Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk Halkının, en mutlu günlerinden birini 15 Kasım 1983’te yaşadığını belirterek, “Soylu bir varoluş mücadelesi ve eşsiz fedakârlıklarla kurduğumuz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 37. kuruluş yıl dönümünü, büyük bir coşkuyla kutluyoruz” dedi.

Bu coşkuyu yaşarken, geleceğe daha emin adımlarla yürüyebilmek için, geçmişten bu yana yaşananların muhasebesini doğru yapmak, dikkatli olmak gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Milli mücadele liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın da sık sık vurguladıkları gibi, bir Halkın ulaşabileceği en yüce, en onurlu mertebe, bağımsız-egemen devlet kurma aşamasıdır” ifadelerini kullandı.

“Kıbrıs Türk halkı olarak; eğer bugün, başı dik ve onurlu bir biçimde kendi vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak bunu,  her türlü bedeli; gözünü kırpmadan ödemeyi kabul etmiş halkımıza, ulusal kahramanlarımıza, Dr. Fazıl Küçük’ten Rauf Denktaş’a uzanan şanlı ecdadımıza ve Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’ne borçluyuz” diyen Tatar,  bu soylu mücadelenin her aşamasında, kopmaz ayrılmaz parçası olunan Türk Ulusunun eşsiz yardım ve desteğinin Kıbrıs Türk halkıyla her zaman beraber olduğunu vurguladı.

15 Kasım Cumhuriyet Bayramı Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, halkın Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı.

“KKTC’Yİ İLAN EDEREK BAĞIMSIZLIK MÜCADELEMİZİ AZİM VE KARARLILIKLA SÜRDÜRDÜK..”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konuşmasına şöyle devam etti:

“Kurucusu ve eşit ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden, ortağımız Rumlar tarafından silah zoruyla dışlandığımız 1963 Kanlı Noel saldırılarından itibaren, 1964’te Genel Komite, 1967’de Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi, 1974’te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi, 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti ve 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan ederek, bağımsızlık mücadelemizi büyük bir azim ve kararlılıkla sürdürmüş bulunuyoruz.

15 Kasım 1983’te bağımsızlık bildirgemizin Meclis’te kabul edilmesi, Rum tarafının bizim egemen eşitliğimizi kabul etmemesi ve uluslararası camianın sadece Rum tarafının sesini duymasının bir sonucudur.

1960’ta ortaklık devleti kurulduktan hemen sonra Rum lider Makaryos, 1960 Antlaşmasına geçici gözle bakmış, bu anlaşmayı Enosis amacına ulaşmak için bir aşama olarak kullanmıştır. O günden bugüne, Rum kesimindeki zihniyette hiçbir değişiklik olmadığını görmekteyiz.

Hâlâ federasyon ister gibi görünmekle beraber, ne yönetimi ne de zenginlikleri bizimle paylaşmak istemedikleri için, siyasi eşitlik temelindeki bir anlaşma dahi son 50 yıldır yapılan müzakerelerde hayata geçirilememiştir.

Hâlâ, egemen eşitliğimizi reddediyor, bizleri korunan bir azınlık pozisyonuna indirgemeyi, otonomi ile bir Yunan Devleti’ne dönüşen Güney Kıbrıs’taki otoriteye, yama yapmayı hayal etmektedirler.

Bu nedenledir ki 2004 Annan Planı’nı reddettiler…

Bu hayal nedeniyledir ki 2008’de başlayan yeni süreç,  2017 yılı Temmuz ayında Crans Montana’da başarısızlıkla çökerken, Rum tarafı siyasi eşitliği reddetmiş, sıfır asker, sıfır garanti ve Rum hakimiyetinde üniter bir devlete evrilecek bir çözüm şeklini ısrarla talep etmeye devam etmiştir. 

Rum Dışişleri eski Bakanı Rolandis’in ifadesiyle, muhatabımız Rum tarafı bugüne dek tüm çözüm planlarını reddetmiştir.”

“YENİ ÇÖZÜM MODELLERİ..”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk tarafının masaya dönmeye hazır olduğunu ancak artık masada yeni çözüm modellerinin de olması gerektiğini belirtti. 

Cumhurbaşkanı seçilmesi dolayısıyla Ankara’ya gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaretinde, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da vurguladığı gibi, bugüne kadar Kıbrıs konusunun çözümüne katkı sağlamayan, yerleşmiş Birleşmiş Milletler parametrelerinin artık değişmesi gerektiğine işaret eden Tatar, ”Rum tutumu nedeniyle, Kıbrıs’ta federal bir çözümün mümkün olmadığı, son 43 yıldır yaşananlarla ortaya çıkmıştır” dedi.

