Toplumcu Demokrasi Partisi’nin (TDP) “Yurdumuz İçin Çalışıp Barışa Hazırlanıyoruz” sloganıyla düzenlenen 6’ncı Olağan Kurultayı Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde yapıldı. 

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit de parti başkanlığına aday olan tek isim olduğu kurultayda 50 kişilik Parti Meclisi’nin yanı sıra denetleme ve disiplin kurulu üyeleri belirlendi. Faaliyet ve mali rapor oy birliğiyle onaylandı.

Özyiğit, sabah saatlerinde parti genel merkezinde rahatsızlandı. Kalpte çarpıntı ve göğüste ağrı şikayetiyle Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi acil servisine başvuran Özyiğit’e sanal anjiyo yapıldı. Özyiğit kurultayın açılışında bulunamadı ancak öğleden sonra kurultaya gelerek, partilileri selamladı. Özyiğit, üyelere ve konuklara katılımlarından dolayı teşekkür etti. 

Kurultayın açılışında Özyiğit’in konuşmasını Divan Başkanı Gülsen Bozkurt okudu. Özyiğit’in okunan konuşma metninde hem hükümet, hem TDP, hem de Kıbrıs sorunuyla ilgili mesajlar vardı.

Kurultaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı, TDP Mağusa Milletvekili Hüseyin Angolemli, siyasi partilerden ve sivil toplum örgütlerinden temsilciler ve partililer katıldı. Kurultayda, Güney Kıbrıs’tan AKEL ve EDİ’den temsilciler de yer aldı.

Kurultaya geçilmeden önce İki Toplumlu Koro dinleti sundu. Koro programını iki dilde attığı “Kıbrıs’ta Barış Engellenemez” sloganıyla tamamladı. 
Divan oluşturulduktan sonra TDP Genel Sekreteri Cemal Varoğlu ve Divan Başkanı Gülsen Bozkurt kısa birer konuşmayla konuklara hitap etti. 
Gülsen Bozkurt’un konuşmasından sonra kurultay için TDP’ye gönderilen mesajlar okundu.Divan Başkanı Bozkurt,  mesajlardan sonra TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit’in konuşmasını okudu.

YENİ PARTİ MECLİSİ

TDP’nin Parti Meclisi şu isimlerden oluştu:
Lefkoşa’da Barış Erkmen, Cemal Varoğlu, Çelen Çağansoy, Deniz Birinci, Doğa Yalçın, Feral Uyumsal, Hüseyin Ekinci, Hüseyin Malyalı, İrşen Ann, Mine Atlı, Mustafa Karadayı, Nalan Ersümer, Nesip Nalcıoğlu, Safiye Özaltıner, Sinem Görüş, Şerife Damdelen; Mağusa’da Ahmet Denizer, Ahmet İsrail, Ali Eryıldız, Barış Başel, Boysan Boyra, Derya Sabriler, Ege Uluca Tümer, Ercan Hoşkara, Erdoğan Bekiroğlu, Hulusi Buğra Özoğul, Salih Aran, Yasemin Çobanoğlu, Yeşim Dede; Girne’de Behiç Özgürt, Halil Samancıoğlu, Duygu Otçuoğlu, Esat Varoğlu, Kenan Bali, Kıymet Emin, Mehmet Evrim Benzetsel, Özkan Gonca, Serkan Bülbülcü, Ziya Egemen Sencer; İskele’de Koray Soğancı, Sinem Dağ, Tandoğan Yalkut, Yaşar Gündeğer, Zişan Pekri; Güzelyurt’ta Eşmen Hoşkara, Lisani Kalkanlı, Mustafa Mulla, Selçuk Karayaprak; Lefke’de Orhun Karagözlü, Sezgin Yalçıner”


 

KONUŞMALAR
 

Cemal Varoğlu, Kadına Yönelik Şiddeti protesto etmek için bu sabah Lefkoşa’da yürüyüş düzenlendiğini anımsatarak, “Biz de bu yürüyüşü destekliyor, sadece kadına şiddeti değil her türlü şiddeti kınıyoruz” dedi.

TDP’nin çözüm ve barış için çalıştığını, partinin misyonunun bu olduğunu belirten Varoğlu, “Dileğimiz çözümün ve barışın en kısa zamanda bu topraklara gelmesidir” şeklinde konuştu.

Divan Başkanı Gülsen Bozkurt, konuşmasında, Kıbrıs’ın yakın coğrafyasında ve Avrupa’da yaşanan sorunlara işaret ederek, “ Bizim de kendimize göre epeyce sorunlarımız var ama son yıllarda yaşanan suç patlamaları, uyuşturucu, kadın cinayetleri, kadına, çocuğa yönelik şiddet olayları önemli… Sağ ya da sol hangi siyasi parti olursa olsun bu sorunlara ciddi olarak eğilmek durumunda. Bunların önünü almak siyaset kurumunun önemli görevlerinden” dedi.

