Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Merkez Yönetim Kurulu, Kıbrıs’ta en makul, mümkün ve en gerçekçi çözüm şeklinin federasyon olduğunu, Kıbrıs’taki tarihsel süreç ve tecrübenin de bunu gösterdiğini belirtti.

TDP MYK’den yapılan açıklamada, federasyon tezinin tarafların üzerinde uzlaştığı, defalarca çerçeve anlaşması imzaladığı ve BM Parametrelerine girmiş bir olgu olduğu belirtilerek, “bir sonuca ulaşılamamışsa da Kıbrıs Türk tarafı olarak birçok önemli kazanımların elde edildiği” görüşüne yer verildi. 

Açıklamada, Berlin Zirvesinde de Kıbrıs Türk halkının hassasiyetleri üzerinden önemli bir metnin ortaya çıktığı, her iki tarafın da onay verdiği metnin, iki bölgeli, iki toplumlu federal çözümü net bir şekilde teyit ederken, siyasi eşitlik, kararlara etkin katılım, dönüşümlü başkanlık gibi önemli hususları da içerdiği kaydedildi.

Açıklamada ayrıca şunlara yer verildi:

“Crans Montana’daki Kıbrıs konferansının ardından masadan kaçan taraf olan ve belirli amaçlarla ‘farklı çözüm modellerini konuşabiliriz’ diyen Anastasiadis, BM Genel Sekreteri huzurunda çözümün federal zemin çerçevesinde olacağına imza attı.

BM Genel Sekreteri Guterres’in, gayriresmi beşli toplantıyı çağırması beklenirken gerek KKTC Cumhurbaşkanlığı gerekse de TC Dışişleri Bakanlığı tarafından ‘İki ayrı devletli çözümden’ bahsedilmekte, BM yetkililerine de bu doğrultuda açıklamalar yapılmakta.

Şu noktanın altını bir kez daha kalın çizgilerle çizmek isteriz ki, iki ayrı devletli çözüm bugünkü konjonktür ve görünür gelecekte mümkün değildir. Kıbrıs Rum liderliğinin, BM’nin, AB’nin, İslam İşbirliği Örgütü’nün veya Türki devletler dahil herhangi bir dünya devletinin Kıbrıs’ta iki ayrı egemen devleti tanımaya hazır olduklarına dair en küçük bir işaret var mıdır?”

TDP MYK açıklamasında, “Bugünkü konjonktürde gerçekliği ve geçerliliği olmayan senaryolar peşinde sürüklenmek, üstelik bir Türk tezi olan Federasyondan vazgeçmek haklarımızın Rum tarafınca gaspının devamından başka bir şeye hizmet etmeyecektir” görüşü ifade edildi.

Rum tarafının tanınmış dünya ve Avrupa devleti olmanın nimetlerinden yararlanırken, Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukukun dışında ve ambargolar altında yaşamaya mahkûm bırakılmasının adil olmadığı gibi doğru da olmadığı vurgulanan açıklamada, şöyle denildi:

“Kimse bizden buna razı olmamızı beklemesin. Ortada olan, Kıbrıs Türk halkının Rum tarafınca 1963 yılından bu yana gasp edilmiş olan ortaklık haklarıdır. Bu, bize karşı yapılmış ve devam eden büyük bir haksızlıktır. Bu haksızlığı bertaraf etmenin yolu, 25 Kasım 2019’da BM Genel Sekreteri ile birlikte yapılan Berlin toplantısında varılan mutabakatın gereğini yapmak; eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde iki eşit kurucu devlete dayalı federal bir yapının kurulmasına yardımcı olmak, bu yönde mücadele etmektir.

YAPILMASI GEREKEN…

Yapılması gereken, macera içeren başka yollara sapmak değil, doğru ve haklı olduğumuz tutumu kararlılıkla sürdürmektir. Doğru zeminden sapmamak hem Kıbrıs Türk halkının hem de Türkiye’nin yararına olacaktır. Unutulmasın ki, Federasyon sadece Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye'nin değil, Adadaki tüm halkların ve tüm bölgenin çıkarına olacaktır.”

Editör: TE Bilisim