Kıbrıs Türk Basın Konseyi, basın sektörünü de ilgilendiren Ceza (Değişiklik) Yasa Tasarısı, Müfsidane Yayınlar (Değişiklik) Yasa Tasarısı ve Özel Hayatın Gizli Alanının Korunması (Değişiklik) Yasa Tasarısı hakkındaki görüşlerini açıkladı. Konsey, Ceza (Değişiklik) Yasa Tasarısı ile ilgili olarak iki öneride bulundu.

Kıbrıs Türk Basın Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şule Aker yaptığı yazılı açıklamada, teknolojinin dijital alanda önemli ölçüde gelişmesi, basın ve yayın iletişim araçlarını çeşitlendirmesi ve yeni alanlar açması sonucu bazı yasalarda kaçınılmaz olarak değişikliklerin gündeme geldiğini kaydetti.

Konsey olarak halkın zararlı uygulamalardan ve saldırılardan korunması, yanlış ve yalan haberlere maruz kalmaması doğrultusunda bu değişiklikleri genel olarak olumlu karşıladıklarını ifade eden Aker, bir taraftan halkı korurken, diğer taraftan basın özgürlüklerini korumak ve sürdürmek amacıyla bazı önerilerde bulundu.

Aker, “Ceza (Değişiklik) Yasa Tasarısı ile ilgili olarak; 2.  esas 39'uncu maddenin  birinci paragrafında, (Aşağıdaki amaçları gerçekleştirmek için niyet eden ve açık bir fiil ve/veya basılmış ve/veya yazılmış yazıyı yayımlayan ve/veya bilişim sistemleri ve/veya kitle iletişim araçları kullanılarak oluşturulan her türlü ileti yolu ile bu niyetini açığa koyan herhangi bir kişi, ağır bir suç işlemiş olur ve ömür boyu hapis cezasına kadar cezaya çarptırılabilir.’)  yer alan  ‘ömür boyu hapis cezasının  çok fazla olduğunu  ve bu sürenin daha kısa bir süreye çevrilmesinin daha uygun olacağını kaydetti.

Aker, Yine Ceza (Değişiklik) Yasa Tasarısı ile ilgili olarak; 4. (1) Esas Yasa, 48’inci maddesinin….. ( Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümetini ve/veya hükümet üyelerini ve/veya devletin adalet ve/veya yargı yönetimini aşağılamayı ve/veya küçük düşürmeyi amaçlayan bir niyeti anlatır.) (c)  şıkkının  gereksiz olduğunu, ayrıca  basın özgürlüklerini sınırlayıcı bir madde olarak kullanılabileceğini ifade etti.

“Basının eleştiri yapması ve eleştiri yoluyla hükümetin ve yargının icraatlarını denetlemesi basının görevidir ve bu görevi özgürce yerine getirmesi ‘basın özgürlüğü’ kapsamına girer” diyen Şule Aker, şunları kaydetti:

“Eleştiri yapmak ile ‘aşağılamak’ ve/veya ‘küçük düşürmek’ farklı duruşlardır. Ancak basının ‘eleştiri’ olarak değerlendirebileceği, fakat hükümet veya yargı tarafından ‘küçük düşürücü’ ve/veya ‘aşağılamak’ olarak nitelendirilebilecek kavramlar arasında çok ince bir çizgi vardır ve bu çizgi hakim güçler tarafından farklı yorumlanabilir ve basının özgürlüğünü kısıtlayıcı olarak kullanılabilir. Böylece basının denetleyici ve düzenleyici görevini yerine getirmesi sekteye uğrayacaktır ve hükümeti ve yargıyı elinde tutanlar baskıcı davranmakta bir sakınca görmeyeceklerdir. Demokrasi, ülkedeki kurumların birbirini kontrol etmesi ve denetlemesi ilkesine dayanır ve bu dengeler sayesinde ayakta durur. Dolayısıyla, (c) maddesinin kaldırılmasını öneriyoruz.”

Editör: TE Bilisim