Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, pandeminin kontrolü amacıyla tedbir alma ve tüzük yapma yetkisiyle kurallara uymayanlara uygulanacak yaptırımları düzenleyen “Bulaşıcı Hastalıklar Yasa Önerisi” gündemiyle olağanüstü toplandı.

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Teberrüken Uluçay başkanlığında toplanan genel kurul çalışmalarına, İdari, Kamu ve Sağlık İşleri Komite Başkanı Jale Refik Rogers’un yasa önerisine ilişkin raporu okumasıyla başladı.

ATAOĞLU

Yasa önerisine ilişkin ilk sözü alan DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, görüşülen yasanın önemli bir yasa olduğunu belirterek, “İlk günden gündeme gelmiş olması gerekiyordu.. Önceden uygulanmaya alınsaydı, daha iyi olurdu” dedi. Yasa üzerinde çalışan herkese teşekkür eden Ataoğlu, Pandemi Hastanesi’nin ne zaman tamamlanacağının bilinmediğine işaret etti. Ataoğlu, vaka artışları da dikkate alınınca, nüfusa göre yüksek bir oran olduğunu kaydetti.

Fikri Ataoğlu, vaka artışları karşısında hiçbir tedbir alınmayıp, planlama olmadığından “korkunç bir tablo”yla karşılaşıldığını savunarak, hükümetin kapanma veya başka ne gibi önlemler düşündüğünü sordu.

Salgından ötürü turizmin büyük zarar gördüğünden bu sektöre yönelik ne gibi önlemler alındığını merak ettiğini söyleyen Ataoğlu, Pandemi Hastanesi’nin bitiş tarihi ve personel durumunun da şimdiden belirlenmesi gerektiğini söyledi.

Devlete “sağlıkçı” diye istihdam edilenlerin gerçekten sağlık alanında çalışıp çalışmadığını soran Ataoğlu, “gönüllü sağlıkçı” çağrısının da devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını kaydetti. Ataoğlu, bu konuda devlete güvenin kaybedilmemesi için önceden planlama yapılması gerektiğini dile getirdi.

Hükümetin aldığı kararları sürekli değiştirmesinin “zaafiyet ve iş bilmezlik” olduğunu ifade eden Ataoğlu, ekonomide ise “üç maymunun oynandığını” ve iflasların görmezden gelindiğini belirterek, ekonomide gelinen son durumun hükümetin boynunda olduğunu kaydetti.

Eğitimde de fiyasko yaşandığı eleştirisinde bulunan Ataoğlu, özellikle yüksek eğitimde sıkıntılar yaşandığını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin 1 yıl ertelenmesi önerilerini hatırlatan Ataoğlu, 11 Ekim’de yapılacak seçime katılımın ne olabileceğinin araştırılıp, araştırılmadığını sordu. Ataoğlu, herkesin tek düşündüğünün sağlık olduğunu kaydetti.

Seçimle birlikte referandum olacağını ancak yaptıkları tespitlerde halkın bundan tam olarak haberi ve bilgisi olmadığını tespit ettiklerini ifade eden Ataoğlu, bu konuda gerekli adımların atılması gerektiğini söyledi.

ÖZYİĞİT

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit de, görüşmek amacıyla olağanüstü toplandıkları Bulaşıcı Hastalıklar Yasa Önerisi hazırlanırken belediyelerin dışlandığına işaret ederek, yasanın etkili ve yetkili olmayacağını söyledi.  

Özyiğit, yasaya onay vereceklerini ancak bazı maddelerde düzenlemeler yapılıp, belediyelerin de haklarının korunması gerektiğini ifade etti.

Cemal Özyiğit, hükümetin kararları geç aldığını, uyarıları dikkate almadığını, buna rağmen halkın uygulamalara uyduğunu ve vakaların bir dönem sıfır kaldığını ancak açılım sonrası vakaların artış gösterdiğini kaydetti.

Hükümeti, tepki üzerine aldığı kararları sürekli değiştirdiğini savunan Özyiğit, “özel jet kriziyle” ilgili son durumun ve araştırmaların akıbetini sordu.

Özyiğit, uçak seferleriyle ilgili yanlışlar yapıldığını, bu yüzden “ipin ucunun kaçtığını” ifade ederek, hastalığa yakalananlara geçmiş olsun dileğinde bulundu ve endişeli olduğunu söyledi.

Pandemi Hastanesi’nin bir türlü hayata geçirilemediğini, bu konunun bile başında bir sürü sorun olan Türkiye’ye havale edildiğine işaret eden Özyiğit, hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın sağlık alanında aldığı kararlar ve uygulamalarını eleştirerek, “iş bilmezlikle” suçladı. Özyiğit, Türkiye’ye gönderilen hastaların neye göre gönderildiğinin de açıklanmasını istedi.   

Özyiğit, eğitimde de gerekli önlemlerin alınmadığını, 6 ay boyunca sadece iyi senaryoya göre plan yapıldığını ifade etti. Üniversitelere kaç öğrencinin kayıt yapıp, gelebileceğinin bilinmesi gerektiğini belirterek, bunun ekonomi için önemli olduğunu ifade eden Özyiğit, üniversitelerle bir an önce işbirliği içinde çalışılması ve öğrencilerin ülkeye getirilmesini istedi.

Sağlıkta “kaçırılan ipin ucunun yeniden tutulması” gerektiğini kaydeden Özyiğit, halka ve ülkeye gelecek öğrencilere güven verilmesinin önemine işaret etti. Özyiğit, özel sektörde yaşanan sıkıntılara da değinerek, işsizliğin arttığına vurgu yaptı.  

Özyiğit, Doğu Akdeniz’de ortak akılla gerginliğin geride bırakılmasını temenni ederek, kaynayan denizlerin diyalog yoluyla soğutulması gerektiğini kaydetti.

