Başbakan Hamza Ersan Saner, Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı oldu.

Lefkoşa Elysium Park Salonu’nda saat 12.00’de gerçekleştirilen 12. Olağanüstü UBP Kurultayı’nda tek aday olan Başbakan ve UBP Genel Başkan Vekili Ersan Saner UBP Genel Başkanı ilan edildi.

Divan oluşumunun ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam eden Kurultay’da divan başkanı Zorlu Töre, tek aday olan Ersan Saner’i UBP Genel Başkanı ilan etti.

UBP Genel Başkanı ve Başbakan Ersan Saner yaptığı konuşmada, şahsına gösterilen güven ve verilen destek için teşekkür etti.

Saner konuşmasına “Biz çok ama çok büyük bir aileyiz. Sevdamız birdir, yolumuz ulvidir, hedefimiz aynıdır, bizler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni sonsuza dek yaşatma kararlığında olanlarız, Türk milletinin kopmaz bir parçası olmaktan gurur duyanlarız… Bizler Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs adası denilen, stratejik önemi hayli büyük olan bu topraklar üzerinde, kendine ait kara parçası üzerinde özgürce yaşaması, kendi devletinde kendi kendini idare etmesi, refah ve güven içinde geleceğe yürümesi için var olanlarız. Bizler, Türkiye’yi Anavatan bilen, Türkiye’nin bizler için öneminin bilincinde olan, Türkiye ile kardeşçe, karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı ilişkilerimizi geliştirmeyi görev sayanlarız” diyerek başladı.

Covid 19 salgını sonrası dünyanın tarihinde yeni bir dönemin başlangıcının sinyallerinin verildiğini belirten Saner, “Dünyanın bu dönemden sonra artık eskisi gibi olmayacağı kesindir” dedi.

Globalleşmenin ilk turunun tamamlandığı ve ikinci evresinin halklar arasında daha keskin ayrımların yaşanacağı bir döneme doğru evrildiğini ifade eden Saner, 2020’de bir milat olarak dünyadaki savaşların şekil değiştirdiği, dünya ülkeleri arasındaki savaşların biyolojik kimyasal ve siber savaşlara doğru evrildiği bir döneme girildiğini söyledi.

Saner, dünyanın en güçlü askeri donanımına sahip ülkelerin bile Covid 19 salgınına karşı yaşadığı sağlık ve ekonomik problemlerin ortada olduğunu söyleyerek, burada da dünya ile birlikte aynı kaderin paylaşıldığını belirtti.

Hiç görülmemiş ve yaşanmamış bir salgın ve ekonomik olarak sıkıntılı bir döneminden geçildiğine işaret eden Saner,  “Bu zor süreçte Ulusal Birlik Partisi olarak yine vatan sevgisi, Halkımıza hizmet etme anlayışımızla hareket ettik ve hükümeti kurduk” dedi.

“HALKIMIZIN BEKLENTİLERİ DOĞRULTUSUNDA PARTİMİZE DÜZGÜN BİR ROTA ÇİZEBİLDİK”

Saner, kimseyi, hiçbir partiyi rencide etmek istemediğini, ancak kendilerinin yüksek sorumluluk anlayışı olmasaydı, ülkenin çok ihtiyacı olmasına rağmen, bu zor dönemde hükümetsiz kalınabileceğini, daha derin siyasi bir kriz içine girilebileceğini belirtti.

11’nci Olağanüstü Kurultaylarında, Genel Başkanlık seçiminin 2’nci turunu iki kişinin adaylıktan çekilmeleriyle tamamlayamadıklarını kaydeden Saner, “ama sorumluluk anlayışımız yine üst çıktı ve kısa süre içinde halkımızın beklentileri doğrultusunda partimize düzgün bir rota çizebildik” dedi.

Bir yandan kendilerine görev verilen hükümet kurma çalışmalarıyla uğraşırken, diğer yandan, birlik beraberliklerini bozmadan partilerini bugün yapılan kurultaya taşıdıklarını söyleyen Saner, “Hükümetimizi kurduk, dün güvenoyumuzu aldık ve halka hizmet yoluna koyulduk” dedi.

Saner konuşmasının devamında, “Ekim ayında Cumhurbaşkanlığı seçimini bizim adayımız kazandı ama unutmayalım ki Hükümet programında da belirttiğimiz gibi gelecek yıl ekim ayında Milletvekilliği Genel Seçimimiz var.  2022 yılı Haziran ayında ise yerel seçimlerimizi yapacağız. Ve tabii ki, eğer salgın nedeniyle bir sorun yaşamazsak,  gelecek yılın Haziran ayına kadar gerçekleştirmemiz gereken, köy, mahalle, ilçe kongrelerimiz, Genel Başkanlık dahil yetkili diğer bazı organlarımız için seçim yapacağımız Olağan Kurultayımız var. İnşallah hayırlısı ile bunları da teker teker, günü zamanı geldikçe, UBP’ye yakışır bir şekilde kardeşçe, başarı ile geride bırakacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın” dedi.

