Meclis Genel Kurulu’nda güncel konuşmalar yapılıyor. Konuşmalarda, “sağlık, yeni hastane, tarımsal üretim ve Hal Yasası” konularına değinildi.  

ŞAHİNER: “FİYATLAR ÇOK YÜKSELDİ, ÜRETİCİLER ÜRETİMDEN VAZGEÇİYOR”

İlk sözü alan CTP Milletvekili Salahi Şahiner “Tarımsal Üretimde Hal Yasasının Önemi” başlıklı konuşma yaptı.

Tarımsal ürünlerin fiyatlarının çok yükseldiğini söyleyen Şahiner, bunun siyasiler tarafından mercek altına alınıp gereken adımların acilen atılması gerektiğini belirtti.

Üreticilerin üretimden vazgeçmeye başladığını da kaydeden Şahiner, bunun önüne geçmek için gereken önlemlerin alınmasını istedi.

Şahiner, gıda güvenliği konusunda etkin denetimler yapılması gerektiğini de söyledi.

Dış ticaret açığını kapatmak açısından tarımsal ve hayvansal üretimin önemine değinen Salahi Şahiner, büyüklüğü 1 milyar TL’yi aşan bu sektöre gereken önemin verilmesini istedi.

CTP Milletvekili Salahi Şahiner, Hal Yasası’nın hâlâ geçirilmediğine işaret ederek bunun yarattığı sıkıntılara değinerek gerekenin yapılmasını istedi.

Şahiner, ülkede üretilen tüm ürünlerin hallerden geçmesi, kayıt altına alınması ve gıda güvenliği denetimlerinin yapılmasının önemine işaret etti.

OĞUZ: “HAL YASASI TÜM ÜLKENİN BEKLEDİĞİ BİR YASA”

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz da yanıt vermek üzere söz alarak Hal Yasası’nın tüm ülkenin beklediği bir yasa olduğunu kaydetti.

Önemli olanın Hal Yasası’nın Meclis’ten geçmesi değil hayata geçirilmesi olduğunu ifade eden Oğuz, bu kapsamda Ekonomi Bakanlığı’yla gerekli çalışmaların yürütüldüğünü belirtti.

Hal Yasası geldiğinde tarladan sofraya gıda süreci açısından önemli bir düzenleme geleceğini dile getiren Oğuz fiyatlardaki artışların mevsimsel olduğunu kaydetti.

Tarımsal üretimin önemine işaret eden Bakan Oğuz, elbette tarımsal üretimin destekleneceğini ancak tüketicinin de korunacağını söyledi.

Üretici kooperatiflerinin kurulmasının da önemli olduğunu kaydeden Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz, üreticilerin sertifikalı hale getirilmesinin önemine işaret ederek bu konuda çalışmaların sürdüğünü belirtti.

Oğuz, ithalat talebi geldiğinde üreticilerden ürünle ilgili bilgi alarak üreticiyi mağdur etmeden karar aldıklarını da söyledi.

İNCİRLİ: “HEM HİZMET ALANLAR HEM VERENLER MEMNUN DEĞİL”

CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli “Yeni Lefkoşa Devlet Hastanesi” konulu güncel konuşma yaptı.

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin zamanla ve nüfus artıkça yetersiz hale geldiğini dile getiren İncirli, hem hizmet alanların hem hizmet verenlerin memnun kalmaz hale geldiğini kaydetti.

“Geçtiğimiz günlerde yeni bir hastaneyle ilgili bir müjde geldi ama içeriğinde bir şey göremedim” diyen İncirli, hastanenin nerede, ne zaman, nasıl açılacağıyla ilgili bilgi verilmediğini dile getirdi.

Açıklamalarda hastanenin BRTK binası arkasına TC’den gelecek kaynakla yapılacağının ifade edildiğini söyleyen İncirli, Sağlık Bakanı’na bunun doğru olup olmadığını sordu.

“Bu yeni hastane Burhan Nalbantoğlu’nun yerini mi alacak? Nalbantoğlu hizmet vermeye devam edecek mi” diye soran Sıla Usar İncirli, Girne ve Güzelyurt hastaneleri yapılmış olsa bile Lefkoşa’ya 600-700 yataklı bir hastane gerektiğini, yeni hastanenin 500 yataklı olacağının söylendiğini belirtti.

