Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz Özbekistan’da gerçekleşen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 7. Tarım Bakanları Toplantısı’na katıldı.

Bakanlık açıklamasına göre toplantıya Türkiye, Azerbaycan, İran, Pakistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’dan Tarım Bakanları katıldı.

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 7. Tarım Bakanları Toplantısında konuşan Oğuz, tarımsal alanların dünya genelinde azalmakta olduğunu dile getirerek, sürdürülebilir tarımın öneminin daha fazla ortaya çıktığını söyledi.

Covid salgını ile birlikte tarımın ve tarımsal faaliyetlerin devletler için hayati önem taşıdığı gerçeği ile yüzleşildiğini kaydeden Oğuz, artan ihtiyaç ve talep nedeniyle günümüzde birim alandan daha fazla miktarda ve daha kaliteli tarımsal ürün alma mecburiyetinin doğduğunu, tüm bilimsel ve saha çalışmalarının bu çerçevede ele alınmaya başlandığına belirtti.

Oğuz,  ‘’Bir yandan dünya nüfusu hızla artarken diğer yandan hayati öneme sahip tarımsal alanlar giderek azalmakta, sürdürülebilir tarımın önemi daha da artmaktadır. Bu olumsuz şartlara ek olarak, son iki yıldır etkisini gösteren küresel Kovid salgını tarımın ve tarımsal faaliyetlerin devletlerimiz için hayati önem taşıdığı gerçeği ile yeniden yüzleşmemizi sağlamıştır” dedi.

Bakanlığının ülkede tarımsal verimin ve kalitenin artırılmasına yönelik bio teknoloji yatırımları yapmaya devam ettiğini dile getiren Oğuz, 2019 yılında faaliyete geçen bio teknoloji laboratuvarında bitkisel doku örneklerinden istifade ederek virüslerden arındırılmış bitki ve fidan yetiştiriciliği yapılmaya başlandığını anlattı.

-Gıda güvenliği konusu

“Küresel öneme sahip bir başka tarımsal konu ise hepimizin de bildiği gibi gıda güvenliği konusudur. Ülkeler vatandaşlarının tükettiği gıda ürünlerinin gerek bireysel gerekse toplum ölçeğinde güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler. Günümüzde küresel salgın hastalıklar, bölgesel çatışmalar ve üretimi artırmaya yönelik kontrolsüz tarımsal ilaç kullanımı gibi faktörler nedeniyle gıda güvenliği zaman zaman ulusal güvenlik meselesi haline gelecek kadar büyük önem kazanmıştır” diye konuşan Bakan Oğuz, KKTC’ye yurt dışından ithal edilen ve yerli üreticiler tarafından üretilen tüm tarımsal ürünlerin rutin şekilde pestisit analizine tabi tutulduğunu, tahlil sonuçlarının ise kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşıldığını belirtti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde hayvancılık faaliyetleri ve hayvansal üretimin sürdürülebilir koşullara kavuşması amacıyla bakanlık tarafından başlatılan Hayvan Eradikasyon Projesi’nin devam ettiğini de ifade eden Oğuz, “Bu çerçevede, ari işletmeler oluşması ve daha izlenebilir et ve süt ürünleri temin edilmesi amaçlanmaktadır. Ülkemizde üretilen sütün yüzde 70 kadarı Kıbrıs’a özgü bir süt ürünü olan hellim ve peynir üretiminde kullanılmaktadır. Önemli bir ihraç ürünümüz olan hellim başta Türkiye olmak üzere, körfez ülkeleri ve İran’a ihraç edilmektedir. Ülkemizin başlıca tarımsal ve hayvansal ihraç ürünleri hakkında bilgi vermek isterim. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yıllık 100.000 bin ton civarında narenciye ürünü ihraç edilmektedir. Bunların büyük çoğunluğunu teşkil eden valensiya portakal ve mandora mandalin Türkiye ve 3. dünya ülkelerindeki pazarlara ulaşmaktadır. Bir diğer önemli ihraç ürünümüz olan enginarda yıllık 10 milyon adetlik bir üretim kapasitesi ve erken hasat avantaji (turfanda) ile Türkiye pazarına satılmaktadır. İhraç ürünlerimiz arasında önemli bir yer tutan ve lezzeti dış pazarlarda bilinen Kıbrıs patatesi ise Türkiye ve Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir” diye konuştu.

 Su ve toprağın tarımsal faaliyetlerin gerçekleşebilmesi için olmazsa olmaz girdilerin başında geldiğini de dile getiren Oğuz, “Ülkemiz, Akdeniz ikliminin etkisinde, su yönünden fakir bir ülkedir. ancak, ütopik bir proje olarak dillendirilen Türkiye Cumhuriyeti’nden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Akdeniz altına döşenen borularla su taşınması projesi, 2016 yılında dünyada ilk olma özelliğini taşıyan büyük bir mühendislik mucizesi olarak hayat bulmuştur. Türkiye karasularında 23 km, Akdeniz geçişi 80 km ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti karasularında 3 km olmak üzere, toplam 106 km uzunluğundaki boru hattı ile Türkiye’nin Anamur bölgesinden kaynaklanan su, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Geçitköy Barajı’na akmaya başlamıştır. Yıllık 75 milyon metreküp su taşıma kapasitesi olan projeden 2021 yılında 33 milyon metreküp temin edilmiş, ülkemizdeki tarımsal arazilerin tamamına suyun ulaştırılması için gereken altyapı çalışmaları devam etmektedir. Gerek içme suyu gerekse kullanım suyu olarak Kıbrıs Türk halkının ihtiyaçlarını karşılamaya başlayan bu can suyu projesi, ülkemizin sürdürülebilir sosyo-ekonomik gelişimine doğrudan ve çok büyük bir katkı sağlamıştır. Yeri gelmişken, bu büyük projenin hayata geçirilmesi için siyasi ve ekonomik her türlü desteği Kıbrıs Türk halkından esirgemeyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve tüm yetkililere huzurunuzda teşekkür etmeyi bir borç bilirim” dedi.

Oğuz, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Sekretaryası gerekse dost ve kardeş EİT üyesi ülkeler ile tarımsal faaliyetler, hayvancılık, sürdürülebilir çevre ve enerji konularında işbirliği yapmaya, üniversiteler ve kamu kurumları aracılığıyla uzmanlık projeleri geliştirmeye hazır olduklarını da vurguladı.

Editör: TE Bilisim