“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM MASAYA GELMELİ...”

“Artık, egemen eşitliğe dayalı çözüm, yani iki devletli çözüm masaya gelmelidir” diyen Ersin Tatar şöyle devam etti:

“Kıbrıs’ta var olan iki halk ve iki Devlet var olan gerçekler temelinde iş birliği yapmalıdır. Kıbrıs’ın bölgemize ve dünyaya örnek bir barış adası olması için haklarımızdan, egemenliğimizden ödün vermeden gerekli adımları atmaya hazırız. Ancak kimse bizden Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden vazgeçmemizi, Türkiye ile bağlarımızı koparmamızı beklememelidir. Biz, bugünlere nasıl geldiğimizin bilincindeyiz.

Bizlerin babaları, dedeleri kahramanca, birer nefer, birer mücahit olarak Rum-Yunan yayılmacılığına karşı varoluş ve özgürlük mücadelesi verirken, tek destekçimiz Anavatanımız Türkiye idi.  Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlük hakkını kullanarak düzenlediği, hava ihtar uçuşlarının büyük katkısı ile, 21 Aralık 1963 saldırıları durmuş, Türkiye’nin havadan müdahalesi sayesinde, Rumlar 1964 yılında Erenköy’de başarılı olamamışlardır. 1967 yılında Geçitkale-Boğaziçi köylerine saldıran Grivas komutasındaki Rum-Yunan kuvvetleri, Türkiye’nin adaya çıkarma yapacağını ortaya koyması nedeniyle geri çekilmek zorunda kalmışlardı.

15 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devleti’ni ilan eden Yunan Cuntası, bizim çağrımız üzerine, can ve mal güvenliğimiz, istiklalimiz için Türkiye Cumhuriyeti etkin ve fiili garantörlük hakkını kullanarak, 20 Temmuz sabahı Kıbrıs’a bir askeri harekât gerçekleştirmeseydi, Enosis emellerine ulaşmış olacaklardı. 

Bugün üzerinde Devlet kurduğumuz, özgür olarak yaşadığımız bir vatana sahipsek; bu, Mehmetçik ve mücahit sayesindedir.”

“BİZ; TÜRKİYE’NİN BİZİM İÇİN TAŞIDIĞI ÖNEMİN BİLİNCİNDEYİZ, FARKINDAYIZ”

Türkiye sayesinde en önemli alt yapı yatırımlarının yapıldığını ve  yapılmaya devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, ne zaman ekonomik dar boğaz yaşansa, tek yardım yapan ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatarak, ”Biz; bunları unutmadık, unutamayacağız. Biz; Türkiye’nin bizim için taşıdığı önemin bilincindeyiz, farkındayız.” ifadelerini kullandı.

Tatar, “Dolayısı ile ne beşinci kol faaliyetleri ne de dış mihrakların oyunları asla tutmayacak bizler geleceğe, kardeşçe birlikte yürüyeceğiz. Beni Rum lidere şikâyet edenlerin ne yapmak istediklerinin; biz de, halkımız da farkındayız.” dedi.

SALGIN

Dünya ile birlikte şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir salgın sürecinden geçilmekte olduğunu, bu salgının, sağlık sistemini yeniden gündeme getirdiğini ve bir salgın hastanesine ihtiyaç olduğunun ortaya çıktığını anlatan Ersin Tatar şunları söyledi:

“Konuyu Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dikkatine getirmem üzerine, Zat-ı Âlilerinin hemen verdikleri direktifle bugün 100 yataklı, modern bir Acil Durum Hastanesi’ne sahip oluyoruz. Başta Sayın Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere, katkı koyan herkese bir kez daha milletimiz önünde teşekkür ediyorum. Sayın Erdoğan sadece Acil Durum Hastanesi’nin yapımı için değil, Başbakanlığım döneminde 2 İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü imzalanması için de direktifleri ile destek sağlamışlardır.

Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanının yine kendi direktifleri ile yapımına 2010 yılında başlanan ve 2015 yılında tamamlanan Asrın Projesi, Türkiye-KKTC deniz altından borularla su temin projesinde; bu yılın başında meydana gelen kopmanın giderilmesi için de ilgisini bizden esirgemeyerek, aşırı hava muhalefeti ve pandemi koşullarına rağmen, Ekim ayı başında Anadolu suyu, tekrar Kıbrıs’ımıza ulaşmaya başlamıştır.