İncirli, hastanelerin kâr güden kurumlar olarak kurgulanmasının CTP açısından kabul edilebilir olmadığını anlatarak kamusal sağlık hizmetlerinin önemine değindi. İncirli, yeni hastanenin yol sorununun nasıl çözüleceğini de sordu.

“Bu ihale nerede açılacak? Projeleri kim hazırlayacak? Kararları kim verecek” diye soran İncirli “işin yürütülmesi konusunda da birileri gelsin, bunları bizim için yapsın” diye düşünülmemesi gerektiğini dile getirdi.

İncirli, yeni hastanede teknik ekipman ve personel konusunun nasıl çözüleceğini sordu.

İncirli konuşmasında, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne yapılan EEG teknikeri istihdamında partizanlık olduğu yönündeki haberler konusunda da açıklama istedi.

PİLLİ: “LEFKOŞA’DA YENİ BİR HASTANE OLMAZSA OLMAZ”

Sağlık Bakanı Ali Pilli de hastane yapımında İncirli’nin kenarda durulmaması gerektiği sözleri üzerine hiçbir zaman köşede durmadığını her zaman gerekli mücadeleyi verdiğini dile getirdi.  

Nalbantoğlu Hastanesi’nin kapasitesinin üstünde hizmet verdiğini kendisinin de her zaman dile getirdiğini söyleyen Pilli, Lefkoşa’da yeni bir hastanenin olmazsa olmaz olduğunu da her zaman ifade ettiklerini anlattı.

“2020 yılında temel atma sözü verdik” diyen Pilli, koydukları bu hedef için çalışmalara başlandığını bildirdi.

Türkiye’deki yetkililere yeni hastane ihtiyacı konusunu defalarca aktardıklarını dile getiren Pilli, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer yetkililere teşekkür etti.

“YENİ HASTANE BRTK ARKASINA 270 DÖNÜMLÜK ARAZİYE YAPILACAK”

Yeni hastanenin BRTK binası arkasında önceden saptanmış 270 dönümlük bir araziye yapılacağını söyleyen Pilli, bunun erişimi son derece kolay bir mevki olduğunu anlattı.

Bazı yollarda altyapı çalışmalarının tamamlanmadığını söyleyen Sağlık Bakanı Ali Pilli, bu yolların yapılacağı sözünü de aldıklarını açıkladı.

“HER ODADA BİR YATAK OLACAK... FİNANSMAN TC’DEN”

500 yatak kapasiteli hastanenin koğuş tipi değil her odada bir yatak olacak şekilde düzenleneceğini anlatan Pilli, hastanenin tüm finansmanının TC tarafından karşılanacağını belirtti.

Yap işlet devret sisteminin kesinlikle kullanılmayacağını dile getiren Pilli, hastanenin her türlü işlemin yapılabilecek kapasitede olacağını dile getirdi.

“GİRNE’YLE İLGİLİ AÇIKLAMA HAFTAYA”

Güzelyurt Hastanesi’nin tamamlanması adına atılan adımları kısa süre içinde açıklayacağını söyleyen Bakan Pilli, Girne’ye yapılacak hastane konusunda da önümüzdeki hafta açıklama yapacaklarını kaydetti.

“NALBANTOĞLU HASTANESİ KAPATILMAYACAK… EK KONTENJAN SÖZÜ ALINDI”

Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin kapatılmayacağını söyleyen Pilli Kıbrıslı Türk öğrenciler için Türkiye’deki tıp fakültelerinde ek kontenjanlar açılacağı sözünü aldığını da dile getirdi.

Sağlık Bakanı Ali Pilli, “Sağlığa yapılan yatırım insana yapılan yatırımdır” diyerek, o yüzden yatırım yapmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

ŞAHALİ

CTP Milletvekili Erkut Şahali “Hükümet gıda güvenliğini tehdit ediyor” başlıklı konuşma yaptı.

İlaç Eczacılık Dairesi deposuna ilaç girişlerinin de, çıkışlarının da kaydının tutulabilmesine imkan olmadığını dile getiren Şahali, devlete ait ilaç envanterinin doğru şekilde yapılamaz durumda olduğunu kaydetti.

