Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem ile Tabipler Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut, eğitimin, okulların durumu ve alınması gereken sağlık tedbirleriyle ilgili basın toplantısı düzenledi.

GÜRKUT: “VİRÜSE ADAPTE YAŞAMAK İÇİN DÜZENLEME GEREK”

KTOEÖS’te yer alan basın toplantısında ilk sözü alan KTTB Başkanı Dr. Özlem Gürkut, dünyayı etkisi alan Covid-19 salgınından ülkenin de etkileneceği konusunda uyarılar yaptıklarını, Mart ayında ülkenin de salgından etkilendiğini kaydetti.

“Uzun bir kapanış süreci ardından, çok hızlı ve maalesef plansız, tavsiye edilmeyen bir şekilde açılım sürecine girildi” diyen Gürkut, artık kimsenin kurallara uymadığını söyledi.

Dünyadaki pandemi sürecinin sona ermediği ve 1 Temmuz’dan sonra uçuşların da başlamasıyla virüs görülen ülkelerle temasa geçileceğini ifade eden Gürkut, virüsün varlığına adapte olarak yaşayabilmek adına bazı düzenlemeler yapılması gerektiğini vurguladı.

YENİ DERS YILI İÇİN ÖNLEMLER

Okullar konusunda Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile bir takım görüşmeler yaptıklarını, eğitim süreci için bütün tarafların bir araya gelerek, ortak görüşler ortaya koyacakları çalışma grupları oluşturulması gerektiğini söyleyen Gürkut, yeni ders yılı için bütün önlemlerin alınması gerektiğini belirtti.

Tabipler Birliği Başkanı Dr. Özlem Gürkut, ülkede bir süredir hiç vaka görülmemesinin sevindirici olmakla beraber, hastalığa karşı korunma kapasitesinin azalmış olduğunu gösterdiğini ifade ederek, önlem alınmadan yaşama geçiş şeklinin endişe verici olduğunu, gerekli önlemlerin bir an önce alınması gerektiğini sözlerine ekledi.

EYLEM: “HÜKÜMET SÜRECİ EL YORDAMIYLA YÖNETMEYE ÇALIŞTI”

KTOEÖS Başkanı Selma Eylem de ortak basın açıklamasını okuyarak, Covid-19 salgını nedeniyle Mart ayından beri her alanda olduğu gibi eğitimde de kesinti ve yetersizlikler yaşandığını, bu dönemde kamusal hizmetlerin önemi ile devletin bu hizmetlere yeterli bütçe ayırıp yatırım yapmasının gerekliliğinin bir kez daha ortaya çıktığını kaydetti.

Yaşanan süreçte hükümetin krizi yönetemediğini, “Ben yaparım olur mantığıyla” hareket ettiğini ve hâlâ etmeye devam ettiğini ileri süren Eylem, “Defalarca uyarmamıza rağmen toplumun tüm kesimlerinden oluşan bir kriz yönetimi oluşturulmamış hükümet el yordamıyla bu süreci yönetmeye çalışmış, tüm dünyada bu süreçte çalışanlar desteklenirken bizde hükümet kendi halkını kesintilerle geçim derdine sokmuş, sosyal devlet anlayışından uzak kararlar üretmiştir” dedi.  

Yaklaşık 50 gündür pozitif vaka çıkmama başarısının sivil toplum örgütlerinin bilgilendirmesiyle yönlendirilen ve kurallara uyan halkın olduğunu vurgulayan Eylem, UBP- HP Hükümeti’nin bugün pandemi riski yokmuş, bu virüs ortadan kalkmış gibi kararlar üretmeye devam ettiğini kaydetti.

“HASTANE VE ALTYAPI HAZIR DEĞİL… HALK RİSKLE KARŞI KARŞIYA”

Mevcut açılımlarla pozitif vaka görülmemesinin sevindirici olduğunu, ancak uçuşların başlamasıyla oluşabilecek durum riski için hiçbir tedbir alınmamasını eleştiren Eylem, şöyle devam etti:

“Ne yılan hikayesine dönen pandemi hastanesi, ne de mevcut hastanenin altyapı donanım ve organizasyonu hazırlanmamış halkımız bugün bu riskle karşı karşıya bırakılmıştır.

