Cumhurbaşkanlığı Eski Müsteşarı ve Eski Görüşmeci Ergün Olgun, Kıbrıs meselesi ile Doğu Akdeniz’in jeopolitik ve jeostratejik koşullarında ciddi değişim yaşandığını söyledi.
Yakın Doğu Üniversitesi’nin evsahipliğinde 1-3 Nisan 2019 tarihleri arasında Kıbrıs'ta çözüm için alternatif modellerinin masaya yatırıldığı "Kıbrıs Konusu: Kıbrıs'ın Dünü, Bugünü ve Geleceğe İlişkin Vizyonu" konulu konferansta da bu saptamanın yapıldığını kaydeden Olgun, “Kırk yılı aşkın siyasi eşitliğe dayalı, iki toplumlu ve iki kesimli yeni bir ortaklık kurma müzakerelerinden birçok nedenden dolayı sonuç alınamaması, bu güne kadar uzlaşıyı imkansız kılan çerçeve dışına çıkılarak yeni seçenekleri ele almayı zorunlu kılmaktadır” Dedi.
Birçok konuşmacının ‘Federal ortaklık hedefinin olanaksızlığını ve gerçekleşse bile sürdürülebilir olamayacağını’ ileri sürdüğünü bildiren Ergün Olgun, bunun gerekçelerini de sıraladı:
‘İki tarafın çözüm vizyonlarının ve hedeflerinin farklı/zıt oluşu’, ‘BM Güvenlik Konsey’inin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı’, ‘taraflar arasında derin güven bunalımı ve tarafları sürdürülebilir şekilde bağlayacak güçlü ortak ihtiyaç/çıkar koşullarının bulunmayışı’, ‘taraflar arasında ciddi nüfus, ekonomik güç ve statü/meşruiyet asimetrisi bulunması’, ‘güçlü uluslararası aktörlerle Rum tarafının statükodan yararlanıyor olması’, ‘uluslararası camianın tek yanlı ve gayrı meşru AB üyeliğine ve tek yanlı hidrokarbon girişimlerine müsaade edilmiş olması’.
Konferansta çözüm modelleri olarak ‘Konfederasyon, kadife ayrılık, Tayvan modeli, Kosova modeli, Monako modeli’ gibi alternatiflerin de sıralandığını bildiren Ergün Olgun, bir diğer seçeneğin de ‘KKTC modeli’, yani KKTC’nin siyasi ve ekonomik etkinliğinin ve sürdürülebilirliğinin güçlendirilmesi olduğunu söyledi.
Ergün Olgun, Rum tarafı ve Yunanistan’ın Türkiye ve KKTC’ye karşı koz kazanmak ve deniz yetki alanlarını birleştirip Doğu Akdeniz’de egemenlik kurmak amacıyla hidrokarbon girişimlerini başlattığını da ifade etti. Olgun, “Bu girişimler Kıbrıs meselesini daha da karmaşık hale getirdiği gibi Doğu Akdeniz’i istikrarsızlığa sürüklenmekte, hidrokarbon keşfini herkese zarar verebilecek bir lanete dönüştürmektedir” ifadesini kulandı.
“Bu durum Garanti ve İttifak Antlaşmalarının devamının gerekliliğini artırmıştır” diyen Olgun, “Bugüne kadar Rum tarafı yumuşak güç geliştirmede Türk tarafı ile karşılaştırıldığında daha başarılı olmuştur. Bunu denetleyebilmek için Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan’ı caydırıcı ve bizlere olan ihtiyaçlarını artırıcı politika ve eylemleri artırmalıdır” değerlendirmesinde de bulundu.
Hidrokarbon konusundaki gelişmelerin Kıbrıs meselesinin alacağı seyri de şekillendireceğini bildiren Ergün Olgun, “Türk tarafının elindeki tüm olanakları kullanarak hidrokarbon konusunda Kıbrıs Rum tarafını tercihini yapmaya zorlamalıdır. Gerçek eşitlik/mal sahipliği zemininde işbirliği mi yoksa, herkes kendi devletinde ayrı ayrı mı?” dedi.

Olgun, Rum tarafı ile anlamlı bir müzakere başlatılabilmesi için gerekli zihniyet değişikliğinin somut kriterlerini de ‘Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğine uygulamada saygı göstermeleri’, ‘hidrokarbon konusunu ele almayı kabul etmeleri’ ve ‘Kıbrıslı Türklere uyguladıkları insanlık dışı sınırlamaları kaldırmaları’ olarak sıraladı.