Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı, Başbakan Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının sahip olduğu en büyük değerin özgürlüğü, güvenliği ve Devleti olduğunu” belirtti.

Başbakan Tatar, 1 Ağustos Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethinin 449’ncu, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kuruluşunun 62’nci ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın kuruluşunun 44’nncü yıldönümünde kutlanan “Toplumsal Direniş Bayramı” dolayısı ile bir mesaj yayımladı.

Tatar mesajında şunları kaydetti:
“ Kıbrıs Türk Halkı Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı Yunan yapma hayalleri dolayısı ile çok sıkıntılı dönemler yaşadı. Çok bedeller ödenerek, acılar çekilerek bugünlere gelindi.

Oysa, Kıbrıs’taki Türk varlığı bundan tam 449 yıl önce başladı ve adanın Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmesi ile Ortodoks Rumlar hem dini hem de mali açıdan çok güzel günler yaşamaya başlamışlardı.

Ama Osmanlı döneminn bitişi ile birlkte Kıbrıs Türkleri için zor günler başladı. Rum-Yunan ikilisi daha Osmanlı döneminde başlattığı adayı Yunan yapma çalışmalarına İngiliz döneminde hız verdi.
Bazı isyan girişimlerinden netice alamayan Rumlar 1950 yılında AKEL ve Kilise’nin önderliğinde adanın Yunanistan’a bağlanması için plebisit yaptı. Plebisit kabul görmeyince 1 Nisan 1955’te, adanın Yunan yapılmasını amaçlayan silahlı mücadele için EOKA terör örgütü kuruldu.

Kıbrıs Türkü buna tepksizi kalamazdı. 9 Eylül, Karaçete ve Volkan gibi örgütlerle Ruma yanıt verilmeye çalışılmasından sonra 1 Ağustos 1958’de Türk Mukavemet Teşkilatı vücuda getirildi.

TMT’nin kuruluşu Kıbrıs Türk Halkı kaderinin değiştiği, tarihi bir dönüm noktasıdır.
TMT kurulmasaydı, Rum tarafı hedefine ulaşacaktı. TMT kurulmasaydı, Kıbrıs Türkü kendi kaderini tayin hakkını, özgürlüğünü elde edemeyecek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olgusuna ulaşamayacaktı.
Dolayısı ile tarihimizi iyi bilmek durumundayız. Özgürlüğümüze , egemenliğimize, güvenliğimize kısacası Devletimize sahip çıkmamız gerekir. Aksi takdirde gün gele yeni bir kurtuluş mücdelesi vermek zorunda kalacağız. Bugün dünyadaki pek çok Devlet gibi bizim de ekonomik ve sisyasal sorunlarımız olabilir ancak bunlar var diye Devletimizden vazgeçmemiz söz konusu olamaz.
Bunun için birlik-beraberliğimizi pekiştirecek, Anavatan Türkiye ile birlikte yürümeye devam edeceğiz.
Kıbrıs’taki iki egemen eşit halk arasında bir anlaşma olmasını elbette bizler de isteriz ama bu bizim haklarımızı, güvenliğimizi teslim etmemiz pahasına gerçekleştirilemez.
Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkını içeren etkin ve fiili garantisinin devamı bizim için vazgeçilmezdir.
Egemen eşitliğimizin devamı bizim için yaşamsaldır.
Denizlerdeki haklarımızı Rum toplumuna bırakamayız.
Birleşmiş Milletler ile Avrupa Birliği Kıbrıs Türk Halkı’na haksızlık yapmaktan vazgeçmelidirler.
Şu ana kadar izledikleri yanlış tutumun Kıbrıs’ta çözüme değil, çözümsüzlüğe katkı yaptığını anlamalıdırlar.
Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkı’nı Kıbrıs meselesi yüzünden cezalandırmaya yeltenmek Rum tarafının şımarıklığını uzlaşmazlığını artırmaktan başka bir işe yaramadı, yaramayacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle ‘Toplumsal Direniş Bayramımızı’ candan kutlar, bugünlere gelmemizi sağlayan tüm şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi saygı ve şükranla anarım.”