Sağduyulu, ayağı yere basan politikalarla siyaset üretilmesi gerektiğini de kaydeden Bozkurt, “Dünyanın da ülkemizin de buna ihtiyacı var…” şeklinde konuştu.

“Bizim gibi sol ve sosyalist partilerin barışı, demokrasiyi ve insan haklarını ayakta tutmak gibi büyük bir sorumluluğu var” diyen Bozkurt, “Güçlü olmalı, büyük inançla ve dirençle ayakta durmalıyız” ifadelerine yer verdi.

“BEKLENTİMİZ MÜZAKERELERİN EN KISA SÜREDE SONUÇ ALICI ŞEKİLDE BAŞLAMASI”

Cemal Özyiğit, konuşmasında Kıbrıs sorunuyla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:
“Beklentimiz müzakerelerin en kısa sürede sonuç alıcı şekilde başlamasıdır ve TDP olarak bizler de, iki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal devlet yapısının oluşturulması adına her türlü katkıyı yapmakta kararlıyız. Ama şunu da net bir şekilde belirtmek isterim ki, özellikle son dönemde Kıbrıslı Türklerin gerek müzakere süreçlerinde, gerekse ada etrafındaki zenginliklerin paylaşılması süreçlerinde devre dışı bırakılmasına yönelik yaklaşımlar kabul edilemezdir. Bunun kimsenin hayrına olmayacağını herkes farkında olmalı ve Kıbrıs konusundaki görüşü ne olursa olsun tüm Kıbrıslılar böyle bir zemin kaymasına müsaade etmemelidir. Şunu unutmamalıyız ki; Kıbrıs sorunu hataları ve sevapları ile biz Kıbrıslıların bir meselesidir ve bunu çözecek olan da en geniş katılımla bizler olmalıyız.”

“GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIP ‘NEYİ DAHA İYİ YAPABİLİRİM’ DİYE UĞRAŞAN BİR YAPI VAR”

Özyiğit, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı olarak yer aldığı koalisyon hükümetiyle ilgili de açıklamalar yaptığı konuşması şöyle:
“Dörtlü hükümetin kurulmasından bugüne geçen yaklaşık 9 aylık süreç bizler için zor ama aynı zamanda öğretici bir süreç olmuştur. Hükümetimizin bir önceki hükümetin hazırladığı bütçe ile yola çıkması, bütçe aktive olduktan sadece birkaç hafta sonra, Haziran yerel seçim sürecinin ve seçim yasaklarının başlaması ve Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kaybetmesi ile yaşanan ekonomik kriz bu süreçte bizlerin bütünlüklü planlama yapmamızı ve yol haritası çizmemizi en çok engelleyen sebepler oldu. Hükümetimizin aldığı geçici ekonomik tedbirler dönem itibarı ile eleştirilse de, şimdi ne kadar yerinde adımlar atmış olduğumuzu daha iyi anlıyoruz. Şimdi piyasaların ve siyasi ortamın da normalleşmesi ile bizler de daha kalıcı ve sürdürülebilir hedefler için çalışmaya koyulduk. Şimdi sırada bu değişim ve dönüşüm talebimizi daha güçlü bir şekilde istemek ve temiz kadroların yaratacağı özgür bir geleceği yeniden şekillendirmek var. Bizler bu konuda kendimize, kadrolarımıza, vizyonumuza ve kararlılığımıza güveniyor, çıktığımız bu yolda her geçen gün halkımızın da bu onurlu yürüyüşe katıldığını gördükçe, içimizdeki değişim ateşi de daha da güçleniyor. Hedefimiz kurumsal bir yapılanmanın yanı sıra, toplumsal dayanışma ve empati kültürünü geliştirip, gurur duyulacak kimliğe sahip bir toplumsal dönüşümün kıvılcımını yakmaktır. Tüm adımlarımızı bu doğrultuda atıyoruz. 

Artık usulsüz ihaleler ve partizanlık ile gündeme gelen bir siyasi irade yerine, ülkesini düşünen, gece gündüz çalışıp neyi daha iyi yapabilirim diye uğraşan bir yapı var ve biz bu yapıyı kendi ideallerimizden ödün vermeden sonuna dek sürdürmeye niyetliyiz. Bizlere göre, hem ülkemizde yaratılan yozlaşmış düzeni gidermenin hem de kendi ayakları üzerinde durabilen ve rekabet edebilen bir toplum olabilmenin esası, sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmadan geçmektedir.  Tabi ki bunları yaparken gelirin adaletli dağıtılması, insanlarımız arasında oluşan ekonomik uçurumların asgari mümkün düzeye çekilmesi temel hedeflerimiz arasında olacaktır. 

