Ülkede hızla artan şiddet eğilimine tepki gösteren bazı sendika temsilcileri, bu tarz olayların demokrasiye zarar verdiğini ifade ederek, önlem almak yerine olayları izleyen polisle ilgili ise yeni kurulacak olan hükümetin karar üretmesini talep etti.

Yeni Bakış gazetesinden Deniz Abidin'e konuşan ve ülkede hızla artan şiddet eğilimine tepki gösteren bazı sendika temsilcileri, bu tarz şiddet olaylarının demokrasiye zarar verdiğini ifade ederek, önlem almak yerine olayları izleyen polisle ilgili yeni kurulacak olan hükümetin karar üretmesini talep etti.

KTÖS Genel Sekreteri Elcil:

“Polis teşvik etti”

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, ülkede son günlerde yaşananların demokrasiye ciddi zarar verdiğini belirterek, özgür basının şiddet yöntemleriyle durdurulmaya çalışıldığını söyledi. Elcil, Kıbrıs Türkünü temsil eden Cumhurbaşkanına hakaret edilerek Kıbrıs Türk toplumunun iradesine dönük bir saldırının oluştuğunu kaydetti. Elcil, yıllarca bu ülkede yaşayan insanları Türkiyeli Kıbrıslı diye ayırarak bunun üzerinden menfaat sağlamaya çalışanlar olduğunu söyledi. Elcil, bu tarz insanların halkların kardeşliğine inanmadığını ifade ederek, bazı şeyleri empoze etmeye çalıştıklarını belirtti. 

“Bunların derdi halkın menfaati değildir”

Elcil, “İnsanların taleplerini değil, Türkiye’den gelen talepleri uygulama eğilimindeler” diyerek, şöyle devam etti, “Bunların derdi halkın menfaati değildir. Ayrım üzerinden besleniyorlar. Bu tarz insanların Meclis’e de girmesiyle bu gerginlik daha da tırmanacaktır. Bu ülkede bugüne kadar yaşanmayan şeyler yaşanmaktadır. Çok tehlikeli bir sürece girildi. Kıbrıs konusunda da bir zemin kayması gündemdedir. Türkiye garantörlüğü anlaşması çerçevesinde 1974 yılında Kıbrıs Cumhuriyetinin anayasal nizamını korumak ve burada yaşayan toplumların güvenini sağlamak için buradadır. Türkiye’den buraya taşınan nüfusla aslında bir savaş suçu işlenmektedir. Bu Cenevre Anlaşmasına aykırıdır. Burada yaşayan insanların geleceği tehlike altındadır. Dolayısıyla bu insanlara ayrı bir parti kurdurmak ve Türkiye’nin politikalarını etkin hale getirecek bir noktada toplumu ikiye bölmek tehlikeli bir gidişattır. Bunun diğer adımı da güvenlik sorununun doğmasıdır. Maalesef Polis merdiven koyarak eylemciyi Meclis damına çıkması için teşvik etti. Bu yönde elimizde fotoğraflar var.”

“Kıbrıslı Türklerin güvenlik sorununun olması Uluslararası alanda Türkiye’nin de sorgulanması gerektiği durumunu gündeme getirir” diyen Elcil, Türkiye’deki siyasilerin bu konuyu tekrardan gözden geçirmesi gerektiğine vurgu yaptı. 

KTAMS Başkanı Kaptan:

“Polis linç girişimine karşı seyirci kaldı”

KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan da, yaşananları Kıbrıs için kara bir gün olarak değerlendirerek, demokrasi ve özgürlükler için insan hakları açısından utanç verici olduğunu söyledi. Kaptan, en acısının bu ülkenin güvenliğini sağlamakla yükümlü olanların dün yaşananların basiretsizliği olduğunu kaydetti. Kaptan, sendikaların en ufak bir eyleminde şiddet kullanan polisin ne yazık ki linç girişimine karşı seyirci kaldığını belirtti. 

Kaptan, ülkenin Meclis’inin fetih zihniyetiyle tepesine bayrak dikildiğini ifade ederek, Polis Genel Müdürünün ve GKK açısından utanç günü olduğunu söyledi. “Polis Müdürünün görevden alınması gerekirdi” diyen Kaptan, yeni kurulacak olan hükümeti bekleyen birinci görevin Polis Müdürü için üretilecek karar ve GKK’ya sorulacak soru olması gerektiğine vurgu yaptı.  Meclis içinde yaşanan olayı da değerlendiren Kaptan, Meclis iç tüzüğüne göre olayın çözülmesini beklemekte olduklarını belirterek, Sendikal Platform olarak bir dizi ziyaretlere başlandığını söyledi. 

Kaptan, cuma günü saat 15.30’da Citroen Işıklarında toplanarak Meclis önüne kadar Barış ve Demokrasi yürüyüşü yapılacağını belirterek, bunun kurumlara sahip çıkma adına yapılacağını duyurdu. Kaptan, barışçıl ve iyi niyetli girişimlerden sonuç alınmaması durumunda Sendikal Platformun bunun değerlendirmesini yapacağını söyledi. 

KTOEÖS Başkanı Eylem:

“Bir an önce tedbir alınmalıdır”

KTOEÖS Başkanı Selma Eylem ise, “Sokakta olma zamanı geldi” diyerek, Sendikal Platformun bu konuda karar ürettiğini söyledi. Eylem, cuma günü yürüyüş düzenleneceğini belirterek, topluma bu konuda çağrı yapıldığını kaydetti.

