İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi İmar Planı’na yönelik taslak planın, 10 gün içinde halkın görüşüne sunulacağını açıkladı. 
Baybars, vatandaşlardan alınacak görüşlerle taslağın revize edilip onay aşamasına geçileceğini belirterek, “Öngörümüz, halkımıza taahhüt ettiğimiz gibi yılsonunda bu planın yürürlüğe girmesidir” dedi. 
İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, hedeflerinin “Ülkesel Fizik Plan” çerçevesinde sürdürülebilir kalkınmayı, planlı yaşama geçmeyi ve çevreye duyarlı bir şehir planlaması yapmayı içerdiğini belirtti. 
BRT’de yayımlanan “Haber Merkezi” programına konuk olan İçişleri Bakanı Baybars, Şubat 2018’de göreve geldikten sonraki dönemle birlikte “Ülkesel Fizik Planı” çerçevesinde yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. 
“AKTİF 6 TANE İMAR PLANINI YÜRÜTTÜYORUZ”
Hedeflerinin “Ülkesel Fizik Plan” çerçevesinde sürdürülebilir kalkınmayı, planlı yaşama geçmeyi ve çevreye duyarlı bir şehir planlaması yapmayı içerdiğini kaydeden Baybars, taahhütlerinin bir önceki hükümet döneminde nasılsa bu hükümet döneminde de aynı şekilde hükümet protokolünde yer aldığını belirtti. 
Baybars, İçişleri Bakanlığı Şehir Planlama Dairesi olarak Mehmetçik’te, Lefke’de, Beyarmudu’nda, Dikmen’de, Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi bölgeleri için aktif 6 tane imar planını yürüttüklerini belirtti. 
Gündemde olan Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi İmar Planı süreci hakkında bilgi veren Baybars, “Tabi ki imar planları içerisinde en can alıcı kısmı Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi planlaması oluşturuyor. 2016 yılında bizden önceki dönemde başlayan bir plan çalışması vardı. Sürece baktığımızda, önce mevcut durum raporu çıkmıştı. Aralık 2018’e geldiğimizde mevcut durum raporu gösterdi ki burada bir emirnameye gitmemiz gerekiyor. İmar Planı’nın sağlıklı bir şekilde yürürlüğe girebilmesi amacıyla aslında bir dondurma, bir önümüzü görüp doğru planlamayı sağlayabilmek için emirname ihtiyacı doğdu. Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi Emirnamesi’yle bunu gerçekleştirdik. Emirname döneminde orada özellikle ekonomik büyümeyi, kalkınmayı, sürdürülebilirliği de zarara uğratmamak maksadıyla kazanılmış haklar noktasında bir takım dengeler kurulmaya çalışıldı. 
Genelde her kesim tarafından hep şu şikâyet vardı; ‘emirname çıkartıldıktan sonra bölgeler emirnamelerle yönetiliyor, hiçbir şekilde imar planına kavuşmuyoruz, dolayısıyla biz buna karşıyız. Biz imar planı istiyoruz, şeklindeydi’. Biz de şöyle bir taahhütte bulduk: Bu emirnameyi amacına uygun şekilde geçici süreliğine yayınlıyoruz. 31 Aralık 2019 tarihine kadar imar planının yürürlüğe gireceğini ve emirnamenin de o tarihe kadar geçerli olacağını söyledik. Bunu da emirnamenin yürürlük kısmına koyduk. 
Ocak ayında emirname yürürlüğe girdikten sonra önce mevcut durum raporunu halkla ve kurumlarla paylaştık. Sonrasında mevcut durumu yeniden kurumlarla, sektörlerle değerlendirip veri doğrulaması yaptık. En sonunda da Stratejik Hedefler ve Vizyon Çalıştayı yaptık. Burada yaklaşık 150’ye yakın kurum, kuruluş bu çalışmalara katıldı. Turizmden ekonomiye, yükseköğrenimden tarıma, çevre örgütlerinden ekonomik örgütlere, herkes katılıp orada imar planda nasıl stratejik hedefler belirlemesi gerektiği hakkında görüşlerini bildirdi.”
“YEREL YÖNETİMLERİN İMAR PLANLAMASINA KATKISINI ÖNEMSİYORUZ”
Özellikle yerel yönetimlerin imar planlamasına katkısını önemsediklerini belirten Baybars, Ocak ayında her üç belediyeyle, İçişleri Bakanlığı Şehir Planlama Dairesi’nin iş birliği protokolü imzaladığını ifade etti. 
