Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs konusundaki resmi görüşmelere, eşit egemenlik ve uluslararası eşit statü kabul edilmeden artık çözüm müzakerelerine oturmayacaklarını vurguladı.

Tatar, yeni bir siyaset, yeni bir vizyon, yeni tezlerle Cenevre’ye gideceklerini ve Cenevre’de de bunları anlatacaklarını kaydetti.

Masada bugüne kadar iki toplum lideri tanımı olduğunu, Rum- Cumhuriyet, Türk-Cemaat şeklinde bir anlaşmanın artık olmayacağına vurgu yapan Tatar, “resmi görüşmelere geçilecekse eşit egemenlik ve uluslararası eşit statü kabul edilmeden masaya oturmayız. Bu çerçevede oturulursa denge ve çözüm olabilir” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cenevre’de yapılacak 5+1 toplantılarına katılmadan önce Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) mülakat verdi.

Olası bir anlaşmanın artık Kıbrıs’ın gerçeklerine dayalı olması halinde her türlü alanda işbirliği yapılabileceğini dile getiren Tatar, görüşmelerin Crans Montana’da masada bırakıldığı noktadan başlamasının artık söz konusu olamadığını söyledi.

Rum tarafının Crans Montana’da Kıbrıs’ın nimetlerini paylaşma niyetinde olmadıklarının net bir şekilde görüldüğün ve bunun son şans olduğunu anımsatan Tatar, masa devrilirse herkesin yoluna farklı bir düşünce ile müzakere sürecine başlayabileceğinin söylendiğini ve 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da buna onay verdiğini söyledi.

“Noldu da Akıncı tekrar Crans Montana noktasına geri döndü bunun cevabını bulamıyoruz. Türkiye ile temas yaptığımızda Crans Montana’da aynen konuştukları gibi olduğunu, Akıncı’nın bu neslin son denemesi, son şansıdır dedikten sonra Lefkoşa’ya geldiğinde biz da kendi devletimizle yolumuza devam edebiliriz. AB’de iki devlet de olabilir şeklinde açıklamaları vardır. Bunları erken zamanda Akıncı unuttu ama Türkiye unutmadı.” şekline konuşan Tatar, Crans Montan’daki federal temelde bir anlayış için yapılacak çalışmanın zaman kaybı olacağını vurguladı.

8 PLAN DENENDİ…9. DENEMENİN NE ANLAMI VAR

1968’den bugüne 11 planın masaya geldiğini 1977’den sonra iki toplumlu iki bölgeli federasyon anlaşması için de 8 plan olduğunu söyleyen Tatar, bunların bir tanesinin Annan Planı bir tanesinin de Crans Montana da ortaya konduğunu ve bu 8 planın hemen hepsine Kıbrıslı Türklerin ‘evet’ dediğini Rumların da tümüne hayır dediğini anımsatarak, “9’uncuyu dememenin ne anlamı var.  Bu 8 planda zaman kaybı oldu bir anlaşmaya varılamadı Türk tarafının iyi niyet sergilemesine ve fedakarlık yapmasına rağmen, neticede onlar AB’ye girdi biz dışarda kaldık” dedi.

Annan Planı’nın yıldönümünde, Kıbrıslı Türklere verilen vaatlerin tutulmadığını bir kez daha anımsatan Tatar, bu saatten sonra artık yeni bir siyaset, yeni bir vizyon, yeni tez ile Cenevre’de bunları anlatacaklarını kaydetti.

BM Genel Sekreteri’nin yaptığı açıklamalara da değinen Tatar, “işte biz da bu defa yeni fikirlerle orada olacağız” diyerek, kendilerinin başka yol ile değil müzakere yoluyla bu sorunu çözmeye gideceklerini belirtti.

ADADA İKİ DEVLET GERÇEĞİNİ KİMSE İNKAR EDEMEZ

Artık egemen eşitliğe dayalı yan yana yaşayan iki devletin işbirliği çerçevesinde bir anlaşmaya gidilebileceğine dikkat çeken Tatar, adada artık iki devletin olduğunu kimsenin inkar edemeyeceğini kaydetti.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kendini dünyaya farklı anlattığını dile getiren Tatar, BM’nin 4 Mart 1964’de aldığı kararla Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tüm adanın sahibiymiş gibi tanıyarak hata yapıldığını ifade etti.

AYRILIKLAR DAHA DA KÖKLEŞTİ

Adada iki ayrı halkın olduğunu ve 1960’dan sonra da çok şey değiştiğini kaydeden Tatar, ayrı dil, ayrı din ve 60 seneye yakın ayrılığın olmasının ardından ayrılıkların daha da kökleştiğini ve artık tamamıyla ayrı halk, ayrı devlete sahip olunduğunu vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük ve bizi desteklen ülke olmasının yanı sıra garantör devlet olmasının da önemine dikkat çeken Tatar, “Türkiye Cumhuriyeti’nin biz destek veriyor olması bizi güçlü kılmaktadır.” dedi.

AKINCI’YA YAKIŞMIYOR

4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın kendisine yönelik söylemlerini kınayan Tatar, “böyle bir üslup kendisine hiç yakışmıyor.  Herhalde seçim sonuçlarını halen daha hazmedemedi”dedi.  

