmeliyiz.

Bugün süslü nutuklar atmak yerine birey olarak bu konuda ne yaptığımızın ve neler yapabileceğimizin bir muhasebesini yapmalıyız. Kadınların şiddete maruz kaldığı ya da haklarının gasp edildiği bir toplumun ferdi olmamak için hepimize düşen görevler olduğunu unutmamalıyız.

Kadınlarımızın gerek çalışma yaşamında gerekse özel yaşamında karşılaştığı sorunlar ve uğradığı haksızlıkların aşılmasında en büyük görev ve sorumluluğu üstlenmiş olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak kadınlarımızın hakları için canla başla çalışmaktayız.

Varoluşumuzun yegane temeli kadınlarımıza olan borcumuzu bir nebze de olsa ödeyebilmek adına çalışmaya devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Başta ülkemiz kadınları olmak üzere tüm emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü sagıyla kutlar, el ele ve hep birlikte çok daha güzel günlere hep beraber ulaşacağımıza olan inancımı dile getirmek isterim.”

MDP

Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) MYK Üyesi Alpaslan Diktaş, kapitalizmin dayattığı hiçbir güne özel anlam yüklemediklerini bildirerek, “Bize göre her gün Anneler Günü, her gün kadınlarımızın günüdür” ifadelerini kullandı.

Diktaş, partisi adına yaptığı yazılı açıklamada, “Kadınlar size Allah’ın emanetidir” diyen son peygambere atıfta bulunmadan, Türk töresini hatırlamadan, Türk kadınına Avrupalılardan daha çok seçme-seçilme hakkı tanıyan Atatürk için bir kelime etmeden, şehit anneleri ve İstiklâl Savaşı’nın kahraman kadınlarına selam gönderilmeden “Kadınlar Günü kutlanmasının doğru olmadığı" görüşünü savundu.

KTÖS

KTÖS, “ülke için en acı 8 Mart’ı yaşadıklarına” işaret ederek, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde mücadelemizin temel hak ve özgürlükler yolunda devam edeceğini vurgularız” dedi.

KTÖS Yürütme Kurulu Üyesi Mebruke Diren yazılı açıklamasında, “Kadın; emektir, özgürlük ve barıştır” dedi ve kadının olmadığı yerde barıştan, özgürlükten ve eşitlikten bahsedilemeyeceğine vurgu yaptı.

Kıbrıs’ta yaşayan kadınların yıllar boyu süren ve halen devam eden toplumsal var oluş mücadelesinde hep ön saflarda yer aldığına işaret eden Diren, şöyle devam etti:

“Barışa, özgürlüğe, eşitliğe giden yolda geleceğe ışık olmuşlardır. Onları bu onurlu yoldaki duruş ve mücadelelerini selamlarız.

Ülkemiz için en acı 8 Mart’ı yaşamaktayız. İçinden geçtiğimiz bu günlerde, yaşanan depremin, yıkımın getirdiği acıları içimizde hisseden, acıları paylaşan, yitirdiğimiz pırıl pırıl çocuklarına, insanlarına ağlayan emekçi kadınlar olarak; acılarımız ortaktır ve canımız yanmaktadır. İhmali olanların bir an önce hukuk önünde en ağır cezayı almaları için yürütülen toplumsal mücadelede emeğimizi esirgemeyeceğiz.

Helin'i unutmadık, unutmayacağız.16 yaşında evladını çocuk cinayetine kurban veren acılı annesini unutmadık. AKP tarafından atanan Din İşleri Başkanı’nın söylemleri unutmadık! Küçük çocukları tarikatlara, cemaatlere, camilere emanet edenleri, göz yumanları unutmadık, duygusal istismara uğratanları unutmadık! Tüm toplum bireylerini derinden sarsan ve öfkelendiren bu ve benzeri olayların hukuksal takipçisi olacağımız gibi, muhafazakârlaştırma politikalarına karşı da kavgamıza devam edeceğiz.”

KTÖS Yürütme Kurulu Üyesi Mebruke Diren, öğretmenler olarak hükümete de şu çağrıda bulundu:

“İsias Otel ile ilgili tüm sorumsuzların yargılanma süreci etkin takip edilmeli, sivil toplumla şeffaf bilgi paylaşılmalı. Din İşleri Başkanı derhal görevden alınmalı, istisnai vatandaşlığı iptal edilmelidir.

Okul müfredatları insan haklarına dayalı olarak derhal yeniden düzenlenmeli, toplumsal cinsiyet eşitliği müfredata eklenmeli, bunun tersini yansıtan örnekler kitaplardan çıkarılmalıdır.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi derhal aktif hale getirilmelidir. Her bölgeye kadın sığınma evleri ve şiddet önleme-danışma merkezleri açılmalıdır.”