Tüm bu sorunların çözümünde KKTC’ye ve Kıbrıs Türk Halkına her türlü desteği veren başta Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan olmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı sayın Fuat Oktay’a ve emeği geçen herkese halkım adına bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. “

“MARAŞ, KKTC EGEMENLİĞİNDEDİR VE KKTC TOPRAĞIDIR”

Konuşmasında Maraş konusuna da değinen Ersin Tatar, “Kapalı Maraş’ı açma kararımız, Kıbrıs meselesine yeni bir boyut kazandırmıştır. Maraş, KKTC egemenliğindedir ve KKTC toprağıdır” dedi.

Yıllardan beridir mallarına ve mülklerine gidemeyen eski sakinlerinin ve hak sahiplerinin mülklerine geri dönmeleri, insan hakları bakımından da son derece önemli bir açılım olduğuna vurgu yapan Tatar, “Bu konuda Zat-ı devletlerinin ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin; Maraş’ın açılması için almış olduğumuz karara vermiş olduğu kararlı destek için minnettarız” dedi.

DOĞU AKDENİZ’DE MEŞRU HAKLAR

“Sözlerime son vermeden Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları konusuna da değinmek istiyorum” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle konuştu:

“KKTC olarak kıta sahanlığımızdaki doğal kaynaklara sahip çıkma kararlığı içerisindeyiz. Anavatan Türkiye ile bu yönde yapılan anlaşmalara bağlı olarak Anavatan’ın verdiği kararlı desteğe müteşekkiriz. Mavi Vatan, Anavatan ile aramızdaki bağları perçinleyen, Doğu Akdeniz’deki ulusal çıkarlarımızın korunmasında, hak ve hukukumuzun müdafaasında çok önemli bir stratejik boyuttur. 

 Ne mutlu bize ki, Fatih, Yavuz ve Kanuni gemileri sondaj çalışmalarına devam etmektedir. Egemen eşitlik temelinde Kıbrıs adası etrafındaki hidrokarbon zenginliklerinden yararlanmak konusunda Güney Komşumuza KKTC olarak yaptığımız iş birliği önerilerimizi, bu vesileyle bir kez daha tekrarlıyorum. Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC‘yi dışlayan hiçbir girişimin başarı şansı olmadığını ve meşru haklarımızı kimseye yedirmeyeceğimizi, bu vesileyle yeniden vurgulamak istiyorum.” 

“EGEMENLIĞIMIZDEN ASLA TAVIZ VERMEYEREK DEVLETIMIZI SONSUZA DEK YAŞATMA KARARLILIĞI İÇERİSİNDEYİZ”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bağımsız devletten, egemenlikten, Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden asla vazgeçilmeyeceğini vurgulayarak, ”Kıbrıs Türk Halkı olarak, Cumhuriyetimizi ve topraklarımızı bu bilinç ve kararlılıkla koruyarak, egemenliğimizden asla taviz vermeyerek devletimizi sonsuza dek yaşatma kararlılığı içerisindeyiz” dedi.  

Tatar, “Bu anlamlı günde, bize bu bağımsız devleti emanet eden Milli mücadele liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ü, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ı, milli direniş örgütlerimizi, şehitlerimizi, Anavatanımız Türkiye’nin bu davaya baş koyan gelmiş geçmiş tüm yöneticilerini, şükranla, rahmetle yâd ediyor, Gazilerimize minnetlerimizi sunuyorum. Zatı devletlerinin şahsında, Anayasamızda da belirtildiği üzere; kaderde, tasada, kıvançta ayrılmaz bir parçası olmakla gurur duyduğumuz büyük Türk ulusuna, her zaman yanımızda bulunan zatı devletlerine, hükümetinize ve kurtarıcımız şanlı Türk silahlı kuvvetlerine, Halkımızın şükran duygularını sunuyor, bu en mutlu günümüzde aramızda bulunarak bizi onurlandırdığınız için şahsım ve Kıbrıs Türk halkı adına sonsuz teşekkürlerimi ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.

 Tatar sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Sözlerime son vermeden, bu mutlu günümüz vesilesi ile aynı büyük ulusun birer parçası olmakla gurur duyduğumuz kardeş Azerbaycan’ın haklı ve meşru Karabağ Mücadelesindeki büyük başarısını da KKTC halkı ve şahsım adına büyük bir mutlulukla tebrik ediyor ve sevinçlerini paylaşırken, şehitlerine rahmet diler, Azerbaycan Türklerine samimi dayanışma duygularımı iletiyorum. Hepinizi en içten saygılarımla selamlıyorum. Ne mutlu Türküm diyene.”