Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs’ın yönetiminin geçici olarak 1878 yılında İngiltere’ye devredilmesinden itibaren özgürlük, bağımsızlık, egemenlik ve varlığını sürdürmek için ağır koşullarda varoluş mücadelesi veren onurlu ve egemen bir halk olduğunu belirtti. 
Kıbrıs Türk Kültür Derneği Genel Merkezi Yönetim Kurulu, 21-25 Aralık Milli Mücadele ve Şehitler Haftası nedeniyle mesaj yayımladı. Mesaj şöyle:
“Kıbrıs Türk halkı için 21 Aralık 1963 tarihi önemli bir dönüm noktasıdır. Yakın tarihimizde Kıbrıs uyuşmazlığının başlangıcı olan, Rum-Yunan tarafının başlattığı 21 Aralık 1963 Kanlı Noel’deki soykırımın 56. yılında, yaşama hakkımızı ve Kıbrıs’taki Türk varlığımızı ortadan kaldırmak için gerçekleştirilen soykırım saldırılarını, katliamları, göçleri, köylerin yakılıp yıkılmasını, 11 yıllık direniş günlerini ve yaşanan gerçekleri unutmuyor ve aziz şehitlerimizi saygı ve rahmetle, malul gazilerimizi minnetle anıyoruz 
Kıbrıs Türkü’ne yaşam hakkı tanımayan, uluslararası antlaşmaların, sözleşmelerin, Birleşmiş Milletler kararlarının tanımladığı ve yasakladığı bütün insanlık suçlarını işleyen Rum-Yunan ikilisi, ENOSİS hedefinin gerçekleştirilmesinde düşman gördükleri Türk halkını imha etmek gereğine inanmıştır. Bu gerçeği Rum-Yunan liderlerinin açıklamaları tartışmasız ortaya koymaktadır. 1 Nisan 1955’de faaliyete geçen EOKA’nın, dağıtmış olduğu ilk bildiride, “İki düşmanımız vardır. Birincisi İngilizler, İkincisi Türklerdir. Önce İngilizleri ele alıp onları Ada’dan kovacağız, sonra da Türkleri imha edeceğiz. Hedefimiz ENOSİS’tir. Her ne pahasına olursa olsun görevimiz bu hedefin gerçekleştirilmesidir” ifadesi ve EOKA lideri Grivas’ın “Cennetle cehennem birleşirse ve su ile ateş yan yana gelebilirse ancak o zaman Türklerle dost olabiliriz” sözleri, başta soykırım olmak üzere gerçekleştirdikleri insanlık suçlarının kaynaklandığı anlayışı ve hedefi göstermektedir. 
Bu gerçekleri hatırlatmak, Rumlara karşı bir intikam ve kin duygularını ifade etmek anlamı taşımamaktadır. 21-25 Aralık Milli Mücadele ve Şehitler Haftası’nı, Kıbrıs Türk halkına uygulanan soykırım eylemlerinin yarattığı unutulamaz acıları, vahşet olaylarını, geçmişte yaşananları iyi değerlendirmek ve anlamak, tarihi gerçekleri doğru kaynaklardan öğrenerek kazanılan deneyimler ışığında egemenliğimizi, özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı korumanın bilincini güçlendirmenin bir etkinliği olarak değerlendirmeliyiz. 
İnsanın en temel ve doğuştan sahip olduğu vazgeçilemez ve devredilemez temel hakkı, evrensel nitelikteki yaşama hakkıdır. Yaşama hakkının yok edildiği bir durumda diğer insan haklarından doğal olarak söz edilemez. Bu nedenledir ki İnsan Hakları Evrensel 
Bildirgesi'nde yaşama hakkı temel hak kabul edilmiştir. Bunun için devletin öncelikli görevi vatandaşlarının insan haklarını korumaktır. Oysa 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin bütün olanaklarını kullanan Rum Cumhurbaşkanı, Rum İçişleri Bakanı, Rum Çalışma Bakanı, Temsilciler Meclisi’nin Rum Başkanı ve diğer Rum devlet yetkilileri ENOSİS’i gerçekleştirmek amacıyla kurdukları AKRİTAS ÖRGÜTÜ ve hazırladıkları gizli Akritas Planı gereğince 21 Aralık 1963 tarihinde Türk halkına soykırım saldırılarını başlattılar ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkarak Kıbrıs uyuşmazlığını yarattılar. 
Soykırıma, katliamlara ve etnik temizliğe uğrayan, şehitler ve kayıplar veren, göç etmek zorunda kalan Türk halkı imkânsızlıklar içinde büyük bedeller ödeyerek verdiği varoluş mücadelesiyle özgürlüğüne, bağımsızlığına ve egemen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletine kavuşmuştur. 
Halkımızın yaşadığı tarihi gerçekler, Rum-Yunan ikilisinin değişmez ENOSİS siyaseti ve özellikle Crans Montana’da Türk halkına karşı ortaya koydukları tutum daima hatırlanarak egemenliğimize sahip çıkmalı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmaktan başka seçeneğimizin olmadığı gerçeği her koşulda esas alınmalı ve geleceğimiz buna göre planlanmalıdır. 
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin ve Kıbrıs Türk halkının geleceğinin belirlenmesi görüşmelerinde ve süreçlerinde başta Makarios olmak üzere bütün Rum liderlerinin ENOSİS’İ gerçekleştirmek için Zürih Antlaşmasını, Garanti ve İttifak Antlaşmalarını kaldırma hedeflerinin her koşulda mutlaka dikkate alınması gerekmektedir.
21-25 Aralık Milli Mücadele ve Şehitler Haftası’nda Şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi şükranla anarız.”

Editör: TE Bilisim