İlaç Eczacılık Dairesi’ne acilen raf sistemi kurulması gerektiğini söyleyen Şahali, bunun sadece 100 bin TL’lik kaynakla yapılabileceğini dile getirdi. Buna ek bin lira ile otomasyon sisteminin de kullanılabilir hale gelebileceğini savunan Şahali, bu projelerin acilen hayata geçirilmesini istedi.

Bakanlar Kurulu’nun yetkisi ve haddi olmayan birçok işleme imza attığını dile getiren Şahali gıda güvenliği konusunda da bu yönde işlemler yapıldığını kaydetti. Bitki sağlığı mevzuatına aykırı işlemler yapıldığını söyleyen Şahali, Bakanlar Kurulu’nun tütün ürünlerinin bitki sertifikasından muaf sayılarak adaya sokulması yönünde karar almasını eleştirdi.

“Bakanlar Kurulu hangi yetkiye dayanarak bu karara imza atıyor” diye soran Şahali, bunun toplum sağlığını tehlikeye attığını savundu. Şahali “Yürürlükteki mevzuata uyum konusu pazarlığa tabi değildir” dedi.

Ülkede hala tam teşekküllü bir devlet laboratuvarı bulunmadığını söyleyen Şahali, bununla ilgili herhangi bir adım atılıp atılmayacağına dair de görünürde bir şey olmadığını kaydetti.

OĞUZ

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz da cevap vermek üzere çıktığı kürsüde Erkut’a yönelik “şova devam ediyor” eleştirisinde bulundu.

Oğuz, tütün fabrikasının talebi üzerine sözkonusu ürünü getirmeye çalıştıklarını ancak kurumdaki memurun sertifikasız işlem yapamayacağını söylediği ve karantina tüzüğünün eksikliği nedeniyle sorun yaşandığını söyledi. Oğuz, bu nedenle böyle bir yöntem izlediklerini ve bunu yaparken de tütünle ilgili gerekli araştırmayı yaptıklarını kaydetti

Dursun Oğuz, Türkiye’ye girişi olan bu ürünün toplum sağlığını tehdit ettiğini söylemenin doğru olmadığına işaret etti. “Bizim bundan ne çıkarımız olabilir?” diye soran Oğuz, karantina tüzüğüyle ilgili çalışmalarının devam ettiğini anlattı.

Oğuz “Sağlık yönünden risk olsa Türkiye Cumhuriyet bu ürünü niye alsın?” diye sordu.

PİLLİ

Sağlık Bakanı Ali Pilli de İlaç ve Eczacılık Dairesi’nde sorun olduğunun doğru olduğunu kaydederek, hedeflerinin otomasyona geçerek, sorunu kökten çözmek olduğunu dile getirdi.

Bu sorunları çözmek ve otomasyona geçmek konusunda kararlı olduklarını kaydeden Pilli, iki ay içinde sorunlar çözülerek, bu sisteme geçileceğini kaydetti.

ŞAHALİ

Yeniden söz alan CTP Milletvekili Erkut Şahali elde ettiği verileri sınamadan topluma sunmadığını kaydetti.

Ülkedeki mevzuatın hiçbir tarımsal ürününün, ister mamul, ister yarı mamul olsun, sağlık ve menşe sertifikası olmadan girmesine izin vermediğine işaret eden Şahali, Oğuz’un Sağlık yönünden risk olsa Türkiye Cumhuriyet bu ürünü niye alsın?” yönündeki sözleriyle ilgili “O zaman siz gidin, Türkiye’deki bakan gelsin” dedi.

Şahali Türkiye’deki mevzuatla KKTC’deki mevzuat arasında yığınla farklılık olduğunu belirtti. Lida bakterisi nedeniyle KKTC’den giden patateslerin Türkiye’ye kabul edilmediğini anımsatan Şahali, “Herkes kendi sorumluluğundaki işleri kendi mevzuatına göre yapar” dedi.

Şahali, başka ürünler için de benzeri talep gelse ne yapılırdı sorusunu sordu.

ÖZDENEFE LİMAN VE İHALE KONUSUNDA KONUŞTU

CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe “Girne Antik Limanı’nın iyileştirilmesi ve ihale süreci” başlıklı konuşma yaptı.