KTAMS

Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) MYK Üyesi Alpaslan Diktaş, kapitalizmin dayattığı hiçbir güne özel anlam yüklemediklerini bildirerek, “Bize göre her gün Anneler Günü, her gün kadınlarımızın günüdür” ifadelerini kullandı.

Diktaş, partisi adına yaptığı yazılı açıklamada, “Kadınlar size Allah’ın emanetidir” diyen son peygambere atıfta bulunmadan, Türk töresini hatırlamadan, Türk kadınına Avrupalılardan daha çok seçme-seçilme hakkı tanıyan Atatürk için bir kelime etmeden, şehit anneleri ve İstiklâl Savaşı’nın kahraman kadınlarına selam gönderilmeden “Kadınlar Günü kutlanmasının doğru olmadığı" görüşünü savundu.

BKP

Birleşik Kıbrıs Partisi Kadın Meclisi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, tüm dünyada olduğu gibi Kıbrıs’ın kuzeyinde de erkek egemen kapitalist sömürü sisteminin, kadının özgürleşmesi ve eşitliğinin önündeki en büyük engel olduğunu vurguladı.

BKP Kadın Meclisi Sözcüsü Hediye Yiğiter, 8 Mart’ın kadınların insanca yaşam ve eşitlik için verdikleri mücadele ve dayanışmanın günü olduğunu belirterek, “Kadınlar olarak mücadelemizin temeli her türlü ayrımcılık ve cinsiyetçilikten arındırılmış eşit, özgür, sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum ve dünyayı kurmaktır" dedi.

“İçinde yaşadığımız ve kadınların işte, evde, sokakta, kısaca hayatın her alanında eşitlik ve özgürlük mücadelesi verdiği ataerkil kapitalist dünyayı reddediyoruz” diyen Yiğiter, BKP Kadın Meclisi olarak Kıbrıs'ın kuzeyinde kadının eşitlik ve özgürlük mücadelesinin yanında, Kıbrıs'ta federal çözüm, barış ve demokrasi mücadelesine de karalılıkla devam edeceklerini vurguladı.

HEMŞİRELER VE EBELER BİRLİĞİ

Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Birliği, yaşadıkları sorunları dile getirerek, Cumhuriyet Meclisi’ndeki tüm kadın milletvekillerine “başarabilirlerse hep birlikte birliğimize daha fazlasını konuşmak için” çağrı yaptı.

Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Birliği Başkanı Ali Özgöçmen, Dünya Kadınlar Günü mesajında Çalışma Bakanı Hasan Taçoy'a sektörel bazdaki asgari ücret çalışmalarının ne aşamada olduğunu da sordu.

Özgöçmen’in açıklaması şöyle:

“Ülkemizde kamuda ve özelde toplamda 1300 kadın hemşire ve ebe bulunmaktadır. Hem kamuda çalışan hem de özel sektörde çalışan hemşirelerin kronikleşmiş ciddi sorunları bulunmaktadır. Birlik olarak bizler imkânlar ölçüsünde tüm bu sorunlar için dün çalıştık bugün ve yarında çalışmaya devam edeceğiz. Ancak yürütülen çalışmalarımızın önemli bir kısmı hükümetin veya yasama organının takdirine veya engeline takılmaktadır. Bu yüzden kadın milletvekillerimize soruyoruz; Özel sektörde en az üniversitesi mezunu hemşirelerin milyonları kazandırdıkları patronları tarafından asgari ücretle çalıştırılmaları yani sömürülmeleri konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz? Ek mesailerinin ödenmemesini, uğradıkları sözlü ve fiziksel şiddet mobing ve susturulmaları konusuna ne yapmayı düşünüyorsunuz? Kamu sektörü için yakın bir örneğimiz de pandemide tüm imkânları ile seferberliğe çağrılan bu kadınların halen hiç bir risk ödeneği yoktur. Ülkemizde kimlerin risk ödeneği aldığını araştırmanızı, neticesinde ellerinizi vicdanınıza koyarak hemşirelerin de bu risk ödeneğini hak edip etmediklerini kendinize sormanızı ve cevabınızı da bizimle paylaşabilir misiniz diye sormak istiyoruz”.

HEKİMLER SENDİKASI

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası, “8 Mart'ta birer çiçekten fazlasını hak ettiğimizi biliyoruz. Çağdaş, laik, demokratik bir ülkede dilediğimiz gibi yaşamak istiyoruz” dedi.

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası yaptığı yazılı açıklamada, güçlü olmak zorunda kalmadıkları bir gelecek inşa etmeyi umduklarını belirterek, Tarih boyunca insan yaşamı için verilen bu onurlu mücadelede sağlık emekçisi kadınların en ön saflarda yer aldığını ve adada sağlık sektöründe kadın iş gücünün her geçen gün arttığını vurguladı.