Bu süreçte, tüm imkansızlıklara rağmen özveriyle görev yapan sağlık çalışanlarımıza, uzaktan eğitim adı altında yapılan ancak yetersiz olan ve eğitimdeki eşitsizliği bir kez daha gözler önüne seren faaliyetlere, sağlık tedbiri olarak bakanlığın sadece 10 maske 2 kolonya gönderip okullarda göreve çağırdığı, ancak okullarla ilgili görüş alması gerekirken hiçe saydığı okul yöneticisi ve öğretmenlerimize özverili çalışmalarından dolayı teşekkürü bir borç biliriz.

Salgınla ilgili yapılan testlerin sayısı ve güvenirliği ile ilgili şüpheli durum hâlâ mevcutken, olası ikinci dalgaya karşı bu kadar hazırlıksızken Sağlık Bakanı hâlâ durumu raporlayamamış, risk grubunu dahi ilan edememiştir.”

KTOEÖS Başkanı Selma Eylem, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı’nı “Yasa tüzük tanımaz bir anlayışla tek yanlı kararlar üretmekle” suçlayarak, “Yasa gereği akademik takvimin sendikamızla istişare edilerek hazırlanması gerekir. Ancak istişare ‘ben bakanın istediği gibi günaşırı farklı bir takvim hazırlarım, size ve aynı anda okullara da gönderirim’ demek değildir” dedi.  

Sınavla öğrenci alan okulların sınav tarihlerine tek yanlı karar veren ve ısrarla değişmeyen, akademik takvimi buna göre şekillendirmeye çalışan bakanlığın bu anlayışı ve takvimlerinin kabul edilebilir olmadığını söyleyen Eylem, bu çerçevede takvime konulup ilan edilen diploma törenleri için bakanlar kurulunun sağlık açısından kalabalık ortamları yasaklama kararı nedeniyle bakanlığın tüm sorumluluğu üzerine alması gerektiğine dikkat çekti.  

“DİPLOMA TÖRENLERİNDE SORUMLULUK BAKANLIĞIN”

Eylem şöyle devam etti:

“Her bölgede stadyum gibi açık hava alanlarının tören donanımı, maske takılıp takılmadığını kontrol edecek, takmayanlara maske dağıtacak, sosyal mesafenin korunmasını denetleyecek, girişte katılanların ateşini ölçecek personeli  bakanlık sağlamalıdır. Mezun sayısı fazla olan ve en az bin kişinin katıldığı bu okullarımızın diploma törenleri ancak bu şekilde takvimlemeyle tüm sorumluluk bakanlığa ait olmak üzere yapılabilir. Ayrıca kronik hastalığı olan ya da kanser atlatmış öğrenci, öğretmen ve velilerimizin bu törenlere katılmaması için bakanlık gerekli çağrıyı yapmalıdır.”

Yeterli ve hatta hiç hademesi olmayan okullarda altyapı ve sağlık koşullarının sağlanması ayrıca bu koşulların kontrolünün yapılmasının imkansız olduğuna da değinen Eylem, “Bunun yanında temizlik malzemelerini dahi kendi imkanlarıyla almaya çalışan, kantin gelirlerine bakanlığın el koyduğu ve sayın bakanın bütçe ayırdı diye kamuoyunu yanılttığı okul idarelerimizin özellikle bu dönemde bu organizasyonları yapması olanaksızdır” diye konuştu.  

Sağlık ve eğitim alanında örgütlü kurumlar olarak, Sağlık Bakanlığı ile Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığıyla kavga etmeye değil, birlikte çalışmaya ve halkın sağlığı, eğitim için gerekeni yapmaya hazır olduklarını vurgulayan Selma Eylem, “Hükümete seçim kaygısıyla sürdürdüğü politikalara son vermesi çağrısı yapar sosyal devlet anlayışıyla halkın yararına kararlar üretmelerinin anayasal zorunluluk olduğunu hatırlatırız” dedi.