“TASLAK PLAN BÖLGE HALKININ DA GÖRÜŞÜNE SUNULACAK”
Baybars, şöyle devam etti: 
“Bu protokolde şu ortaya kondu: Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi İmar Planı bir ekip çalışması olacak, yani bu planı yapan sadece Şehir Planlama Dairesi ekipleri olmayacak, hem Mağusa, hem İskele, hem de Yeniboğaziçi Belediyesi’nin imar ekipleri bu çalışmaya dâhil edilecek ve birlikte kolektif bir çalışma sunacağız dedik. Burada belediyelerimiz sadece plana katılımcı olmuyor, Şehir Planlama Dairesi ile birlikte bizatihi planın yaratıcısı konumunda oluyordu. Tüm bu çalışmalar sonrasında haliyle ortaya bir taslak plan çıktı. Hem yerel yönetimlerin görüşleri, hem kurum, kuruluşların görüşleri, hem de Şehir Planlama Dairesi Plancılarının planlamaya dair öngörüleriyle ilgili bir taslak plan oluştu. Bu süreçte, yeri geldi belediyelerin bazı talepleri biraz daha geride durdu, yeri geldi Şehir Planlama Dairesi’ndeki plancı arkadaşlarımızın ortaya koyduğu veriler biraz daha geride durdu. Bir ortak akıl sonucu bir denge oluşturulmaya çalışıldı. Taslak Plan, önümüzdeki 10 gün içerisinde halka açık danışma toplantısı düzenlenerek, sadece ekonomik örgütlere, çevre örgütlerine ve bölgede olan kurum-kuruluşlara değil, aynı zamanda bölge halkının da görüşüne sunulacaktır.” 
“1989 İMAR YASASI’NIN YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TARİHTEN BUGÜNE İLK KEZ BU KADAR KATILIMCI BİR ANLAYIŞ VE ŞEFFAFLIK İÇERİSİNDE ÇALIŞILDI”
İçişleri Bakanı Baybars, 1989 İmar Yasası yürürlüğe girdikten sonra, tarihte ilk kez bir imar planının bu kadar katılımcı, bu kadar çok görüşe açık ve şeffaflık içerisinde çalışıldığını belirtti. 
Baybars, “Her attığımız adımı halkla, kurum-kuruluşlarla paylaşılarak ve ilk kez belediyelerimizin ekiplerinin de bire bir çalıştığı bir plan oldu. Tabi ki bu taslak planda her kesin, her istediğinin yüzde yüz tatmin edildiğini söylemek mümkün değil. Çünkü haliyle tarım sektöründe bir şey yaparsınız, o belki yükseköğrenim sektöründe doğru karşılanmaz, bir birini tetikleyen sektörlerde farklı farklı algılara yol açabilir. Bu tasarıyı oluşturduğumuzda, halkın katılımına açmadan önce daha odak grup toplantıları yaparak, hem ekonomik örgütlere, hem Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ndeki 14 odaya, hem de çevre inisiyatiflerine birer sunum yaptık. Biz, bir ortak akıl bulma noktasına gittik ve hâlâ taslak üzerinde tüm görüşler ışığında ortak akıl oluşturmaya da devam ediyoruz. 10 gün içerisinde halka katılımla ilgili yapacağımız toplantıda da bu tasarıyı halkımızın görüşüne sunacağız. Vatandaşlarımızın o bölgeyle ilgili bakış açılarını alacağız ve sonrasında da yine vatandaşlarımızdan aldığımız görüşlerle her zaman olduğu gibi taslağımızı revize edip onay aşamasına geçireceğiz. Öngörümüz halkımıza taahhüt ettiğimiz gibi yılsonunda bu planın yürürlüğe girmesidir.”