Açıklamanın devamı şöyle;

“Erkek egemenliğin, kapitalizmin, eril dilin, sosyal adaletsizliğin ve duyarsızlaşmanın karşısında kadın hekimler olarak söyleyeceklerimiz var. Yakın zamanda bu toplumda en temel insan haklarına saldıran din görevlisine karşı tepkisizliğiniz unutulmadı. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadıkça olası bir afet durumunda kadınlar en çok yara alanlardan oluyor. Dünyada göç ve yoksulluk kadınlaşıyor. Erkek devletler kadının emeğine, kimliğine, bedenine el koyuyor. Bu egemenlikten somut maddi kazançlar sağlıyor. Ev işleri, çocuk bakımı gibi işleri, kadınların koşulsuz şartsız karşılıksız yapması bekleniyor. Öbür taraftan namus, iffet, ahlak gerekçeleri ile canlarına kastediliyor. Kadın sağlığı ve doğurganlık hakları ile ilgili planlı politikalar izlemek yerine söz konusu kürtaj olunca hemen kadın bedeni üzerinden siyaset üretiliyor. Eşitlik ve özgürlük istiyoruz. Biz topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleriyiz. Yaratılış gereği kırılgan narin çiçekler değiliz. Dünyaya zorluklara dayanıklı kahramanlar olarak da gelmedik”

KTOEÖS

KTOEÖS, şiddete, ayrımcılığa, eşitsizliğe ve adaletsizliğe karşı; eşitlik, özgürlük, dayanışma, adalet ve barış için başlatılan uzun soluklu bir yürüyüş ve mücadelenin simgesi olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü selamladı.

KTOEÖS Örgütlenme Sekreteri Duygu Geylanlı yaptığı yazılı açıklamada, yaşamın her alanında kadınların karşılaştıkları eşitsizlik ve adaletsizliklerin ülkede ve dünyada ağırlaşarak devam ettiğini kaydetti.

Bugüne kadar elde edilen gerek seçme ve seçilme hakkının, gerekse kürtaj hakkı gibi temel hakların kadınların canları pahasına tarih boyunca vermiş oldukları büyük mücadelelerle kazanıldığını belirten Geylanlı, “Bu hakların korunması, uygulanması ve ilerletilmesi için ise günümüz ve gelecek nesillerimize büyük görevler düşmektedir. Eğitim yoluyla çocuklarımızın ve toplumların muhafazakârlaştırılmasına yönelik girişim ve çalışmalarla toplum mühendisliğine soyunan devletler ataerkil, hiyerarşik düzenin devamını amaçlamakta, sorgulamayan, biat eden insan yetiştirme gailesine düşmektedir.” ifadelerini kullandı.

Öğretmenler ve sendikaların bilimsel, laik, kamusal eğitimin savunucusu olduğunu belirten Geylanlı, “Baskı ve Sömürü Düzenine Karşı, Eşitlik, Adalet ve Özgürlük Mücadelemizden Yılmayacağız! Aydın ve ilerici öğretmenlerimiz daha eşit, daha özgür, daha adil bir dünya yaratmak ve gelecek nesillerimizi bilime dayalı eğitmek için görev üstlenmiştir” dedi.

-Talepler...

Geylanlı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde taleplerini de şöyle yineledi.

“Eğitim politikaları toplumsal yapının dayattığı ataerkilliğin ötesine geçerek eşitlik temelinde

yeniden düzenlenmeli ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır!

Herkese eşit, ücretsiz, bilimsel, laik eğitim sağlanmalı, kamusal eğitime yatırım yapılmalıdır!

Okul müfredatları eşitlik ve laiklik temelinde bilime dayalı, çevre bilincini aşılayan,

sorgulayabilen, eleştirebilen, çağdaş nesiller yetiştirme yönünde yeniden gözden geçirilmeli ve şekillendirilmelidir!

Kadınların toplumsal hayata ve dolaysıyla istihdama katılımını engelleyen cinsiyete dayalı

toplumsal önyargılar, roller ve tutucu politikalara karşı toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan

politikalar savunulmalı ve hayata geçirilmelidir!

Hükümet politikalarında ve yerel yönetimlerde kadın haklarının geliştirilmesi için bütçe

ayrılmalıdır!

Kadın istihdamını arttırmak ve kariyer gelişimini sağlamak için tam zamanlı ve güvenceli

istihdam olanakları yaratılmalıdır!

Kadınların işe alım ve yükselmelerinde cinsiyetçi politikalardan vazgeçilmelidir!

Cinsiyete bağlı ücret eşitsizliği giderilmelidir!