“Benim kim olduğum ve memleketteki köklerim belli. Benim bu memleketteki çalışmalarım belli.  Siyasette belki ondan daha yeniyim, kendisinden 30 sene sonra siyasete girdim ama benim halkçılığımı kimse sorgulayamaz. Ben bir halk insanıyım. İnsanlara her tülü samimiyet ve dürüstlüğümle Kıbrıs’ın her yerinde sesini duyurmuş ve ülkenin en büyük partisinin desteğiyle bu seçimi kazanmış biriyim.” diyen Tatar, sürekli Türkiye’nin adamı şeklinde seçim kazanma yorumlarının da artık yakışık almadığını kaydetti.

Yapılan bu söylemlerin artık hakarete vardığını söyleyen Tatar, “ben Türkiye’nin adamıysam sen kimin adamısın. Ben Türkiye’nin adamı olmaktan gurur duyarım. Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını koruması için bu topraklarda özgürce, gurur haysiyetle ve ayrıca bağımsız şekilde var olabilmek için güveli bir gelecek için Türkiye ile beraber hareket etmek durumundayız” dedi.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, Kıbrıs Türk Toplum Lideri Dr. Fazıl Küçük ve 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun söylemleriyle kendisinin söylemlerinin örtüştüğünü dile getiren Tatar, 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın her şeyi bilirmiş gibi hakaret yağdırmasının doğru olmadığını kaydetti.

Tatar, Annan Planı döneminde 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile birlikte ülkeyi dünyaya bağlayacağını iddia ettiğini, ama hiçbir şeyin değişmediğini kaydetti.

İKİ DEVLETLİLİĞİN ALTI DOLUDUR

İki devletliliğin altı boştur diyenlere söyleyecek sözü olduğunu dile getiren Tatar, iki devletin altında 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki hakların olduğunu, halkın mücadelesi, Türkiye’nin desteği, 1977’den sonra yapılan birçok görüşme ve 8 plan olduğunu ve hepsine Türklerin evet dediğini Rumların da hayır diyerek süreci tükettiğini ifade etti.  

Kıbrıslı Türklerin Federasyon ortaklığı için her şeyi yaptığını, karşı tarafın dünyanın şahitliğinde tüm planlara evet diyemediğini söyleyen Tatar, Rumların Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir şekilde ne yönetimi ne de zenginliklerin paylaşılmasının istemediğini vurguladı.

Kamuoyu araştırmalarda halkın iki devletliliğe yüzde 80 artı destek verdiğini dile getiren Tatar, federasyon modelinde Türkiye’nin adadan gideceğini askerin de tamamen çekilmesi gerektiğini kaydetti. 

Halkların zaman içerisinde tamamen ayrıldığının ve koptuğunun görüldüğünü dile getiren Tatar, halkların ayrılışının, federasyonun başarılı olmamasında büyük unsur olduğunu söyledi. 

“PARAMETRELERİN DEĞİŞEN ŞARTLARA GÖRE YENİLENMESİ GEREKİR”

Şuanda tarihi adım atıldığını söyleyen Tatar, Türkiye ile mutabakat içerisinde artık oyunun kurallarının değiştiğini, BM parametrelerinin gökten zembille inmediğini ve parametrelerin son 60 yılda yaşananlara göre değişmesi gerektiğini kaydetti. Artık bu parametrelere tekrar bakılması gerektiğini vurgulayan Tatar, en başından beri Kıbrıslı Türklere haksızlık yapıldığını söyledi.

Tatar, görüşmelerden kaçmadıklarını ama resmi görüşmek için artık farklı kararlarının olduğunu, bunun da kendilerinin eşitliğinin kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.

Masada bugüne kadar iki toplum lideri tanımı olduğunu, artık Rum-Cumhuriyet, Türk-Cemaat şeklinde bir anlaşmanın olmayacağına vurgu yapan Tatar, resmi görüşmelere geçilecekse eşit egemenlik ve uluslararası eşit statü kabul edilmeden masaya oturmayacaklarını kaydetti.  Ancak eşit egemenlik ve eşit statü çerçevesinde masada denge ve çözüm olabileceğini dile getiren Tatar, iki devletlilikle artık istikrarın sağlanacağını vurguladı.

Türkiye’nin de desteğiyle 60 yıldır verilen mücadelede en sonunda devleti güçlendirilerek daha güvenli daha güçlü bir ortam yaratmaya devam edeceklerini dile getiren Tatar, “devlet olarak kendi kendimizi yönetebilmek büyük bir zaferidir. Bu bizim vatan borcumuzdur. Ülkede bu işi bu noktaya getiren insanların kahramanlıkları da biliniyor. Onları da yad ediyorum.” dedi.

BABAMI KAYBETMENİN ÜZÜNTÜSÜ İÇERİSİNDEYİM

Tatar, babası Rüstem Tatar’ı kaybetmenin üzüntüsü içerisinde olduğunu söyleyerek, “Babam, Kıbrıs Türk halkına uzun yıllar hizmet verdi. Babam 90 yaşındaydı. Kendisine rahmet diliyorum. Böyle bir babanın evladı olmaktan da gururu duyuyorum.” ifadelerini kullandı.

