Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali,tarımın ülke ekonomisine katkısını, istihdam payını artırmak ve topyekûn refahta tarımın payının hak ettiği düzeye çıkarılmasını sağlamak gayretinde olduklarını söyledi.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Bakan Şahali, Tarım Öğretiminin 173’üncü yılı nedeniyle Ziraat Mühendisleri Odası tarafından Güzelyurt’ta düzenlenen etkinliğe katılarak, konuşma yaptı.

Bakan Şahali, akademisyenlerin öğretilerinden istifade etmenin koşulsuz bir zorunluluk olduğunu belirterek, “Bunu yapabildiğimiz oranda tarım emekçisinin alın terinin değeri artar, ürünün değeri artar ve üretim artar. Bu artışlarıntamamının arzu edilen sonuçları doğrulabilmesininbir diğer koşulu da satış güvencesinin, satış ihtimalinin sağlanmasıdır. Ürünün ne dalında, ne pazar tezgâhında kalmadan paraya dönüşebilmesinin sağlanabilmesi gerekir. Üreticinin sorumluluğunu tek başına üretmekle sınırlı saymak günün sonunda o alın terinin hakettiği değeri bulmaması anlamına gelir. O nedenle satışı, üretim süreçlerindeki disiplinle birlikte ele almak, alın terinin değerinin gerçek anlamda ortaya çıkabilmesinin koşulu olarak sayılmalıdır” dedi.

Bakan Şahali, devletin üretimin hem disiplin içerisinde gerçekleşmesi hem üreticinin uyması gereken kurallar konusunda net bir biçimde bilgilendirilmesi,hem de pazarda oluşan satış güçlüklerinin aşılmasıiçin üretim süreçlerinde olduğu gibi, satış süreçlerinde de sahip olduğu kaynaklar nispetinde destek olmasının önemine değindi. Bunların tamamının düzgün çalıştığı zaman sürdürülebilirliğin ortaya çıktığını anlatan Bakan Şahali, ancak bu kavram altındaki unsurların çok fazla dikkate alınmadığını anlattı.

Bakan Şahali, üretim ayağı, pazar ayağı, devlet ayağıve üreticiörgütlülüğü birarayageldiği zaman sürdürülebilirlikleilgili ihtimallerin ortaya çıktığını dile getirerek, bakanlığın sürdürülebilir bir destek programı uygulama konusundaki hassasiyetini ifade etti.

Bakan Şahali, üretim girdilerinin yeterliliği ve standardizasyonun sağlanamadığı sürece, destek programında bir standartın tutturulmasının mümkün olmayacağına işaret etti.

Tarımsal verimliliğin en temel unsur olan suyun, üretici açısından standart hale getirilebilmesi halinde,hem maliyetle hem kalitesiyle çok daha sürdürülebilir bir destek programının uygulanması mümkün olabileceğini ifade eden Bakan Şahali,bu konuda bakanlığın akademi ile birlikte çalışmalaryürüttüğünü anlattı. Üniversitelerin sağladığı insan kaynağının deneyimbirikiminden maksimum düzeyde yararlanılmaya çalışıldığını belirten Şahali, “Ülkemizde bu konuda öncü üniversitelerimiz, LAÜ ve UKÜ’dür.

Türkiye’de Ege Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi ve son olarak Akdeniz Üniversitesi ile çok ciddi işbirliklerimiz gerek proje odaklı gerekse genele yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Bunun yanında,Türkiye’de muhatap bakanlığımız olan Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığı ile de çok derin işbirliklerimizsözkonusudur. Bu işbirliklerinin hem kapsamını genişletmek hem de belli noktalarda çok daha öze odaklanarak, birlikte üretmekkonusunda anlayış birliğimiz, ortak çabalarımız vardır. Bunların tamamı, KKTC çiftçisinin öncelikle sektörde kalması, daha fazla kazanabilir hale gelmesi ve hem ürün niteliğinin hem de ürün miktarının satış güvencesiyle birlikte artmasını sağlamaya dönük girişimleridir” dedi.

