Yurt dışından ülkemize gelenlerin korona virüsü salgınına karşı önlem olarak karantina altına alındığı öğrenci yurtlarını kötüleyenlere, Serkan Kaan Onurel'den yapıcı ve farklı bir açıklama geldi.

Tuvaletler'in  ''pırıl pırıl''  olmadığından ama  bunun için de elime dettolu aldım ve sildim diyen Güzelyurt yurdunda karantinada kalan Onurel,olaya  iyi tarafından baktığını dile getirdi.

 "Evet yerde saçlar vardı. Kız kardeşi, kız arkadaşı, eşi, annesi olan bilir kadınların saçları onlar fark etmeden her yere dökülür ve kaldığımız yurt da bir kız yurdu. Bazen yeri moplarsın ve sadece o saçları bir köşeye taşımış olursun bunu temizleyen de fark etmez. Şikayeti edenler de kızlar, belki de benim düşünce yapımda bir sorun var" şeklinde konuştu. "Ben yine de moralimi yüksek tutmaktan yanayım. Manzaram portakal bahçesi, internet var, müziğim var, temiz olmayan yerleri temizledim, içim rahat" dedi.

İşte o paylaşım;

Ben de güzelyurt yurdunda karantinada kalırım. Evet tuvaletler ''pırıl pırıl'' değildi belki ama aldım elime dettolu sildim. Evet yerde saçlar vardı. Kız kardeşi, kız arkadaşı, eşi, annesi olan bilir kadınların saçları onlar fark etmeden her yere dökülür ve kaldığımız yurt da bir kız yurdu. Bazen yeri moplarsın ve sadece o saçları bir köşeye taşımış olursun bunu temizleyen de fark etmez. Şikayeti edenler de kızlar, belki de benim düşünce yapımda bir sorun var.

Benim için en büyük sorun uçak yolduluğuydu çünkü bizleri koordine eden bir görevli olmadığından kimse sosyal mesafe kurallarına uymadı, kaldı ki uyulması da imkansızdı. Çünkü sonuçta uçağın içi öğrenci doluydu ve öksürük sesleri bariz bir şekilde duyuluyordu. Bu uçuşun 6 saat olduğunu ve bu süre zarfında uçaktan inmediğimizi düşünürseniz aramızda illa ki pozitif vakalar çıkacaktır.
Valiz meselesine kesinlikle hakveririm. Sabahın köründe hastalık yoksa bile hasta edecek kadar stresli bir yolculuğun sonunda valizinizin gelmediğini düşünün ve empati yapın. Ben 7 valizin gelmediğini ilk duyduğumda dedim ki kesin benim valiz içlerinden bir tanesidir. Çünkü içinde bir sürü vitamin ve protein tozu var. Konserve ton balığı vesayre vesayre. Ama şanslıyım ki benim ki gelebildi, ki olması gereken de o.

Ben yine de moralimi yüksek tutmaktan yanayım. Manzaram portakal bahçesi, internet var, müziğim var, temiz olmayan yerleri temizledim, içim rahat. Sabah sporumu yaptım. Protein shake imi içtim. Tezime başladım. Kahvaltı tatmin edicimiydi, benim açımdan değildi, çünkü ben güne 6 yumurta 2 sosis 4 baconla başlayan bir tipim ama benim gibi anormal olmayan birine bir yumurta peynir domates salatalık ve zeytin ekmeğin yetmesi gerekir diye düşünürüm.

Virüs bulaşmış olabilir mi, çok çok yüksek ihtimalle ben de pozitif vakayım. Ama stresli olursam da bu hastalığın daha kötü hale geleceğinin de bilincindeyim. Kimse elinde olmayan sebeplere takılmasın, kendinizi daha fazla yıpratırsınız. Size faydası olmaz.

Bu arada yurttaki koşulları kötüleyen arkadaşlara da saygım var bu zor ortamlarda kalmak tecrübe ve sabır gerektirir. Ruhsal açıdan da hazırlıklı olmak gerekir, yoksa en küçük şeyde çözüm yerine panik yaparsınız ve bunun da kimseye faydası olmaz, aksine zararı olur. Ne yazık ki kötüleyen arkadaşlardan birkaçı Heathrow havaalanında kendi çevresiyle dipdibe sigara içip sohbet ediyordu, yani hem öyle hem böyle olmaz bu iş. Bu da gösterir ki bazı yazıların sebebi politikadır ki yazanların politik çevresini de hesaba katmak ve buna göre değerlendirmek gerekir. Bir de çok sevdiğim kardeşim saydığım bir arkadaşın havaalanında yaptığı çağrıya çok kızdım. ''Arkadaşlar gelin toplanalım bir fotopraf çekelim''. Ve o fotoğraf bugün gazetelerde.

Bu 14 gün geçecek ve yaz gelecek virüs etkisini kaybedecek, sabahları deniz akşamları mangal yakacağız. Güneşlenirken biramızı yudumlayacağız. Bunları İngilterede yapmak imkansız. O yüzden şimdiki duruma katlanalım yarınlar güneşli ve umutlu.

Editör: TE Bilisim