Girne’nin önemine işaret eden Özdenefe, Girne’nin sadece turizm açısından bir vitrin bir marka değeri değil, çok sayıda insan için manevi değer olan bir yer olduğunu kaydetti.

Girne Limanı’nın denize boşaltılan çöplerden, atık sulardan ve vergilerin toplanmamasına kadar hep olumsuz şekilde anıldığını dile getiren Özdenefe, bölgede hem bir yetki hem bir çevre karmaşası olduğunu belirtti.

Şehirde plansızlık ve fiziki durumuyla ilgili sorun ve kargaşa olduğuna da işaret eden Özdenefe, bakımsızlığın yarattığı harap olma sürecinin de artarak devam ettiğini söyledi.

Özdenefe, limandaki değişikliklerin dokuya uygun olmadığını ve park ve tuvalet sorununun giderilemediğini de hatırlatarak, tüm bunların bir kaosa sebep olduğunu belirtti.

Önemli bir adım atılarak tadilat konusunda ihaleye gidileceği haberini aldıklarını ancak aylar geçmesine rağmen bunun gerçekleştirilmediğini kaydeden Özdenefe, bu gecikmeyle ve neler yapılacağıyla ilgili açıklama istedi.

Özdenefe, bunun bir hükümet meselesi olmadığını, yapılacak projelere destek vermeye hazır olduklarını kaydetti.

Bir sonraki kışı beklemeden tadilat için adım atılmasının gerekliliğine işaret eden Özdenefe, ayrıldığı söylenen bütçenin de gelecekte işe yaramaz hale gelebileceği konusunda uyarıda bulundu.

Özdenefe, oradaki esnafla ilgili yapılması planlananları ve en az sıkıntının nasıl sağlanacağını sordu.

İhale sözleşmesiyle ilgili yapılması gerektiğini düşündükleri hakkında bilgi veren Özdenefe, günün sonunda bu sürecin doğru şekilde tamamlanmasının tüm ülke için önemli olduğunu vurguladı.

ÜSTEL: “İHALE YARIN SONUÇLANACAK”

Turizm Bakanı Ünal Üstel, bu konunun tüm ülkeyi rahatsız ettiğini ve bugüne kadarki tüm hükümetlerin bu konuda ihmali olduğunu kaydetti.

Girne Limanı’nın ülkenin kalbinin attığı yer olduğunu söyleyerek, bu konuda ilk olarak burası için bütçe ayırıp projelendirme yaptıklarını kaydetti.

Üstel, hazırladıkları dosyanın Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan 2 ay gecikmeyle geçtiğini ve yaşanan diğer aksaklıklar yanında, esnafın yeni yılı geçirelim talebini haklı bulduklarını bir gecikme de orada yaşadıklarını dile getirdi.

İhalenin yarın sonuçlanacağını açıklayan Üstel, 15 Nisan’da bitirilmek üzere esnaftan da imza aldıklarını, bu boyutta büyük bir projenin titizlikle çalışılması gerektiğini söyledi.

Yetki karmaşasıyla ilgili de yaşananları sıralayan Üstel, tüzüklerde iyileştirme yaptıklarını, denetleme konusundaki yetki karmaşasını ortadan kaldırmayı istediklerini belirtti.

Yapılacak düzenlemelerle ilgili de bilgi veren Üstel, mendireğin yanındaki asfaltın söküleceğini belirtti ve yapılacak diğer teknik çalışmaları anlatarak eski şekline getirmek için ne lazımsa yapılacağını kaydetti.

LİMAN İKİ AY KAPALI KALACAK

Üstel, çalışmalar sürerken iki ay civarında süreyle limanın kapalı kalacağını da dile getirdi.

Bakan Üstel, esnafa düşük faizli kredi imkanı sağlamak için de çalışma yaptıklarını söyledi.

Üstel, Limanda, 80 tane sahipsiz balıkçı teknesi bulunduğunu ve yapılan tüzüklerle bunları noter eşliğinde kaldırıp Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi’ne teslim edeceklerini belirtti.

Çöp konusunda attıkları adımları da esnafla iş birliğinde tüzük çerçevesinde düzenleyeceklerini kaydeden Üstel, tüm bunların ardından limanı eski değeriyle halkla buluşturacaklarını kaydetti.