Bakan Şahali, KKTC’nin dünyanın anladığı anlamda bir devlet olmadığını, gerek siyasi gerek ekonomik izolasyonlar nedeniyle dünyadakidevletlerin kendi kabiliyetleri ile yaratabildikleri fırsatları yaratma konusunda dezavantajlı olduğunu aktardı. Ülkenin, uluslararası ticarette etkin bir unsur olabilmek için diğer devletlerin sahip olduğu avantajlardan yoksun olduğunu ifade eden Şahali, “Dolasıyla rekabet, bizim için çok daha çetin koşullarda gerçekleşmektedir. Ancak rekabet konusunda, siyaseten veya ekonomik koşullar nedeniyle sahip olduğumuz dezavantajları aşacak belli başlı fırsatlar da vardır. Erkencilik konusunda sahip olduğumuz avantaj, önemli bir fırsat ifadesidir. Pazarda fırsat ürünü diye nitelendirilecekürünlere yönelmek, buna uygun bir bitki desenin yerleştirilmesi dezavantajlarımızın bir kısmının telafisi bakımından son derece önemlidir. Bu fırsatı yakalayabilmek için kendi imkânlarımıza ek olarak, TC’nin gerek hibe, gerek bütçe katkısı olarak sağladığı destek, son derece önemlidir ve bu somut hedef doğrultusundadeğerlendirilmekdurumundadır” dedi.

AB’nin sağladığı hibe programına da değinen Bakan Şahali, ülkedeki tarım standartınıngeliştirilmesiyle ilgili konuların öncelikli olarak ele alınmasını sağlayabilecek girişimler konusunda ısrarcı olduklarını ve bunun sonucunda belli aşamalarkatettiklerini kaydetti.

“Bugünü son derce önemli addediyorum” diyen Bakan Şahali, geleneksel üretim uğraşı olan tarımın, akademinin takviyesinden yararlanarak, bilimsel bir disiplinle ele alınıp sürdürülerek çok daha önemli bir ekonomik uğraş olduğunu, tarımın sadece bir üretim faaliyeti değil, aynı zamanda bir ekonomik faaliyet olduğunu ortaya çıkarmak bakımından son derece önemli olduğunu söyledi.

Devlet olarak sadece mali kapasiteyle tarımı yönetmek, yönlendirmek ve koordine etmek gibi bir uğraşla meşgul olmadıklarını vurgulayan Bakan Şahali, “Bunun yanında günün koşullarına uygun mevzuatın geliştirilmesi de bizlerin temel görevleri arasındadır. Bu konudaki çalışmalarımızı yine muhataplarımız olan üretici birlikleri ile birlikte ele alıyoruz. Göreve geldiğimiz günden beri, gerek mevzuatımızı yenileme bakımından gerekse, örneğin Organik Tarım Yasası gibi,mevzuatımızda hiç yer almayan konuların mevzuatımızın bir unsuru haline getirilmesi bakımından, son derece ciddi çalışmalar yaptık. Bu çalışmalarısürdüreceğiz ”diye konuştu.

Bakan Şahali, bu çalışmaları sektördeki ihtiyaçlar yanında,vizyoner bir bakışla akademinin çizdiği yolda sektöre öncülük edecek bir tavırla da ele alacaklarına dikkat çekerek, “Gayretimiz, tarımın ülke ekonomisine katkısını, istihdam payını artırmak ve topyekûn refahta tarımın payının hak ettiği düzeyeçıkarılmasını sağlamaktır. Bu uğraşlarımızı sürdürürken zaman zaman tökezlediğimiz olacak, zaman zaman hata yapma ihtimalini de öngörüyoruz. Ancak önemli olan yapmaya çalışmak. Yapmaya çalışmak, statüko dediğimiz durağanlıktan kurtulmak, yapanların arkasından koşmaktan çok daha avantajlı bir durumdur. Bizler bu gayretle hareket ediyoruz” şekkindeki düşüncesini dile getirdi.

Bakan Şahali, üreticinin sadece üretmekle meşgul olmak yerine,örneğinkooperatifleşerek, örgütlenerek üretim sonrası süreçler üzerinde de söz ve hak sahibi olacağı bir dinamizmle üretim faaliyetinin içinde kalmasını sağlamanın önemine işaret etti.

“Bizlerdevlet olarak kooperatif kurup,üreticilerin o kooperatife ortak veya üye olmasını sağlama misyonuna sahip değiliz” diyenŞahali, üreticinin kendi inisiyatifi ile örgütlenmesi, üretim girdilerini planlarkenüretim sonrasına ilişkin süreçleri ele alırken çok daha dinamik, çok daha avantajlı ve çok daha isabetli bir durum yaratabileceği yönündeki inancını paylaştı. Gerekli mevzuatın hazırlanmasında, sadece destek unsuru olabileceklerini belirten Şahali, esasinisiyatifin üreticiden gelmesi gerektiğinin altını çizdi.

Bakan Şahali, tarım konusunda bilinenlerin asla yeterli olmadığına inananlardan olduklarını ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Dolasıyla bu konuda biliyoruz demek yerine, bilmiyoruz ama öğrenmeye ciddi anlamda gayret sarfediyoruz, öğrenmekten bıkmıyoruz, usanmıyoruz diyenlerdeniz. O nedenle fotoğraf vermek için değil,öğrenmek için buradayız.”