Kıbrıs Türk halkının haklarının korunması gerektiğini belirterek, ABD ve Fransa’nın tutumunun da kabul edilebilir olmadığını ifade eden Özyiğit, ABD Dışişleri Bakanının Kıbrıs ziyaretinin ABD’deki seçimlere yönelik olduğunu belirtti.

Özyiğit, 11 Ekim’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine de değinerek, “seçim yeniden ertelensin mi” sorularına karşılık “hayır” dedi. Özyiğit, sağlık konusunda bir sıkıntı olursa ertelenebileceğini, ancak öyle bir problem yaşanacağına olasılık vermediğini, o yüzden bir an önce seçimlerin yapılıp, aradan çıkarılması gerektiğini kaydetti.  

Hükümetin kendi isteğiyle iktidardan tatlılıkla çekilmesi gerektiğini savunan Özyiğit, halkın beklentisinin yerine getirilmesi gerektiğini söyledi.

ERHÜRMAN

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman da, pandemi dolayısıyla konulan yasaklara uymayan kişilere uygulanacak yaptırımları da içeren yasa konusunda çok zaman kaybedildiğini kaydetti.

Açılım öncesi alınması gereken önlemlerin hep arkadan geldiğini, olaylar bire bir yaşandıktan sonra karar alınmaya çalışıldığını ve bunların da geç kalınmış kararlar olduğunu ifade eden Erhürman, pandeminin bitmesinin uzun bir süre alacağını, o yüzden önlemlerin zamanında alınmasının halk sağlığı açısından önemli olduğunu söyledi.

Sadece iyi senaryoya göre önlem alınmasının yeterli olmadığını, kötü senaryolara göre de önlemlerin alınmasının gerekliliğini muhalefet olarak sürekli söylediklerini ifade eden Erhürman, sağlıkta da yeterli önlemlerin alınmadığını, burada yorgunluklar yaşandığını, bunların yaşanmaması için birçok öneride bulunduklarını ancak dikkate alınmadığını ve sağlıkta yaşanan sıkıntıların ortada olduğunu kaydetti.

Erhürman, eğitimde de aynı sorunlar ve aynı rahatlıktan dolayı sıkıntılar yaşandığını, çocukların eğitim durumunun nasıl eşitleneceğinin belli olmadığını işaret ederek, eleştirilerde bulundu.

İşsizliğin arttığını, ekonominin kötüye gittiğini kaydeden Erhürman, açılamayan ve çalışamayan sektörler bilinmesine rağmen toplumun düz duvara doğru sürüldüğünü savundu. Erhürman, bugüne kadar Pandemi Hastanesi’nin yapılmamasını da eleştirdi.

“Bu süreç en kötü nasıl yönetilirdi diye sorsalar ancak böyle olurdu” diyen Erhürman, sonucun yerel bulaşı getirdiğini, milletvekilleri, sağlıkçılar ve insanların hastalığa yakalandığını ifade ederek, bu yaşananların üzücü olduğunu söyledi.

Hükümeti “istifaya” çağırmadıklarını, destek verdiklerini, önerilerde bulunduklarını ancak hükümetin hiç bir konuda organizasyon veya projesi olmadığını ifade eden Erhürman, bunların hiçbirinin kabul edilebilir olmadığını kaydetti.

Erhürman, ülkede “kapatmaya” gerek kalmadığını çünkü zaten işletmelerin ve insanların kendilerini eve kapattığını ifade ederek, hükümetin hem sağlığa, hem ekonomiye, hem eğitime zarar verdiğini belirtti.

Hükümetin karar alamaz durumda olduğunu, paniğe kapıldığını, zamanında kararlar üretemediğini, halkın da yönetime güvenini kaybettiğini ifade eden Erhürman, meseleye uzun süre rakam üzerinden bakıldığını ancak bunun ne kadar yanlış olduğunun şimdi görülebileceğine işaret etti.

Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasının da düşünülmesi gerektiğini ifade eden Erhürman, seçim bitince sorunların ortadan kalkmayacağını, aksine büyüyeceğini belirterek, seçimler düşünülmeden bir mutabakat hükümeti kurulmasının daha doğru olacağını çünkü memleketin şu anda yönetime ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Erhürman, Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelere de işaret ederek, Kıbrıs Türk halkının her alanda haklarını koruyup geliştirmesi için hem içte, hem dışta çalışmanın şart olduğunu kaydetti. Erhürman, hükümetin halkı bugün bu noktaya getirdiğini ve halkın bu noktadan kurtulması için hükümetin gitmesi gerektiğini söyledi.

BEROVA

UBP Girne Milletvekili Özdemir Berova da, pandeminin küresel bir sorun olduğunu ifade ederek, hükümetin bu süreçte halkın iş, aş ve sağlığını korumak için elinden gelen gayreti gösterdiğini kaydetti.

Berova, halkın kalabalık ortamlara girmemesi ve kendisini koruması gerektiğini ifade ederek, UBP olarak bu krizin küresel kriz olduğu bilinciyle bazı kararları hızlı alıp, daha sonra değiştirilmesinin normal olduğunu belirtti. Berova, bu yasanın da caydırıcılık getireceğine inanç belirtti.