AKANSOY: “MARAŞ’TA HASSAS DAVRANILMALI”

CTP Milletvekili Asım Akansoy da “Kıbrıs Sorunu ve Maraş Bağlamı” başlıklı konuşma yaptı.

Akansoy, bu konuda bir dizi tartışma yaşandığını ve konuşulması gereken çok şey olduğunu ifade ederek, 22 Eylül’de Ankara’da başlayan sürecin halkın yüzde 65’lik tavrından tamamen farklı olduğunu kaydetti.

Kapalı Maraş’ta düzenlenen toplantıda Güvenlik Konseyi’ne çok ters düşmeyecekleri vurgusunun yapılmasının sevindirici olduğunu ifade eden Akansoy, Bakanlar Kurulu’nun açılacağı kararı üzerinden tartışmaların sürdüğünü söyledi.

Akansoy, Dışişleri Bakanı’nın daha önce “açacağız demedik envanter sayacağız” dediğini hatırlatarak son yapılan açıklamaların ardından bu açıklamanın da yenilenmesi gerektiğini belirtti.

Güvenlik Konseyi’nin Maraş’ın özel statüsüne dikkat edin şeklinde açıklamalar yaptığını da anımsatan Akansoy, bu açıklamalara bir dizi örnek verdi.

Akansoy, uluslararası hukuktan elde edilenleri kaybetmemek için hassas davranılması gerektiğini söyleyerek, Taşınmaz Mal Komisyonu’yla birlikte hareket edilmesini önerdi.

Akansoy, Vakıflar İdaresi’yle ilgili iddiaların da yapılan açıklamalarla ortadan kalktığını söyledi.

Maraş’ın 5 milyar Euro ve 5 yıllık zaman dilimiyle eski haline gelebileceğinin söylendiğini hatırlatan Akansoy, “Bu Maraş macerasının bedelinin büyük olacağını düşünüyorum. Müzakere sürecinde elde edilen kazanımlar umarım elimizden gitmez” dedi.

Akansoy, daha aktif siyaset yapılması ve hak ve çıkarlar konusunda ortak hareket edilerek yol alınması gerektiğine inandığını kaydetti.

TÖRE: “MARAŞ’TA YENİDEN FARELER DEĞİL İNSANLAR YÜRÜSÜN

UBP Milletvekili Zorlu Töre, “Ortadoğu ve Doğu Akdeniz” başlıklı konuşma yaptı.

BM Güvenlik Konseyi’nin bu bölgeyle ilgili ekonomik çıkarları doğrultusunda açıklama yaptığını ifade eden Töre, gerçekler görülmediği sürece Türkiye’nin de KKTC’nin de kendi kararlarını üretmek zorunda kaldığını söyledi.

“Maraş’ta yeniden fareler değil insanlar yürüsün” diyen Töre, Maraş’ta bir de “Mavi Vatan” olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtti.

Suriye’nin BM Güvenlik Konseyi yüzünden bugünkü haline geldiğini savunan Töre, Maraş’ın açılması halinde uluslararası hukukun da uygulanacağını ve bu süreç için bir dizi formül bulunabileceğini söyledi.

Denizlerdeki yetki alanının da KKTC tarafından kullanılması gerektiğini dile getiren Töre, geçmişte yapılan kapsamlı anlaşmanın nasıl bozulduğunu ve yaşananları anlattı.

Rumların Annan Planı’na evet demiş olması halinde bugün kapalı Maraş diye bir sorun olmayacağını, kendilerinin de haklarını arayamayacağını savunan Töre, “Allah şaşırttı bu Rumları da yoksa biz tüm haklarımızı kaybedecektik” dedi.

Maraş’ın açılması sürecinde uygulanabilecek formüllere de değinen Töre, Cumhurbaşkanı Akıncı ve bazı siyasilerin kime hizmet ettiğinin anlaşılamadığını, KKTC’nin menfaatlerini koruyan bir tavırları olmadığının görüldüğünü iddia etti.

“Herkes kendine çeki düzen verecek, burada devlet vardır” diyen Töre, Maraş konusunda atılan adımların çok yerinde olduğunu ve devam etmesi gerektiğini belirtti.

HAMZAOĞLULARI

CTP milletvekili Biray Hamzaoğulları da “İskele Bölgesinde Eğitim” konulu konuşma yaptı.

