Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut, Dünya Diyabet Günü nedeniyle  açıklamada bulunarak “Diyabetli hasta sayısının her geçen gün artması, diyabetle ilişkili sağlık sorunlarının insanların yaşamını ve sağlık sistemlerini ciddi derecede etkilemesi, bu kanıyı güçlendirmektedir” dedi.

Açıklama şu şekilde:

“Diyabet konusunda toplumda farkındalığın artırılması ve konunun öneminin vurgulanması amacıyla, 14 Kasım, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Dünya Diyabet Federasyonu’nun (IDF) öncülüğünde Dünya Diyabet Günü olarak kutlanmaktadır. 14 Kasım, tıp tarihinde bu güne kadar üretilmiş olan en önemli  moleküllerden biri olan insülini bulan Frederick Banting’in doğum günüdür.

14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nün sembolü mavi bir halkadır. Mavi Halka, diyabet için birleşmeyi ve bir araya gelmeyi temsil ettiği için Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından oluşturulmuştur. Çoğu kültürde halka; yaşamı ve sağlığı temsil eder. Mavi renk ise tüm insanları altında birleştiren gökyüzünü çağrıştırır. Mavi Halka diyabetin evrenselliğini ve küresel diyabet birlikteliğini sembolize eder.

Diyabet, vücutta pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır.  Kişi tükettiği  besinlerden kana geçen şekeri  kullanamaz ve kan şekeri  yükselir. Diyabetin Tip I ve II, gestasyonel diyabet, bozulmuş açlık glukozu gibi çeşitleri vardır ve en sık ( %90 ) Tip II Diyabet görülür.

Diyabet ya da halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığı, yaşadığımız yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Diyabetli hasta sayısının her geçen gün artması, diyabetle ilişkili sağlık sorunlarının insanların yaşamını ve sağlık sistemlerini ciddi derecede etkilemesi, bu kanıyı güçlendirmektedir.

Uluslararası Diyabet Federasyonu verilerine göre, dünyada, 2030 yılı için öngörülen rakam olan 425 milyon diyabetli hasta sayısına günümüzde ulaşılmıştır. Dünyadaki her 11 kişiden 1’i diyabet hastasıdır. Ülkemizde de diyabet sıklığı giderek artmakta ve önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Ülkemizde yapılan 2008 yılı diyabet taraması verilerine göre; erişkin nüfusumuzun % 11’i diyabetlidir ve % 18’nin ise gizli şekeri mevcuttur.

Diyabet, özellikle yarattığı komplikasyonlar nedeniyle, hem bireysel hem de toplumsal olarak ciddi maddi ve manevi kayıplara neden olmakta ve sağlık bütçelerinde önemli bir gider kalemi oluşturmaktadır. Diyabetin çeşitleri içinde % 90 oranında yer tutan Tip 2 diyabet, en sık görülen hastalıklardan biri olup, artık önlenebilir, kontrol edilebilir ve komplikasyonlarının önüne geçilebilir bir sorun olarak kabul edilmektedir.

Kontrolsüz diyabet nedeniyle kalp damar hastalıkları, görme kayıpları ve böbrek yetmezliği gibi hastalıklar ortaya çıkabilmektedir ve bunların ülkemizde de sık görüldüğü aşikardır. Bu sorunların tedavisi için elbette yeterli yatırımlar ve hizmetler yapılmalı ve geliştirilmelidir. Ancak tüm bu hastalıklara neden olan diyabetin takibi, kontrolü ve çağdaş standartlarda tedavisi esas amaç olmalıdır.

Aynı zamanda diyabete yol açan faktörlerin başında yer alan hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme ve bunların sonucu olan obezitenin önlenmesi için de gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

Sağlıklı beslenme bilincinin geliştirilmesi, çocukluk çağından başlar. Okullar, gelecek nesillerin beden ve ruh sağlığının temellerinin atıldığı yerlerdir. Koruyucu hekimlik tüm hastalıklarda en ekonomik tedavi ve önleme yöntemidir. Maliyetleri gerekçe göstererek çağdaş tedavi yöntemlerinden uzaklaşmak, ileride çok daha büyük giderlerin ödenmesine yol açacaktır. Diyabetin tedavisi, kontrol ve takibi hastalar açısından kolaylaştırılmalı ve sürdürülebilir olmalıdır.

Gelecekteki diyabetli hasta sayısı ve diyabete bağlı komplikasyonların azaltılması ve önlenmesi için bilinçli toplum esastır. Yönetimlerin görevi, iyi eğitim, sağlıklı beslenme, egzersiz ve spor olanaklarını sağlamak ve kolay ulaşılabilir, tedavi edici sağlık hizmetlerini oluşturmaktır.”

Editör: TE Bilisim