DENKTAŞ

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda söz alan DP Milletvekili Serdar Denktaş, başbakan ve yardımcısına “içerde oturup dinlermiş gibi yapmadıkları” için teşekkür etti.
Bulaşıcı Hastalıklar Yasasının Bakanlar Kurulu onayına sunulmasını doğru bulmadığını, çünkü bunun bilimsel kararları siyasileştireceğini dile getiren Denktaş, sağlık üst kurulların kurulmasının ardından alt kurullarla ilgili tüzük geçirilmemesi halinde çalışmaların anlamı olmayacağını kaydetti.
Sağlık Bakanlığı’nın sadece kamu doktorlarından değil tümünden sorumlu olduğunun söylendiğini dile getiren Denktaş, sıfır vaka olayının devam etmesinin yönetilmesi gerekirken yönetimsizliğin getirdiği durumdan endişe edildiğini belirtti.
İnsanların coronavirüs bulaşması halinde, “beceriksiz bir yönetimden dolayı” başlarına ne geleceğinden korktuğunu; son işe alınan 500  kişinin en azından kontrol mekanizmasında kullanılabileceğini söyleyen Denktaş, “ülkede eğitim ve sağlığın durduğunu, üniversitelerin öğrenci getirememeyle karşı karşıya olduğunu ve duvara toslama noktasına doğru gidildiğini” kaydetti.
Mevcut doktorların yeterince organize edilmediğini ve sürekli karar değiştirilerek güven ortamının bertaraf edildiğini söyleyen Denktaş, ülkenin tüm tıbbi imkanlarının tek elden organize edilerek halka güven verilmesi gerektiğini belirtti.
Yasadaki mevcut değişiklikle kendilerinin oyunun ret olacağını söyleyen Denktaş, “yasalara halk uyuyor, aslında yasalara hükümet  uymuyor” dedi.
İNCİRLİ
CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli, çok üzgün olduğunu ve ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı da kederli olduğunu belirtti.
Sağlık krizinin her geçen gün devam ettiğini dile getiren İncirli, “hükümetin yapması gerekeni  bugüne kadar yapmamakla halka karşı da suç işlediğini ve hükümetin artık hem öngörüsüz hem de içgörüsüz olduğunu”söyledi.
Hükümetin riskleri değerlendirmediğini ve tanımlayamadığını dile getiren İncirli, hükümetin sığınmasının artık safsata olduğunu savundu.
“Sayısını bilmediğimiz kadar yerel bulaş vardır ve bu insan sağlığı için büyük risktir. Pandemi hastanesi yoktur. Bunları söyleyince öfkelendiniz” ifadelerini kullanan İncirli, şu anda hastanede Covid-19 hastalarını yatıracak yer kalmadığını söyledi ve tüm bu eksiklerden dolayı halka karşı suç işlendiğini söyledi.
“Hükümetin kimseyi dinlemediğini, sadece kendi bildiklerini yapan bir hükümet olduklarını” dile getiren İncirli, “sizin bu yaptığınız siyaset değildir. Siz bu ülkenin insanlarını siyasetten soğuttunuz. En üzücü olan şey de tüm bu yaptıklarınızı değerlendiremiyor olmanızdır. İçgüdünüzün olmamasıdır. İçgörüden de yoksunsunuz.”şeklinde konuştu.
1 Nisan 2020 tarihinde kendisinin Sağlık Bakanlığına, pandemi sırasında çalışmak için dilekçe yaptığını dile getiren İncirli, Sağlık Bakanının şimdi de gönüllü sağlık çalışanı aradığını söyledi.
İncirli, sağlıkta çalışan insanlara destek olunması gerektiğini, onların onurlarıyla oynayarak bu savaşın kazanılmayacağını dile getirdi.
Bulaşıcı hastalıklar yasasını yaptıklarını ve bugün de değişimi için görüşme yaptıklarını çünkü bu yasada değişiklik yapılması gerektiğini fakat son toplantıda 11 Ağustos’ta Sağlık Bakanı’nın mevsimlik işçi adı altında istihdam yapmakta olduğunu dile getiren İncirli, mevsimlik işçi adı altında hemşire alınamayacağını defalarca söylediklerini ve insanların eğitimden geçmesi gerektiği halde önlemlerin alınmadığını ve bu kişilerin hastalandığını söyledi.
Bu sorumluluktan kaçamayacaklarını ve muhalefet, bilim ve sivil toplum olarak herşeyi söylediklerini fakat Sağlık Bakanın hiç dinlemediğini dile getiren İncirli, Bakanlar Kurulu’nun Covid’i bildirimi zorunlu hastalıklar listesine  alıp almadığını sordu?
“Hasta olan sağlık çalışanlarının günahlarını nasıl ödeyeceklerini” soran İncirli, Covid’in hafife alınmayacağını defalarca söylediklerini ve tüm iyi niyetlerle uyarılarda bulunduklarını fakat hükümetin neye güvendiğini bilmediklerini kaydetti.
Herşeyi herkesin bilemeyeceğini fakat okuyup bilenlere sormak gerektiğini dile getiren İncirli, Sağlık Bakanının süreci yönetemediğini söyledi.
Özel eğitime giden çocukların maske takamadığını ve mesafeyi koruyamadığını dile getiren İncirli, özel eğitimli çocukların ailelerine özel izinle işe gitmeme izni verilmesi veya evde bakılmalarıyla ilgili çalışmaların yapılması gerektiğini kaydetti.  
ROGERS
HP Milletvekili Jale Refik Rogers, 2018 yılında bulaşıcı hastalıklar yasasını geçirdiklerini fakat yasanın içeriğinin, çok daha küçük salgınları yönetebileceğinden dolayı tekrardan elden geçmesinin gerekli olduğunu belirtti.
Yasada çok detaylı çalışma yaptıklarını dile getiren Rogers, yasa çalışmasında katkı koyan herkese teşekkür etti.
Yasadaki maddeler hakkında bilgi veren Rogers, yasanın ivedilikle yürürlüğe girmesi gerektiğini kaydetti.