HİÇ BİR ŞEKİLDE HALKIMIZIN SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATACAK BİR ADIM ATMAYACAĞIZ

Dünya ile birlikte tarihte benzeri görülmemiş, öldürücü, yıkıcı bir salgın döneminden geçildiğini vurgulayan Saner, salgın sürecini sağlık açısından en iyi şekilde atlatmak üzere 9 aydır yoğun bir gayret içinde olduklarını ve halkın duyarlılığı, sağlık çalışanlarının üstün gayretleriyle vaka ve yaşamlarını yitirenlerin sayısının azlığı bakımından dünyanın en başarılı ülkesi durumunda olunduğunu belirtti.

Son günlerde vakalarda bir artış söz konusu olsa da alınan önlemler sayesinde durumun kısa süre içinde yeniden normal seyrine döneceğine inandığını kaydeden Saner, “Buradan bir kez daha ilan ediyorum: bizim için halkımızın salgından korunması, sağlıklı olması her şeyden önemlidir ve bilim insanlarımız, uzmanlarımızın önerileri bizler için esastır. Hiç bir şekilde halkımızın sağlığını tehlikeye atacak bir adım atmayacağız” dedi.

Saner, yeni bir geniş çaplı iç kapanmaya gitmeden salgın sürecini tamamlamanın başlıca amaçları olduğunu bu nedenle de yurt dışından ülkemize girişleri kısıtlama, asgari noktada tutma yoluna gittiklerini vurguladı.

Sağlık alt yapısının düne göre çok daha iyi durumda olduğunu söyleyen Saner, Türkiye’nin desteğiyle Acil Durum Hastanesi’nin tamamlandığını personel ihtiyacının da en yakın zamanda giderilerek en randımanlı şekilde halka hizmet vermesinin sağlanacağını belirtti.

Saner şöyle devam etti;

“Lefkoşa’ya 500 yataklı yeni bir Devlet Hastanesi yapılması için önümüzdeki günlerde Anavatan Türkiye ile önemli adımlar atacağımıza yürekten inanıyorum. Girne yeni hastanesi ile Güzelyurt Hastanesi’nin bir an evvel bitirilmesi de hedeflerimiz arasındadır. Salgını atlatabilmek için tüm dünyada aşı uygulanması sürecine geçilmek üzeredir. Biz de yine Anavatan Türkiye’nin büyük desteği, bize sağlayacağı 300 bin aşı ile inşallah en kısa zamanda bu sürece dahil olacağız. Ekonomiye gelince; Değerli kardeşlerim yakında bir Ankara ziyaretim olacak. Ankara’dan hem oluşan bütçe açığımız hem de sektörlerimizin ayakta kalması, sıkıntılarının aşılması ve alt yapı çalışmalarımızın tamamlanabilmesi, salgın sonrası döneme hazırlanabilmemiz için destek isteyeceğim. Bir kere şunu belirtmek isterim ki Anavatan Türkiye’nin yardım ve desteği olmadan bu krizi atlatmamız mümkün değildir. İyi ki Anavatanımız vardır… Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay’a bir kez daha buradan, KKTC’nin sorunlarının aşılması için gösterdikleri anlayış ve destekleri için yürekten teşekkür ederim…”

Ankara ziyaretinin ardından ilk işinin Başbakanlık’ta Ekonomik Kurul oluşturmak olacağını söyleyen Saner, bu Kurul’un görevinin önerilerin, görüşlerin ortaya konulması ve bunların değerlendirilmesi sonucu sorunlara çare üretilmesi, hükümete alması gereken kararlar konusunda tavsiyelerde bulunulması olacağını kaydetti.

Saner, salgının hafiflemesi ve ortadan kalkması ile birlikte çalışma yaşamının ve ekonominin kısa sürede, önce eski noktasına ardından da hızlı bir kalkınma dönemine sokabileceklerini belirtti.

Bu vizyona sahip tek parti olarak ortaya koyacakları, proje ve önerilerle halka bu gelişmeleri net şekilde hissettireceklerini belirten Saner, yeni Ercan Havalimanı’nın bitirilmesi, yarım kalan bölünmüş yolların tamamlanması, yeni yol projelerinin, alt ve üst geçitlerin gündeme gelmesi, iletişim alt yapısının çağdaş seviyeye çıkarılması, yatırımcıların, iş insanlarının önünün açılması için yapacakları olduğunu ifade etti.

“KIBRIS KONUSUNDA DA ÖNEMLİ GELİŞMELER BİZLERİ BEKLEMEKTEDİR”

Saner, Kıbrıs konusunda da önemli gelişmelerin beklendiğine dikkati çekerek, Cumhurbaşkanı Tatar ile Rum liderin 3 Kasım akşamı gayri resmi bir görüşmede bir araya geldiğini ve Rum tarafının niyet ve görüşlerinin aynı olduğunun görüldüğünü hatırlattı.

