Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni, “terör ve terör örgütleriyle ilişkisini gözden geçirmeye, dünya insanlığına tehdit terör örgütleriyle siyasi saiklerle iş birliği yapmaktan vazgeçmeye” çağırdı.

Cumhurbaşkanı Tatar yazılı açıklamasında, Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte oluşan yeni küresel güvenlik ihtiyaçlarının, bölgesel ve küresel yeni güvenlik iş birliği arayışlarını gündeme getirdiğine işaret etti.

Tatar, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği başvurusuyla birlikte, PKK ve PYD/YPG terör örgütünün özellikle İsveç başta olmak üzere AB üyesi bazı ülkelerdeki faaliyet ve varlığının, Anavatan Türkiye tarafından gözler önüne serilerek, PKK ve PYD/YPG’nin ülkesel ve bölgesel güvenliğe nasıl tehdit oluşturduğunun belgeleriyle ortaya konduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Anavatan Türkiye yetkilileri tarafından Türkiye’nin güvenlik kaygılarının belli bir takvimde karşılanmaması durumunda İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecinin ilerleyemeyeceğini çok net şekilde ifade etmesinin; terör örgütlerinin yapılanması bulunan ülkelerin küresel barışa tehdit oluşturan terör örgütlerinin tehditlerini bertaraf edecek adımları ivedilikle atmasının önemini gözler önüne bir kere daha serdiğine vurgu yaptı.

PKK’nın siyasi kolu olan PYD’ye, Güney Kıbrıs’ta Rum Yönetimi tarafından Ocak ayında temsilcilik açma izni verilmesiyle tekrardan gündeme gelen GKRY-PKK ilişkilerinin, ülke ve bölge güvenliğiyle ilgili barındırdığı risklere bu bağlamda dikkat çekmeye fayda olduğuna değinen Tatar, şöyle devam etti:

“Cumhuriyet Meclisimizin kararıyla terör örgütleri listesinde yer alan PKK ve PYD/YPG arasında hiçbir farkın olmadığı, başkaları tarafından bahse konu örgütlerle ilgili yapılan ayrımların KKTC devleti açısından herhangi bir karşılığı ve anlamı olmadığının altını çizmekte fayda görüyorum.

PKK terörünün farklı formları, isimleri, sureti, şekilleri ve dönüşüm geçirerek karşımıza çıkan boyutlarıyla ilgili KKTC devletinin duruşu ve düşüncesi her daim olduğu gibi nettir!

Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası İnsan Hakları Örgütü gibi referans kabul edilen kuruluşların hazırladığı PYD/YPG ile ilgili raporlar dikkatlice incelendiği zaman, bu terör örgütünün Suriye’nin kontrol ettikleri bölgelerinde işlediği savaş suçları, Türkmen, Arap ve Kürtlere karşı işledikleri insanlık suçları tüm çıplaklığıyla görülecektir.

PKK ve PYD/YPG terör örgütleri arasındaki mühimmat, istihbarat ve militan akışı defalarca belgeleriyle ortaya konmuştur.

Zamanında, terörist başı Abdullah Öcalan'a, Yunan İstihbarat Örgütü personelinin nezaretinde, dolaşabilmesi ve kaçabilmesi için “Lazaros Mavros” sahte ismiyle düzenlenmiş Diplomatik 'Kıbrıs Cumhuriyeti' pasaportu vererek teröre destek çıkan, bugün ise terör örgütüne temsilcilik açması için izin veren GKRY’nin, küresel barışa ihanet ettiğini, belirtmek durumundayım.

GRKY yönetimini bu vesileyle bölgesel tansiyonu yükseltmekten başka hiçbir amaca hizmet etmeyen, terörizmi gizli bir “savaş aracı” olarak konumlandıran bu yaklaşımından bir an önce vazgeçmeye davet ediyorum.

Din adamlarına atış talimi verdirten, adadaki Türk varlığını yok edip adayı Yunanistan’a bağlamak ve ENOSİS’i gerçekleştirmek için yemin etmiş eli kanlı EOKA örgütünüm kuruluş yıl dönümünde övgüyle bahseden, Neo Nazi Faşist ELAM örgütünü 'parlamentoya' sokan, adı geçen terör örgütünün yapılanmasına kol kanat geren bu zihniyet; iki Halkın kendi Devletlerinde, kendi topraklarında, iyi komşuluk ilişkisi içerisinde yan yana yaşamalarının en gerçekçi çözüm olduğunu bir kere daha hem bizlere hem de tarafsız bakabilen ilgili ülkelere ispat etmektedir.

GKRY’ni terör ve terör örgütleriyle ilişkisini gözden geçirmeye davet ediyor, dünya insanlığını tehdit eden terör örgütleriyle siyasi saiklerle iş birliği yapmaktan vazgeçmeye davet ediyorum.”