Babası Rüstem Tatar’ın özgeçmişine de bakıldığında örnek bir insan olduğunun görüldüğünü dile getiren Tatar, “hayatı boyunca çalıştı, üretti, örnek oldu. Çok projelerde imzaları vardır. Babam 60’lı yıllarda bir TMT mensubu olarak mücahitlik yaptı ve 9 senen Maliye Bakanlığı görevinde bulundu” dedi.

“BABAMIN VASİYETİ”

Babası Rüstem Tatar’ın cenaze töreninden çok kısa bir süresonra TAK’a konuşan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, annesinin de 1968 yılında kendisi 8 yaşındayken vefat ettiğini hatırlattı.  Ersin Tatar, babasını annesinin yakınına defnettiklerini kaydetti.

Annesi vefat ettikten sonra Tatar’ın babasının yıllar sonra İsmet Hanımla evlendiğini dile getiren Tatar, İsmet Hanımın 1974’te şehit düşen rahmetli Ali Ertuğrul’un eşi olduğunu belirterek, “İsmet Hanım babamla evlendiğinde biri 2 biri de 4 yaşında iki oğlu vardı. 1977 yılında Havva da İsmet Hanım ile olan evliliğinden oldu. İsmet hanımın ilk eşinden olan Necat ve Ertuğ ile öz kardeş gibi büyüdük. Babam bizi öyle yetiştirdi. Babamın bize vasiyeti hep kardeş olmamızdı. Ertuğ ve Necat da babam için çok değerliydi. Biz bu şekilde yetişen bir aile olduk. Onun evladı olmaktan gurur duyuyorum.” şeklinde konuştu.

Rüstem Tatar’ın ülkeye verdiği hizmetleri bugün herkesin tekrar anımsattığını dile getiren Tatar, ülkede mücadele yıllarında Rüstem Tatar’ın TMT’nin kasası olarak görev aldığını, yönetimin de ilk Maliye Bakanlığını yaptığını belirtti.

Babası Rüstem Tatar’ın siyaseti bıraktıktan sonra da çalışmaya devam ettiğini dile getiren Tatar, babasının Kayıp Şahıslar Komitesi’nin 20 yıla yakın Başkanlığı’nı yaptığını, KKTC’nin AB ile olan ekonomik ilişkilerini uzun zaman yönettiğini ve Brüksel’e gidip geldiğini söyledi.

Rüstem Tatar’ın ayrıca, KTAMS’ın 1950’li yılarında da kurucu başkanı olduğunu söyleyen Tatar, babasının Kıbrıs Türk tarihinde hiçbir zaman unutulmayacak görevlerde bulunduğunu, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de Sayıştay Başkanlığı’nı yaptığını kaydetti.

Tatar, babasına hep layık olmaya çalıştıklarını kaydederek, “evde, dışarda onun telkin ve öğütleri ile sürekli olarak eğitimden geçtik” ifadesini kullandı.

Babalarından aldığı en büyük manevi mirasın dürüstlük ve çalışma olduğuna dikkat çeken Tatar, kendilerine hiçbir zaman dürüstlüğü bırakmamaları gerektiğini ve sürekli çalışmanın önemini anlattığını kaydetti.

Babasının Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a da büyük saygısı ve sevgisi olduğunu dile getiren Tatar, babasının sürekli Denktaş beyin ülkeye yaptığı hizmetleri anlattığını ve icraatlarını en yakından görmüş bir kişi olarak sürekli Denktaş beyin çalışmalarının önemini vurguladığını ifade etti.

DENKTAŞ OKULUNDA YETİŞTİM

Kendisinin de Denktaş’ın okulundan yetişme biri olduğunu dile getiren Tatar, babasının Dr. Fazıl Küçük ile de çalışmaları olduğunu onun da hizmetlerinin önemini anlattığını belirtti.

Babası, Denktaş ve Dr. Küçük ile hep birlikte ortaya koydukları esas iradenin egemenlik olduğunu vurgulayan Tatar, babasının Kıbrıs’ta eğer bir gün anlaşama olacaksa çok dikkatli olunması gerektiğini söylediğini kaydetti.

Rum tarafının her zaman adanın tümünün bir Helen adası olması amacında olduklarını dile getiren Tatar, babasının kendisine bu nedenlerden dolayı çok dikkatli olmasını ve Kıbrıs meselesinin tarihi bir hatayı kaldırmayacağını söylediğini belirtti.

Babasının 1963 yılında Sayıştay başkanıyken Rum bir arkadaşı tarafından arandığını ve kendisini öldürebileceklerini bu nedenle de ‘sakın gelme’ dediğini söyleyen Tatar, babasının da bu tür süreçlerden geçtiğini kaydetti.

Babasının kendisini hep Kıbrıs meselelerini tartışarak büyüttüğünü vurgulayan Tatar, şu anda yürüttüğü siyaseti de tamamen desteklediğini belirtti ve babasını kaybetmekten doyalı büyük üzüntü yaşadığını söyledi.