Şunu iyice bilmeliyiz ki, yılların üzerimize bıraktığı etkileri silmek ne çok kolay, ne de geceden sabaha olacaktır. Yılların oluşturduğu statüko birçok alanda kendine bir beden bulmuş ve değişimin önünde zorluklar yaratmaktadır. Ama bizler yılmadan usanmadan arzu ettiğimiz düzeni ilmek ilmek işleyerek, hak ettiğimiz ve hep şarkılarda söylediğimiz güzel günleri göreceğiz sevgili kardeşlerim.
Geçen 9 aylık süreçte beklentilerimizin tam olarak karşılanmadığını biliyorum. Bahsetmiş olduğum koşulların yanı sıra, partimizin uzun yıllardır hükümette olmamasının hem kadrosal, hem de tecrübe anlamında zorluklarını yaşadığımızı da kabul etmeliyim. Ama her geçen, gün hem partimizin hem de kadrolarımızın önemli tecrübeler kazandığını ve kazanılan bu tecrübelerle daha fazla iz bırakır icraatlar yapmaya başladığımızı da mutlulukla gözlemliyorum. Yoğun ve zorlu geçen 9 aylık sürecin sonunda şimdi yapısal ve kalıcı dönüşümler için çalışma yapabilecek imkanı daha iyi bulabiliyoruz. Kısa süre içinde bu yapısal dönüşümlerin izlerini daha iyi göreceğinizi sizleri temin ederim.”

“ZİYA BUBALAR, AKINCILAR, ANGOLEMLİLER VE DAHA BİRÇOK YURTSEVER PARTİYİ BİRİLERİNE YEM OLSUN DİYE YILLARCA OMUZLARINDA TAŞIMADILAR”

Özyiğit, TDP’deki dengelerle ilgili şu mesajlara yer verdi:
“Tabi ki birileri şimdiye kadar olduğu gibi hem kamuoyu nezdinde, hem hükümet ortakları arasında, hem de partimizin içinde suları bulandırma çalışmalarına devam edecek. Ama herkes şunu iyice bilsin, TDP ülkesine karşı sevdası olan ve tek hedefi barış, adalet, huzur ve insanca yaşam olan bireylerin bu hedefler doğrultusunda bir araya geldiği bir partidir ve bu birlikteliğin bozulmasını isteyenler kendine zemin bulamayacaktır. Ziya bubalar, Akıncılar, Angolemliler ve daha birçok yurtsever kahraman bu partiyi birilerine yem olsun diye yıllarca omuzlarında taşımadılar, biz de yem etmeyeceğiz değerli yoldaşlarım. Daha önce de etmedik, şimdi de etmeyeceğiz!

Sizlerden isteğim birbirinize kenetlenin ve bu kritik dönemde partinize sahip çıkın. Çünkü birlikteliğe, kenetlenmeye ve ortak akıla her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Kıbrıs Türk Toplumunun kendi ayaklarının üzerinde durması ve adamızın yeniden birleşmesi için bizlerin daha yapacak çok işimiz var.

Bilin ki şu ana kadar yaptıkları gibi önümüzdeki dönemde de mevcut hükümetle ilgili, partimizle ilgili, bizlerle ve yaptıklarımızla ilgili dedikodular ve karalama kampanyaları artarak devam edecek. 

Bugünden sonra basında, sosyal medyada, sokakta yaratmaya çalışacakları kaos için tedbirli olun. Görev alan tüm arkadaşlarımızın partimize yakışır şekilde dürüstçe ülkesi için çalıştığına emin olun. 

Cumhurbaşkanımız Sayın Akıncı’nın, Lefkoşa Türk Belediyesi başkanımız sevgili Mehmet Harmancı’nın, çeşitli platformlarda ve koalisyon hükümetinde  görev alan tüm arkadaşlarımızın bulundukları mevkilerde duruşları ve yaptıkları ile gurur duyuyorum. Sizler de şüphesiz bir şekilde partinizle ve yaptıkları ile gurur duymaktan ve TDP'li olmakla övünmekten geri kalmayın. 

Toplumcu Demokrasi Partisi Kıbrıslı Türklerin sosyal demokrasi neferidir ve hep öyle kalacaktır. İster hükümette, isterse muhalefette bu ülkenin bizlerin varlığına ve temiz ve özgür duruşuna ihtiyacı var.

Bizler de hiç yılmadan Yurdumuz İçin Çalışıp, Barış Hazırlanmaya kararlılıkla devam edeceğiz.”

25 KASIM MESAJI

Konuşma metninde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'ne de yer veren Özyiğit, şunları belirtti:

“Dünyanın neresinde isterse olsun şiddetin herhangi bir türüne maruz bırakılan tüm kadınlarımız için mücadele çağrısı yapmak istiyorum. Her bireyin eşit hak, eşit fırsat, eşit yaşama sahip olmadan; dili, dini, etnik kökeni, cinsiyeti, cinsel yönelimi, siyasal görüşü ne olursa olsun, herkesin karşılıklı anlayış içinde yaşayacağı bir kültüre kavuşmadan bu mücadelenin bitmeyeceğini hatırlatmak isterim.”