Hamzaoğulları, İskele-Bafra yolunun 8 yıl önce TC’de ihale edilmiş olmasına rağmen halen tamamlanmadığını anımsatarak, İskele TMK binasının ihale adımının 26 Nisan’dan önce tamamlanabilmesi için az vakit kaldığını anımsattı.

Mehmetçik Ortaokulu’nun liseye dönüştürülmesi için çalışmaların başlatılması gerektiğine işaret eden Hamzaoğulları, o bölgedeki okul eksiklikleriyle ilgili bilgi verdi.

Bölgede ihtiyaç duyulan 20 öğretmenin eksikliğinin giderilmesi için yapılabilecekleri sıralayan Hamzaoğulları, bölge okullarıyla ilgili tek tek bilgi verdi ve yapılması gerekenlerle ilgili önerilerini sıraladı.

ÇAVUŞOĞLU: “YABANCI ÖĞRENCİLER İÇİN EĞİTİMCİLERİ EĞİTMEYİ AMAÇLIYORUZ”

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu da, eğitimin her yıl daha iyiye gitmek zorunda olduğunu vurgulayarak, bu nedenle Vizyon 2030 Çalıştayı yaptıklarını hatırlattı.

Çavuşoğlu, ortaya çıkan çeşitliliğin ardından yabancı öğrenciler için eğitimcileri eğitmeyi amaçladıklarını belirterek bu noktada atılan adımları aktardı ve sorunun farkında olarak büyük bir mücadele verdiklerini kaydetti.

Artan öğrenci sayısıyla okul binalarının yetersizliğinin farkında olduklarını ve bu eksikliklerin giderilmesi için neler yaptıklarını anlatan Çavuşoğlu, tüm paydaşlarla sürdürülen seferberlik sonucunda okulları yenileyip eğitim yılına hazır edebildiklerini vurguladı.

Derslik yapmaya devam ettiklerini, kurumsal okullar yapılması gerektiğini ve bağışlanan iki okulun Eylül ayına kadar kazandırılmış olmasını temenni ettiklerini belirten Çavuşoğlu, Ötüken İlkokulu’nu özel eğitim okulu olarak hayata geçirdiklerini ve bugün alınan Vakıflar İdaresi kararıyla, İskele Kolej binası yapılmasıyla ilgili çalışmaların başlatıldığını duyurdu.

Vakıflardan gelen karar metnini okuyan Çavuşoğlu, bugün ek bütçenin Bakanlar Kurulu’ndan geçirilerek nihai sonuca ulaşarak Eylül’de eğitime başlamayı planladıklarını söyledi.

Nazım Çavuşoğlu, daha çok okul ihtiyacı olduğunu 2 yılda 7 okula ihtiyaç olduğunu belirlediklerini ve bu konuda yapmayı planladıklarını anlattı.

Bakan Çavuşoğlu, Mehmetçik İlkokulu’yla ilgili de çalışmaların devam ettiğini sonuca varılması halinde açıklama yapacaklarını söyledi.

Toplantının son bölümünde, UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, “Maraş Açılımı” başlıklı konuşma yaptı.

Kapalı Maraş’ın dünkü Genel Kurul’da bayağı tartışıldığını, bugün de konuyla ilgili bilgi vermek istediğini söyleyen Hasipoğlu, Maraş’ta yapılan toplantının açma kararı içermediğine işaret ederek yıllardır Maraş konusunda yapılan önerileri ve çalışmaları özetledi.

281 BAŞVURUDAN 87’Sİ TAZMİNAT ALDI, DİĞERLERİ İADE TALEP ETTİ

Hasipoğlu, 6 kez reddedilen önerilerin sahibi olan Kıbrıs Türk tarafının artık bekleyecek bir şeyi olmadığını ifade ederek, 1984’te alınan kararda yasal sahiplerine iade kararı olduğunu, 281 kişinin de başvuru yaparak, 87’sinin tazminat, diğerlerinin iade talebinde bulunduğunu açıkladı.

Hasipoğlu, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun sulh protokolü imzalaması halinde ihtilaf konusu yapılacak bir şey kalmayacağını belirterek, bu adımların uluslararası hukuka uygun olduğunu vurguladı.