Sağlık çalışanlarının koordineli çalışmasının önemine dikkat çeken Rogers, Sağlık Bakanı’nın gönüllü çalışmaya yaptığı çağrıya karşın, sağlık bakanlığı müşavirlerinin de göreve çağrılmasının da önemli olduğunu  vurguladı.
ÖZDENEFE
CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe de konuşmasında, yasa çalışmaları hakkında bilgi vererek, katkı koyan herkese teşekkür etti. 
Yönetilemeyen bir süreçte yasalara ne kadar değişiklik yapılırsa yapılsın başarılı olunamayacağını dile getiren Özdenefe, “siz görevinizi yerine getiremeyeceksiniz…siz eksikliklerinizi gidereceksiniz…siz doktor ve hemşirelerle konuşup eksiklikleri tamamlayacaksınız ve siz herkese eşit davranacaksınız ki halk da kurallara uyacak.” ifadelerini kullandı.
“Bulaşıcı hastalıkların bildirimi yapılmadıysa Sağlık Bakanı’nın kürsüye çıkıp konuşmamasını” isteyen Özdenefe, birçok sağlık merkezinde yapılan testlerin sonuçlarının bildirilmesi gerektiğini ve bunların takip edilmesinin de hayati önem taşıdığını kaydetti.
Bilinmeyenlerin çok fazla olmaya başladığını ve bunun da endişe verici olduğunu söyleyen Özdenefe, yetki kimdeyse sorumluluğun da onda olduğunu belirtti.
Yasa değişikliğinde çok geç kalındığını dile getiren Özdenefe, bugünden sonraki sürecin şimdiden planlanması gerektiğini kaydetti.
Bu gidişle ve “bu kafayla” okulların da açılamayacağını dile getiren Özdenefe, “halkın hükümete güvenmediğini ve eğitimde bir neslin kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya kalındığını” belirtti.
Eğitimde de kriz masasına ihtiyaç olduğunu ve bu alınan kararların pedagojik açıdan değerlendirilip değerlendirilmediğini soran Özdenefe, eğitim bakanına “siz Kıbrıslı Türklerin nesillerine en büyük tehditsiniz…umutsuzluğunuza yazıklar olsun” ifadelerini kullandı. 
Eğitimle ilgili derhal bir kriz masası kurulması gerektiğini dile getiren Özdenefe, eğitim alamayan bu çocukların bu bedeli ödeyeceğini kaydetti.
ÇAVUŞOĞLU
Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu, yapılan konuşmalara cevap vermek istediğini dile getirerek, eğitim gailesiyle çalışmaya devam ettiklerini söyledi. 
Bakanlığın 6 aydan beridir topluma ışık tuttuğunu, yaz tatilinde tatil yapılırken bakanlığın çok büyük çaba sarf edildiğini dile getiren Çavuşoğlu, Haziran ayından beri eğitim kayıplarını mümkün olduğu kadar minimize etmeye çalıştıklarını kaydetti. 
1 Eylül’den itibaren eğitime başlama arzusuyla on-line eğitimi açtıklarını dile getiren Çavuşoğlu, eğitim kayıplarının olmaması için de 7 Eylül’de ilkokulların açıldığını fakat buna karşın da birçok sorunlarla karşılaştıklarını belirtti.
Daha önce ülkede online kurs yapılmadığını ve kendilerinin son hafta yaptıkları hizmetiçi kursun yanında öğretmenleri eğittiklerini ve 105 Bin saatlik hizmet içi kurs yaptıklarını dile getiren Çavuşoğlu, online dersler doğrultusunda yapılan hazırlıkların, bu ülkenin şartları bakımından “olağanüstü”  olduğunu söyledi. 
Okul müdürleri ve bakanlıkların düzenlediği kurslarla eğimden geçmeyen öğretmenin kalmadığını dile getiren Çavuşoğlu, yönetim anlayışı noktasında devletin imkan ve kabiliyetlerini öğrencinin lehine en iyi şekilde kullanabilmek adına en iyi performansı yaptıklarını kaydetti.
İmkan ve kabiliyeti uygun olan okullarda verilen online dersin diğer ülkelerden farklı olmadığını söyleyen Çavuşoğlu, bakanlığın internetin güçlendirilmesi için de sürekli girişimler yaptıklarını ve şu anda internet altyapısı olan yerlerde çok başarılı eğitimler yapıldığını kaydetti.
Bazı öğrencilerin tabletinin olmamasının kendisine de çok büyük sıkıntı verdiğini fakat bireysel olarak kendisinin elinden geleni yaptığını söyleyen Çavuşoğlu, hükümetin bilgisayar alımı için okullara gerekli talimatların verildiğini belirtti.
Ülkede herkesten dijital erişime katkı yapmasını talep ettiklerini dile getiren Çavuşoğlu, onbeş bin tablet projesi yaptıklarını ve birçok projede önemli rol oynadıklarını kaydetti.
Gelir eşitsizliğinin yarattığı sonucun giderilmesi için büyük çaba sarf ettiklerini faka bunun bir bakanın yürüteceği iş olmadığını ve herkesin seferber olması gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, okulların yararlanması için de BRT’den fırsat eşitsizliğini azaltacak bir yayın sürecine girdiklerini söyledi.
Müfredatların online eğitimle programlandığını ve meslektaşlarının çırpınarak hizmet vermeye çalıştığını dile getiren Çavuşoğlu, bakanlığa haksızlığın yapılabileceğini fakat hizmet vermek için çabalayan öğretmenlere yapılmaması gerektiğini vurguladı.
Bulaşıcı hastalıklar üst kurulunun görüşleri doğrultusunda okulların açılıp kapandığını kaydeden Çavuşoğlu, kurulun “özel eğitim okullarının kapatılması gerekir” demediği sürece kapatılmayacağını kaydetti.
Çavuşoğlu, eğitim kayıplarının giderilmesinde, telafilerinde ve öğretmenler yasasının tadilatlarında da birlikte olunması gerektiğini belirtti.
Yüksek öğrenimde yeni kayıtlarda verilecek destekleri anlatan Çavuşoğlu, üniversitelerin mağduriyet yaşamaması için gerekli tedbirlerin alındığı ve kayıt sürelerinin de uzatıldığını kaydetti.

