Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Birleşik Krallık Parlamentosu KKTC Dostluk Grubunun ev sahipliğinde Lordlar Kamarası’nda konuşma yaptı. 

Lord Northbrook’un başkanlık yaptığı oturuma, Lord Maginnis, Lord Kilclooney, Lord Sharkey, Lady Butterworth, Baroness Hooper, MP Andrew Rosindell katıldı. Toplantıyı birçok diplomat da takip etti. 

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay, toplantıda, Birleşik Krallığın Avrupa Birliği’nden çıkışı (Brexit) sonrası Kuzey Kıbrıs ile ticari ilişki geliştirmesine ilişkin konuştu. 

Kıbrıs Türkü’nün yıllar önce olduğu gibi, Birleşik Krallığın AB’dan çıkışı sonrasında yeniden bu ülkeyle ticaret yapabilmesi, ürünlerini satabilmesi imkanı doğabileceğini ifade eden Özersay, bu konuda bazı fırsatlar olduğunu belirtti ve birlikte çalışarak bu fırsatları değerlendirebileceklerini söyledi. 

İngiltere’nin Kıbrıslı Türklerle ticaret ilişkileri geliştirmesinin Kıbrıs Türk halkı için  önemini vurgulayan Özersay, hidrokarbon, ulaşım, enerji, hellim ve Kıbrıs müzakere sürecine ilişkin soruları da yanıtladı. 

Özersay, hidrokarbon konusunda Güney Kıbrıs ile aynı çalışmaları yaptıklarını, bu konuda bir çözüm bulunması için her zaman barışçıl hareket ettiklerini ifade etti.

Rum tarafının ortak zenginlikleri Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmak istemediğini söyleyen Özersay, Rum tarafı nasıl bazı şirketlere ruhsat verdiyse, KKTC olarak kendilerinin de aynısı yaptığını belirtti. Özersay, Rumlarla bu ortak zenginliğin birlikte kullanılması için çalışmak istediklerini ancak olumlu yanıt alamadıklarını kaydetti.

Kıbrıslı Türklerin ada etrafındaki doğal kaynakların ortak sahibi olduğunu ve haklarına sahip çıktıklarını ifade eden Özersay, bu konuda işbirliği geliştirilebileceğini kaydetti. 

“KAZILAR TÜRKİYE ADINA DEĞİL KIBRIS TÜRKÜ ADINA YAPILIYOR”

Özersay, şöyle devam etti:

“Yavuz gemisi bizim ruhsat verdiğimiz yerde, bizim için çalışma yapıyor. Türkiye için değil. Bu kaynakların ortak sahibi olan Kıbrıslı Türkleridir. Kıbrıslı Rumlar ne yapıyorsa, biz de aynısını yapıyoruz. Bizim lisans verdiğimiz sahalarda, bizim adımıza Yavuz gemisi tarafından yapılan çalışmaları ‘Türkiye, Kıbrıs’ın zenginliklerine göz koydu’ şeklinde bir algı yaratmaya çalışmak sadece ve sadece Kıbrıslı Rum propagandasıdır ve gerçeği yansıtmaz. TPAO bir şirkettir ve bizim verdiğimiz lisanslarla, bizimle yapmış olduğu sözleşme çerçevesinde, Rumlar’ın yabancı şirketlerle yaptığı sözleşmeler gibi bizim adımıza araştırma yapmaktadır.”

Birleşik Krallık ile geçmiş yıllarda uzun süre ticaret yaptıklarını, bu çerçevede Brexit ile birlikte İngiltere’nin Kıbrıs Türk halkına yeniden destek olabileceğini ve birlikte çalışıp ticaret kapasitesini artırabileceklerini ifade eden Özersay, Brexit sonrası ticari ilişkilerin geliştirilmesine engel olabilecek bir düzenleme alınmamasını temenni etti. 

“DAHA GERÇEKÇİ BİR ORTAKLIK İÇİN BİR AN ÖNCE İŞBİRLİĞİ YAPILMALI”

Kudret Özersay, Kıbrıs’ta mevcut şartların federal bir ortaklık için uygun olmadığını, bu nedenle iki taraf arasında sınırlı sayıda konuda işbirliği yapılarak, daha farklı bir ortaklığın kurulması için yeni ve yaratıcı fikirler ortaya konulması gerektiğine dikkat çekti.

Özersay, şöyle devam etti:

“Federal ortaklık paylaşmaya dayalı bir ortaklık modelidir. Oysa Kıbrıs Rum tarafı yönetimi ve zenginliği bizimle paylaşmaya hazır değildir. Bu nedenle görüşmelerin paylaşmaya değil, işbirliğine dayalı ortaklık modelleri üzerine yoğunlaşması gerekir. Bugün adada fiilen iki devletin olduğu bir gerçektir. Bunu yok saymadan bu gerçeği dikkate alarak çeşitli konularda işbirliği yapmaya başlamamız artık kaçınılmazdır. Avrupa Birliği de böyle bir mantık üzerine kömür ve çelik konusunda işbirliği yapılarak, kurulmuş olan bir ortaklıktır. Benzer şekilde kademeli ve evrensel bir yaklaşımla daha gerçekçi bir ortaklık kurulabilir. Özetle çözüm; çözümden önce işbirliği ile mümkündür. Çözüme giden yolda işbirliği en önemli araçtır”