“ÜRETMEK İÇİN, VERİMLİ TARIM TOPRAKLARIMIZI KORUMAMIZ GEREKİYOR”
Bazı bölgelerin imara kapatılacağı ve belediyelerin itirazları konusundaki çıkan haberleri de değerlendiren Bakan Baybars, şunları söyledi: 
“Aslında bu planlar hiçbir zaman arsaları, imara açık alanları imara kapatmaz. Mevcut taslakta yer alan düzenlemelerde eğer tarla nitelikli ise ki biliyorsunuz tarla ile arsa arasında fark vardır. Tarla, tarımsal veya hayvancılık, çiftçilik maksatlı arazilerdir. Buraları koruyacağız. Arsa niteliğindeki arazileri imara kapatmıyoruz. Bir kere bu yanlış algıyı düzeltmek gerekiyor. Hiçbir zaman hiçbir plan zaten kazanılmış haklara dokunduğu için arsaları imara kapatmaz. Mağusa’da çok büyük bir problem yok ama özellikle İskele ve Yeniboğaziçi tarafında verimli tarım toprakları vardır. Bu verimli tarım toprakları 2000’li yıllarda Tarım Bakanlığı ile Çukurova Üniversitesi’nin ortak çalışmasıyla birinci, ikinci ve üçüncü derece verimli tarım toprağı olarak ayrılmış topraklardır. Bizim bir toprak koruma yasamız yok, toprak koruma yasamız olmadığı için şu anda Tarım Bakanlığı’nın bize söyleyebildiği, üretmek için ihtiyacımız olan topraklarımızı korumalıyızdır. Yaşamak için en temel gıdalar topraktan geliyor ve haliyle bu verimli tarım topraklarını korumamız gerekiyor. Tarım Bakanlığı’nın vizyonunda da birinci, ikinci ve üçüncü derece tarım topraklarının imara açılmaması noktasında talepleri var. Bu talep de haklı ve makul bir taleptir. Bu talebi değerlendirdiğimizde buralar imara açıktı ve biz kapatıyoruz değil, zaten oralar tarla nitelikli arazilerdi. Oralarda tarım yapılması öngörülüyor. O toprakların imara açılması veya oralara imar iznini verilmesi Tarım Bakanlığı’nın belirlediği birinci, ikinci ve üçüncü dereceli bölgeler için bizim aslında üretime dayalı politikalarımızın önüne engel koymak niteliğinde olurdu. Üretmeden yok olacağımız gerçeğini düşünürsek, üretim, tarım ve aslında gıda güvenliğini sağlayacağımız bu toprakları korumakla yükümlüyüz. Tüm bunları düşündüğümüz zaman Tarım Bakanlığı’ndan aldığımız veriler ışığında tarım topraklarını bu şekilde değerlendiriyoruz. Arsa niteliği taşıyan hiçbir bölgeyi aslında imara kapatmıyoruz.” 
“GAZİMAĞUSALI’NIN DENİZLE BULUŞMASI İÇİN BİR YOL ÖNGÖRÜMÜZ VAR”
Bakan Baybars, planlama sürecinde Mağusa Belediyesi’nin taleplerinin çok doğru talepler olduğunu belirtti.
Baybars, “Biliyorsunuz Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi’ne göre çok daha yapılaşmanın tamamlandığı ve gelişmesini biraz daha hızlı yapmış bir bölgedir. Mağusa’da yeşile daha çok ihtiyaç vardı ve yeşil alanlar yaratma konusunda bizden talepleri olmuştur. Avrupa’daki standartları, kişi başına düşen metre kareyi yakalayacağımız yeşil alanlar konusunda bizlerden yardım istendi ve bu plan o anlamda bu isteği yerine getirmiştir” dedi.
Gazimağusa’nın, Palm Beach’den Kalecik’e 42 kilometrelik sahili olan bir bölge olduğuna işaret eden Baybars, Gazimağusalı’nın denizle buluşması için bir yol öngörüleri bulunduğunu kaydetti. 
Baybars,  “Palm Beach’den Kalecik’e kadar denize paralel giden fakat yapılaşmanın olduğu bazı bölümlerde kıyıdan biraz geriye gelecek bir yol öngörüyoruz” dedi. 
Bisiklet yoluyla, parkıyla, rekreasyon alanlarıyla 42 km bir yol öngörülerinin olduğunu aktaran Baybars, bunun bölgeyi ve Gazimağusa’yı canlandırarak cazibe merkezi haline getireceğine inandıklarını belirtti.
Yeniboğaziçi ve İskele bölgesi için temel taleplerden de bahseden Baybars, şöyle konuştu:
“Baktığımızda, özellikle Yeniboğaziçi’nde SİT alanları çok fazla ve SİT alanlarının dışında kalan mevcut alanlarda yapılaşma koşullarıyla ilgili talepler vardı. Tabi ki belediyeler bu imar taleplerini, gelir elde etmek maksatlı da çok kullanıyorlar. Özellikle bütçelerine baktığımız zaman ruhsat masraflarından çok ciddi gelirleri var ve haliyle bu gelirlerin gitmesini, bitmesini istememe noktasında belki kendi açılarından makul talepleri olabilir. Ama biz, imarı bütün dünyanın planladığı gibi planlamak ekonomik sürdürülebilirliği, kalkınmayı da zedelemeyecek şekilde bir kurgu yapmak zorundayız.”