Eylem, Polis Genel Müdürlüğü’nün protesto edileceğine dikkat çekerek, Afrika Gazetesi ve Meclis önünde yeterli güvenlik önleminin alınmadığına tanık olunduğunu söyledi. 

Eylem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte gerek sendikaların gerekse banka mağdurlarının yaptığı eylemlerde nasıl tedbirler alındığı nasıl müdahaleler yapıldığını hepimiz hatırlarız. Ancak görülüyor ki buradaki olayda hiçbir tedbir alınmadı. Ülkenin gidişatına gelince toplum mühendisliğini defalardır gündeme getiriyoruz. Çağdaş, laik, demokratik toplum yapımızın dönüştürülmeye çalışıldığı, insan hak ve özgürlüklerinin tehdit altında olduğunu, laik eğitimin tehdit altında olduğunun defalardır anlatılmaya çalışıldığını kaydetti. 

Özellikle ekonomik alandaki dayatmalar, siyasi ve nüfus alanındaki dayatmaların yaşanan olaylarla kendini gösterdiğini belirten Eylem, Milletvekillerinin irade göstermesi gerektiğini, dile getirdi. 

“Amacımız din, dil, ırk gözetmeksizin barış içinde yaşamaktır” diyen Eylem, toplumsal dönüşüm hedefiyle yapılanların toplumu daha da kötü noktaya sürükleyebileceğine işaret etti. Eylem, “Bu nedenle bir an önce tedbir alınmalıdır” diye konuştu. 

TÜRK-SEN Başkanı Bıçaklı:

“Polisin seyirci kalması düşündürücü”

TÜRK-SEN Başkanı Aslan Bıçaklı da, Sendikal Platformun bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptığını belirterek, ülkenin hukuk devleti olduğunu, buna aykırı bir şey yapılması durumunda hukuka başvurulması gerektiğini söyledi. Bıçaklı, kişilerin birbirine ceza verme yetkisinin olmadığına dikkat çekerek, bütün kesimleri ve toplumu sağduyuya davet ettiğini kaydetti.

Bıçaklı, şunları söyledi, “Kurumları yıkıp dökerek bir yere varamayız. Polise gelince sendikaların en küçük eyleminde çok farklı davranan polis her ne hal ise seyirci kaldı. Tarihte ilk kez Meclis’in üzerine çıkıldı ve polis buna seyirci kaldı. Bu düşündürücüdür.” 

KAMU-SEN Başkanı Atan:

“Bu ülkeyi bitirmeye çalışıyorlar”

KAMU-SEN Başkanı Metin Atan ise, “Afrika Gazetesinin söz konusu manşeti utanç verici ise Meclis içinde ve dışında yaşananlar on kat daha utanç veridir” diyerek, Meclis’in yasaların ve yasamaların hayat bulduğu yer olduğunu, birilerinin meclisin damına kadar çıkıp bayrak açmasıyla ise, toplumun birbirine düştüğünü belirtti. 

Atan, özellikle Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yönelik yapılanların kabul edilebilir olmadığını ifade ederek, “Gazetenin yazdıkları yanlış ancak bu şekilde davranılması da doğru değildir” diye konuştu. Atan, İngiliz basınında da yaşanan gelişmelerin yer aldığını, Erdoğan’ın bir gazeteciyi darp ettirmeye teşvik ettiği gibi haberler çıktığını, bunun hiç hoş olmadığını kaydetti. 

Atan, Meclis içinde yaşananın başka bir fiyasko olduğunu belirterek, “Biz Milletvekillerini bizi bu şekilde temsil etmeleri için mi seçiyoruz” dedi. 

Atan, “Bizim kimseden gocunduğumuz yok. Ancak bu ülkeyi bitirmeye çalışıyorlar. Gerek içten gerekse dıştan propaganda yapılmaktadır. Biz bundan öncesine kadar farklı görüşlere saygı duyan bir toplumduk” diye konuştu. 

HÜR-İŞ Başkanı Çaluda:

“Yanlışa yanlışla gidilmez”

HÜR-İŞ Başkanı Ahmet Çaluda da, Meclis salonunda Milletvekillerinin yemini sırasında Hüseyin Angolemli’nin oturumu yönetemediğini savunarak, olaylar karşısında yeterince tedbir alamadığını kaydetti. 

Çaluda, Meclis salonuna izleyici locasına çok fazla kişinin girdiğini belirterek, güvenliğin alınamadığını, tecrübeli bir vekil olarak bunu Angolemli’nin önceden tahmin etmesi gerektiğini söyledi. 

Çaluda, şunları belirtti, “Afrika Gazetesi bir yanlış yaptı. Bu yanlış oraya gidilerek siyah çelenk bırakarak, bir bildiri okuyarak protesto edilebilirdi. Yanlışa yanlışla gidilmez. Provokatörlerin her yerde olduğunu, bu tarz eylemlerde oldukları geçmişten de bilinir. Bu eylemi ortaya koyan arkadaşlar bunu bilmeliydiler. Bu kavgalar ülkeye zarar getirir. Toplumu böler, ayrıştırır. Umarız ki şimdi sağlıklı sürdürülebilir bir parlamento oluşur. Çünkü ülkenin barışa ihtiyacı vardır.”

Editör: TE Bilisim