ŞAHALİ 
CTP Milletvekili Erkut Şahali, ülkede eğitimle ilgili sorunlar yaşanırken, kararların sürekli değişirken, hükümetin her şeyi olumlu gösterme çabası içinde olduğunu savundu. 
 “Hükümet ne biliyor ne bilmek istiyor ne de öğrenmek istiyor” diyen Şahali, hükümetin Kıbrıslı Türkleri düşünmediğini ileri sürdü. 
Sağlık Bakanı Ali Pilli’yi eleştiren Şahali, son derece kaygılı olduğunu, iki milletvekilinin COVID-19’a yakalandığını söyleyerek, geçmiş olsun dileğinde bulundu. Şahali, söz konusu milletvekillerinin açıklamalarının ve yankılarının “kaygı verici” olduğunu söyledi. 
Salgının Meclis’te olduğu gibi halk arasında da yayıldığını söyleyen Şahali, muhalefetin uyarılarının hükümet tarafından dikkate alınmadığını ve bu noktaya gelindiğini savundu. 
Şahali, UBP ve HP’yi yani hükümeti bir bütün olarak değerlendirdiklerini söyledi. 
COVID 19’un Kıbrıs Türk halkını ciddi şekilde tehdit ettiğini söyleyen Şahali, hükümetin bu duruma yönelik vizyon ve öngörüsünün olmadığını, bilimsel akılla kararlar almadığını iddia etti. 
Uzman görüşleri ışığında anlaşılanın, bunların daha iyi günler olduğunu söyleyen Şahali, pandemi hastanesine yönelik sıkıntıları, eğitime yönelik açılımlarda yaşanan sorunları dile getirerek, alınan kararların sürekli değiştirilmesini eleştirdi. 
Sağlık Bakanı ve Başbakanın güven vermediğini savunan Şahali, konuyu ciddiye aldıklarını da hissettirmediklerini söyledi. 
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hükümet davranışları üzerinde de etkisi olduğunu dile getiren Şahali,  “Cumhurbaşkanlığının önemi COVID 19’un gölgesinde kalkmaktadır” dedi. 
Şahali, CTP’nin propaganda faaliyetlerini durduran ilk parti olduğunu, kitleleri buluşturacak etkinlikler yapmayacaklarını, Kıbrıs Türk halkının sağlığının her şeyden önemli olduğunu söyledi. 
Türkiye’den KKTC’ye su getirilmesine yönelik anlaşmanın UBP-CTP hükümetinin bozulmasında rol oynamadığını, anlaşmanın imzalanmasından bir ay sonra hükümetin bozulduğunu söyleyen Şahali ile Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu arasında bu konuda kısa süreli tartışma yaşandı. 
Şahali, suyla ilgili sorunlara işaret ederek, suyun yeniden akacağı tarihe ilişkin farklı açıklamalar yapıldığını, suyla ilgili siyasi gösteri yapıldığını, seçim yasaklarına rağmen kürsü kurulup açıklamalar yapıldığını, “demokrasiye müdahalenin” hasar yarattığını, devletin zarar gördüğünü söyledi. 
Pandemi hastanesi inşaatı sırasında da hitapta bulunulmasının seçim yasaklarına aykırı olduğunu söyleyen Şahali, bunların esnetip bükülecek meseleler değil demokrasiye zarar veren meseleler olduğunu savundu. 
OĞUZ
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz, dünyanın salgınla baş etmeye çalıştığını, hükümetin elindeki imkanlar dahilinde salgına yönelik çare ve çözüm bulmaya çalıştığını söyledi. 
Oğuz, dörtlü hükümet döneminde döviz krizinin baş gösterdiğini, bununla ilgili de yeterli tedbir alınamadığını belirtti. 
Muhalefetin “kuru kuruya muhalefet” yaptığını söyleyen Oğuz, ülkedeki su kaynaklarının etkin şekilde paylaşımı için çalışmalar yaptıklarını belirtti. 
Oğuz, yerel kaynaklardan sağlanan suyun artırıldığını, barajdan da su kullanıldığını, Türkiye’den KKTC’ye gelen suyla ilgili tamir çalışmalarının devam ettiğini, montaja geçildiğini, suyun tamirinin en erken zamanda bitirilmesinin herkesin gayesi olduğunu, bu konunun siyasileştirilmemesi gerektiğini söyledi. 
Oğuz, yeraltı kaynaklarının zenginleştirilmesine yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini, buna yönelik adımlar attıklarını ifade etti. 
ÇELER 
TDP Milletvekili Zeki Çeler, konuşması sırasında, “TDP hükümette olsaydı ne yapacaktı?” konulu, salgınla ilgili bir videonun milletvekillerinin sosyal medya hesaplarına ve TDP’nin sayfasına gönderildiğini belirtti. Çeler, söz konusu videoda pandemi döneminde yurtdışından ülkeye gelişlerde uygulanması gereken sisteme yer verildiğini söyledi. 
Çeler, “Bu izleyeceğiniz animasyonda, ülkemize yurtdışından gelecek olanların test sonuçları çıkana kadar veya geldikleri ülke kategorilerine göre uygulanacak karantina süreci ve denetimin ülke ekonomisine ağır külfetler getirmesi yerine, cüzi giderler ile toplum sağlığını korumaya yönelik sağlam adımlar atılabileceğini anlayabilirsiniz” dedi. 
Önerilerinin, QR kodlu bileklik uygulaması içerdiğini söyleyen Çeler, birkaç denetimden sonra bu sistemin oturtulabileceğini kaydetti. 
Çeler, bu adımların uygulanması halinde ülkenin sağlık ve ekonomik yönden ayrıca eğitimde de daha iyi bir noktada olacağını ancak bunların yapılmadığını söyledi. 
“Günü kurtaracayık değil geleceği yaktık” diyen Çeler, çalışma yaşamında geçmişten gelen kayıt dışı mücadelenin gerilediğini, kayıt dışı çalışan işçilerin pozitif olması halinde bunun gizlenme olasılığı bulunduğunu söyledi. 
