Ejdan Sadrazam’ın ikinci kitabı “Proteus 369” yayınlandı.

Yazarın “Lamda”dan sonra ikinci romanı olan “Proteus 369” biçimsel olarak Hawthorne Etkisi, Pygmalion-Backster Etkisi, Proteus Etkisi ve Dunnig–Kruger Etkisi adını taşıyan farklı dört öykünün biraraya gelmesiyle bütünsel bir romana dönüşüyor. Her bir etki, toplumsal ve psikolojik bir takım durumu açıklamak için günümüz bilimsel çalışmalarında kullanılmaktadır.  Yazar, yaşadığımız çağı, öte çağa geçişin hazırlık aşaması olarak nitelemekte ve bilim-kurgu formatında anlamlandırmaya çalışmaktadır. Yazarın kurgusu içerisinde Kıbrıs,  yalnızca üzerinde insanların yaşadığı bir mekân değil,  hem üzerinde yaşayanlar  hem de tüm insanlık için yeni umutları yeşerten meyve veren bir bahçedir. Kıbrıs’ta başlayan olaylar, farklı kahramanların insanlığın gelecek ideali için sarfettiği çabalar  ve o  yaşamların birbirleri ile keşiştiği  anlar, romanı bütünleyen dört farklı öyküdeki anlatımlarla zenginleştiriyor. İnsanların kendi yaşam hedefleri ile toplumsal beklentilerin ne denli örtüştüğü, hem olasılık hem de zorunluluk taşıyan gerçeklik içerisinde sosyolojik ve psikolojik açılardan analiz ediliyor.   

Eserde yer alan ve günlük yaşamda  her an karşılaşabileceğimiz karakterlerin psikolojik analizleri ise tanıdık biyografik  izler taşıdığı izlenimini veriyor.  Ejdan Sadrazam romanında  zamanı ileri ve geriye ileterek,  toplumun bilinçaltında bulunan arkaik ve güncel metaforlarla yeni bir dünyaya yaratılıyor. O yeni dünyanın  kahramanları  ise bize sırandan insanların nasıl büyük işlerin parçası olabileceğini gösteriyor. Biçimsel olarak birbirini bütünleyen öykülerde, yer yer toplumun zihinsel derinliklerinde, deyim yerindeyse bilinçaltında gizilenmiş arketip anlatıları çağdaş mitolojilerle bütünleştirip harmanlıyor. 

Eserin, zaman zaman  ani bir fikir veya sürpriz bir olayla kesilerek okuyucuyu düşünmeye zorlaması  ise  onda inişli çıkışlı duygusal etkiler yaratarak, yaşamının rotasını belirlemede   vicdan  bilincinin önemine vurgu yapıyor. Kişinin  kendisine ve topluma karşı sorumluluk  duygusu,  kişinin kendi olması ısrarında karşımıza çıkıyor:  Romana da adını veren  ve bir Yunan tanrısı  olan Proteus’un başlıca özelliği,  istediği zaman farklı şekillere veya kimliklere bürünebilmesidir. Yazar, Proteus gibi insanların şekillerini değiştirebileceğini oysa esas olanın özünü iyilik yönünde değiştirmek olduğunu, romandaki bir karakterin ağzından “yaşam sizi yaptığınız seçimlere göre değerlendirir, özünü keşfet ve düzelt!” şeklinde dillendirmesiyle ortaya koyuyor. 

Roman geri planda ve tüm o olaylar örgüsü içerisinde yazar, ara ara yer verdiği şiirlerinden de anlaşılacağı üzere Nazım Hikmet’in şiirindeki “Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı, ya da ölüm inecek yeryüzüne....” sözünün etkisiyle insanlığın varoluşunun,  yaşamı farklı gezegenlerde var etmesine bağlı olduğu savını benimsemektedir. Bilimsel ve teknolojik gelişmenin insanlık için vazgeçilmez ve  önlenemez bir süreç olduğunu da kabul etmektedir. Diğer taraftan ise  bilim ve teknolojinin humanizmin yol göstericiliğinden  çıkıp  kendi başına bir amaç haline geldiğinde ise insanlığı  boyunduruk altına alabilecek denetim/iktidar aracına nasıl dönüştürülebileceğini,  “bilim bilim için mi” yoksa “ bilim insan için mi” ikilemi  içerisinde sorgulamaktadır.

EJDAN SADRAZAM KİMDİR?

Halen KKTC Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi Müdürlüğü’nü yürüten Ejdan Sadrazam, halkbilimi ve kültürü, sosyoloji, mitoloji, siyasal kültür ve sosyal tarih alanlarında çeşitli çalışmalar yaptı. Çeşitli ulusal ve uluslararası dergi ve gazetelerde makale ve yazıları yayınlandı. Masal derleme çalışmalarının yanı sıra şiir, roman ve tiyatro eserleri kaleme aldı. 1998 Mısralık Şiir Ödülü ve 2019 KKTC Devlet Tiyatroları,Tiyatro Eseri Yarışması Mansiyon Ödülü’ne layık görüldü. “Proteus 369”, “Lamda”dan sonra yazarın ikinci romanıdır.