Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, müzakerelerin ancak Kıbrıs Türklerinin müktesep hakkı olan egemen eşitliği ve eşit statüsünün kabulüyle başlanabileceğini belirterek, şu anda ortak bir zeminin olmadığını vurguladı.

Tatar, Kıbrıslı Türklerin müktesep hakkı olan egemen eşitliğin kabul görmesi için Birleşmiş Milletler'in adım atması gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler Bölümü Avrupa, Orta Asya ve Amerika Genel Sekreter Yardımcısı Miroslav Jenca ile görüştü.

Tatar, görüşme sonrasında, basına değerlendirmede bulundu.

Genel Sekreter Yardımcısı Jenca ile gelinen aşama konusunda bir değerlendirme yaptıklarını belirten Tatar, artık federasyon temelinde bir anlaşma niyetlerinin olmadığını ve iki toplumlu, iki bölgeli federasyon hakkında alınan kararların üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen hiçbir adım atılmadığını anlattıklarını söyledi ve “Jenca’nın sözlerini çok iyi anladığını” ifade etti.

Tatar, Kıbrıs Türk toplumunun müktesep haklarının, 1950 yıllarını kapsayan İngiltere Kraliyet arşivlerinde yer alan ve dönemin İngiltere Başbakanı’nın ağzından çıkan “Kıbrıs’ta iki ayrı egemen halk var” ifadelerinden görülebileceğini ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da bütün bunların ifade edildiğini kaydetti ve bu egemenlik üzerine devletlerini kurduklarını belirtti.

- “Bir halkı bu kadar uzun süre cezalandıramazsınız. Bu halkın hiçbir yanlışı olmamıştır”

Tatar, geçen nisan ayında Cenevre’de Birleşmiş Milletler'e yeni siyasetlerini sunduklarını ve Türkiye’nin de bu siyasete tam desteğiyle, çalışmalarını bu anlayışla yürüttüklerini ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 20 Eylül’de yapmış olduğu konuşmayı anımsatarak, ambargo ve izolasyonların Kıbrıs Türk toplumu üzerinde olumsuz etkilerinin devam ediyor olduğunu, uluslararası toplumun verdiği sözleri tutmayarak Kıbrıslı Türkleri kandırdığını, Kıbrıs Türk toplumunun gerek Annan Planı’nda olsun gerek Crans Montana’da göstermiş olduğu iyi niyetlerinin karşılığını bulamadığını ve bunun uluslararası toplum prensipleriyle çeliştiğini aktardı.

Tatar, “Bu halkı bu kadar uzun süre cezalandıramazsınız. Bu halkın hiçbir yanlışı olmamıştır. Bu halk her zaman bir anlaşmadan yana olmuştur” ifadelerini kullandı.

- “Birleşmiş Milletler'in bir adım atması gerekmektedir. Bunu kendilerine söyledim”

Tatar, Güney Kıbrıs’ın eşitlik ve paylaşımdan hiçbir zaman yana olmadığını ve sürecin içerisinde yer alan Birleşmiş Milletler'in iyi bildiğini Genel Sekreter Yardımcısı Jenca’ya ifade ettiklerini ve bu noktada Birleşmiş Milletler'in bir adım atması gerektiğini kendilerine söylediklerini dile getirdi.

Diğer tarafın, hem "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak tanındığı hem de Annan Planı’na hayır demelerine rağmen tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne alındığı hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’la ilgili tüm konularda, sadece Kıbrıs Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği üzerinden gidilmesinin yanlış olduğunu, Türkiye’nin de garantör ülke olarak bir müzakere masasında ve ileride oluşacak herhangi bir çerçevede ağırlığı olduğunu ve bu ağırlığa saygı duyulması gerektiğini söyledi.

-“Kalıcı bir anlaşma ve istikrar için bölgedeki Türk-Yunan dengesinin de korunması lazım”

Tatar, “kalıcı bir anlaşma ve istikrar için, sadece Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında değil aynı zamanda bölgedeki Türk Yunan dengesinin de korunması lazım” ifadelerini kullandı ve Avrupa Birliği ve Yunanistan’ın etkisiyle Doğu Akdeniz’de Türkiye Cumhuriyeti’nin dışlanacağı bir noktaya gelinirse, hiçbir zaman bir anlaşmanın olamayacağını kaydetti.

İki taraf arasında diyalog ve iş birliğini devam ettirme konusunda kararlı olduklarını da bildiren Tatar, teknik komitelerde de çeşitli konularda iş birliğini iyi niyetli olarak sürdürdüklerini söyledi ve temmuz ayında BM aracılığıyla iletmiş oldukları önerileri hatırlatarak, hidrokarbon, enerji, mayın gibi konularda her iki tarafın makamlarının yer aldığı komitelerde çare üretmek istediklerini belirtti.

Tatar, Jenca’nın ise diyalogdan kopmama çağrısında bulunduğunu ve ilerde herhangi bir durum değişikliğinde görüşmelerin başlaması durumuna hazırlıklı olunması gerektiğini söylediğini ifade etti.