Hükümetin denetim zafiyetinin devamı olarak, bu durumun sağlığa vurulan bir sekte olduğunu savunan Çeler, kapanmanın söz konusu olduğu dönemde gereken çalışmalar yapılsaydı bugün salgının bu kadar yayılmamış olacağını söyledi. 
Bundan sonra ne yapılacağını soran Çeler, uçuşlar açılacağı zaman salgının yeniden artacağını çünkü etkin bir sistem kurulamadığını savundu. 
Çeler, “Biz devletiz, vatandaşımız da ülkeye ayak basanlar da devletin koyduğu yasalara uymak zorundadır” dedi. 
TDP’nin önerilerine uyulamayacaksa, bu önlemler uygulamaya konamayacaksa bunu yapabilecek olanların hükümete gelmesinin yolunun açılması gerektiğini söyleyen Çeler, TDP’nin açtığı güvensizlik önergesine destek vermeleri çağrısında bulundu. 
TOROS 
CTP Milletvekili Fikri Toros, Sağlık Bakanına cesur olup halk sağlığını gözeten radikal kararlar alma çağrısında bulundu. 
Toros, Sağlık Bakanı’na, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu ve DSÖ kararlarını, komşu başarılı ada ülkelerinin uygulamalarını dikkate alması çağrısı yaptı. 
Ada etrafında gerilimin arttığını söyleyen Toros, dünya doğalgaz alanlarının yüzde 47’sinin Doğu Akdeniz’de olduğunu bu nedenle bölgenin öneminin arttığını kaydetti. 
Petrol ve doğalgaz yatakları üzerinde hak sahibi olan bölgelere değinen Toros, deniz yetki alanlarının netleştirilmesi noktasında sıkıntı yaşandığını söyledi. 
Toros, 1200 km sahili olan Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin, federal Kıbrıs oluşturulana kadar bu denklemin dışında bırakılamayacağını, dolayısıyla bu nedenle gerilimin arttığını, arabulucular aracılıyla diyalog sağlanmaya çalışıldığını kaydetti. 
Kıbrıs’ta acil bir şekilde kapsamlı bir çözüme ulaşılamazsa, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ve Doğu Akdeniz’deki gerilimin önlenemeyeceğini söyleyen Toros, Kıbrıs’ın bölgesel güvenliğin çekirdeği konumunda olduğunu belirtti. 
Bölgesel ve küresel oyunların kurulduğu, denklemlerin değiştiği bir ortamda Kıbrıs’ta adil, kalıcı, BM kararlarına bağlı bir çözüme ulaşılması gerektiğini söyleyen Toros, Kasım ayından sonra başlayacak süreçlere hep birlikte destek olunması gerektiğini belirtti.
Kapalı Maraş’ın BM kontrolünde, mülklerin de eksi yasal sahiplerine iade edilmesi ile açılabileceğini söyleyen Toros, bunun dışındaki uygulamaların Kıbrıslı Türkleri ve Türkiye’yi olumsuz etkileyeceğini belirtti.  
Toros, bu konuyu saptırarak seçimlere yönelik kullanmanın doğru olmadığını söyledi.  
ABD, Rusya, AB yetkililerinin ziyaretleri sırasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı ziyaret etmemelerini eleştiren Toros, kapsamlı federal çözümün sağlanamamasının Kıbrıslı Türklerin özne olmasını engellediğini söyledi. 
HASİPOĞLU 
UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, yasanın 2018 yılında çıktığını söyledi. 
DSÖ’nün açıklamalarına değinen Hasipoğlu, dünyada vaka ve ölümlerde rekor kırıldığını, ülkemizde de bunun üstesinden gelineceğine inanç belirtti. 
Yasanın içeriği ile ilgili bilgi veren Hasipoğlu, amacının bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve kontrolüne ilişkin kuralların belirlenmesi olduğunu söyledi. 
Hasipoğlu, yasanın; maske takmak, sosyal mesafeye uymamak, organizasyonlarda Sağlık Bakanlığının koyduğu kurallara ve bakanlığın taahhütnamelerine uymama gibi eylemlere getirilecek yaptırımları düzenlediğini kaydetti. 
Para ve hapis cezasının getirileceğini dile getiren Hasipoğlu, iş yerlerinin tedbirlere uyulmaması durumunda da para cezası ve iş yeri kapatılması gibi cezaların söz konusu olacağını söyledi. 
Hasipoğlu, “Bu yaptırımların uygulanması elzem hale gelmiştir” dedi. 
Yasa ile belediyelere de ceza uygulama yetkisi verildiğini belirten Hasipoğlu, Sağlık Bakanı ve katkı koyan herkese teşekkür etti. 
Hasipoğlu, Kapalı Maraş konusuna değinerek, kapsamlı müzakerelere feda edilmemesi gerektiğini, Kapalı Maraş’ın CTP’nin düşündüğü gibi BM’ye devredilmesi gereken bir toprak olarak görülmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını, orasının KKTC’nin toprağı olduğunu belirtti. 
Mülklerin iadesinin Taşınmaz Mal Komisyonu tarafından yapılacağını söyleyen Hasipoğlu, anlaşmaları reddeden Rum Yönetimi karşısında orayı kapalı tutmanın bir anlamı bulunmadığını kaydetti. 
Hasipoğlu, malların iadesinin BM gözetiminde yapılabileceğini, BM’ye iadenin ise bağlayıcılığı olmadığını, Rumlara Maraş’ın verilmesinin önerildiğini ancak onların planları reddettiğini ifade etti. 
Hasipoğlu, atılması gerekenin adımın hükümetin düşüncesi olduğunu, daha fazla vakit kaybetmemek gerektiğini söyledi. 
Taşınmaz Mal Komisyonu’na 281 Rumun başvuru yaptığını söyleyen Hasipoğlu, rakamlarla ilgili bilgi verdi. 