“TÜRKİYE’NİN ETKİN VE FİİLİ GARANTÖRLÜĞÜNÜN DEVAM ETMEYECEĞİ HİÇBİR ÇÖZÜM ŞEKLİNE ASLA ONAY VERMEYECEĞİZ”

Gündemde, Türkiye, Yunanistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İngiltere Ve Birleşmiş Milletler’in katılacağı 5 artı 1 konferansı denilen bir toplantı yapılması olduğunu hatırlatan Saner, “Biz ve Türkiye net bir şekilde tavrımızı ortaya koyduk; artık egemen eşitliğe dayalı iki devletli bir çözüm gündeme gelmelidir. Eğer bu kabul ediliyorsa biz bu toplantının düzenlenmesine ve katılmaya varız. Ama Crans Montana’da kalınan yerden görüşmeler devam edemez. Biz egemen eşitliğimizin olmadığı, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devam etmeyeceği hiçbir çözüm şekline asla onay vermeyeceğiz. Artık iki Devletli çözüm masada olmalıdır” diye konuştu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkemizi ziyareti sırasında Birleşmiş Milletlerin Kıbrıs konusunun çözümüne ilişkin parametrelerinin değişmesi gerektiğinin altını çizdiğini hatırlatan Saner, “Çözüm olarak egemen eşitliğe dayalı iki devlet formülünü desteklediklerini bildirdi. Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da, Kafkaslarda, Kuzey Afrika’da, Basra Körfezi’nde çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde Türkiye’nin egemenliğimizi, Devlet yapımızın devamını bir çözüm olarak şart görmesi, bu yöndeki tutumunu tüm dünyaya deklere etmesi bir dönüm noktasıdır. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Yeni bir geleceğe yürüyeceğiz” dedi.

Saner, bu yeni gelecekte Kapalı Maraş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da gözetilerek, Taşınmaz Mal Komisyonu marifeti ile insanlığın ve ülkenin yararına olacak şekilde hayalet şehir olmaktan kurtarılması ve canlandırılmasının önemli bir yer tuttuğunu vurgulayarak şöyle devam etti;

“NE KAPALI MARAŞ’IN AÇILMASI NE DE HİDROKARBON SONDAJLARINDA GERİ ADIM ATILACAK”

“Bu yeni gelecekte, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarına sahip çıkmak, Türkiye ile birlikte haklarımızı korumak ve inşallah başarıya ulaşmak ve daha refah bir, Türkiye ile KKTC vardır. Kimse boşuna kendini yormasın. Ne kapalı Maraş’ın açılması ne de hidrokarbon sondajlarında geri adım atılacaktır.”

Saner, Kıbrıs konusu bugüne kadar eğer bir anlaşma ile sonuçlanmamışsa bunun tek sorumlusunun Birleşmiş Milletler Genel Sekreterlerinden Perez de Cuellar‘ın ortaya koyduğu planı kabul etmeyen, Butros Gali’nin Gali Fikirler Dizisi’ni reddeden, Annan Planı’na onay vermeyen, Crans Montana sürecini yıkan Kıbrıs Rum Kesimi olduğunu söyledi.

“Bunun tek sorumlusu ise 4 Mart 1964’te alınan 186 sayılı kararda ısrar eden, hala Rum Yönetimi’ne tüm Kıbrıs’ın hükümeti muamelesi yapan Birleşmiş Milletlerin ta kendisidir” diyen Saner, gerek Rum tarafının gerekse ilgili tüm çevrelerin artık yanlıştan dönmeleri, var olan gerçekler temelinde bir uzlaşı için üzerlerine düşenleri yapmalarını temenni etti.

Saner konuşmasını UBP’lilere seslenerek tamamladı;

“Sevgili Ulusal Birlik Partililer, sizlerden bir ricam var; lütfen birlik-beraberliğimize, kardeşliğimize çok dikkat edelim… Zaman zaman tartışabiliriz… Sorunlarımız, sıkıntılarımız da olabilir… Biz bunları aşarız… Kimse endişelenmesin. Yeter ki, biri birimizi sevelim, sayalım, kardeşliğimize, dostluğumuza halel gelmesine, zarar verilmesine asla izin vermeyelim. Unutmayalım değerli dostlar: başka bir Ulusal Birlik Partisi yoktur ve bu ülkenin, bu halkın Ulusal Birlik Partisi’ne çok ihtiyacı vardır… Yaşananlar, tarihimiz bunun ispatıdır. KKTC, UBP’nin eserdir. Türkiye ile birlikte gerçekleştirilen tüm projelerin altında bizim imzamız vardır. Lütfen dikkat buyurunuz: Bugün de yine Türkiye’den sudan sonra elektrik ve doğalgaz getirilmesi, Kapalı Maraş’ın açılmasının tamamlanarak, KKTC halkının refahına katkı sağlaması, yeni yollar, üst ve alt geçitler yapılması, hastaneler inşa edilmesi bizim kendini sol olarak tanımlayan partilerimizin gündeminde yoktur. Dolayısı ile bir kere daha altın çiziyorum; bu halkın, bu ülkenin bir devletin UBP’ye büyük ihtiyacı vardır. Bu sorumluluk duygusu ile hareket ederek kendimizi zinde, güçlü ve birlik halinde tutmak bizi boynumuzun borcudur… Güçlü bir UBP, güçlü bir ekonomi, güçlü bir Kıbrıs Türk halkı, güçlü bir devlet demektir.”