Ebeveyn izni ücretli bir hak olarak hem anne, hem babalara devredilemez bir hak olarak

tanınmalıdır!

Kadınlara yönelik her türlü şiddet ve taciz engellenmeli, cinsiyet eşitliğini körükleyen medya

haberleri, nefret söylemlerine karşı ağır cezai yaptırımlar hayata geçirilmelidir!

Tüm yasal düzenlemeler toplumsal rollere göre değil, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde

yeniden düzenlenmelidir!

Cinsiyet eşitliği için kamu politikaları hayata geçirilmelidir. Özellikle kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak tüm insanlarımızın ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalıdır.”

Açıklamada ayrıca, “Daha Eşit, Daha Özgür, Daha Adil Bir Dünya Birlik ve Mücadele ile Mümkündür” sloganıyla öğretmenlere ve halka çağrıda bulunuldu.

Örgütlerin, 8 Mart Çarşamba Dünya Emekçi Kadınlar Günü olan bugün saat 17.30'da Lefkoşa Kumsal Park'ta buluşacağı ve Meclis'e yapılacak yürüyüşten sonra saat 19.30'da ara bölgede PEO ve POGO ile buluşup ortak deklarasyon açıklanacağı da kaydedildi.

TABİBLER BİRLİĞİ

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) Halk Sağlığı ve İnsan Hakları Sorumlusu Dr. Nesil Bayraktar, kadın ve çocukların mağdur haline getirildiği düzene karşı mücadeleyi sürdüreceklerini kaydetti.

KTTB Halk Sağlığı ve İnsan Hakları Sorumlusu Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Nesil Bayraktar, ülkede de yakın coğrafyada da kadın bedeni üzerindeki tahakkümün hala kendini gösterdiğini, bunun özellikle sağlık ve eğitim alanında açıkça görüldüğünü ifade etti.

Bayraktar, 8 Mart mesajında Eğlence ve Gece Kulüpleri Yasası’nın yeniden düzenlenmesi için İçişleri Bakanlığı’nın kürtajın devlet hastanelerinde kontrollü ve denetimli şekilde ücretsiz olarak yapılabilmesi, rahim ağzı kanserini önleyen aşıların ücrete tabii tutulmaması, sağlık ocaklarının üreme sağlığı konusunda aktifleştirilmesi için de Sağlık Bakanlığı’nın üzerine düşeni yapması gerektiğini kaydetti.

Eğitim Bakanlığı’nın cinsel sağlık konusunun temel eğitimde tabu olarak kalması için çaba harcadığını söyleyen Bayraktar, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin de dahil olduğu çeşitli sivil toplum ve meslek örgütlerinin, kadınların cinsel sağlığıyla ilgili eğitim programları ve materyaller üzerinde çalışma yaptığını, defalarca Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulan çalışmanın reddedildiğini savundu.

Özellikle son 10 yıldır ülkeye kontrolsüz şekilde göç olduğunu ifade eden Bayraktar, ülkede “seks köleliği” sorunu olduğunu ancak bunun üzeri kapatılmaya çalışıldığını, kadınların halen insan haklarına aykırı bir uygulamayla kilitli kapılar ardında alıkonulduğunu ve sağlıkla ilgili ilk kontrollerinin yapıldığını savundu.

Bayraktar, “Çalışma koşullarının denetimi çağ dışı bırakılmış yöntemler ve kriterlerle kısıtlanıyor” ifadesine yer vererek, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ise tüm bu uygulamalar konusunda sessizliğini koruduğunu, yasal çalışmaları ertelediğini söyledi.

Sağlık konusuna da değinen Bayraktar, koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında kanser tarama ve aşılama gelişmiş ülkelerde aktif olarak uygulandığını ifade ederek, “Ülkemiz sağlık sisteminde ise zorunlu aşı programında yer almadığı gibi koruyucu hizmetlere ücretsiz olması gerekirken rahim ağzı kanserini önleyen aşılar ücrete tabii tutulmaktadır” dedi.

Üreme sağlığı konusunda sağlık ocaklarının aktifleşerek bölgesel eğitimler ve üreme kontrolü için destek programları geliştirilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, her kadının kendi bedeni ile ilgili kararı özgür iradesi ile verebileceği koşulların oluşturulması gerektiğini söyledi.

Bayraktar, “Kürtaj uygulamasını kısıtlayıcı ya da yasaklayıcı zihniyetlerden uzaklaşılması ve hastanelerimizde kontrollü ve denetimli bir şekilde ücretsiz olarak sunulmalıdır. Eğlence ve Gece Kulüpleri yasasının yeniden düzenlenmesi ve gerekli denetimlerin bir an önce yeniden başlatılması son derece büyük önem arz etmektedir” dedi.

Editör: TE Bilisim