ANGOLEMLİ

Yasa önerisi görüşülürken söz alan TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli, “Maraş’ı açacaksanız açın. Bu konuyu seçime malzeme etmeyin” dedi.

Angolemli, ülkede yasaların uygulanmadığını, denetim yapılmadığını söyledi.

Yasanın belediyeleri kenara iterek Bakanlar Kurulu’na yetki verdiğini belirten Angolemli, Belediyeler Yasası’nda iş yeri açma-kapatma yetkisinin belediyelerde olduğunu, bu yasa ile yetkinin hükümete verildiğini bunun da Belediyeler Yasası’na aykırı olduğunu bu durumun kaos yaratacağını söyledi.

Angolemli, idari para cezası ve kapatma yetkisinin bakanlık ile birlikte belediye yetkililerine verilmesi gerektiğini, bu haliyle yasanın kaos yaratacağını belirtti.

Denetimsizlik ve koordinasyonsuzluğun faturasının ağır olduğunu söyleyen Angolemli, 30’ları aşan vakaların görülmeye başlandığını kaydetti.

Angolemli, söz konusu maddeye olumsuz, genele ise olumlu oy vereceklerini ifade etti.

DSÖ’nün önerilerine uyulmadığını Türkiye’nin karantina uygulaması dışında tutulduğunu söyleyen Angolemli, vakaların arttığını bilim insanlarının dinlenmediğini savundu.

Angolemli, “Önlemini al, sınırları aç ama bu yapılmadı, koordinasyon yok” dedi.

Yasanın geçeceğini ama denetleme yapılmazsa hiçbir şeyin değişmeyeceğini söyleyen Angolemli, belediye zabıtaları hatta askerin de denetim yapması gerektiğini, polis sayısının yeterli olmadığını belirtti.

Tüzüklerin de hazırlanması gerektiğini dile getiren Angolemli, “Denetim olmazsa hiçbir şey olmaz. Denetimsiz bir ülke olamaz. En iyi yasalar da çıksa bir işe yaramaz” dedi.

HAMZAOĞULLARI

CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları, 1 Temmuz’dan bugüne iki buçuk ayda 485 pozitif vaka tespit edildiğini, pandemi hastanesinin önemli olduğunu belirtti.

“Olması gerekirdi ama yapamadınız kendi aranızda anlaşamadınız” diyen Hamzaoğulları, eğer bu yapılsaydı şu anda okulların açılmış olacağını söyledi.

Hamzaoğulları, rastgele testlerin etkin bir şekilde uygulanamadığını, gereken tedbirler alınmadığını, hükümetin “biz hazırız” dediğini ancak okulların açılamadığını ifade etti.

Ülkenin kamu sisteminin çöktüğünü savunan Hamzaoğulları, hemşire adı altında alınan vakıflarda çalışan kişi olduğunu söyledi.

YDP ekibinin ziyarette bulunduğu Yeşilköy ve Sipahi’de yaklaşık 90 kişi ile temas edildiğini, bir kişinin pozitif olduğunu söyleyen Hamzaoğulları, bu kişilerin kendilerini izole etmesi ve testlerin tekrarlanması gerektiğini belirtti.

Hamzaoğulları, Çatalköy İlkokulu ve 9 Eylül’deki pozitif vakalarla ilgili bilgi talep etti.

Otobüs şoförlerinin hükümet tarafından ikiye bölündüğünü söyleyen Hamzaoğulları, taşımacıların zorda olduğunu, okulların açılacağının söylendiğini, buna yönelik taşımacıların gerekli hazırlıkları yaptığını kaydetti.

Hamzaoğulları, Maliye Bakanlığı’nın taşımacılara 30 günlük avans vereceğini, bazılarına 20 günlük avans verileceğini söylediğini belirterek, avansı ve ödeme tarihinin açıklanmasını istedi.

Maliye Bakanı’na gereken önlemleri alma çağrısında bulunan Hamzaoğulları, sektörün zorda olduğunu söyledi.

Karpaz Meslek Lisesi’ni yapanların hak edişlerini alamadığını söyleyen Hamzaoğulları, oraya yapılacak hizmetin hak ediş parasının ödenmesi gerektiğini belirtti.

PİLLİ

Sağlık Bakanı Ali Pilli, koronavirüsün tüm dünyanın sorunu olduğunu, çevre ülkelerde vakaların arttığını söyledi.

Bakan Pilli, “COVID 19 ile birçok ülkeden daha iyi mücadele ediyoruz. Halkımız sağlığına önem veriyor, biz de her şeyden önce sağlık diyoruz” dedi.

Sağlık Bakanlığı’nın halk sağlığı için ne gerekirse onu yaptığını ve yapmaya devam edeceğini söyleyen Pilli, dünyanın birçok ülkesinde KKTC’de otelde bekletilen vakaların evde bekletildiğini belirtti.

Pilli, bu hastaların eve gönderilmediğini, doktor kontrolünde tutulduğunu kaydetti.

Dünyanın birçok ülkesinde solunum zorluğu olmadıkça vakaların evde bekletildiğini dile getiren Pilli, alınan tedbirlerin birçok ülkeden daha iyi olduğunu söyledi.

“TAM DEĞİL AMA TAMA YAKIN HİZMET”

“Tam hizmet veremiyoruz, ama tama yakın bir hizmet veriyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz” diyen Pilli, tüm doktor ve sağlık çalışanlarına teşekkür ederek, onlarla sorunu olmadığını belirtti. 

Pilli, gösterişli cümlelerle kendini başarılı göstermeye çalışmadığını, gösterişli cümleler kuramadığını, bunun yerine vakaları asgariye indirerek başarı sağlamaya çalıştığını ifade etti.

100 tane daha hemşire ihtiyacı olduğunu söyleyen Pilli, önümüzdeki günlerde 50 hemşire daha alınması gerektiğini kaydetti.

Pilli, kışın enfeksiyon vakalarının arttığını, COVID 19 ile birlikte ciddi sorunlar yaşanabileceğini, dolayısıyla hedeflerinin COVID 19’u durdurmak ve kışa daha rahat girmek olduğunu kaydetti. 

Sağlık Bakanlığı’nın radikal tedbirler almaya kararlı olduğunu dile getiren Pilli, sağlık olmazsa ekonomi de olmayacağını vurguladı.

Pilli, özel hastanelerde yapılan testlerin ve pozitif vakaların Sağlık Bakanlığı’na bildirildiğini, tüm tetkiklerin bakanlığa iletildiğini kaydetti.