“İLK ADIM ASKERİ BÖLGE KONUMUNDAN ÇIKARMAK OLMALI”

İlk atılması gereken adımın Maraş’ı askeri bölge konumundan çıkarmak olduğunu ifade eden Hasipoğlu, bu yönde atılan adımla iade yolunun da açılmış olacağını söyledi.

Güneyin ortak herhangi bir adım atmadığını, bunun yanında her ortak konuyu, varılacağı varsayılan anlaşmaya aktardığını kaydeden Hasipoğlu, artık bekleyen bir politikanın olamayacağını belirtti.

Toplantıya çağrılmayanların Maraş konusunda nasıl bir adım attığını ya da niye adım atmadığını sorgulayan Hasipoğlu, bundan böyle beklemeyeceklerini kaydetti.

ANGOLEMLİ

Meclis’te son konuşmayı TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli, “Tarım Sektörünün Sorunları” konusunda yaptı.

Angolemli, tarım kesiminin aylık geliri olmadığını bu nedenle bu kesimi desteklemek gerektiğinden yola çıkılarak, sigorta ve gelir desteği gibi sistemler getirildiğini anımsattı.

Doğrudan gelir desteği ödemeleri ve bugünkü durum hakkında değerlendirmelerde bulunan Angolemli, küçükbaş hayvancıya verilmesi gereken ödeneğin de 2 aydır verilmediğini kaydetti.

Angolemli, “Temlik “ denilen sistem yüzünden üreticilerin ne kadar para aldıklarını dahi bilemediğini, Genel Tarım Sigortası Fonu kapsamında olmayan aksilikler nedeniyle de üreticin hayvancının mağdur olduğunu anlattı.

Angolemli, Genel Tarım Sigortası Fonu’nun hangi durumlarda tazmin edeceğinin yeniden belirlenmesi gerektiğini kaydederek, üretici hayvancıdan alınacak yüzde 2’lik kesintiyle güvencelerinin de sağlanabileceğini belirtti.

İmalatçıların koyun sütü almamak için çabaladığını ve bu sütlerin üreticinin elinde kaldığını ifade eden Angolemli, bu şekilde giderse küçükbaşın yok olacağını kaydetti.

Angolemli, konuyla ilgili yapılması gereken çalışmalara örnekler verdi.

Et fiyatlarıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Angolemli, Tarım Bakanlığı’nın bu konularda çözüm üretmesi gerektiğini söyledi.

TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli, geçmişte kuzuların satılarak donmuş et getirildiğini ancak uzun vadede kuzuları alanların vazgeçtiğini, donmuş etlerde de hile yapıldığını ve bir dizi sorun yaşandığını dile getirdi.

OĞUZ: “244 BİN HAYVAN AZ... DAMIZLIK İÇİN İHALEYE ÇIKACAĞIZ”

Angolemli’yi yanıtlayan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz ise ithal eti düşünmediklerini fakat fiyatlardaki anomaliden gündeme geldiğini ancak bunun donmuş olmayacağını ve ithal etin devlet eliyle getirileceğini kaydetti.

Oğuz, 244 bin hayvan sayısının nüfusa göre az olduğunu ve damızlık için ihaleye çıkma kararı aldıklarını ifade ederek, ülkede üretim yapılması politikasından vazgeçmeyeceklerini belirtti.

Bakan Oğuz, hayvan desteklerini Maliye Bakanlığı’nın vereceği kalemden yapacaklarını, arpada fiyat indirime gittiklerini, süt konusunda da fiyat düzenlemesini kendi bütçelerinden koyarak dengelediklerini belirtti.

Oğuz, sütteki kotayı kaldırarak toplama yoluna gittiklerini, temlik sisteminin kalkması için de çalışma başlattıklarını kaydetti.

Veteriner Dairesi’ne 15 yıl sonra 7 veteriner 6 teknisyen almak için adım attıklarını söyleyen Oğuz, hastalıklarla ilgili yapılacak ödemeleri de sıralayarak, çiftçilere ve hayvancılara yatırım yapılmasıyla ilgili de paydaşlarla çalışma yapmaya başladıklarını söyledi.

Oğuz’un konuşmasıyla Meclis bugünkü çalışmalarını tamamladı. Bir sonraki toplantı haftaya pazartesi saat 10.00’da yapılacak.