Covid 19 testleri pozitif olan YDP başkanına ve milletvekillerine geçmiş olsun dileklerinde bulunan Pilli, ikisinin de durumlarının iyi olduğunu söyledi.

Pilli, özel hastanenin pandemi oteline ilişkin protokol imzalandığını, oranın bakanlık kontrolünde olduğunu, ilacı bakanlığın verdiğini kaydetti.

Yasanın geçmesinin önümüzdeki günlerde alınacak kararlarda etkili olacağına inanç belirten Pilli, “Bu yasa bizim elimizi güçlendirecektir” dedi.  Pilli, yasaya emek veren herkese teşekkür etti.

Pilli, pandemiyi kontrol altına almaya kararlı olduklarını, sağlık ve halk için var olduklarını, 7/24 bunun için çalıştıklarını söyledi.

Güney Kıbrıs’ta vaka sayısının önümüzdeki günlerde artacağını belirten Pilli, KKTC’de vaka sayılarının şeffaf olduğunu, Sağlık Bakanı öğrenmeden vakaların başkaları tarafından öğrenildiğini, ülkenin yapısının bu olduğunu söyledi.

Pilli, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarını talepleri olması halinde ülkeye geri götürdüğünü söyleyerek, “Alıyorsa biz de göndereceğiz. Biz kovmadık, kendi istekleri ile gittiler” dedi.

Kararların sık sık değiştirildiği eleştirilerini yanıtlayan Pilli, yetersiz ve eksik kararların süratle giderildiği ve günün şartlarına uygun hale getirildiğini kaydetti.

Pilli, bu mücadelede Başbakan, bakanlar ve bakanlığının halk sağlığı için tüm radikal tedbirleri almaya hazır olduğunu ve alacağını söyledi. 

GÜNDÜZ

UBP Milletvekili Menteş Gündüz, “Hep şikayet eden bir toplum olduk” dedi.

Yasanın çok önemli bir yasa olduğunu ancak yasa haricinde birçok konunun bugün görüşüldüğünü belirten Gündüz, yasanın ceza uygulamasını gündeme getireceğini kaydetti.

Gündüz, öngörü olarak denetimlerin yetersiz kaldığı noktalarda belediyelerin dahil edildiğini belirtti.

Belediyeler Yasası’nın maske- sosyal mesafe- hijyen denetimine ilişkin maddesi olmadığını söyleyen Gündüz, dolayısıyla bir kaos yaşanmasının söz konusu olmadığını kaydetti.

Gündüz, yasanın halkın huzurunu kaçıran durumların giderilmesini sağlayacağını ifade etti.

Su isale hattına ilişkin reklam yapıldığına ilişkin söylemleri eleştiren Gündüz, yapılan çalışmaların öneminin büyük olduğunu söyledi.

Suyun yaşamsal olduğuna işaret eden Gündüz, pandemi sürecinde suyun öneminin bir kez daha ortaya çıktığını söyledi.

ŞAHİNER

CTP Milletvekili Salahi Şahiner, dünyada ölüm sayısının artarak devam ettiğini, işin daha yarısında değil başında olunduğunu önlemlerin buna göre revize edilmesi gerektiğini söyledi.

Sağlık altyapısındaki eksikliklere işaret eden Şahiner, bu durumun pandemi öncesinde de böyle olduğunu belirtti.

Şahiner, bu eksikliklere göre hareket edilmesi ve vaka sayısının minimal düzeyde tutulması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını söyledi.

Vakaların arttığını, ekonominin sıkıntıda olduğunu söyleyen Şahiner, eğitimin de aksadığını alınan kararların savunulacak yanı olmadığını, yönetimin değişmesi gerektiğini savundu.

TATAR

Daha sonra söz alan Başbakan Ersin Tatar, yasa değişikliğinin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Tatar, Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’nın geçirilmesine de katkı koyanlara teşekkür ederek, bu salgın ortaya çıkmadan önce pandemi hastanesinin Sağlık Bakanı Ali Pilli tarafından gündeme getirildiğini belirtti.

Tam donanımlı pandemi hastanesinin ekim ayına kadar tamamlanmasının beklendiğini dile getiren Tatar, yangın, deprem gibi başka salgın ve felaketlerde de kullanılabilecek bir merkez olacağını kaydetti.

Tatar, ekonomik sebeplerden dolayı sektörlerin yaşayabilmesi, ekonomik çarkların dönmesi için açılmanın gerekli olduğunu, daha sonra yerel bulaşın atmasıyla yeni tedbirler alındığını ve alınacağını ifade etti.

Sağlığa yapılan harcamalara değinen Tatar, ilk önce halkın sağlığının, daha sonra ekonominin geldiğini belirtti.

Tatar, Türkiye ile imzalanan anlaşmayla gelen katkılara ve önemine vurgu yaptı.

Milyar TL üzerinde bir kaynağın özel sektöre aktarıldığını söyleyen Tatar, sağlık ve ekonomik alanda atılan adımların küçümsenecek adımlar olmadığını kaydetti.

Tatar, tüm gelişmiş ülkelerin pandemiden dolayı yıkım ve darbe yaşadığını, KKTC’de ise bunun en az hissedilir şekilde yaşandığını belirtti.

Tatar, günün koşullarına göre tedbirlerin revize edildiğini ifade etti.

İç bulaşın kontrol altında olduğunu söyleyen Tatar, hükümet ortağı ile birlikte yapılan değerlendirmelerde alınan kararlarda halkın sağlığının gözetildiğini belirtti.

Koronanın ne zaman sona ereceğinin belli olmadığını kaydeden Tatar, “Temkinli olmaya devam edeceğiz, rehavete kapılmayacağız” dedi.

Herkesin kurallara saygı duyması gerektiğini belirten Tatar, yasanın amacının ceza kesmek para almak değil, yaptırım gücü uygulayarak tedbirlerin alınmasını sağlamak olduğunu kaydetti.

Tatar, vakaların artması ve azalmasına paralel tedbirlerin alınacağını belirtti.

Editör: TE Bilisim